Sabah eskimis$lig~in buzullar@ burnuma dek geliyor. Bilmem ne han@m gec$en gu%n diyesiymis$ ki, [Ayol onun kocas@ koskoca bir koca ki!] Her kez sobaya ko%mu%r atmak gerekir, yoksa so%ner. Sobada eskimis$ kis$lar@n ku%lleri var, ama mangal ku%lleri. Iki yu%z gram beyaz peynir, yar@m ekmek, [Annecig~im k@s$ helvas@ alabilir miyim?] (c$u%nku% yaz helvas@ da var, dondurulmus$, tad@ olan bir helva.) Kac$ kis$i yaz helvas@n@ bilip de yemis$ ic$inizde. Zaten o c$ocuk t@pk@ baba taraf@, anas@na hic$ c$ek- memis$ iyi de olmus$; anas@ dedig~in ne ki, dikis$ yok, nakis$ yok, ama: ne kadar havas@ vard@. llk tanis$mada bu [hava]dan c$okc$a so%z edilmis$ti de dik kafal@, filan bulunmam@s$ti. Sonraki tu%m c$abas@ da bos$a gitti, ne de olas ilk eg~itilmis$lig~ine s@rt@n@ do%nememis$ti: [Mahalle k@z@, ne demeli,] diye- cekleri so%zu% bulduklar@nda bir rahatlad@lar ki o kadar olur. C$ocuklug~umu da eskisi gibi sevemiyorum, buna tam sevmemek de denemez, is$te o%ylesine bir s$ey. Art@k gu%nu%n orta yerinde de seviniver- meler kalmad@. Bir sey var ki o c$ok o%nemli, insan- lara sevgimiz artt@ ve de gu%venimiz; ufak tefek ak@ll@ ak@ll@ bakan bir kiz, sana yak@s$an sonuna dek dayanmakt@r, diyor, onlar m@ c$ok iyiydiler, hadi can@m ordan, herkesin kendince iyilig~i nite-

lemesi var, kimse en mu%kemmel deg~il; bunu o%g~- rendig~imizde kendimizi tan@m@s$ olduk, beg~endik de, bu ayag~@m@z@n suya ermesiydi. Annemin dolu @v@r z@v@r@ vard@, c$ok eskiden kalma Iran is$i duvar hal@lar@n@ o%zene bezene germis$ti odas@na, bir bu%- yu%kc$e tas$ ko%mu%r sobas@ yan@yor, @s@n@yordu her yan. [Benim kimseye ihtiyac@m yok, kan ic$erim k@z@lc@k s$erbeti ic$tim derim, ama sen o%yle misin ya, yok seni sanki sokaktan ald@m, allah ic$in so%yle bendeki kad@nl@k, tutum nerde; k@z@m mal k@ymeti bilmeyen, insan k@ymeti de bilmez.] Misafir odalar@ndaki es$yalara yabanc@n@nmis$ gibi dokunulmaz, birileri gelince temiz bir naftalin kokusu sarar her yan@. O%g~retmen t@rnaklara bakacak, oysa kemirilmis$, s@skac@k ellerimi saklayacak yer de yok, okul o%nlu%g~u$m gittikc$e soluyor, soluyor; o%g~retmen sevgisiz, sog~uk, yorgun. llkokulun o tanr@sal o%g~retmenleri nas@l da korktuklar@m@z, say- d@klar@m@zd@, nedense go%g~u%n bitimine dog~ru yok olup giderlerdi ders su%resince. Bu yaz gittig~imiz denizde Ru%knettin beylere rastlad@k, kayn@n@n arac@l@g~@yle iyi bir odun partisi vurdug~unu bunun do%rt yu%z bin lira demek oldu- g~unu o%g~rendik. Kar@s@n@n yabanc@ okullarda edin- dig~i Frans@zcas@yle gu%zel uzun gezilere, yabanc@ u%lkelere gidi gidiverdiklerini anlatti. O gu%n deni- dalgal@yd@ ama havada bir Akdeniz bulutu do%rt do%nu%yordu. Ru%knettin beyin han@m@, bacaklar@n@n dig~er erkeklere en gu%zel go%ru%neceg~i bic$imi ara- makla ug~ras$t@, buldu ve rahatlad@. Kumun altin incelig~i avucumda s$imdi: {Gidelim, yahu bu kar@yla bu herifle ne merhabam@z var? desem, Bu insanlarla

bir arada yas$@yoruz, onlarla konus$mam@z@ bu kadar garipsemeye lu%zum yok}, haz@rd@r; bir de beg~enir ki bu so%zu%, ikide bir so%lemeden edemez. Ru%k- nettin bey evine gelen han@mlar@n romantiklerini bag~@r@c@s@d@r, her s$eyin tatl@ sulusunu sever-bah- c$ede o%permis$. Pencerenin perdesini, ac$ bana go%ster yu%zu%nu% /go%rmek ic$in ben yu%zu%nu% dag~lar@ as$t@m da geldim/ mani oluyor halimi takrire hicab@m / denizler du- rulmaz dalgalanmadan / o%mru%m seni sevmekle ni- hayet bulacakt@r. Malt@zda bal@k k@zart@l@r m@? diye so%yleniyor Gu%zide han@m, mahalleyi kokusu tu- tuyor, yoo ayol ben titiz kad@n@m, Salim beye pas- t@rma yedirmiyorum, ag~@r vu%cutlu adam, terlerse yatak yorgana bile siniyor kokusu, o can@m c$ivitli c$ars$aflar@ma, kalk@yor bunlar tu%terekten... Bu bahar gu%nu%nde kap@ pencere kapal@ cturulmaz a, s$ark@l@ sokag~in sakas@ at@na kocaman nazar boncuklar@ almis$, Hayriye k@z, diyor, ben s@c$an disi yapmay@ Mualla abladan o%g~rendim, o s$ey var ya deniz asc$avus$u, iki go%zu%m o%nu%me ask@n gitmis$tir Opera sinemas@na, bana mektuplar@n@ yollat@yor art@k, eh sen de herkese yayma bunu, babas@ duyarsa... Aman babas@ duymas@n Mualla ablan@n, mez- bahada c$al@s$@yor babas@; gu%n @s$@g~@nda onu go%ren yok c$ocuklardan, bir u%rku%nc$ adam ki, olursa o kadar olur, diyoruz, o yoksu! vapurlara binip giden, durmadan hayvanlar@ kesi kesiveren bu adam. Utumun akordu bozuluyor, diye bag~@r@yor an- nem, oynama kiz geliyorum yan@na. Tas$l@g~@n bos$- lug~una terlik teki f@rl@yor. Bu kadar ayakkab@y@

ne yapacaks@n deme, ig~ri, kal@b@ bozulmus$ ayak- kab@lardan nefret ediyorum, evet k@rkayag~@m, k@rk ayag~@mda da du%zgu%n ayakkab@larla okulun ko- ridorundan gec$iyorum. O%g~retmen gu%nes$ prizmas@, diyor. C$ocuklar, Yuuuuuuuuu diye bag~@r@yorlar, k@za bak k@za, takunya ile gelmis$ yuuuuuuuuu. Yaaaaaa hava al@rs@n@z siz, ben k@rkayag~@m, k@rk ayakkab@mla, hepsi de g@c@r g@c@r, koridordan gec$i- yorum: turuncu, yedi, on, otuz bes$, hepsi de yeni, diyorlar, hem de gu%nes$teki renklerden daha gu%zel daha go%z al@c@, affedersin kardes$im, biz seni yoksul sanmis$t@k, oysa senin k@rk ku%rku%n, k@rk bilezig~in, k@rk saray@n, k@rk havuzun, k@rk gu%vercinin ve bir Zu%mru%du%anka kus$un varmis, bize gelsene oyna- yal@m... Efendim, sosyal c$abalar@m@z olmal@, bu millet tembel, bak@n Almanlara nas@l da c%al@s$kan adamlar, v@z@r v@z@r keratalar. Son gezimizde di mi can@m. Can@, bak@s$t@g~@ adamdan go%zu%nu% ay@rd@, gu%ldu%, o%n dis$ine dudak boyas@ bulas$m@s$t@. Siz rak@y@, m@ rahat ic$iyorsunuz? Viski asl@nda mideyi daha az yoruyormus$. Bir arsa vard@ da c$ok devedikenleri doluydu oras@, o c$ocuk yas$am@n@n ince, duygulu o%zgu%rlu%- g~u%nu% ne gu%zel derleyip topluyordu o arsalar; bu kente ne oldu bilemiyorum, c$ocuklara arsalar@ b@rakmad@lar, s@kint@dan esneyen, ak@k koca bina- larla dolduruyorlar. Siz hep bo%yle ak@ll@ go%ru%nme c$abas@nda m@s@n@z? Ayr@nt@lar@n kis$isi olmad@g~@n@z o denli ac$@k ki, sizin ad@n@za ben s@k@l@yorum. C$a- g~@m@z@n abart@lm@s$ tilciklerini bir kullanman@z var ki... hem bu odada bu kadar sag~l@ks@z go%ru%ntu%ler ta- s$@yarak havas@z yas$amakta diremenin sizce anlam@

nedir? U%stelik kad@nlar@n dudak boyalar@ ve pud- ralar@ saat on ikiden sonra do%ku%lu%p ihtiyarlamaya bas$l@yor. C$ok fazla kus$kulu, mutsuz, al@ms@z bir kad@n kalabal@g~@, oysa ayaklar@ ne kadar bak@ml@, ayakkab@lar@n@ boyatmadan eskitiyorlar. Erkekler ic$- tikc$e gevs$ek ve kolay oluyorlar, sonra bu po%rsu%- mu%s$lu%g~u%n yar@ karan@g~@na tek serin s$ark@lar yay@- l@yor. Sevgiden so%z etmenin yeridir. Bas$layabilir- siniz yahut onun yerine neyi koydunuzsa. Karanl@g~@n ic$ine ac$an gece c$ic$eklerini diye bag~@r@yor biri- lc$kili erkeklerle kad@nlar@n ihtiyarlam@s$ evrenle- rine ac$@lacak bir c$ic$ek. T@rnaklar@m@ kemiriyorum, annem, kambur dur- ma, diyor, t@rnaklar@n@ kemirme, og~lanlarla sucunun orda top oynama, kaz@k kadar k@z oldun. Leg~ene su doldurup backalar@m@ yar@ya kadar sokuyorum; @slak bir toprak kokusu geliyor, s$o%yle girip y@kana- bileceg~im kocaman banyolara dal@p gidiyorum; bir bug~u sar@yor, ak sabunlarla y@kanm@s, tertemiz kis$l@k yer yatag~@ kabart@lm@s$, c$ars$flar@ o sabundan kokuyor. Anne, hani beni ku%c$u%kken yikad@g~@n o ak sabunlar nerde... buray@ da amma ayd@nlatm@s$lar ha; siz alaturka s$ark@lardan nefret ediyorsunuz, oysa ev- lerin, insanlar@n yasant@s@na girmis$ olanlar@n@ yad- s@man@za s$as$@yorum. Hani bir Kadifeden Kesesi vard@, sizin insan sevginize de inanas@m yok... Havalar birden sog~uyacak, sokaklar k@s, kokmaya bas$lad@. Gec$en gu%n y@k@lan eski bir yap@n@n ard@nda K@s$ bulutar@n@n haz@rl@g~@n@ go%rdu%m. Sog~uktan hic$ hos$lanmam, s@cak bir ev mutlulug~un yar@s@ say@l@r. Hele ko%tu% yap@lm@s$ yoksul evlerin yap@s$an kederli

sog~ug~u... kar oyunlar@ndan u%rken k@salm@s$, eski giysili c$ocuklar@ o kadar iyi biliyorum ki... En c$ok u%s$u%yen yerim @slak ayaklar@md@; uyus$tug~u zaman mangala yaklas$ma, derlerdi. Yavas$ yavas$ kan@m c$o%zu%lu%rdu% s@cakta; sonralar@ bunun yar@ donmak oldug~unu o%g~rendim. /- Bu sac$ size yak@s$m@s$ bu sac$ da bana yak@s$- m@s$ deg~il mi? Ama kimlere ne yak@s$mam@s$, diyi- verelim de s@r@tal@m; sizi so%ylemek bu denli kolay, sig~ olmamal@yd@, oysa o%yle derin bunal@mlara o%y- ku%nu%yordunuz ki... C$ok ac@ c$eken biri vard@, s$ehrin tu%m pazartesileri ona kapal@yd@ ve dig~er gu%nleri de. Gu%nlerdir y@kanmam@s$ bulas$@klar@ go%rmeliyim, kendimi go%rmelyim, suskuyu bekliyorum, ona ha- z@r@m. Okul s$ark@lar@n@ getirin, c$ocuklar@n ilk sac$lar@n@, kedileri, yoluk ko%pekleri. Susuuuuuuuun Nedir bu susan? Susku dolu bir evrene susku dolu bir savas$. llkyazlar@ odaya koyun, o%lu%m onlarla bar@namaz gider. O%lu%me inanm@yoruz ki, ondan korkal@m efendim. Ama bir korktug~umuz olmal@; ihtiyarl@ktan, c$irkinles$- mekten korkuyoruz. Akl@ savunuyoruz ama gu%zellik- ten yanay@z. Bize uslu olmay@ o%g~rettiler bas$ta... Saat onda bakkal geliyor, zili c$ald@; ac$arlar... Caddeler kalabal@klas$@yor, peki yaz geldig~inde gene eski mi olacag~@z bo%yle...

C$ocug~un kirpikli c$ocuk go%zleri vard@. Yekmek yedig~i iskemlenin u%stu%nden inip kediye gitti. Kedi soban@n yan@nda kediles$ip duruyordu... Birinci du%nya savas$@nda yap@lm@s$ dolap, odada c$ok yer tutuyor. Kapaklar@n@n cila*lar@ as$@nm@s$. Do- lab@n durumu uygunsuz. Oturmal@klar ko%s$eli, (mutlu c$ag~lar@n ku%flu% eskimis$ c$ay bardaklar@ sararm@s$ pembeleriyle ordalar). Sen git, diyorlar, gittikc$e yu%zu%n gu%zelles$iyor. Yaln@z bu odada o dolap yapayaln@z olmasa burdan gitmek, y@kanm@s$ c$amas$@r kokan serin aks$ama c$@kmak kolay. Duygular@m@zdan, sevgimizden utan@r olduk. Sevgisizlig~i savunmay@ akl@ yu%celtmek sand@k. Pem- be suskun c$ay fincanlar@ k@r@ld@. Yerlerine, bitkisel yag~larla yap@lan aks$am kahvalt@lar@ geldi. Eritilmis$ lastik tad@ndaki bu yag~lar@ beg~enmemek ne demek oluyor? Bu dolab@ onu tan@yan anlayacak birine onart@n dedim size, eskilig~i teklig~i kusur deg~il erdemdir o herifi nereden buldunuz bis$eyleri kat@p s@vamis$ u%stu%ne tahtas@n@n iyiden boynunu bu%kmu%s$ bu yoksul dolab@n. O kad@n o%yle biriydi ki, herkesin yan@nda so%y- leyebileceg~imiz kelimelerle konus$ulurdu kendisiy-

le. O bunlar@ salt kendisine so%ylemis$ sayard@. Nas@l da soylu bir aileden geliyordu: <<1928'de Ankara'dayken, Cumhuriyet balolar@nda, saten giy- sili han@mlarla, caketatyl@ beyler, en c$ok dans ederekten, bu%yu%k Ata'dan so%z etmek isterim...>> Ankara deyince, floresanl@ pastanelerle o%nemsen- meye haz@r ku%c$u%k gazete muhabirleri, burus$mus$ yapma c$ic$ekler, ve nedense bir yag~mur. <> < dir. hos$gor%meyi de, ne de olsa erkektirler.>> Ne de olsa kad@ns@n@z, dedim. Bir diyeceg~im daha var ama size iletmek olanaks@z. Bizle baz@ s$eyler giderek zorlas$@yor. En kocaman hu%zu%nlerin s@cakl@g~@na bile al@s$t@k. Bizimle olmak sizinle ol- maktan zor. O zaman, anlay@s$s@zl@g~@n@z bizi keskin- les$tiriyor. Sizin yeni s$eyler getirmeye yu%reg~iniz yetmiyor, bizim bozulmus$ olanlara... Mutlulug~u- nuzu tan@mlamak ic$in kocaman bir kalabal@g~@ gerek- siniyorsunuz. Bana, genc$lig~inizde sizin de yas$a- d@g~@n@z so%ylediler. Sonradan edindig~iniz o%lu% ka- buklar@n@z yokmus$. Gu%zelim bir kad@nm@s$s@n@z u%s- telik. (Sizi de k@rd@lar m@?) Annemi an@m@s@yorum. Onun, Makbule lhsan, S$ahver Fethi adl@ arkadas$- lar@yle c$ekilmis$ resminin yoluk u%zgu%n kas$lar@ sizde yok ama, olsa, yads@nmazd@. S$anl@ s$erefli kuralla- r@n@za sar@lmadan o%nce, kendi d@s$@n@zdakileri de seviyordunuz san@r@m. C$ok yorgunum. Buna yorgunluk demeyelim. Hu%zu%ndu%r olsa olsa palyac$o giysileriyle gelen hu%zu%n. C$ocuklara o%zgu% kesinlikle, s$ark@s@n@ su%rdu%ru%- yor ku%c$u%k k@z. <> B@rak s$u s@k@nt@ s$ark@lar@n@ bebem de, gu%zelim de sevdig~im. Bu gu%nku% o%devimiz. Hayvanlar@ niye severiz? Niye severiz anne? Onlar yas$amam@za kat@l@rlar, sesleri, sonra nas@l anlatay@m...

Ben so%yleyeyim can@m, inekler su%t verir, ko- yunlar et verir, kap@m@z@ bekler ko%pekler, ya kediler; kedileri sevmek gerekmez insanlar kapan@ icat ettiler... Ama ben kardan adam@ da seviyorum anne onun faydas@ ne ki? Sana kat@lan, sana do%nu%s$en havuc$ burunluyu tu%m beraberindekileri sevmen yas$aman@ gu%zellemeye haz@rl@kt@r... O dolab@ satm@s$lar. Art@k konus$mayal@m onu, sizleri b@rakmak gittikc$e kolaylas$@yor. C$ocukken dis$lerimizi ceviz yapraklar@yle ovard@k. Yaprag~@n ac@ gu%zel tad@ ag~z@m@za yay@l@rd@. Ceviz ag~ac$lar@, go%lgeli, olgun, erdemliydiler. Sanki: On- lar@n atalar@ erenko%ylerde eski saralarda, dizim dizim sal@n@rlard@, Masallarda cevizleri unutmak olmazd@. Ben o zamanlar bu o%fkeyi ve yoksullu- g~umu bilmiyordum. Paras@z yat@l@ s@nav@na girerken, tanr@ya dua ediyordum. <> Kazanmana bu kadar sevinme, dedi babal@g~@m. Kal@rsan paralar@ ben o%deyeceg~im. O y@l c$ok yag~@s$l@ oldu, gu%nes, solmus$, uzaklas$- m@s$t@. Ben okula gitmiyordum. Tanr@ da pek or- talarda yoktu gu%ndu%zleri. Geceleri geliyordu, o%lu%mu% istiyordum tanr@dan. O%lu%nce, babal@g~@m, donup kal@yordu. Ama her s$eyi go%ru%yordum o%lu%nce. Duru, mutlu bir o%lo%mdu% bu. Yap@lan haks@zl@g~a daha iyi bir kars$@l@k bulam@yordum.

O%z sizlerin d@s$@nda ama, bic$imlerinizi yenileyin. lmlerinizi, c@mlar@n@z@, t@mlar@n@z@. Sizi bir gu%n ag~lar- ken go%rmu%s$tu%m. Ne kadar sevilesi gelmis$tiniz bana. Y@llarla siz, tu%m mu% yiteceksiniz ne? Anne okulda bana dediler ki! Ben de olmaz dedim. O cevahir var ya everinde u%c$ tabaklar@ varmis$, sekiz kis$iymis$ler. Faydal@ hayvanlar@ bi kere daha sayal@m. Atlar@ c$ok seviyorum, bana bu%yu%- yu%nce at al@r m@s@n? Otomobil doldu her yan. Atlar@ sevmeyelim mi? Atlar@ unutabilir miyiz ki sevmeyelim. O%zgu%rlu%k, ru%zga*r dolu atlar@, onlar@n, illkyaz c$imenlerini. Kediyi ko%tu% al@s$t@rd@n, nesine yetmez yemek suyuna bat@r@lm@s$ ekmek. Evet bu kedi giderek direniyor, hay@nca bak@s$larla zay@flamay@ sec$ti. Bag~- l@l@g~@ su go%tu%ru%r. Soban@n yan@na sinip s@namakta kendini. Kapanlar c$@kt@g~@ndan bu yana, kedilerle al@s$veris$im hic$ de uygar birine yak@s$acak gibi deg~il. O ko%r, h@rs@z, sokak kedilerine ayr@cal@k tan@mal@ diyorum. San@r@m, kedi soyunun en s$anl@lar@ onlar. Kapanlar@ kedi gibi go%rene dek benden uygar kis$i yap@lamaz. Babal@g~@m@n da bunda c$ok pay@ vard@r. Yads@yamam. Eskiler de az bir para kars$@l@g~@nda, tek katl@ ev planlar@ c$iziyordu. Benim s@n@fta kalmam olas@- l@g~@ babal@g~@m@ u%rku%tmu%s$tu% san@r@m. Devlete kars$@ sayg@l@ tutumu olan bir adamd@. <> diye anlatt@g~@nda, devlet go%revlisi olman@n kendisini ne denli go%nendirdig~i c$@kard@ ortaya. Gerc$i, giderek yoksullas$m@s$t@, bunda kendinde ar@yordu kusuru, devlet is$inden hep genc$ kalacakm@s$c$as@na ayr@lmak ne demekti! lnsanlar yas$lan@yorlar, hatta ihtiyar-

l@yorlard@. <> az da olsa gene bir s$e? say@l@rd@. Belli bir yoksullug~un paras@na haz@rlana? yas$ama kolayd@. S$imdi ku%c$u%k esnafa ev beg~endir? mek c$abas@ ne denli as$ag~@lat@c@yd@. O ki, koskoc? <> mu%hendisiydi. U%ste s@ska bir u%vey k@z ic$in as$@r@ sorumluluklar? katlanmak. Sizi anlad@k u%vey babac@g~@m. Ku%c$u%k k@z@n yatma saati geldi. Atlar@ c$ok a? tan@yor, ama adamak@ll@ tutkun onlara, demek k? atlar@ c$ok iyi tan@yor. Ben c$ocukken (ne zaman c$ocuk olmus$tum? go%ru%nmeyen adam olup pasta yemek isterdim? Ne k@tm@s$ tutkular@m. Gidiyor musunuz? Gu%le gu%le. Kap@y@ iyic? kapay@n. Sizden u%s$u%du%m.

20 Ka*nunsani. Mus$. K@s$ s$iddetlendi. 22 Ka*nunsani. Mu%du%r taraf@ndan zevata tak- ?dim edildim, memurluk gururum artt@. 23 Ka*nunsani. Tabiatla sanki mu%cadele edi- ?oruz. Kar devam ediyor. 24 Ka*nunsani. Hava dehs$etli sog~uk, insan@ ?s@r@yor. Mu%du%r as$ag~@ inip memur@*ni s$o%yle bir teftis$ ?tti. Acaba bir kusur buldu mu? Karak@s$ insanda ?nem ur mu%du%r fark@n@ da kald@r@yor. 29 Ka*nunsani. Hava sog~uk. Dosya muame- ?a*ti c$ok bozuk, onlar@ yoluna koymak da benim ?as$@ma du%s$tu%. 1 S$ubat. Maas$ gu%nu%. C$ay paralar@n@ derhal ?dedim. Sami Kumbara beylere tavla oynamaya ?ittim. Do%nu%s$te tahin helvas@ ald@m. Sog~uklar ?rtt@kc$a artt@. 4 S$ubat. Sog~uk hissedilir derecede artt@. Na*- ?@s 31. Bugu%n hastaland@m. Daireye gideme- ?lim. 7 S$ubat. Pazartesi. Hep bo%ylr olur. Ben re- ?ats@zken Mu%fettis$ gelmis$. Bu sebepten rahats@z- ?g~@ma rag~men is$bas%@nda ispat@ vu%cut eylemek ?arureti has@l oldu. Na*k@s 29. Zaruret, ne yapal@m. ?e demis$: bin zaruret mi bin musibet mi? Onun ?ibi bir s$ey.

8 S$ubat. Hava biraz iyiles$ti. Teftis$ devam edi- yor. Genc$ten bir zat. 9 S$ubat. Hava hissedilir derecede k@r@ld@. 10 S$ubat. Hava iyiles$ti. Tatil. Evde istirahat ettim. Bas$ka ne yapars@n? Sami Beyler geldi. 11 S$ubat. Sezaiye semen geldi c$emenlerde oturmaktan Semen geldi Sezaiye c$emenlerde oturmaktan C$emenlerde semen geldi Sezaiye oturmaktan Oturmaktan geldi semen Sezaiye c$emenlerde C$emenlerde Sezaiye oturmaktan semen geldi. S$u Dis$ tabibi o%mu%r s$ey vesela*m. Yaln@z Sezai yerine Recai olacak. 14 S$ubat. Evde. Tatil. Hava s$iddetli sog~udu. 17 S$ubat. Kar dindi. Hava sakin. 18 S$ubat. Mu%fettis$ gitti. Mu%du%r, mu%fettis$in tenkit maddelerini memurlara okudu. Ben de zan- netmis$tim ki, muvaffakiyetli bir teftis$ veriyo- ruz. 20 S$ubat. Kar durdu. Fakat s$iddetli sog~uk devam ediyor. Dairede is$ yok. Kar@m: <> dedi. Karda Sultanahmet'in manzaras@na doyum olmaz. S$u kad@nlar hic$ anlas$@lmaz. Sultanahmet neresi, Mus$ neresi? 22 S$ubat. Hava sakin. 24 S$ubat. Is$ yok. Mu%du%r Ankara'ya gitti. Ye- rine ben veka*let ediyorum. Acaba u%c$te iki veka*let maas$@ verirler mi? Odac@ya, temizlik is$inde ihmal go%stermemesini ihtar ettim... Bu ko%ylu%ler neza- ketli muameleden anlamazlar. Bu%yu%k memurini k@ravatl@ aptal yerine korlar. 26 S$ubat. Kar bir yandan eriyor gibi. Ama bu

mevsimde buna imka*n yok. S$imaldeki kara bulutlara ne demeli. 27 S$ubat. Tatil. Kar@m mu%kemmel bir subo%reg~i yapm@s$. Ben Mu%du%r gibi genis$ yu%rekli bir adam deg~i- lim. A'dan Z'ye kadar deg~is$tireceksin dairelerdeki c$al@s$ma nizam@n@. 28 S$ubat. Cu%ce S$ubat 4 y@lda bir 29 c$eker. Ve sene-i kebisede dog~anlar k@sa boylu olmazlar. Tahakkuktaki Sulhi Tirek'e bugu%n elini c$abuk tut- mas@n@ ihtar ettim. Hepsinin b@y@k alt@ndan gu%ldu%- g~u%nu% biliyorum. Mu%du%ru%n disiplinsizlig~ine al@s$m@s$ hepsi de. Ama ben Mu%du%r gibi olamam. 1 Mart. Kar, kar, kar. Kac$ metre oldu kar? Bizim og~lana kap@n@n o%nu%nu% ku%remesini so%yledim. Lise tahsili yap@yor diye annesi eline su do%ku%yor, havlusunu tutuyor. Benim zaman@mda, ben, s$ehre- manetinden bizim pederi al@p, onunla halden al@s$veris$ yapard@k. Han@ma laf anlatmak ne mu%mku%n! 2 Mart. Yag~@s$ durdu. C$ay paras@n@ unutmus$um. 3 Mart. Mart kap@dan bakt@r@yor. Hava na*- kis 27. Mu%du%r bir tu%rlu% do%nemedi. Istese de zor do%ner. Kapal@ yollar varm@s$. Naf@adaki Mehmet so%yledi. gazellerin Hasan'a istiana@* muamele ya- p@ld@g~@n@ kes$fettim bugu%n. Dosyas@ kenarda unu- tulmus$ duruyor. Mu%fettis$ nas@l oldu da anlamad@. Bu vaziyetten c$ok mu%teessir oldum. Her s$ey bozuk. 4 Mart. Hamdi Go%ren, Salih Gu%log~lu, R@za Yalc$@n beylerle Valiyi ziyaret ettik. Vali matrus$ ve kibirli bir zat. R@za Beyin kanaatine go%re bu%yu%k bir vila*yette park yapay@m derken is$leri berbat etmis$, bu%tu%n ag~ac$lar@ kestirmis$. Buraya su%rmu%s$ler sonra.

6 Mart. R@za Yalc$@n bey borc$ istedi. Ay@n alt@s@nda bu ne densizlik! C$aresiz, c$@kar@p verdim. lki c$ocuk babas@, ko%tu% kad@nlara dadanm@s$ diyorlar. Kar@s@n@ mahfelde Albay Z.'O%ztu%rk'u%n k@z@n@n ni- s$an@nda go%rmu%s$tu%k, ebruli yanakl@ s$irin bir tazeydi. Bari zu%hrev@* hastal@k kapmasa. 7 Mart. Tatil. Okudum. Hastay@m. Ev bakla- vas@n@ biraz fazlaca kac$@rm@s$@m. K@z@n hendese der- sine yard@m ettim. Aks$am Hamdi Go%ren bey ug~rad@. Bir tavla att@k. Ela*z@g~'a her s$ey dahil go%tu%ru%p getir- mesine. Tabi@* ki, galibiyet benim taraf@ma teveccu%h etti. Zaten Mus$'da Mu%du%rden bas$ka herkesi alt edebiliyorum. Hamdi Go%ren bey de ayn@ s$eyi so%yledi. O gittikten sonra du%s$u%ndu%m. Yoksa bu bir ima m@yd@? 8 Mart. Mart gu%nes$i arada go%ru%nu%yor, ama inanmaya gelmez. 10 Mart. Sog~uk devam ediyor. Muhasebeci (Husus@* Muhasebeden) Salim beyin refikas@nda zatu%rrie mu%s$ahede olunmus$. Bizimki so%yledi. Her- kesin kocas@ adam m@? 12 Mart. Sicilya Istila*@ nam eseri okudum. Hava kuru ayaza c$evirdi. Istirahat ettim. 14 Mart. Hava ac$maya bas$lad@. Hos$geldiniz safalar getirdiniz cemreler! Ama, ne demis$ler, Martt@r bu ay, inan@lmaz. 15 Mart. Dairede Belediye Reisinin is$i varm@s$. Bizzat mes$gul oldum. Hos$ bir adam. Bana iltifat etti. Mu%du%r nic$in gelmedi acaba? 16 Mart. Yoksa beni mu%du%r mu% yapacaklar? Bunca y@l a*mirlerime go%sterdig~im itaat, umum mu%du%rlu%g~u%n dikkatini c$ekmis$tir belki de.

17 Mart. Hava gene kapand@. S$imalde sog~uk ?lutlar toplan@yor. Evdekilere a*detim hila*f@na da- ?deki is$lerden bahsettim. K@z@m, hemen annesine ? manto yapmam@n lu%zumundan so%z ac$t@. Sanki ?kikaten mu%du%rlu%g~e tayinim c$@km@s$ gibi. Halbuki ?u%du%r olsam maas$@mda pek fazla bir artma olmaz. ?na ic$tima@* durumumun kuvvetlenmesi, otorite- ?in artmas@ onlar@n umurunda m@? Baz@ s$eylerin ?emmiyetinden habersizler. 18 Mart. Kar kus$bas$@ kus$bas$@ du%s$meye bas$lad@. ?a*k@s 18. 20 Mart. Go%ru%lmemis$ s$ey: Na*k@s 30. 21 Mart. Hava gayet sog~uk. Kar@m@n sog~uk ?g@nl@g~@ s$iddetlendi. Arkas@na s$is$e c$ekmesi ic$in ?ural@ birini c$ag~@rtt@k. Bugu%nlerde mahfelde siyas@* ?ereyanlar ald@ yu%ru%du%. S$ehrin ileri gelen zevat@, ?ahfelde oturulup memleket ve du%nya ahvalinden ?onus$uluyor. Yarbay Faik bey evleniyormus$. Her ?raf bembeyaz. Gec$en gu%n radyoda s$adaraban ?sl@ gec$ilirken bizimki ag~lamaya bas$lad@. Ne ister ?u kad@n, bilmem! Acayip halleri senelerdir su%rer ?der. Vezneciler'de, ilk gereg~e girdig~imiz gece ?oyu kestane rengi sac$lar@yle gene bo%yle mu%ked- ?erdi. Sonra hep gene bo%yle mu%kedder. Benimiki ?e hayat m@? 26 Mart. Her yer don. Gece, du%g~u%ne davet ?dilmis$ olan herkes orda idi. Kay@npeder, ense ?ulak yerinde ko%ylu% k@l@kl@ bir herif. Kaynana desen, ?ska m@ s@ska. Yarbay Faik beyin akrabas@ndan ?imse yoktu. Izmirliymis$ yarbay. Orda olmad@k bir ?ad@na sevdalanm@s$. Tam on bes$ y@l na*r@na yanm@s$ ?u kad@n@n. Niga*r'm@s$ kad@n@n ad@. C$al@s$t@g~@ evden

c$@karm@s$. Teni taze sag~@lm@s$ inek su%tu% rengindeymis$ (ben Hamdi bey'in yalanc@s@y@m). O%yle parlak bir teni varm@s$. Albay da ayn@ s$eyleri so%ylu%yordu ki, tam bu s@rada komparsita c$almaya bas$lad@. Can@m komparsita! Yarbay gelince dansa kalkt@. Yarbay k@rk@n@ gec$mis$, gelin ise on alt@s@nda bir tazecik. Ama yarbay erkek gu%zeli. Yas$@n@ go%stermiyor hic$. C$ok ic$ki ic$ermis$. Niga*r han@m vakti kerahatte masay@ kurar, kars$@s@nda c$engi gibi oynarm@s$. Kimbilir ne gu%zel oynarm@s$ haspa. Sevdalar@n@n tad@ her halde doyumsuz olacak ki, buralarda da anlat@l@yor. Albay s$o%yle diyor yarbay ic$in: <> Ben de dedim ki: <> Gu%ldu: <> dedi. Niga*r Han@m da Niga*r han@mm@s$! Gece 12'de du%g~u%n dag~@ld@. Bizim han@m s$erbet tak@m@ hediye et- ti. 27 Mart. Hava dehs$etli sog~uk. Kar yag~m@yor, ama don var. 28 Mart. Hava dehs$etli sog~uk. Kar yag~m@yor, ama don var. 30 Mart. Kar yeniden bas$lad@. Eve pekmez ald@m. 4 Nisan. Hava dehs$etli sog~uk. 8 Nisan. Hava ac$maya bas$lad@. Mahfelden erken do%nu%yorum art@k. 9 Nisan. Mu%du%r gelmedi. K@rkag~ac$'dan haber ald@m. C$ocuk, ne is$in var senin k@rkag~ac$larda. Kim dedi sana. Baz@ s$eyler var ki, insan@n hakikaten anlamas@ mu%mku%n deg~il.

10 Nisan. Nisan@n onu da geldi. Havalar art@k daha da ac$mak temayu%lu%nde. Sami bey bir s$iir so%ylemis$ti, hat@r@mda tutay@m dedim, tutama- d@m. 11 Nisan. Nisan mevsimlerin nis$anlanmas@d@r. Sami bey diyordu ki: <>le bas$layan bir manzumeydi. Albayla Yarbaydan bahsettik. Albay, du%g~u%n gecesi (zifaf gecesi) so%yledig~i so%zlerden bas$ka so%zlerle tavsif etti Yarbay Faik beyi. Yarbay c$ok ic$ki ic$tig~i ic$in zavall@ yavrucag~@n bas$@na gele- cekler var, dedi. 12 Nisan. Mu%du%r do%nmu%s$. Beni yan@na c$a- g~@rtt@, is$lerde go%sterdig~im intizam@ ve disiplini o%vdu%. Halbuki daha yeni geldi, nerden bilecek? Memurin tak@m@ da cihet-i askeriyedekiler gibidir bu mev- zuda, anlamadan dinlemeden karar verirler; ben bunu babamdan biliyorum. 13 Nisan. Dehs$etli bas$@m ag~r@yor. 14 Nisan. Hava kuru ayaza c$ekti. 15 Nisan. C$ok gu%nes$li ve sog~uk bir ha- va. 16 Nisan. Bulutlu ve sog~uk bir hava. 17 Nisan. C$ok bulutlu, c$ok sog~uk bir hava. Sami beylere gideceg~iz. Bir tavla atar@z dedi Sami bey. As$ag~@ mahalleyi sel basm@s$. 18 Nisan. Sami bey diyor ki: <> 19 Nisan. Sag~anak halinde yag~mur yag~@yor. Habibim fasl-@ gu%ldu%r bu. Yok daha neler. Can@m s@k@l@yor. 20 Nisan. Gu%nes$li bir hava. Ama neye ya- rar?

21 Nisan. Gu%nes$li bir hava. Ama neye yarar? 22 Nisan. >> >> >> >> >> >> 23 Nisan. >> >> >> >> >> >> 24 Nisan. >> >> >> >> >> >> 25 Nisan. >> >> >> >> >> >>

Sokag~@n ucundan do%n demis$tiler. Ayn@ boyda budanm@s$ akasya ag~ac$lar@n@n bitiminde, yes$il pan- jurlar@ olan evdir. Otobu%sten indig~imde, s@cak gec$en bir gu%nu%n aks$amu%stu%ydu%. U%stelik pazard@. Benim gibi yaln@z biri ic$in pazarlar@ sevmenin gu%c$lu%g~u% anlat@lmaz. C$o%zu%lmu%s$ sarsak pazarlar o%ylesine alt@ c$izilmis$ oluyor ki... Evin tu%mu% kapan@k bir renge bulanm@s$t@. Bahc$e kap@s@na beyaz yediveren gu%lleri sar@l@yd@. Gu%llerin orda kara bir kedi duruyordu. Kap@y@ c$ald@g~@mda belirsiz konus$malar geldi ic$erden. Alt bahc$e o%ndeki gibi bak@ml@ deg~il, ek- s$imis$ bir c$o%p kokusu geliyordu as$ag~@dan. Aaaa hos$ geldiniz. Benden, ku%c$u%k hizmatc$i k@za so%z edilmis$ti. Bavulumu elimden ald@, kolunun yoruldug~unu anlad@m. (Nedense belleg~imde, gec$en yaz gittig~im bir c$ay evi, kokusuyle, sesiyle, huvuzuyle... Peki buraya gelmemek yok muydu?) Ara kap@y@ ac$@nca teyzemi go%rdu%m. Bana an- latt@klar@na benziyordu. Sayg@n bir han@mefendiydi. (Okumus$ yazm@s$ kad@nd@r. Evinin titizlig~i te- mizlig~i dillere destand@r. Eli s@k@d@r ama, eh o da bir c$es$it meziyet. Koskoca pas$ay@ kaybetti, han@mefen-

dice ic$ine att@ ac@s@n@. Ag~lad@ s@zlad@ ama, evini du%zenini korudu. Allahtan korkar@m nemize la*z@m, yalan diyemeyiz, u%stelik genc$lig~inde de say@l@ gu%- zellerdendi.) Bu%yu%k cam vazonun tam arkas@nda oturuyordu, vazoda kurumus$, kabuklas$m@s$ laylaklar vard@. Oda sanki los$ bir avluydu. Sokag~@n toz kokan gu%nes$i hic$ yokc$as@na yitip gitmis$ti. Teyzem gri giysisinin ic$inde bana gu%lu%msedi, elini uzatt@. Tuttum, nemi kalmam@s$ kuru ka*g~it cildine dokununca yas$l@l@g~@n@ anlad@m. Eskidenki gu%zellig~ini, sac$lar@n@ boyamakla, bej- lerin grilerin en yumus$aklar@n@ giymekle su%rdu%rme c$abas@ndayd@. (Ablam@n yas$@n@ bilmem. Aram@zda on y@ll@k fark var san@r@m. O da bir tu%rlu% dog~rusunu so%ylemez. Ya c$ok bu%yu%k ya c$ok ku%c$u%ktu%r so%yledikleri. Ne bileyim a k@z@m, ben kah@r ic$inde yas$ad@m. S$imdi kim- bilir go%rseler beni onun ablas@ san@rlar. Kolay m@?...) Annen nas@l? Iyiler. Ablan ya? Onlar da iyiler. Ic$eriye ku%c$u%k k@z girdi. Eg~ri bacaklar@ vard@. Yu%zu%nde kap@y@ ac$t@g~@nda olan gu%lu%s$ duruyordu. Konus$unca hic$ deg~is$miyordu gu%lu%s$u%. C$ok s$as$@rt@- c@yd@ bu. Yurdagu%l dedi teyzem. Git limonata haz@rla. Bak gene mutfak kap@s@n@ ac$@k b@rakma, o murdar kediler tas$lara bas@yorlar, ona go%re... <> so%zu% Yurdagu%l'u%n yu%zu%nden gu%- lu%msemeyi ald@ go%tu%rdu%.

Teyzemin ayak bas$parmaklar@n@n kemikleri po- du%su%et ayakkab@lar@n@n yanlar@ndan tas$m@s$t@. El- bisesinin yakas@na ince k@rm@z@ yakutlu (k@rm@z@ oldug~undan tas$ yakut olacag~@n@ du%s$u%nmu%s$tu%m) bir ig~ne takm@s$t@. (Kibar kad@nd@r ablam. Giyimini kus$am@n@ bilir. Pas$ayla ilk evlendiklerinde mineli bir saat alm@s$t@ yu%zgo%ru%mlu%g~u%. Daha bir su%ru% s$eyler takm@s$lard@ da nedense benim go%zu%m mineli saate kalm@s$t@. O can@m c$ic$ekleri nas@l da kondurmus$lard@ saatin u%stu%ne. S$as$ da kal. Dayanamad@m da bi kerelik takmak istemis$tim. Sen savruksundur. S$urda burda du%s$u%ru%rsu%n demis$ti. Boyundan saat du%s$er mi? Ne taksa sahicidir. Benim gibi de o%yle all@ gu%llu% s$eyleri sevmez. Tam pas$a kar@s@ olacak kad@nd@r teyzen. Bunu bo%yle bil.) Konus$madan durduk bir su%re. Koltuklar@n yes$il kadife dayanacak yerlerine kolal@ temiz o%rtu%ler konmus$tu. Teyzeme hic$ bak- m@yordum. Onunla aram@zda sevgisizlik hemen ku- ruluvermis$ti. Azalm@s$ sac$lar@n@n alt@ndan kafas@n@n derisi yer yer parl@yordu. Kurumus$ bacaklar@n@ u%st u%ste atm@s$t@. Ayakkab@lardan tas$an kemikler @s$@kta daha kesin go%zu%ku%yordu. Demek ki, U%niversiteye gitmeye kararl@s@n. Val- lahi k@z@m ne demeli bilmem. Jale'yi okuttuk da ne oldu. Evlenip gene c$ocultu, kocayd@, ald@g~@ diploma da su%s. U%stelik bizim durumumuz uygundu. Rahmetlinin du%s$u%nceli kalbi, babal@g~@ sayesinde (burda derin derin ic$ c$ekti, termiz bir mendili bur- nuna bast@rd@.) Jalecim, annen bilir, sog~uk sudan s@cak suya elini deg~dirmeden bu%yu%du%. Hizmetc$iler

c$evresinde dolan@rd@. Ama s$imdi o nazlatma, o prensesler gibi genc$ k@zl@ktan sonra... Go%zlerini yu%zu%me dikti sustu. Teyzemin bana kars$@ olan tutumunun bilincine vard@m birden yoruldum. Annene s%as%ar@m ha*la*, o c%abay@ bas$ka bir erkek ic$in go%sterseydi... (Sen baban@ bilmezsin k@z@m. Alt@ yas$indayd@n o%ldu%g~u%nde... O orta Anadolu kentini, arklardan sular@n bahc$eleri doldurdug~u geceleriyle an@ms@yo- rum. Bizim bahc$eye hep gece gerlirdi sulanma s@ras@ - ya da en etkilendig~im o gecelerdi. Yar@ uykuda annem, en ku%c$u%k k@z@n u%stu%nu% s@k@las$t@r@r, yazda bile orta Anadolu'nun gecesi sog~uktur, ar@ su ko- kusu uykuyu bast@r@r. Dog~an@n mutlulug~u sag~l@g~@ kaz@l@r kal@r bes$ yas$a. Ayol uyan suyu ak@t@yorlar bu yana... Uyku bu%yu%klerin odas@ndan anason kokulu tas$ar sofaya. Baba baba... Anac@g~@m@n para s@k@nt@lar@n@ bile bile, ic$kili havuzlu istasyon lokantas@nda her gece, biraz beyaz peynir, rak@, yaz@n ku%tu%r ku%tu%r karpuz. Bu%yu%k kentlerden gelip gec$en uyumus$ tren camlar@. Allahtan da m@ korkun yok. Her gece ic$ilir mi? Hic$ olmazsa kendine ac@. Bir gu%zel adamd@. O boy o pos...) Yak@s$@kl@ adamd@ baban yavrum. Teyzem, Yurdagu%l'u%n getirdig~i limonatay@ ald@. Bardaklar gu%mu%s$ tutmal@klar ic$indeydi. Ama bir erkekte ilk aranacak bu deg-ildir. Jale' cig~imin can@ yok mu. Evlenene kadar bir fincan kahve yapmam@s$t@. Ama s$imdi kendinden yirmi yas$ bu%yu%k, go%rmu%s$ gec$irmis$ bir erkeg~i, evindeki hiz- metc$ileri idare ediyor. Kendimi ayr@ca o%rnek ver-

meyeceg~im. Annen hata etti k@z@m. Size de c$ekti- riyor. Sen s$imdi u%niversiteyi nas@l gu%c$lu%kler- le... Odada as@l@ tek resmi go%rdu%m. Her yan@ndan kahverengiler turuncular tas$an bir sonbahar res- miydi. Yolun uncunda c$ok genis$ s$apkal@ bir kad@n kayboluyordu. Teyzem dis$lerinin takma oldug~unu belli et- memek ic$in o pek tuhaf gu%lu%msemesiyle bana ba- k@yordu. Limonata gu%zel olmus$, dedim. S$ekeri fazla olmus$. Siz genc$siniz ama bizden gec$ti art@k. Tansiyondu kalpti bas$lad@. Annenin tansiyonu nas@l? (C$ok genc$ dul kalm@s$s@n@z, evlenin, dedi doktor. Bu terleme, bu c$arp@nt@ ondanm@s$ benim k@zlarim. Ha ha hay dedim doktora. Benim iki k@z@m var iki kocam var demektir. Ablam at@l@yorsun. Anac@g~@m, dog~ru demis$ adam. Niye direniyorsun. Annemin yes$il ela go%zleri susuyor. Evlenmek ic$in evlenilmez diyor. Sizin baban@z gibi adamdan sonra... Gu%n- du%zleri oralar, salt toprak rengi al@rd@. Pazara gelen ko%ylu%ler es$eklerinin s@k ad@mlar@na uygun sal@narak, pencerenin o%nu%nden gec$erlerdi. Perdelerimiz ap- ak patiskadand@. Orduevinde, du%g~u%ne giderken, annemin, siyah tayyo%rleriyleki gu%zellig~i o kente, anlat@lmaya kalm@s$t@. --Bayramda, hic$ olmazsa de- delerine yazsak be kocac@g~@m--. B@rak s$unlar@, senin o evde kalm@s$ ablan@ sevindirmek ic$in mi! Her s$evin para ildug~unu kim so%ylemis$ benim k@zlar@m, c$ok kah@r c$ektim ama, eteg~ini c$emirleyip koms$u kars$@layan bir kad@n@m ben. Baban@z beni sevindirdi

de u%zdu%g~u% kadar. Ben basit kad@n@m. Teyzenizi evinde bile terlikle go%ren olmam@s$t@r.) Sana ara oday@ haz@rlatt@m. Gu%mu%s$ tak@mlar@n kondug~u bu%fenin u%stu%nde, pas$an@n, sivil fotog~raf@ var. Oysa c$ocuklug~umuzun pas$as@ bu deg~ildi. Alabildig~ine bu%yu%yen c$izilmeyen pas$ayd@. Kac$ saat oldu geleli. Ara odan@n o%zenle ovulup ar@t@ld@g~@n@ du%s$u%nu%- yorum. Bu yas$l@ kad@n@n c$evresindeki sayg@n kis$ili- g~ini yaratma zorunlug~una titizlig~i eklemek gerekiyor. (Yiyecekler iyice temiz olmal@, o marullar@ yalaps$ap y@kamay@n diyorum size. Gerc$i evin da- g~@n@kl@g~@yle bas$a c$@kam@yorum ama. Hem sarhos$ baban@z, hem haylaz k@zlar@... Annemin o%fkesinde inand@r@c@ olmayan bir s$eyler olurdu. Bahc$enin arkas@nda <> Ablam@n gittikc$e dolgun- las$an bedeni, marullar@n bahar tad@, yas$amay@ ad- land@r@yordu.) Bu en koca kenti yad@rg@yorum. Buran@n di- s$@nday@m. Bana, git kal, teyzendir demis$lerdi. Onun konus$tug~unu, sorgu u%nleminden anl@yorum. Sor- dug~u ne? Bana bak@yor, gittikc$e o%fkeli ve yas$l@ sanki. Yineliyor. Sac$lar@n@ kesmeyeceksin deg~il mi? H@@ diyorum. Oysa keseceg~im. Hem de en k@sa. Ders kitap- lar@m@ deg~il, en sevdig~im yazarlar@ al@p elime, bir dolu yeri gezeceg~im. Dostoyevski'yi okudug~um kirec$ badanal@ c$@kmadaki kays@lar@n sessiz karan- liklar@n@ ve hep su kokusunu arayacag~@m.

Tas$ral@ bir k@z olman@n buruk ac@s@n@ bile tatt@r- maz teyzem bana, anl@yorum. Yurdagu%l oday@ ac$t@. Tek penceresi kars$@ evin duvar@na bak@yordu. Bir c$akalerig~i ag~ac@, yapraklar@ ku%sku%n, hastal@kl@, pencerenin dibindeydi. Ben alt@da kalkar@m ku%c$u%k han@m, is$iniz varsa sizi istedig~iniz saatte uyand@ray@m. Annemin Yurdag~u%l'e armag~an olarak yollad@g~@ renkli basmay@ c$@kard@m bavuldan. (Sak@n sen verme k@z@m. Teyzen o%yle yan@nda c$al@s$t@rd@klar@yle yu%zgo%z olunmas@n@ sevmez, kendi versin.) Bu senin, Yurdagu%l. C$ok tes$ekku%r ederim, ku%c$u%k han@m. Ismimi bilmiyor. Ona so%ylemeliydim. Yu%zgo%z olunamaz evin isim gereksinmedig~ini o%g~renmeliyim. Dolaba c$oraplar, mendiller, gecelikler s@rala- nacak. Buralarda yas$ama savruklug~una yer yok. Bu evin du%zen tutuklar@na, bir de ben kat@ld@m. Mutfaktan aks$am yemeg~i haz@rl@g~@n@n sesleri geliyor. Tabak, c$atal c$@nlamalar@. Hemen bir kekik kokusu uydurdum uzaktan gelen. Sonra da ag~layacag~@m.

Annem, <> dedi. <> Annemin diktig~i bayraml@klarla u%stten bag~l@ sag~lam erkek kunduralar@yle, kafamda koca bir saten kordelayla kap@n@n es$ig~inde dimdik oturu- yordum. (Kad@nl@k kolay deg~il. Hic$ yoktan yak@s$t@rmak. Bak o basmay@ Su%merbank'dan kac$a ald@m. Bast@m suya c$iris$leri gitti. Bir de u%tu%ledim. Bayrama yetis$- tirip dikiverdim. Bunlar c$ocuklar@n@n burnunu bile simiyorlar. Ben konaklarda bu%yu%du%m. Gel de anlat bu mahalle kar@lar@na. Utum, piyanom, elle- rimin gu%zellig~i...) As$ag~@da ku%rdu%n kahvesinin o%nu%nu% sulam@s$lard@. Toprak kokuyordu taze taze. Her s$eker bayram@nda kahvede oyun havalar@ c$alard@. Bu bayram biraz daha ku%c$u%lmu%s$tu% ayakkab@- lar@m. -Bak bu y@l s$eker bayram@ yaza geldi, dedi annem. Allahtan k@s$ da yumus$ak gec$ti. Bir odam@z vard@. Hemen kap@dan giriliyordu odaya. Mutfak yoktu, ko%s$edeki masa yemek ic$in ve mutfak olarak kullan@l@yordu. Beyaz badabal@ duvarlar@n kiri hava @s@n@p sokak kap@s@ ac$@l@nca

belli oluyordu. Ko%s$edeki pencere varla yok aras@yd@. Babam nic$in bayramlarda da c$al@s$@r? Kedilerine bayramda da cig~er alanlar m@ var? -Anne, babam ne zaman gelir? -Onun gelmesi o%g~leyi bulur. Belki de o%g~le sonu gelir. Dalm@s$larsa memleketten bahislere. Aman onlar@n memleketleri de, bal kovanlar@ da. Daha dillerini du%zeltemediler. Hep toplan@p konus$maktan... Ben babana go%re deg~ilim, ama ne yapacasks@n, kader. (Abe Demir'in vard@ bir ar@ kovanlar@ c$ocug~um diz boyu otluklar@n aras@nda. Dag~l@kt@r bizim oralar havas@ sag~lamd@r, insanlar@ yap@l@d@r. Ama tutturdu koca ihtiyar gidelim diye, buran@n hu%ku%metleri deg~is$ti. Onca toprak bag~ bahc$e kald@ oralarda. Satt@k ama yabanlarda harcay@verdi erkeklerimiz. Ne dedikse ka*r etmedi. Kad@ns@n@z bilemezsiniz, dediler. U%c$ og~lum da o%ldu% gitti. Onlar dag~ adamla- r@yd@ s$ehire s@g~amad@lar. Bizim ballar yonca yonca kokard@, ifil ifil eserdi ru%zg~a*rlar.) -Anne, nineme bayramlas$maya gitmeyecek miyiz? -Ninenin ag~lamalar@ndan b@kt@m. U%c$ og~lu o%ldu% o sekseninde diye, yas$@yor diye bas$lam@yor mu... (Ah gelin ah, nic$in geldik bu koca evil yerlere, og~ullar@m gitti, bir Demir Ali kald@. Kocan@n k@ymetini bil... Bayramlarda herkesler gelip, ver elini o%pelim derdi. Sak@z kokulu lokumlarla ince cam bardak- larda p@nar sular@ ic$erlerdi. Gelinlerim lokum s$ekerini tuttururken ocaktan yan@k tatl@ kokusu gelirdi. Og~- lanlar@m s$ayak elbiseleriyle avluya c$@k@p bag~@ra

bag~@ra konus$urlard@. Uzaktan tu%fekler at@l@rd@. To- runlar@m@n sac$lar@n@ iyice kestirirdik. Tek k@z torunum da bu. O da gurbetlerde dog~du. Kap@ o%nleri, avlu sulan@rd@. P@trak gibi dag~@l@verirdi c$ocuklar.) (Ben s$ehirliyim. Babanla evleneceg~im k@rk y@l du%s$u%nsem akl@ma gelmezdi, on bes$imdeydim ilk kocama vard@g~@mda. Tifo vard@ Istanbul'da. Sac$- lar@m do%ku%lu%vermez mi, du%g~u%n gecesi kald@m sac$s@z. Gene de nas@@ gu%zeldim! Ufak tefektim ama canfes gibi tenim, c$ekik ela* go%zlerim vard@. Madam Kalyopi gelinlig~imi dikerken bu ne kollar, bu ne bilekler, demis$ti. Yavruag~z@ yatak tak@mlar@ yap@lm@s$t@. Gerdek gecesi annemi isterim de isterim demis$tim. Ben hep anneannenle yatard@m. Ast@m@ vard@r onun. Geceleri o%yle korkard@m ki, o%lecek diye. Nefessiz kal@yormus$ gibi gerlirdi bana. C$ini soban@n u%stu%nde elma kabuklar@ yakard@k. Ac@badem'in k@s$lar@. Al- manlar Haydarpas$a tren istasyonunu yap@yorlard@. Alman Mu%hendisle kar@s@ yan@m@zdaki kuleli evde otururdu. Yanaklar@ k@rm@z@ k@rm@z@ damarl@yd@ ka- d@n@n. Anneannen domuz eti yemekten, derdi. Bunlar hep bo%yle olurlar. Yaz@n gu%l rec$elleri kay- nat@rd@k, her yan gu%l kokard@. Arabalarla Necipbey bag~@na giderdik. Bag~daki razak@, misket, c$avus$ u%zu%mleri bug~ulu bug~ulu dururdu tabaklarda. Rasim Pas$an@n bu%yu%k k@z@ gelirdi landosuyle. C$ag~la rengi elbiseler giyerdi go%zleri yes$il diye. S@kma bas$ ya- pard@, perc$emleri alt@n sar@s@yd@, s$akaklar@ndan go%- ru%nu%rdu%. Ko%tu% oldu koca pas$a k@z@, diyorlard@. Evine Italyan, Frans@z subaylar@n@ al@yormus$. Onlar@n genis$ pelerinlerini, beyaz eldivenlerini s@k s@k go%ren vard@ Rasim Pas$a konag~@nda. Sonbahar@ c$ok gu%zel olur

ku%c$u%k C$aml@ca'n@n. Pis$mis$ ayva rengi yapraklarla dolard@ her yer. O s@ralarda Istanbul'da su%pu%rge koc$an@ndan ekmek yap@yorlard@. Go%ru%cu%yle evlen- dim ilk kocamla da. Beni anneannenle Orozdibak' dan al@s$veris$ yaparken go%rmu%s$. Yu%z go%ru%mlu%g~u% baklava p@rlanta yu%zu%k takm@s$lard@. Damla ku%pe- lerimi de kaynanam bir sultan mezat@ndan sat@n alm@s$. O y@l Bog~az'a karadeniz'den buzlar indi. Gerdek gecesi c$ini soba sabaha kadar yand@. Ben evlendig~im gece annemi isterim demis$tim ya.) Anlat@rd@ hep annem, gene anlat@yordu. Onu c$ok yabanc@l@yordum. C$evremizin d@s$@ndayd@ an- latt@klar@. Hele o piyano c$alma laf@ yok mu, en korktug~umdu. C$u%nku% piyanyou biliyordum. Ma- hallemizdeki Yavuz Sinemas@'da bas$tan sona piyano denilen ayg@t@ c$alan bir adam@n filmini go%rmu%s$tu%m. Bu%yu%k bir c$alg@yd@. Annemin anlatt@g~@n@n kimisine inan@rd@m ama --Zaten dig~erleri bilmiyorum neydi-- piyano denilen s$eyi c$almas@ olacak is$ deg~ildi. O da bir sinemada go%rmu%s$ olmal@yd@. Gerc$i Yavuz Sinemas@'na gitmis$ olamazd@. C$u%nku% sinemaya ve- rilecek param@z yoktu. Mahallenin k@zlar@n@ kap@daki sac$s@z adam sokuyordu ic$eri. Og~lanlar@n dedig~ine go%re herif namussuzun biriydi. --Anne takunyalar@m@ o%g~leden sonra giyebilir miyim? Bu ayakkab@lar c$ok ag~@r, kos$am@yorum. --Ne yapal@m. Bak iki senedir giyiyorsun. Bayramlarda takunyayla gezmekten iyi. Benim vak- tiyle ceylan derisi ayakkab@lar@m vard@. Sende ki- barl@g~a o%zenti yok ki. Ne de olsa kand@r c$eker. Dag~l@lara benzeyip c$@kt@n. (Istanbullular bizimle alay ederler be gelin.

Her yana is$lemeli o%rtu%ler o%rtermis$iz. Ko%yu%mu%zde o%rtu%leri gelinlerim asma c$ardaklar@n alt@nda yaz@n is$lerlerdi. Torunlar@m@n ic$liklerine kadar is$lerlerdi. Bizde c$ocuk c$ok k@ymetlidir. Ku%c$u%k taylar gibi kos$us$urlard@ avlularda. Babalar@ do%ndu%g~u%nde terli s@rtlar@na konan tu%lbentlerin uc$lar@ bile karanfille gu%lle is$li olurdu. Herkes c$al@s$@rd@. Gu%zu%n og~ullar@m gelinlerim yaz@ya gidince sabah sag~@lm@s$ su%tleri @s@t@p m@s@r ekmeg~iyle koyuverirdim yemek tablas@na. Ekmeklerini banarlard@ su%te. Gu%lu%s$u%rlerdi. Demir Ali bal toplama zaman@ al@rd@ k@zanlar@ yan@na, daha c$ig~ kalkmadan c$@karlard@. Hele bizim oralar@n du%g~u%nlerini bilmeliydin gelinim. Delikanl@lar, ta- zeler gec$iverdiler mi oyuna, yer go%k duyard@. Mahsul topland@g~@nda du%g~u%nler bas$lard@. Gu%rbu%z gelinlerin tarlada yanm@s$ burunlar@na du%g~u%nden o%nce yay@k kaymag~@ su%rerdik. Pul pul kalk@verirdi burunca- g~zlar@. Erkeler erik rak@s@n@ ic$tig~inde bu%sbu%tu%n donan@rlard@ oyuna. Tazeleri uc$uru uc$uruverirlerdi, terledikc$e c$@kar@rlard@ s$ayak ceketlerini. Mintan- lar@n@n u%stu%nde gu%mu%s, ko%stekler parlard@. Yig~it adamlard@. Yap@l@. Oralarda c$u%ru%k adam zaten da- yanamaz, bebeyken o%lu%verir. O%mur%lu% olur kalanlar. Bak bana, u%c$ og~ul go%mdu%m, ha*la* yas$ar@m. Abe nic$in yas$ar@m o civanlar gider de. Dayanamad@lar buralara. Ben dedim, gitmeyelim. Hu%ku%metler de- g~is$ecek buralarda dediler. Gurbetlik bize go%ru%ndu%. Abe gelin hu%ku%metlerden bize ne. Kim go%rdu% hu%- ku%metleri avlularda tarlalarda dag~larda. C$ok biliriz san@r bu er kis$iler, c$ok yan@l@rlar. Bir Demir Ali beka*rd@ geldig~imizde. Burda bir Bulgar Kozma vard@. Daha o%nce gelmis$, bizi tan@r. C$ag~@rd@ bu%yu%k

og~lumu, dedi ona, burda bo%yle bo%yle; ayak esnaf@ olacaks@n; bulamazs@n bas$ka is$, kardes$lerin de bulamaz.) Babam beni Kozma'ya bir kere go%tu%rmu%s$tu%. Kaynayan su%t kokuyordu her yer. Ak dis$leri vard@ gu%lu%nce. Babama, <> dedi. <> dedi babam. <> <> <> <> Sonra Kozma su%t, tereyag~, taze ekmek getirdi. Mermer masaya koydu. Ikisi memleketlerinin dilini konus$maya bas$lad@lar. Beni unuttular. Du%kka*n@n kars$@s@nda k@s$la vard@. K@s$lan@n o%yle c$ok cam@ vard@ ki! Nas@l @s@tacaklar@n@ du%s$u%nu%p s$as$t@m. Bahriye askerleri gec$ip gidiyordu caddeden. Borazan sesi geldi sonra. Annemin hic$ do%nu%lmeyecek kadar uzak bir yerde oldug~nu du%s$u%ndu%m. Sanki anlatt@g~@ kar@s$@k s$eylerle o da c$ekip gitmis$ti. C$ok ac@d@m ona. Babama bakt@m konus$muyorlard@ Kozma'yla. Babam bu%yu%k ellerini masan@n u%stu%ne o%ylece b@- rakm@s$t@. Kalkt@k. <> dedi Kozma. <> dedi babam. K@s$ladan erlerin ayak sesleri duyuluyordu. Eve do%ndu%g~u%mu%zde annem c$orap yam@yordu. Babam annemin es$yas@ olan konsolun u%stu%ne bozuk pa- ralar@ b@rakt@. --Kozma'ya gittik. K@z@n karn@ tok. S@rt dolab@

alacag~@m bir tane. Kozma dedi, yukar@larda cig~er- cilik c$ok para getiriyor diye. Bizim Fazl@'y@ da mez- bahaya sokacak. Su%tlu%ce'deymis$. Buraya yak@n. S@rt dolab@ alacag~@m. Cig~ercilikte para varm@s$. Mezbahaya gir dedi Kozma istersen. Istersen bende c$al@s$. Benim ar@lar@ sordu. Gu%lgu%k. Sonra kald@ m@ kimse sizden oralarda, dedi. Ben, Pembe teyze kald@, dedim. Gelmedi. Og~ullar@ da gelemedi. Bizde bu%yu%klere kar@s$ c$@k@lmaz, dedim. Kozma da c$@k@lmaz, dedi. Alacag~@m bir s@rt dolab@ bugu%n. Annem hic$ bas$@n@ kald@rm@yordu. --Du%s$mez kalkmaz bir allah, dedi. --Namusumla bu memlekette de para kaza- n@r@m, dedi babam. Annem gene bas$@n@ kald@rmadan: --Dilencilikten ne fark@ olacak yapt@g~@n is$in. Nas@l so%yletme onlar@n kitab@na putuna pey- gamberine, dedi babam. --Ga*vur herif onlar@n putu yok, sen kendine bak daha dilini du%zeltemedin. Babam c$@kt@ gitti. Kap@n@n o%nu%nde annemin verdig~i taze ekmeg~i yiyordum. Ekmeg~in ic$ine k@rm@z@ biber ekmis$ti yag~ su%ru%p. Arsaya kac$abilseydim. (Baban ne bayram anlar ne seyran. Nerde okumus$ yazm@s$ ince insan@n hali. Biz Ihsan'la Ac@badem'de hep okurduk. Anneannenler Kus$dili c$ay@r@na gezintiye c$@kt@klar@ vakit evde kal@p bu%tu%n romanlar@ hatmederdik. Nerde o gu%nler! Her s$ey gec$ti gitti. Paras@zl@ktan ablan@ da genc$ yas$ta ev- lendirdik. O u%stelik asildir de. Ilk kocamdan oldu

ablan. Onu dog~urdug~umda on bes$ yas$@ndayd@m. K@s$t@, s$ubatt@. Sobalar durmadan yan@yordu. Zi- verbey'e kurtlar inmis$ dediler. Su%tu%m gelmedi. Oldum bittim minicik memelerim vard@r. Nazire'yi su%tanne tuttuk. Nazire arapt@r. Ihsan ablamlar@n bu%yu%tmesiydi. Anneannen kac$ kere dedenin koy- nundan c$@karm@s$ onu. Bir memeleri vard@ nah s$o%yle. O k@sa boya o memeler! Is$te Allahin hikmetinden sual olunmaz. Bir sabah yataktayd@k. Beyaz fisto o%rtu%lerin aras@nda ablan kara sac$lar@yle melek gibi uyuyordu. Hamit u%niformalar@n@ giymis$ti. Elbise- lerini en pahal@ terzilere diktirirdi. Bu%tu%n k@zlar bay@l@rd@ ona. Hele k@l@c@n@ tak@p c$@kt@ m@. Ama o hepsinin ic$inden beni beg~enip ald@. Go%ru%mcem ic$eri girdi. <> dedi. Ben pencereye kos$tum. Sanki savas$ d@s$ardayd@. Yu%reg~im agz@ma gelmis$ti. Muazzam ablan@n babas@ c$@k@p gitti. Ben yapayaln@z kald@m. Go%ru%mcem ablan@ ald@ Nazire'nin odas@na. C$ok korkuyordum geceleri. Hep uykuya dalarken uya- n@yordum. Verem olup o%leceg~imi san@yordum. Bir gu%n hamam yanm@s$t@ y@kan@yordum. Birden kap@ ac$@ld@. Go%ru%mcemin kocas@yd@. Ah aff@n@z@ dilerim dedi. Bilemedim efendim. C$@r@lc$@plakt@m. Kap@y@ kapad@. Gitti Utanc@mdan kimselerin yu%zu%ne ba- kamad@m yemekte. Yesene k@z@m, dedi go%ru%mcem. Enis$tem c$ok sessizdi. Birkac$ gece sonra yar@ uyan@kl@k aras@nda birinin yorgan@m@ ac$t@g~@n@ hissettim. O%yle sevindim ki Hamit geldi sand@m. Kollar@m@ dolad@m boynuna. Sonra rak@ kokan enis$teyle burun buruna geldim. F@rlad@m yataktan. O kadar u%s$u%yordum ki, her yan@m zang@r zang@r titriyordu. Bag~@racag~@m

s$imdi, dedim. Git c$abuk odamdan. Yavrum, Hamit art@k do%nmez, gitti gider o, dedi. Ertesi gu%n annemin evine do%ndu%m. Kocam@ orda bekleyecektim. Ab- lan@ da ald@m. Anneannenin odas@nda ablan@n ya- tag~@n@ da yan@bas$@ma koymus$tum. Hamit bir daha hic$ do%nmedi. Duyduk ki, Rusya'ya kac$m@s$. Enver Pas$an@n ordusuna kat@lmak ic$in. Gene de do%ner san@yordum. Bana Batum'dan kalpakl@ bir resmini go%nderdi. Ne gu%zeldi o resminde. C$ocuktum. Kas$@k kadar kalm@s$t@ yu%zu%m. Boynumda Hamit'in ald@g~@ --ablana gebe kald@g~@mda hediye etmis$ti-- alt@n saat. Herkes bana ac@yordu. Kus$dili'ne de gidil- miyordu art@k. Ihsan ablam@n o%ldu%g~u% gu%n anne- annenin ast@m@ artt@. Doktor Ben Habib'i acele c$ag~@rtm@s$t@k. Evde bir anneannen, bir ben, ablan ve day@m kald@k. Evin sela*ml@k taraf@n@ kiraya verdik. U%c$ do%rt aileye. Aray@ kapad@k ama her gu%n gu%ru%l- tu%lerini dinlemekten usanm@s$t@k. Anneannene bak- mak ic$in Nazire de geldi yerles$ti sonra. Iki kad@n o kadar birbirlerine du%s$tu%ler ki, sanki dedenin koy- nuna giren o, c$@karan da o%bu%ru% deg~ildi. Geceleri oturup dedenin s$al h@rkalar@ndan, ince kenarl@ bar- daklara olan merak@ndan konus$ulurdu. <> derdi Nazire. <> Sonra kars$@l@kl@ ag~as$maya bas$larlard@. <> diye. <> diyordu anneannen,

<> (Gu%nlerim bo%ylece gec$iyordu. Hamit'ten haber gelir diye. Bir gu%n Hamit'le arabayla Ku%c$u%k C$am- l@ca'ya c$@km@s$t@k. [Ha*la* orada bir salas$ gazino var.] <> demis$ti, <> Bunu go%klere bakarak so%ylemis$ti. Alban u%c$ yas$@ndayken Batum'da fren- giden o%ldu%g~u%nu% haber ald@k babas@n@n. Anneannen bunam@s$t@ art@k. Yok'tan anlam@yordu. Nazire eski han@m@na sayg@da kusur etmiyordu. Ayl@k ev ki- ralar@n@ topluyordu. Day@m@ Du%yunu Umumiye'den c$@karm@s$lard@. U%sku%dar'da rejide bir muhasebe is$i bulmus$tu. Oraya gidip geliyordu. Masraf olmas@n diye Nazire ona u%c$lu% sefer tas@n@ haz@rl@yordu. Bir go%zu%ne ekmek, bir go%zu%ne zeytinyag~l@ yemek bu c$og~unluk yaz@n patl@can ya da ays$ekad@n fasulye, k@s$@n plaki ya da yerelmas@ oluyordu. S@cak yemek, pilav, makarna bo%rekti. Eti art@k ayda y@lda bir go%- ru%yorduk. Anneannen yerelmas@n@n laf@n@ ettirmi- yordu. Her defas@nda, <> diyordu Nazire. Nazire olmasa ne yapard@k bilmem. Ben hayat@mda yaln@z U%sku%dar'a bile inmemis$tim. Anneannen, <> diyordu. Go%zleri mi iyi sec$miyordu, bilmem. Her s$eyi eskisi gibi go%ru%yordu. Daha sonra dedeni yas$ar sanmaya bas$lad@. Anneannen, <> diyordu, <> Ben piyano c$a- larken yan bo%lu%kteki kirac@lar@n, <> diye konus$tuklar@n@ biliyordum. Day@m bir gu%n ates$lenip yatt@. Nazire kos$up Bag~lar-

bas$@'ndan doktor Ben Habib'i getirdi. Doktor an- neannenin elini o%ptu%. Aks$ama beyefendi do%nu%nce doktorun geldig~ini anlatacaklar@n@ so%ylediler. Doktor ufac@kt@. Iki kad@n@, beni sevgiyle, ac@mayla dinledi. Para almad@. Bir hafta sonra day@m zatu%rreeden o%ldu%. Nazire c$enesini bag~lad@. Dis$ar@ koca bir kazan kur- dular. Yaz bas$lang@c@yd@. K@rk ikindi yag~murlar@ yag~@yordu. Anneannen sanki hic$ bir s$ey olmam@s$ gibi, bana, <> dedi. <> (O%lu%nu%n evde kald@g~@ son gece Nazire tahtalar@ sildi. Her yan@ tem@zledi. Anneannen, <> dedi. Day@m@n odas@ kapal@yd@. Bas@nda Kur'an okuyorlard@. Okuyan ma- hallenin imam@yd@. Evde hic$ kimse yok gibiydi. Anneannen kardes$inin o%ldu%g~u%nu% bilmiyor muydu? Cenazesine kimse gelmedi. C$al@s$t@g~@ yerde arkadas$@ yoktu demek. Nazire day@m@n elbiselerini eskiciye c$ekis$e bag~@ra satt@. Ceviz sand@g~@ndan bir kat s$am ipeg~inden ic$ c$amas$@rlar@ ve gecelik c$@kt@. <> dedi Nazire. Anne- annen, <> dedi. <> Ben anneannenin ilk kez bo%yle konus$tug~unu duydum. Piyanoyu da satt@k. Nazire'nin bir go%zu%ne perde geldi. Kavurucu bir s@cak oldu o yaz. Damla esinti olmuyordu. Piyanoun paras@ ferahl@k getirmis$ti eve. Frans@z piyanosuydu. (Anneannen bir gu%n bizi yan@na c$ag~@rd@. Per- deleri s@k@ca kapam@s$t@. < oydu. Benden saklad@n@z. Utanmadan o%lu% ziyafeti de vermediniz. Koca bir hac@ efendi, koca bir bey- efendiydi o%len. Kimseleri go%rmek istemiyorum. Ayr@ odama c$ekileceg~im. Haz@rla odam@,>> dedi. Eliyle yu%klu%g~u% go%steriyordu. Ben ag~lamaya bas$lad@m. Nazire yu%klu%kten yataklar@ c$@kard@. Mavi gu%llu% hav@ do%ku%mu%s$ hal@y@, yast@klar@ yeres$tirdi oraya. Anne- anneni kolundan tutup yu%klu%g~u% go%tu%rdu%. <> dedi anneannen, <> Yu%klu%g~u% kapad@. <> dedi Nazire. <> Ben on alt@ yas$@mda ihtiyarlad@m k@z@m. Neler go%rdu% bu go%zler, s$imdi de neler go%ru%yor. Baban nas@l cig~er satar sokaklarda nas@l! Bana Ermeni bir madam gelirdi piyano dersine. <> derdi. S$imdi otur- dug~umuz yerde kumrular bile bar@nm@yor. (llk evlendig~imizde babanla, bes$ paras@z kald@k. Ela*lemden utan@rd@m. Giyecek mantom yoktu.) --Anne, yar@n babam beni Kozma'ya go%- tu%ru%r mu%? --Yar@n Kad@ko%y'dekilere gideriz belki, dedi. Hem sen burda dog~mad@n, Kad@ko%y'de dog~dun. --Biliyorum. Yar@n Kozma'n@n oraya gitmek istiyorum. Kad@ko%y'e gitmek istemiyorum. --Sen de beni sevmiyorsun, dedi annem, ben talihsiz bir kad@n@m. NEHIR

Ablas@n@ c$ag~@rm@s$lard@, as$c$@ durmas@ ic$in o%te- gec$eden. Bahard@, gu%neyin duru portakal kokular@ ar- tard@ durmadan. Evin han@mefendisi Istanbul'da oturuyordu. Yaramam@st@ bu faytonlar@ t@k@r t@k@r kentin iklimi k@sa kesik sac$l@, dolgun bacakl@ ha- n@mefendiye. Eski valilerden birinin k@z@yd@; ko- cas@ndan yas$c$a da bu%yu%ktu% ama ic$inin har@ on bes$inde tazede yokmus$ diyorlard@. (Han@mefendi deniz olmayan yere ben dayanamam diyene dek.) Oysa ko%y evine mermer kurnal@ bir hamam da yaptirm@s$lard@. Sonralar@ o%tu%cu% kus@lar da ald@lar. K@z m@yd@ han@mefendi acaba? O yo%rede be- ka*retin gizli utanc@ en deg~erliydi. Hele o yailarda. Soylulug~una diyecek yoktu. Babas@ o%yle alaydan yetis$melerden deg~ildi. Alafranga adamd@. lki dil bilirdi: Farsc$a ve Frans@zca. Lavta c$alard@. Tu%m yas$am@nca, paradan yana o denli savruk olmus$tu ki, bu gu%ney kentine atand@g~@nda eldeki makam maas$@yd@ yaln@zca. Babadan kalanlar, kans@n@n ona sag~lad@g~@ bolluk y@llar@ geride kalm@s$t@. Yas$lanm@s$t@ kar@s@ da. Donuk ak teni daha yag~- lanm@s$t@. Bir yerlere c$@kmay@p konuk gu%nlerinde ev dedikodular@ dinlemekle yetiniyordu. Oysa Vali bey burda da genc$lik tutkular@ ic$indeydi. Bir zamanla-

r@n yak@s$@kl@ Sar@ S@tk@'s@ndan kala kala <> kalm@s$t@. Hem can@m onun zaman@nda kay@s$ gibi erkeklere yak@s$@kl@ m@ denirdi... Hatta, Mu%hu%rdar'daki manolyal@ konag~@n tek og~lu yu%zu%ne pudra su%rerdi. Sonralar@ ad@na Pudral@ Tevfik de- dilerdi. (Ne solgun ve ic$li bir erkek gu%zeliydi!) Dairedeki k@zar s%imdi yu%zu%ne <> go%ru%nu%- yordu. Onun kad@n beg~enmesi ne gu%c$tu% eskiden. Genc$lik gitmis$ti, bunal@m@ her davran@s$@ndan tas$@- yordu. Evdeki evla*tl@k k@z@n sog~uktan dalga dalga kan oturan bacaklar@ du%s$lerine giriyordu. Yatak odalar@n@ dokuz senedir ay@rm@s$lard@ kar@s@yle. Kar@s@ okudug~u okulun Frans@z rahibelerinden sog~uk suyla y@kanmay@, erdemli go%ru%nmeyi o%g~renmis$ti. Sonra go%zleri aptall@g~a varan bir safl@kla bakar oldular. Kan@ kac$ yas$lar@nda sog~ur olmus$tu kar@s@n@n bile- miyordu. C$apk@nl@klar@n@ titizce saklard@ ondan. ln- cinsin istememis$ti hic$. Y@llarla ilgisizlig~i o%ylesine somutlas$t@ ki, bir bat@ Anadolu kentinin k@rag~@ya do%nu%s$mu%s$ k@s$lar@nda, yatakta gene suskun, gene kendini b@rakm@s$ duran kar@s@na sormus$tu: --Sizi sevmiyor muyum san@yorsunuz? --Yok, demis$ti kar@s@, tabi@* severs@n@z. Kar@- n@z@m. Bildig~i Frans@zcadan nas@l yararlanm@s$t@ kar@s@. Bir kez bile okurken go%rmemis$ti onu. Ailesinin gele- nekleri bir yabanc@ dil bilmesini zorunlu k@lm@s$- t@. Evlenirlerken de boylu poslu, iri siyah go%zlu%, varl@kl@, gu%n go%rmu%s$ bir ailenin k@z@ olman@n gerek- tirdig~i her s$eyle gelmis$ti ona. Tan@d@klar@: <>

diyorlard@. Oysa Tu%rkc$eyi bildig~i su go%tu%ru%rdu%. Ama o erdemli suskunlug~u, ona bulundug~u c$evrede bir u%stu%nlu%k sag~l@yordu. Bu suskunlug~un bir ap- tall@k huzuru oldug~unu bilmek ic$in o c$evrenin insan@ olmamak gerekirdi. llk gece, bacaklar@n@n yumus$ak gerginlig~i, susmas@, hele o susmas@, ne cos$turu- cuydu... Ne var ki, y@llar gec$mis$ti. Y@llar. <>dan olman@n bir kos$uluydu, kan@t@yd@ kar@s@. Yani art@k kad@n deg~ildi... --Bana bunu nas@l yapars@n@z, baba?... Bu tas$ra kentinde, bu%tu%n o%mru%mce kabul edemeye- ceg~im insanlarla. siz ayn@ durumu annemle yas$a- d@g~@n@z@ so%yleyeceksiniz belki. Ama ayn@ deg~il. O aile size denkti. Ad@ belli, lstanbullu bir aileden, paral@, go%rgu%lu% bir k@z ald@n@z. Bir vali k@z@ ic$in bir ag~a kar@s@ olmak o%yle mi? K@z@ annesine benzemiyordu gerc$ekten. Kar@- s@n@n yog~un suskunlug~u yoktu onda. Yirmi sekiz yas$@ndayd@. Halas@n@n yan@nda kal@yordu. O c$ag~lar@n yirmi sekiz yas$@ korkulu ve umutsuzdu. Bir deniz mu%la*z@m@evveliyle nis$anlanm@s$t@ yirmi bir yas$@nday- ken. Delikanl@ Moda'daki genc$ k@zlar@n go%z bebeg~iy- di. O bembeyaz elbiseleriyle mart@lar gibiydi. lki y@l nis$anl@ kalm@s$lard@. Heybeliada'da c$am ig~neleriyle dolu s@rtlar, vapura burus$uk eteklere binmenin utanc@. llk tangolar@n kolay duyarl@g~@. K@z kardes$inden gelen mektupta nis$an@n bozul- dug~unu okuyunca kar@s@ salondaki koltug~a y@g~@lm@s$t@. --Sizin o ablan@z yok mu? O girdi k@z@m@n ka- n@na, demis$ti. lki y@l nis$anl@l@ktan sonra ayr@lmak ne demek, du%s$u%nsenize. lns$allah bir s$ey olmam@s$t@r. Ah!... bu k@z hic$ bana benzemiyor.

K@z@n@ ilk o zaman c$@plak du%s$u%nmu%s$tu%. Hic$ go%- remeyeceg~i bu c$@plakl@k can@n@ s@km@s$t@. Go%nderdik- leri nis$an resimlerinde, adam k@zini s@k@ca tutuyordu. --Bir baba olarak, demis$ti kar@s@, c$ag~@r@n@z onu buraya!... U%c$ y@l daha do%nmedi onlar@n yan@na. Eski bir sarayl@ olan halas@yle, sofal@, c$aml@, manolyal@ evde kalmakta diretti. <> derdi halas@. Aks$amlar@, Lebon'un kuytu masalar@nda c$aylar ic$ip, po%tifurlar yiyordu. Kad@ko%y vapurunun lu%ks bo%lu%- mu%nde, ipek c$oraplar@yle otururken p@r@l p@r@ld@. Kara bahttan yana yak@n@yor, bir yandan da bir k@smet bek- liyordu. O k@smet bir kez de yas$l@, paral@, bir eski hariciyeci olarak c$@kt@g~@nda, hay@r demis$ti. Sonra yir- mi sekiz yas$@na geldi. O y@llar@n yirmi sekiz yas$@... --Ag~an@n soylulug~u su go%tu%rmez, diyordu ba- bas@. Onlara Topakog~ullar@ deniyor yo%rede. Demek ki, eskiden Topakzadeler'di bunlar. Ku%rek kemiklerinde ilk yag~ birikimleri bas$lam@s$- ken, do%nu%mlerce toprag~a, Topakko%y ad@n@ tas$@yan, do%rt mevsim u%ru%n veren ko%ye, hay@r demede diret- mek u%c$ aydan fazla su%rmedi. Taksim Belediye'de <> bir du%g~u%n ya- p@ld@. Bu%fe aylarca anlat@ld@. Bir Frans@z kad@n s$ark@c@ (soyismi Avril'di), ag~lamakl@ as$k s$ark@lar@ so%yledi. Annesiyle ilk kez ayn@ anda, ayr@ s$eyler ic$in duygu- land@lar. O kocaman boy aynalar@nda, ic$kiden k@zar- m@s$ kad@nlar, <> dolu bak@s$larla ken dilerini su%zu%yorlard@. Du%g~u%n dag~@l@rken elini s@kanlara hic$ bakmad@. <> - <> - < da anlatsa.>> - <> - <> Vali bey kulu%pte rahatc$a oyunlar@n@ oynamaya bas$lad@. Onun zamparal@g~@ ic$in so%ylenenler u%stu% kapal@ s$eylerdi. (Gerc$ek bir beyefendi.) Sarhos$lug~u- nun en koyu an@nda salt as$ktan dem vurmas@, onun gec$mis$inde kopup kalm@s$ bir yu%rek ac@s@na yorulmaya bas$land@. Oysa hic$ bo%yle bir s$ey olmam@s$t@ tu%m yas$a- m@nda. Bir gece kar@s@n@n odas@na girmis$ti. Kad@n, --Sitk@ bey, bir s$ey mi oldu? demis$ti. Her yan@n portakal koktug~u s@cak bir yaz gece- siydi. Nehir iyice c$ekilmis$ti. Oda limon kolonyas@ kokuyordu. Sevis$ilmemis$, sog~uk, du%zenliydi. S@ca- g~@n yitmesine yetiyordu bu da... --Beni seviyor musun? demis$ti: --Tabi@*, demis$ti kar@s@. Ben sizin kar@n@z@m, k@z@- n@z@n annesiyim. O%tegc$eden bir izin do%nu%s$u% onu da getirmis$ti ablas@ buraya. <> demis$ti. <> Evin ikinci kat@ndayd@ mutfak. C$ok genis$ti. Er- menilerden kalma, bir s@ra do%rt katl@ evlerdi bunlar, nehre kars$@ koyu renkleriyle o%yleceydiler. Dam c$@kma- lar@n@n altlar@ gu%zel tahta oymalarla su%slenmis$ti. Kap@lara zil tak@lm@s$t@ ama, pirinc$ tokmaklar@ ha*la* du- ruyordu. Mutfag~@n c$al@s$ma tezga*h@n@n ak badanal@ bir dumanl@k c$eviriyordu. Kalayl@ bu%yu%k tencereler boy s@ras@yle yandaki raflara dizilmis$ti. Kapaklar@nda demirine kus$ resimleri oyulmus$ kuzina koca mutfag~@

alabildig~ine @s@t@yordu. Durmadan yemek pis$iriyor- du ablas@. --Sac$lar@n@ sal k@z, dem@s$ti ablas@. C$ok belik o%r- me. O%r kal@n iki tane b@rak s@rt@na. Bas$@na da o%rtu% koyma. Senden benden bas$ka kim var ki, evde? U- s$ag~@ hic$ mi hic$ adam yerine alma. Sofran@n getirine go%tu%ru%ne sen bakars@n. <> demis$ti. <> demis$ti ablas@. <> O%tegec$eden kat@lm@s$ bulgur pilav@ tad@, @slak tahta kokusu bir de paral@ ag~lay@c@ olan iki teyzesi akl@na tak@l@m@s$t@. Teyzeleri, o%lu%lere en iyi ag~@tlar@ yak@p do%vu%nmeleriyle u%nlenmis$lerdi. Geleneklerine bag~l@ olan zengin evlerine bile c$ag~r@lm@s$lard@. Ora- larda, kara uzun giysileriyle yorgun arg@n do%ndu%kle- rinde (ag~lamaktan s$is$mis$ go%zleriyle, hic$ tan@mad@k- lar@ o%lu%lere nas@l da ag~larlard@) ona bak@p, <> derdlerdi, <> lki go%zlu% evlerinde, es$ya ic$i k@t@k doldurulmus$ minderlerdi. Yatak, oturmal@k, hep bunlard@. Bir de Ka*be resmi as@l@yd@ duvarda. Kara c$ars$aflara bu%r%n- mu%s$tu% kutsal yer. Ev halk@, ablas@, iki teyzesi, kendi, serili has@rlar@n u%stu%nde sessizce k@p@rdayarak yas$ar- lard@. Birtak@m bozuk paralard@ dertleri gu%nleri. Ve- rirlerdi eline, bakkala git, bu%tu%nlet, derlerdi. Bakkal karanl@kt@. Ko%r bir kedi, ak@k go%zu%yle oralarda gezi- nirdi. C$u%ru%mu%s$ ot kokard@ ic$ersi. Terazinin orda susup dururdu, elinde bozuk paralar. <> derdi, se- ninkiler kale kap@s@ndakileri iyi soymus$lar.>> Sonralar@,

bu soymak laf@n@n dilenme anlam@na geldig~ini o%g~ren- di. Bu%yu%k teyzesi, <> demis$ti, <> - <> dedig~inde, do%v- du%ler. <> Ablas@, <> dedig~i gece, bu%yu%k teyzesi, Kur'an@ c$@kar@p saatlerce yu%ksek sesle okudu. <> dedi ablas@. <> - <> - <> - <> - <> -Gel- mez dedim ya! Kalan her s$ey sizin olsun.>> - <> - <> Gu%nes$ dog~mam@s$t@ yoldayken. C$amurlar@n ic$in- den c$@km@s$c$ayd@ evler. Bir korkudur sarm@s$t@ ic$in. O%yle demis$ti ablas@. Go%rmedig~i bu%yu%klu%kte bir sara- ya gidiyorlard@. (Saray ne ki!) Buralarda k@s$@n yag~- murlar yag~ard@ hep. Yerler tu%m c$amur olurdu. Orda sokaklar tas$la do%s$eliydi. Gittikleri evde yemeg~in c$es$i- di saymakla bitmezdi. <> - <> O%yle gu%zeldi ki evler. Ko%pru%yu% go%rdu%g~u%nden daha c$ok s$as$t@ bunlar@n gu%zellig~ine. Ko%pru% neydi ki? Herkes gec$erdi ordan. Ama bu evler. Bir iki deg~il, hepsu. Kocamamd@ ve yaln@z Yusuf Ag~an@nd@. O Kap@- y@ kapad@ m@, bitti!... Kimse giremezdi. --Gu%zeldi. Pamuklar gibi beyaz. Han@md@. O

han@ml@g~@ iyi bilirdi. Ama buralarda y@ld@z@ bar@s$@k deg~ildi. --lstanbul burdan daha m@ gu%zel ki? --Burdan daha gu%zel yer olmaz. Ama insan eriy- le gec$imli olmad@ m@ her yer zindand@r ona. Erkektir her s$ey. Kad@n kis$i nedir ki. lnsan@n c$ilelisi. O hem zengin, hem han@md@. Parmaklar@ elmas, p@rlanta do%s$e- liydi. Sac$lar@n@ k@sa kesmis$ti. Sac$ kad@n@n c$eyizidir. Mutfag~@n nehre bakan cam@ndaki ic$erlek yere oturup, gu%n boyu, sular@n ak@s$@n@ seyrediyordu. Ablas@ ona hic$bir is$ yapt@rm@yordu. <> demis$ti. <> Mutfaktaki is$ler Yusuf Ag~a c$iftlikten do%neceg~i gu%nler yog~unlas$@yordu. Kuzu cig~erleri s$o%ylece bir kavruluveriyordu. Tu%rlu% yes$illikler, k@y@lm@s$ k@rm@z@ biberler, yemeg~in c$esidi.. Durmadan yiyordu. lliklerindeki bilmedig~i ac$l@g~@ ortaya c$@km@s$t@. Sabahlar@ pekmez ic$iyordu ablas@. <> Sonra, bir gu%n, onu hamama soktu, ova ova y@kad@. Sac$lar@na meneks$e kokular@ su%rdu%. Hamamotuyla bacag~@n@n tu%ylerini ald@. <> Bir aks$am, <> dedi. <> Sessizce denenleri yapt@. Do%g~me bak@rdan bir leg~ene suyu bos$altt@. S@rmal@ pes$kiri koluna ast@, beklemeye bas$lad@. Odaya girdig~inde, Yusuf Ag~an@n bir yerde oturdug~unu biliyordu. Duydug~u s@k@nt@ o yana bakmas@na engeldi.

--Gel bakal@m hele k@z@m. Leg~eni o%nu%ne koydu. Koyu renk c$oraplar@ c$@kar- d@ ayag~@ndan. Elleri bu kocaman ayaklar@n yan@nda minicikti. Suyu ko%pu%rtu%p ovmaya bas$lad@ Agan@n ayaklar@n@. <> dedi ag~a. Sac$@n@n bir o%rgu%su% omuzundan sark@yordu. Ayaklar kemikli, iri, leg~enin ic$indeydiler. Sormam@s$t@ ablas@na y@kaman@n su%resini. Ag~a bir s$ey demeden y@kanmay@ izliyordu. Yeter, dedig~inde, s@rt@n@ ince bir ter bu%ru%- mu%s$tu%. D@s$ar@ c$@karken, <> dedi. <> --Rak@ m@ istedi? eh keyifli demek... Bak sen bu eve, bu koca eve. Y@llar y@l@ o lstanbul han@m@n@n elinde durdu. C$ocuk bile yapmad@. Neden mi? Ag~ay@ beg~enmezmis$. Vali k@z@ym@s$. Babas@n@n kumar derdi, kad@n derdi onlar@ bural@ etmis$. Her y@l topraktan gele- nin c$og~u gider onlara. K@s@r bir kad@n, kad@n deg~ildir. Bunu bilesin. Kas@klar@ sog~umus$tur. Sog~uk vurmus$ portakala do%nmu%s$tu%r... Onun en genc$, en civan zaman@n@ yedi. Erkeg~in yig~idi enseden derler. O%mer Ag~an@n k@v@r k@v@r, s$o%yle gu%c$lu% bakt@ran bir s@rttan durus$u vard@... Kad@n kad@n olmay@ bilmezse er kis$i kad@n olan@ bulur. Kuzinan@n bas$@na gec$ip, p@r@l p@r@l kalayl@ bir ta- vaya, kal@n ag~dal@ zeytinyag~@n@ ak@tt@. Nehrin o%tesinde, k@rp@k, solgun @s$@klar yanm@s$t@. Teyzeleri @l@k, gu%r yag~murlar@n alt@nda gene dileniyor- lar m@yd@ kara giysileriyle. Onlar@ ne zaman du%s$u%nse, kale kap@s@ndan bir gu%n gec$erken duydug~u uzun ha- vay@ yeniden dinliyordu.

Ne gu%zel mutfakt@ buras@. Tereyag~@ kokan, kim- yon kokan, @l@k, dipdiri sebzelerle, dizim dizim sucuk- larla dolu. Muz hevenklerinin ayd@nl@g~@ ne gu%zeldi. Hele nehre bakan pencerenin girintisindeki yerinde otururken yedig~i cevizli ezmeler... --Turplar@ sen y@ka, dedi ablas@, du%zgu%nce yes#illiklerin yan@na s@rala. Sog~anlar@n yes#ilini ko%kten alma, biraz uc#lar@ndan al yeter. C#erkes tavug~unu tepeleme doldurma tabag~a. Masa az az birc#ok yiye- cekle dolu olacak. Ic#ki masas@n@n yak@s#@g~@ budur. Tu%lleri de iyice c#ek, camlar@ ac#, suyun sesi duyulsun... Istanbullu han@m bo%yle yapard@. Yusuf Ag~a da ay- nen bo%yle ister... Ellerini kahveyle ov, sog~an kokusu- nu al@r. Yusuf Ag~an@n erimis# adaleli sark@k karn@n@n ag~@r- l@g~@ kay@yordu sanki. Ellerini yan@na s@k@ s@k@ yap@s#t@r- m@s#t@. Silme hal@ kapl@ yaldpzl@ es#yalarla dolu odalar@ ilk go%ru%s#u%nu% du%s#u%ndu%. S#as#@rm@s#t@, parmak uc#lar@n@ s#o%ylece deg~dirmis#ti gizliden. -- Han@m do%s#edi evi k@z, demis#ti ablas@, san@rs@n ki peri padis#ah@n@n bir yeri... Tavanlar u%zu%m salk@mlar@yle resimlenmis#ti. Bu odan@nki nas@ld@ acaba? Go%zlerini daha s@k@ yumdu. Morlar@n aras@na sar@ u%zu%mler serpmis#lerdi. Peki yap- raklar@ neden mor yapm@s#lard@ ? Gittikc#e daha c#ok ku%- c#u%lu%yordu. Yag~@s#lardan o y@l nehir iyice kabarm@s#t@. S#is#mis# hayvan o%lu%leri suyun do%nu%s#lerindeki ko%s#lere tak@l@- yordu. Bunlar bu%yu%k bas# hayvanlard@. Taa o%telerde, dag~ kitlelerinin orda sog~uklar@ kuzeye go%tu%ren bulut- lar gec#iyordu. SU USTAS@ MIRAC$

Vedat'@n delirdig~ini ilk kim so%yledi; annesi mi? Bu og~lan deli. Deli ki hem nas@l. Yedi ko%ye duyu- rulacak deli. Davullarla tella*l edilecek deli. Tarlalar at su%rmecesine, konaklar kervan durmacasina... Ama gelin go%ru%n, bu benim og~lum, bu benim u%c$u%cu% go%zag~r@m su%ru%nmek ister. Hu%ku%met paras@yle oku- mak ister. Muhtac$l@g~@ m@ var? yo, o ki koskoca bir ag~a og~lu, hem o%yle devs$irme ag~a deg~il, buran@n fakir doyuran@, adam kay@ran@... Kirve durmas@n@ herkesin s$eref belledig~i bir adam@n og~lu. Kap@s@nda kar@ do- yuranlar@n say@s@ bellisiz bir ag~an@n og~lu. O ag~a ki, beni ald@g~@nda o zaman babam yerindeydi ama erlig~ne so%z getirmeyecek erdi-, [Og~lan dog~ur,] demis$ti, [mal mu%lk, bu topraklar, kimsiz kimsesiz kalmas@n.] Yirmisine varmadan do%rt og~lan yapt@m ona. Ev s$enlendi. Ilkim Murat, ikincim Sedat, u%c$u%ncu%m Vedat. do%rdu%ncu%m Bahri -Bu dedelerinin ismiydi- Bir [zadega*n evine yak@s$@r og~ullar oldu hepsi. Hepsi bu%yu%k s$ehirlerde pas$alar gibi okudular, okuyorlar. Mallar@n@ mu%lklerinin deg~erini biliyorlar. -Kocam otuz birimdeyken o%ldu%. Mal@n bu%yu%g~u%nu% bana yapt@. -Ko%yu%, tarlay@, du%kka*nlar@, iki portakal bahc$esini, ilk kar@s@n@n beg~enmeyip b@rakt@g~@ res$at alt@nlar@n@, bankadaki nakdi. Og~ullar@na c$ift kavag~@n ordaki tar- lay@ harc$l@k ic$in u%les$tirdi. lyi go%rmu%s$ olacaklar@, iyi bilmis$... Ben bu mal@ hak etmedim mi, ettim. Hic$ kim-

seye para koklatmazm@s$@m, ne idu%g~u% belirsizmis$im. Benim bir yu%ru%yu%s$u%m vard@, ta u%c$ m@zrak at@m@ o%te- den bilinirdi. Su gibi akard@m. Yayladaki tas$k@nlar@n kollar@ gibi su%zu%lu%rdu%m -bunu rahmetli so%ylerdi- ileri geri konus$uyorlar, biliyorum. Ama ben babam yas$@nda bir adam@n tu%ku%ru%k hokkas@n@ do%ktu%m. Hiz- met edenlere b@rakmad@m bir hizmetini... Kocamdan gayr@s@na ic$im kabarmd@. -Onu da istedi diye hep boyun eg~dim. Erkeg~in harc@, kad@n@n boynunun borcu-. Gezme yu%ru%me bilmezdim. Yaz@n yaylaya c@kt@g~@m@zda gu%nu%mu% onun yan@nda, evin insanlar@n@ go%zetlemekle gec$irirdim. Mutfakta harcanan her s$eyi o%lc$u%yle tart@yla vermek gerek. Zenginin mal@na c$al@sa- n@n nas@l hain oldug~unu bilirim. -Gu%ya ben hizmet- c$ilikten germis$im, ablam as$c$rymis$. Nas@l da utanmaz- lar bunu demeye. Ablam filan yok. Arada toprakl@ mahalleye kimlere gidiyormus$um? Insanl@k borcu o. Evimizin emekli bir insan@na u%c$ kurus$ para go%tu%rmek neyin ay@b@. Sorar@m onlara-. Koca bahc$edeki kay@s@- lar@ has@rlara serdirip kuruturdum. Domates salc$alar@- m@ yaylada haz@rlat@rd@m. Kazanlarda kaynayan doma- teslerin c$ekirdeklerini kevgirlerde su%zdu%ru%ken, her s$eyin yolunda gittig~ini bilirdim. Bir adam al@nacaksa gelip pazarl@g~@n@ benimle yapard@. Ag~nin art@k dinlen- mesi gerekti. Onun mal@na sahip c$@kan ben vard@m ya... Okuma yazma bilmedig~imi so%ylu%yorlar. Lyi ama, mal@n mu%lku%n hesab@n@ ka*hyadan, @rgatbas$@ndan kim al@yormus$? Y@ll@k sat@m paralar@n@ desteleyip gereken yere dag~@tan kim?... Bunlar hep c$ekememezlik. -Ag~an@n kar@s@ o%lmeden o%nce, ben onun kar@l@g~@n@

yaparm@s$@m. Yalana bak-. Hepsi istediler k@zlar@n@ ona vermeyi. Nerden mi biliyorum bo%yle oldug~unu, bana kendisi anlatt@. S$imdi c$iftlik es$yalar@n@n dur- dug~u ilk kattaki oda var ya, o zamanlar oras@ tertemiz, sokag~a bakan pencere/leri kafesli, sedirleri kadifeyle ka/pl@, pirinc$ mangall@ bir odayd@. Yere yo%ru%k kilimleri serilmis$ti ben ilk geldig~imde. Yani evlendig~imizde go%rmu%s$tu%m. Kan@m @s@nm@s$t@ odaya. -Gu%ya Ag~a ilk kar@s@ o%lene kadar beni orada bar@nd@rm@s. Benim ic$in do%s$emis$ o oday@, benle gelin-k@z oyunu oynarm@s$-. Bunlar@n cenneti cenennemi yok, her/ tu%rlu% yalan@ so%ylerler. Okuma yazmam da var, herbir s$eyi de bili- rim. Llk og~luma gu%ya nika*hs@z gebe kalm@s$@m. Yedi ayl@k dog~du ilk og~lum. Her kurus$un ne oldug~unu go%rmeliyim bu evde. Bunlar insan@n ilig~ini, kemig~ini so%mu%ru%rler. Hep bul- gur yemekten s$ika*yetc$iymis$ler, niye? yog~urtlu as$@, diri diri turpla ic$li ko%fteleri yerken hic$ mi arlanmazlar. Y@llard@r erkeksiz bir evi kim idare edermis$! Art@k yas$land@m. Gu%nlerimin c$og~unlug~u odamday@m. Kasay@ bas$ucuma koydurmam go%rmemis$lig~im- denmis$. Bunu diyenler kasa nedir hic$ bilmiyorlar. Gu%nu%n bir saatinde u%ru%nu%n sat@s$@ndan al@nan paralar@ du%s$u%nu%p, yerlerine bo%lu%s$tu%rmek ic$in kendi oturdu- g~um yatt@g~@m odadan daha uygunu mu olurmus$! Sar@ pirinc$ten karyolam@ oldum bittim c$ok severim. Bir de s$ark@ dinlemeyi. Ha ne diyecektim, kasay@ ya- tak odama almamla, dis$ar@ koymamdan ne olur ki... Korkumdan m@ koydum san@rlar. Kasa dedig~ini her o%nu%ne gelen ac$abilir mi? Llk gerlig~imde ac$@p kapa- may@ o%g~renemem diye az m@ korkmus$tum. Lsterdig~im yere koyar@. Kime ne...

Bu evler eskidi art@k biliyorum. K@s$lar da sanki dana sert. Eskiden her odada soba yark@l@d@, rah- metlinin zaman@nda. S$imdi o kadar harcamak neyi- mize. Eydeki is$c$ileri de azaltt@m, bir Do%ne'yi ald@m b@ld@r. Yemek yemek ic$in teyzeyi tutuyoruz zaten. Mutfak s@cakt@r. Mutfag~@n s@cag@ adam@n ilig~ini kemi- g~ini @s@t@r. Kuzina da eskidi. Yeni gazl@ f@r@n koydur- dum. Teyzenin yemeklerinin tadi iyidir. Bir og~lu var, gurbetc$i oldu. Ko%tu% bir kad@na tutulmus$, do%nmedi daha. Teyze arada bir b@rak@p gider yemeg~i filan... Antepli mi ne h@s@mlar@ varm@s$... Birilerini bulus$turur mutfak is$lerini yoluna koydururum. Gec$en y@l bir gidis$ gitti, tam iki ay ortada yok... Bu%yu%k og~lum da, [Art@k az@tt@ bu,] dedi. [Gelirse iyice yol vermeli.] Sonra geldi. Dog~ru yukar@ c$@kt@. Gec$ti oturdu kus$lu sedire. Kafas@nda ak c$atk@s@, uzun c$ivit rengi h@rkas@, kollar@ eprimis$ pazen urbas@. [As$ag~@daki Ays$a'ya so%yledim,] dedi, [yar@n paras@n@ al@p gidecek.] Sonra bir ag~@tt@r tutturdu. Og~lunu b@c$aklam@s$lar. [Niye?]- [O s$eher kanc@g~@n@n yu%zu%nden.] - [Senin og~lan da iyice hay@r@z be Sat@.[O%yle han@m@m.] - [U%zme can@n@.] - [Bu yalan d'u%nyada ondan bas$ka beni meza- r@ma koyacak kimse yok han@m@m.] Ag~lad@. [Yas$ yet- mis$ be han@m@m. Bir Frans@z ga~vurunu so%ku%p atmaya avratl@g~@m@zla dural@m da ko%rpelig~imizde, og~lumuz kar@ k@z pes$inde kos$up anas@n@n o%lu%su%nu% eller eline b@rak- s@n. Hangi kanc@k kas@g~@nda yatt@, desem, benim og~lum bu.] Eline diline dog~ru bir kad@n. Yas$l@ olmas@ iyi. Genc$ler eve adam m@ al@r, yemek mi c$alar, bilinmez. Hepsinin ko%pek su%ru%su% gibi akrabas@ var. Bunun kimi kimsesi yok. Bir Antepliler. Gideceg~inde gelip dikilir

kars$@ma. [Bak han@m@m,] der. [Ara bir u%stu%mu% bas$@- m@.] - [Yok be Sat@,] derim. Og~ullar@m ona Sat@ teyze der. Ama gene de s$o%yle bir su%zerim onu iyice... Kuru, kemikli, uzun bir kad@nd@r. C$ivit renkli h@rkas@ h@rkas@ cepsiz- dir. Neyi neresine saklayacak. Bu evler eskidi. S$imdi betondan, sag~lam balkon- lu filan binalar yap@yorlar. Iki og~lum dediler, [Istas- yonun orda alal@m anne. Rahat edersin. Is$i kolay. Baksana bu bizim evlere, ikinci katlar bas$tan as$ag~@ mutfak. Iki taraftan inen merdivenleri Do%ne bir te- mizlemeye kalk@yor, bir gu%n merdiven temizlig~i su%ru%yor...] - [Yok ben istemem o yeni evleri...] Benim mutfag~@mda eskiden, tutmalar yar@c@lar gelip de yemeg~e oturdug~unda boyan boya dolard@ her yan. Ag~a mutfag~@ dedig~indi benim mutfag~@m. Toplay@c@lar@n yiyeceg~i, erzag~@, yag~ tenekeleri mut- fag~a c$ekildig~inde, bol bol dolanacak yer kal@rd@. Sabah gu%n @s$@madan arabalar kap@da durur, adamlar c$ifte merdivenden tas$@rlard@ gidecekleri. Y@llar gec$ti, og~ulla- r@m okumak ic$in kimi Istanbul'a, kimi Ankara'ya git- tiler. Ben bas$@nda duramayacag~@m toprag~@ ekmem. Onlar do%nene dek icara verdim. Hem de ic$im rahat. Yersiz yag~@s$ olur diye terla*s$ta deg~ilim. Toprak, bas$@n- da erkek ister. En bu%yu%k og~lum yu%su%mu% ag~artacak. Onunla s$imdiden y@ll@k kazanc$lar@, vergileri bas$bas$a adamlar@m@zla konus$up, halles$ip yola koyuyoruz. Dig~erleri c$og~unluk yoklar. En bu%yu%k og~lum her s$eyiyle bana benzedi. Devlet vergileri art@r@nca -bizim Ko%r Mustafa'n@n og~lu Almanya'da okumus$, adam olmus$ hem de-, tuttu kolundan getirdi. Gelirlerimizin hesa- b@n@ ona go%rdu%ru%yoruz. Her is$imiz yolunda giderken Vedat'@n bu yapt@klar@neyin nesi? C$ocuklug~unda bir

ak@ll@yd@, olursa o kadar olur. Ilkokulda bayramlarda s$iir okumaya onu c$@kar@rlard@. Kalabal@g~@n aras@nda O%nu%ne bakarak okurdu. [Vatan] derken, bir de [bayrak] derken, elini yukar@ kald@r@rd@-. Her bayram- da bo%yleydi. Vedat ic$in [en ak@ll@ og~lum] diyorlard@. Aks$am u%stleri kap@ ac$@ld@ m@ c$@k@s$@n@n sessizlig~inden onun geldig~ini anlard@m. Du%zgu%n c$@zdig~i okul defter- lerinin aras@nda hep c$al@s$@rd@. Yan@na gittig~imde, [Ma- sal anlatsana anac@m,] derdi; o%bu%r og~ullar@m [anne,] o [anac@m] derdi... Hele Ak@ll@ Kel Og~lanla Ko%tu% Padis$ah masal@ en sevdig~iydi. Ne kadar gec$ti aradan da bo%yle kimseleri dinlemez oldu. As$ag~@da, mutfakta, Sat@ kad@n@n yan@nda, yemek yemeler de neyin nesi. Onun da bir Antep'deki Fransiz ga*vurlar@n@ anlatma- s@ var: [Biz ag~ac$lardayken yemis$, toplamakta, girver- diler bahc$eye Frans@z ga*vurlar@. Nas@l paralad@k u%stleri- ni bas$lar@n@ bir bilsen.] Saatlerden sonra c$@kard@ yuka- r@. [Anac@m,] derdi, [Sat@ teyze bizim has teyzemiz. Ben o%yle say@yorum. Kimsiz kimsesiz kalmis$ bizim elimize.] - [A og~lum ondaki rahat beyde pas$ada yok.] O zaman gu%lerdi sessiz, c$@k@p okumalara dururdu. Bir okuma ki, bo%ylesi hic$ bir og~lumda yok. Delikan- l@l@klar@na dog~ru iki genc$ k@z isterdim ko%yden is$e dur- sunlar diye. Eh u%tu%ydu%, c$amas$@rd@ daha bir artt@. Evde delikanl@ adamlar c@v@l c@v@l hizmet isterler. Do%- ne'ye yol vereceg~im gu%n ag~lamakl@ oldu. Gu%ya koca- s@n@ c$@rc$@rlardan atm@s$lar. Niye durdug~u yerde ats@nlar. Herif esrarc@n@n teki. Do%ne s@zlan@r bir yandar@, < du%kmek ic$in getirttim. U%c$ y@l nis$anl@ duracak o. Sizin hizmetinize ancak onlar yeter. Ben cennetimi yapa- cag~@m.] - [Sen cennetini Do%ne'ye de yap e mi! Do%ne burda kalacak.] - [Kocas@ ic$mesin esrar@.] - [Sana ne kocas@ndan! Babam da rak@ ic$erdi.] Elin ko%ylu%su%- nu%n yan@nda bir rezillik ki! O gece odas@na kapand@. C$@kmad@ yemeg~e. Ag~abeyleri sordu. Anlatt@m. Bu%yu%k ic$eri gitti, biraz sonra bag~r@s$maya bas$lad@lar. Ama ne bag~@rmak, olursa o kadar olur. Ag~abeysi, [Sana ne, sen bu fikirlerinle bas$@m@z@ bela*ya sokacaks@n. B@rak kad@n@ bunca y@l bildig~i gibi idare etsin.] - [Kar@s$@r@m. Do%rt kis$inin ac$ kalmas@na annemin kurnazl@g~@ ic$in katlanamam.] - [Annemizin ne oldug~u onuruna m@ dokunuyor?] - [Hay@r, olmak istedig~i onuruma doku- nuyor.] - [Onu o%ylece kabul edeceg~iz. Bizim ic$in her olanak annemizin elinde. Bir is$c$i kad@n yu%zu%nden u%zemezsin annemi. Hern do%rt kis$iyi kurtarmak hepsini kurtarmaya yetmez.] - [Hepsini kurtarmaya haz@rl@kt@r bu.] Do%ne do%rt ay sonra c$amas$@rl@kta c$ocuk du%s$u%ru%r- ken kanlar ic$inde, gene bir k@yamettir koptu. [Anac@m bu kad@n hamile, bunu sen de biliyorsun. C$amas$@r y@kamak neyine?] Do%ne'den de inatm@s$ gibi kan bos$ald@kc$a bos$al@r. C$amas$@rl@g~@n tas$lar@ kahverengi- les$ir kan yay@ld@kc$a. [Toplan.] dedim, [Do%ne, Ebeye gideceg~iz.] - [Ebe buraya gelecek. Ben getireceg~im,] dedi Vedat. Doktoru al@p getirdi. Misafir odas@ ac$@ld@. O mavi kadife koltuklu oda. Odan@n orta yerine bir yatak serdirdi. Bunlar@n hepsini og~lum yapt@r@yor hizmetc$ilere. Onlar go%zleri bende her deneni yap@yor- lar. Do%ne yat@r@ld@ oraya, u%stu%ne de Bahri'nin su%nne- tinde dikilmis$ has atlas yorgan o%rtu%ldu%. Doktor ila*c$-

lar@n@ almaya da Vedat gitti. Odaya girdig~imde Do%ne' yi bir ag~lamad@r ald@, [Ne var?] dedim. [Vallahi ha- n@mc@g~@m ben mutfag~@n k@y@s@na ilis$verirdim. Bu benim ilk c$ocuk du%s$u%rmem deg~il, ama ku%c$u%k bey, bey evla*d@. Hic$ go%rmemis$ bo%yle s$ey, korktu herhal.]- [Yat hele s$imdi,] dedim. [Ag~lamay@ da kes. Benim elden acayip og~luma ac@nd@rma kendini.] -Do%ne`yi u%c$ gu%n o odada tuttu. Atlas yorgan kan olacak diye uykular girmedi go%zu%me. Bahri Istanbul`daydi. O%bu%r ikisi de Ankara`da. O odada olanlar her yana yay@lm@s$t@. Gelen konuklar bas$lar@n@ sall@yorlard@. [Onlar durmadan c$ocuk du%s$u%rler. Iki gu%nde de aya- g~a kalkarlar. Bu tu%rlu% a*detler de neyin nesiydi? Her- halde Vedat bey og~lumuz pek yufka yu%rekli.] Ag~a- beysiyle konus$maz oldular. Do%ne iyice ayaklan@nca rahatlad@k. Atlas yorgan lekesizdi. Sat@ kad@na bak@- l@rsa geceleri el ayak c$ekildikte mutfaktan gelip bir c$ul at@yor alt@na onun, u%stu%ne de sand@k odas@n@n cicim- lerini o%rtu%p uyuyormus. Ama Sat@ iyice bunad@, uydu- ruryordur allah bilir. O y@l yaylaya gelmedi bizle. [C$al@s$acag~@m,] dedi. [A benim civan og~lum,] dedim, [nic$in bo%yle yapars@n? Sen fikaral@k nedir bilmezsin. Hic$biri go%ru%ndu%g~u% gibi kimsesiz deg~ildir.] - [Sen bil- din de yoksullug~u, n`oldu be anac@m?] dedi. Kim dodurdu bu og~lan@ benim gec$mis$imle. Hangi ken- dini bilmez ailemize dil uzatt@. O yaz dag~dan kar indiren karc@lar@n bag~@r@s$@n@ duydukc$a, ic$imi bir ac@d@r al@r oldu. Sar@ s@cakta o koca evde, karanl@kta -gu%nes$ es$yalar@n, hal@lar@n rengini almas@n diye, tu%m percereleri o%rterdik- Ve- dat`@m@n tek bas$@na oldug~unu bilmek, bende huzur komad@. O su%ru%den ayr@land@. O kay@s@lar@n alt@nda

durup karc@ deli dirvis$i bekleyip, [N'olur dervis$ em- mi, beni de kar ku%remeye tepeye go%tu%r. Senin s$ark@n@ ben derim. Do%nu%s$te her kis$i kos$up al@r,] diyen deg~ildi. Deli dervis$ ha*la* yas$@yordu. Gene es$eg~ine yu%kledig~i karlar@ ag~@tlarla sat@yordu. Allah@n bir delisi. [Kar getir- dim kar,] demek duruken; [On sekizimde girdim toprag~a, kahpe felek sana nettim neyledim, s$u fani du%nyadan bir ka*m almad@m, kahpe felek sana nettim neyledim,] diye c$@g~r@s$@p durman@n yak@s$@g@ nerde! Ama o haninin delisi. Ak@ll@ halini bilen tek kis$i yok. Yayla ic$ime zehroldu. O%bu%r og~lanlar@ma teker teker anlat- t@m, [bo%yle bo%yle...] - [Gec$er anne,] dediler. [Sen bu%yu%tu%yorsun.] Geceleri balkona c$@kt@g~@mda, ne kadar bo%rtu% bo%cek varsa o%tu%p duruyorlard@. Mis gibi ot, ag~ac$ kokuyordu her yan. Ilk Vedat'@m@n karn@ma du%s$tu%g~u%- nu% bilis$imi hart@rl@yordum. Ilk sabun kokular@n@n ic$imi kald@rd@g~@n@. O y@l Tu%rkmenlerden ald@g~@m kilimleri boy boy sererken bir gencelmis$tim ki! Yas$@m genc$ti genc$ olmaya ya, demem o deg~il. Nasil da gec$ti y@llar. S$imdi karn@m karard@ iyice, c$atlak toprag~a do%ndu%. Aman bir daha m@ dedirten sanc@lar@... Sabaha kars$@ ilk c$ocuk bag~@rmas@n@, gu%n ag~ar@rken kemiklerimin kapan@s$@n@ hat@rl@yorum. Hep sabaha kars$@ dog~du og~lanlar@m. Tu%m c$ocuklar belki sabaha kars$@ dog~ar- lar. Ne yorgunluktur dog~um yorgunluklar@. Tanr@ bilir o%yle gu%zel yorgunluk olmaz... Peki neyi eksikti? Vedat hic$birimizi yu%rekten sev- medi mi? Biz onu ne c$ok severiz... Hic$bir s$eyine kar@s$mad@m. Maili mu%lklu% bir ailenin c$ocug~u gibi ol- may@ bilmiyor. Yayla yerini de o sec$medi mi? Daha yes$il daha sulak yerler vard@. [Yok] dedi, [buras@ iyi.] -[Dag~@ filan pek c$@plak, tu%m yes$illig~i de boza do%nmu%s,]

dedim. [Iyidir, anac@m,] dedi. [O eski Selc$uk tu%rbele- ri, havas@ suyu, deli dervis$i nerde var.] Suyu bol gerc$i buran@n. Yayla dedig~in susuz, esintisiz olacak deg~il al Yes$ili de bol, bol olmaya ya, koca c$@plak dag~@ yok mu kars$@da, her s$eyi sar@p toplayan o sanki. Kay@s@lar@- n@n s$erbetli tad@ az bulunur. Bir de bahc$emizin orta- s@ndaki kara dutun ululug~u u%nlu%du%r burda. Geldik ald@k buray@ -do%rt do%nu%m, elli kay@s@ ag~ac@, bir dut, u%c$ do%rt de ku%sku%n incir var- azmanlas$m@s$ asmalar da duvar boyunca sar@yor evi. Ko%r kuyuyu kal@n tah- talarla o%rttu%m. U%stu%ne de lo tas$@n@ kaptt@m. Her y@l buraya inmekten sonunda al@s$t@k m@ ne, al@verdik is$te. Vedat da istedi. O%bu%r og~ullar@m, do%nu%mu%ne verilen paray@ hesaba uygun go%rdu%ler...-Bana, [Anac@m b@- rak bu cimrilig~i,] diyordu.-Ben cimri deg~ilim. Kime neyin ne kadar yeteceg~ini bilirim. O%bu%r og~ullar@m- la c$ekis$mem yok mu? var. Evlenecekleri zaman aile- mize uygun k@z almalar@ ic$in elimle evereceg~im hep- sini. Bu%yu%k galiba Istanbul'da birine tutkun, ama k@z og~luma denk. Sorup sorus$turup o%g~rendin. Iyi c$ehiz getirecek belli. Ama istemez go%ru%nu%yorum ki, geri- dekiler a*det bellemesin. Bu dert o%yle deg~il. Vedat'@n her kavgas@ bas$kalar@ ic$in. Ko%yden gelen k@zlardan birine Sedat ne yapm@s$ bilmem. Kanl@ b@c$akl@ oluyor- lard@, -[Gu%gu%nu%n yettig~iyle ug~ras$sana ag~a. -Elin yoksulunu c$ekmis$sin sand@k odas@na.] - [Sus ulan b@kt@rdan hepimiz. Polis keslidin evde herkesin bas$@na. K@z@n var m@ bir dedig~i?] - [Nas@l desin diyeceg~ini ag~a og~lu. Senin ko%yu%nden gelmi$, senin evinde karn@n@ doyuruyor.] - [Sen ag~a og~lu deg~il misin ulan? Burda bizim kadar sen de her s$eyden hak al@yorsun. Diklen- men go%steris$ten bas$ka ne ki, o%g~renmis u%s$ tane k@yt@-

r@k s$iir.] -Burda Vedat'@n sesine benzeterek bas$l@- yordu.- [Ak@yordu su / Go%sterip aynas@nda so%g~u%t ag~ac$lar@n@ / Salk@m so%g~u%tler y@k@yordu suda sac$lar@- n@.] - [Sus,] diyordu Vedat. [Sus, sen bu so%zleri so%y- leyecek adam deg~ilsin.] Art@k masada toplanarak yemek yedig~imiz pek yoktu. Tabaklar dizil duruyordu. Mutfakta tencere- nin yan@na vurulan kas$@klar@n sesinden bas$ka ses duyulmuyordu. Elektrikler yak@ld@ktan sonra, yani yats@dan o%nce yemek isterdim. Yemeg~i yerken evde art@k her s$eyin yolunda gitemedig~ini biliyordum. Niye peki, Vedat asi oldukc$a onu daha c$ok sever, daha c$ok korur oldum. [Bir derdi var onun c$ocuklar,] di- yordum. [Bir derdi var.] Anlatamad@m... O%fkeleneme- dim de art@k. Ac@maya bas$lad@m gittikc$e... Ara s@ra yatak odama gelir otururdu. Onu kucag~@mda emizr- dig~im gu%nlerdeki ana su%tu% kokusu sarard@ ic$imi. [B@- rak be anac@m hesabi kitabi. Hani ku%c$u%kken bana so%y- ledig~in ninniler vard@ ya, diyiver de dinleyeyim.] - [Bu%yu%du%n be evla*d@m. Koca adam oldun. Ninni diyem uykun gelsin / Uzak yoldan baban gelsin / Al- lah uzun o%mu%r versin / Ninni nazl@ bebem ninni / Kurt uyudu kus$ uyudu / Kaynakta sular uyudu / Bes$ig~e de uyku gelsin.] O gu%nler odamda @hlamurun kaynad@g~@ sobada, odunlar@n ates$i go%z alana dek otu- rur, konus$urduk. Bir ic$im ac$@l@rd@ ki! Hava hep kis$- las@n, soba hep yans@n, @hlamurlar kaynaya kaynaya k@rm@z@las$s@n, og~lumla bo%yle oturup da bahtiyar bah- tiyar yas$ayay@m isterdim. -[Bag~ bana / Bahc$e sana bag~ bana / Deg~me zincir ka*r etmez / Zu%lfu%n teli bag~ bana.] - [Bir de tu%rku% so%yle ha anac@m s$o%yle yavas$- tan.] - [Bilmem ki og~lum.] - [Bilirsin.] - [Ses mi kald@

bende !] - [Eh tu%rku%yu% deme, so%zlerini tekerleme gibi oku.] O%ylece sanki ben c$ocukmus$um o bu%yu%kmu%s$ gibi eg~lenirdik beraber... Anlatamad@m. [Bir dert kemiriyor onu] dedim. Anlatamad@m. Nesi eksikti? Niye o%fkeliydi? Beni severdi biliyorum, hem de yu%rekten. Ama bana da o%fkeliydi. Kime dert yanacag~@m@ bilmiyordum. Og~lu- mun tutuldug~u illet karasevdadan daha zorluydu bana sorarsan@z. Nic$in ona bizim gibi olmay@ o%g~retemedik. Vedat'@m araya gidecek, araya... Yaylada gu%nler k@salmaya, serili kay@s@lar kuru- maya do%nmu%s$tu%. Dutun u%stu%nde kalm@s$ bir iki kara- dut dikenles$ip karam@s$t@. Mutfakta tu%ten yemek ko- kuklar@, evdekilere biberi bol tarhana c$orbalar@ du%s$u%n- du%ru%yordu. Gergin k@rm@z@ domateslerin, parlak dol- mal@k biberlerin tad@ suya do%nu%s$mu%s$tu%. Evin yas$l@ han@m@ -kuru, ufac@k, genc$ k@z yu%ru%yu%s$lu%- duvara go%mu%lu% yu%klu%klere yatak yorgan c$ars$aflar@n@ yerles$- tiriyordu. C$ars$aflar@n aras@na lavanta c$ic$ekleri konu- yordu, ince tu%lbent keselerin ic$ine. Gelecek yaza, te- miz ar@nm@s$ hamam uykular@na haz@rlan@yordu ev. Ku%pec$ic$ekleri, begonyalar, pas$ak@l@c$lar@, saks@gu%zel- leri, aradaki sofan@n girintili penceresine diziliyordu. Onlar@, evdekiler gidince kalan su kolcusu Mirac$ sular- d@. Mirac$ as$ag~@da, kilerin yan@ndaki sand@k odas@nda kal@rd@ tu%m k@s$ boyunca. Sand@k odas@nda, kurutulmus$ meyvelerin kokusu ve @s$@ks@zl@g~@ Mirac$'@n k@s$ korku- nu azalt@rd@. Buran@n k@s$lar@ uzun, sessiz, zorluydu. C$@plak boz dag~@n eteg~inden o%teyi, tren istasyonunda- ki s@ra kavaklar@, her yeri bir insans@zl@k sarad@. C$ars$@- daki basmac@ du%kka*nlar@ erkenden kapan@rd@. Yeteri

kadar ayd@nlat@lmam@s$ kahvelerde, eg~ik, koyu go%lge- ler dururdu. Birileriyle birlik olmak iyiydi buran@n k@s$la- r@nda. Mirac$ yaz@n kazand@g~@ u%c$ bes$ kurus$u -bunu bahc$elere su sal@nacag~@n@ seslemek ic$in c$@kt@g~@ndan al@rd@- eli ayag~@ tutmaz gu%nleri icin ay@r@yordu. Insan go%rme tutkusu o%nu%e gec$ilmez olunca s$o%yle gec$erdi sokaklardan, bir k@y@s@na ilis$irdi kahvenin. Mutlan@rd@ Mirac$ o zamanlar... Bu%yu%k han@m onun velinimetiydi. Koca yayla evini ona @smarlar giderdi. Alt kat@n ru%zga*ra, boraya s@rt do%nmu%s$ @l@kl@g~@nda bar@n@d@. Verdikleri koyun ko- kulu yorgan@ o%rtu%p yatt@g~@nda, evin neresinden tan@- mad@k bir ses gelecek diye beklerdi. O bilirdi bu evin seslerini tavan@ndan taban@na... Bu y@l han@m ona gec$ haber salm@s$t@. Yazlar@ yukarda bahc$e c$ardaklar@nda uyuyordu. Havalar iyice serinlemis$ti. Y@lanlar@n kay- gan c$@t@rt@l@ gezmelerini duymuyordu art@k. -Biz on bes$ gu%ne kadar gidiyoruz, Mirac$, de- mis$ti. S$imdiden in as$ag~@daki odaya. Ama ayakbag~@ olma kimseye. Tenekelere bast@r@lm@s$ turs$ular -buran@n sirke- lerine bast@r@yorlard@- duru keskin sirkede bekletil- mis$ la*hanalar@n pembeye c$al@yordu renkleri. Torba yog~urdunda kar@lm@s$ tarhanalar, evde c$al@s$anlar@n kestig~i, kuruttug~u eris$teler, du%zenli uygun yerlerine konuyordu. -Bu evin horantas@, diyordu han@m, c$ars$@ pazar erzag~@yle doyurulmaz. Salc$alar kavanozlara yerles$tiriliyor, kapaklar@ ka- panmadan u%stlerine bir parmak zeytinyag~@ do%ku%lu%- yordu. Yes$il zeytin salamuralar@n@n kuruldug~u ku%pler s@k@ s@k@ bag~lan@yordu. Bu%yu%k tencerelerde kavurmal@k

etler kavruluyor, kesilen her parc$an@n bu%yu%klu%g~u% ha- n@ma go%steriliyordu. -Iri olmas@n sak@n ha! Her biri kus$bas$@ kus$bas$@ kesilecek... Kavurma tencerelerinin dibinde kalan bir iki parc$a eti Mirac$'a ay@r@yorlard@. -Hadi Mirac$ ag~a, diyordu han@m, yufkayla du%- ru%m yap ye. Sen de bizim bir insan@m@zs@n. Bu%yu%k han@m bu yas$ama haz@rl@g~@n@ denetlerken mutluluk ic$indeydi. Bir bu%yu%k s$o%lenin o%n haz@rl@g~@yd@ bu. S$o%len do%nu%lecek k@s$l@k evde, as@l evlerinde yap@la- cakt. Bu her y@l bo%yleydi. Kad@nl@g~@n@n tad@n@, doyum- suzlug~unu c$@kar@yordu. Ana kus$, yuvas@n@n dallar@n@ o%ru%yordu. O yo%reden, almas@ ic$in kendine getirilmis$ ig~ne oyalar@n@, boncuk oyalar@n@, kanavic$e o%rtu%leri -bir bunlar@ al@rken para tutkusunu unutuyordu-, bohc$alara yerles$tiriyordu. -Bunlar gidecek, diyordu, bunlar@ sand@g~a koymay@n... Hemen her s$eyin haz@r oldug~u s@rayd@, bu%yu%k og~lu bir gece geldi. Trenle Ankara'dan. Kardes$inin tu- tukland@g~@n@ so%yledi, girdig~i paras@z yat@l@ okulda. An- ne du%s$u%ndu%... Ne c$abuk gec$mis$ti bir y@l? Gec$en y@l yaylada, deli dervis$i her go%rdu%g~u%nde sizlam@s$t@ yu%re- g~inin bas$@. Dersleri iyidi. Sevinc$liydi. Arada, bir iki gu%n gelmis$ti k@s$@n. Kardes$lerini, ag~abeyisini dedikle- riyle k@zd@r@yordu. Ona hic$ al@s$amam@s$lard@, ama bili- yorlard@ ki, aileden biridir. -Ben sana dedim annecig~im. Bu deli ac$acak bas$@m@za bir is$... Beyaz o%rtu%lerle kapanm@s$ divana c$o%ktu% kad@n. Bir kar@n ag~r@s@ oturdu kald@. [Kilimleri de, herbir s$eyi de

toplatt@m,] diye du%s$tu%ndu%. [C$@k@p gidiversek og~lumun yan@na bu gece. O%mer'in taksisini turtar@z. Gerc$i O%mer' in taksisi, alt@ so%g~u%tlu%g~e zor gider ama...] Bu gece hic$bir yere gidilemeyeceg~ini anlay@verdi. -Ona eziyet ederler og~lum. Ne yapm@s ne etmis$ de polislik olmus$? Kar@ncay@ incitmezdi. -Ankara'dan bir savc@ arkadas$ haber verdi. [Aile ad@n@z@ duyunca s$as$t@m,] dedi.[Nic$in normal bir tahsil yolu sec$medi? Okulunda bir az@l@lar gu%ruhu var ve elebas$@s@ sizin Vedat... -Kar@ncay@ incitmezdi. Ne olmus$, neyin az@l@s@ olmus$? Evdeki c$al@s$anlar kalkm@s$ arada, gecenin iyice serinlemis$ karanl@g~@nda, korkuyla bekles$iyorlard@. Her gu%ru%ltu%n en fazla horlananlar@ onlard@. Bir de ince esinti c$@km@s$t@, kap@ aralar@n@ yalaz@lyordu. -Kac$ gu%ndu%r polisteymis$? -Bir aydir anne. Sorus$turmada tek so%zu%, < d@rmam o sever diye? Ben size demedim mi bir derdi var onun? -Akl@n@z@ bas$@n@za toplay@n anne. Vedat hata- l@yd@. Koca devlete kars$@ c$@kmak, onun kurumlar@n@ eles$tirmek ne demek... U%stelik bunca para, bunca mal varken, paras@z yat@l@ okumak. Bu bile tek bas$@na suc$- Vedat normal deg~ildi. Siz de, [Deli bu og~lum!] demez miydiniz? -Devlete mi kars$@ c$@km@s$?... Onun bas$@ dertte. Deli mi derdim ona ben? Bunu diyen dillerim tutul- sun. [O hepinizden bas$ka] diye, [masallar@, tu%rku%leri, ag~ac$lar@, pek bilirdi] benzetmesine demis$imdir. Naz- latmas@na demis$imdir. Ah benim huma go%zlu% og~lum. Gidelim. Ben anlat@r@m. Bana inan@rlar. Analar yalan so%ylemez. So%ylese de iyilik ic$in, dirlik ic$indir... -Bir rapor alacag~@z annecig~im. Akli dengesi bozuktur, diye. -Ne?... Sen iyice s$as$@rd@n, o en ak@ll@n@zd@r. -Bas$ka tu%rlu% c$@karamay@z. Hapse mi girsin! Hem onun suc$unda*n bu%tu%n aile rezil oluruz. C$ocuk- lar@m@za bile kal@r bu leke. Sabah hava iyice y@ld@z poyraza do%nmu%s$tu%, yay- lan@n vakti tamamd@. Boz renklere turuncular kar@s$@- yordu. Mirac$ yuklar@ c$@kt@. Han@m kurumus$, umutsuz kahvalt@ masas@nda oturuyordu. Ku%c$u%k bir ekmeg~e ka- y@s@ rec$eli su%ru%yordu, dantel is$ler gibi dikkatliydi. Ke- nar@ yald@zl@ bardaktaki c$ay hic$ tu%tmu%yordu. [Yand@ k@zlar,] diye du%s$u%ndu% Mirac$. [C$ay buz gibi. Han@m@n cinlenmesine yeter bu.] -Mirac$, dedi han@m. Biz bu sabah on bir treniy- le gidiyoruz Ankara'ya.

-Bak sen, dedi Mirac$. Ankara is$i de nerden c@kt@? -Vedat'@m biraz hastaym@s$ da... Vedat beyi du%s$u%ndu% Mirac$. Iki y@ld@r yaylaya gelmiyordu. Ailenin en gu%lec$ yu%zlu%su%. Hazreti Ali'nin devesiyle olan resmini, al@p gelmis$ti bir gu%n pazardan. Tahtadan yap@lm@s$c$as@na bir deve, u%stu%nde kutsal tabut, Ali. O%lu%su%nu% tas$@yan Ali. [Mirac$ usta,] demis$ti, [bak ne gu%zel bir resim.] Vedat bey s$imdi iyice deli- kanl@d@r. O zamanlar c$ocug~un palazlanm@s$@yd@. Alt@ so%g~u%tlerin oraya gitmeye en merakl@ olan@. So%g~u%tle- rin orda durmadan yusufc$uk arayan@. K@s$ gene do%nu%- yordu. -Allah sana c$ok s$u%ku%r, dedi Mirac$ yu%ksek sesle. Han@m do%ndu%. Mirac$'a uzun uzun bakt@. Ekmeg~i- nin k@y@s@ndan @s@rd@. Elindeki tas$l@ yu%zu%k sabah@n solgunlug~unda @s$@d@. C$ay@ yudumlad@ sessizce... -C$ic$ekleri unutma sak@n, bir bir sula. Fazla don yaparsa istersen as$ag~@ya al. Bu y@l k@s$ zorlu ola- cak, baksana kus$lar gu%z do%nmeden hepsi gitti... [Bir derdi var bunun,]diye du%s$u%ndu% Mirac$. [Bun- ca y@l@n cela*llanmalar@, neyle yitti ki? O da bir insan can@m. O da bir can tas$@yor. Hem art@k iyice kocad@. Eline diline c$abuk ama, go%zu% eskisi gibi ferli deg~il.>> -Aks$am gec$ecek trene koyacaks@n@z eve gide- cek yu%kleri. Bir daha y@l da bunca haz@rl@g~@ bos$lamal@, almal@ d@s$ardan her s$eyi. Og~ullar@m bu%yu%du%, dag~@l@- yorlar hepsi bir yana. Okumayd@, s$uydu buydu... Vedat'@m en okuyan@yd@, bilirsin. [Mirac$ usta bak,] -alay ederlerdi, neyin ustas@ bu Mirac$ usta diye; Vedat, suyun ustas@, derdi-

[sana Zalog~lu Ru%stem'i okuyay@m dinle. Ha ald@r- ma, suyu bizim yana sald@lar. Nas@l bir adam bak Zalog~lu. Peki ama Mirac$ usta, senin okuma yazman yok. Onca duay@ nas@l o%g~rendin?] - [Ezberledim.] - [Biliyor musun dediklerinin ne demeye geldig~ini?] - [Bilmem ama, Allah@n, Peygamberin ulu emirleri- dir.] - [Ya deg~ilse?] - [Deme be, Vedat bey bo%yle. Bunca dini-bu%tu%n bos$una m@ okur her gu%n onlar@. Gu%nah@m@z vebalimiz bu bizim.] - [Sen gu%nahs@z kul- sun be Mirac$ usta. Senin gu%nah@ndan ne olur ki! Sen o yatt@g~@n c$ardaklardaki kurtlar kus$lar kadar iyi, dog~rusun, Mirac$ usta.] - [Ama ben insan@m. Insan harama, yalana yatk@nd@r.] - [Sen mi harama yalana yatk@ns@n!] Du%s$u%ndu% Mirac$, kes$ke o zamanlar Vedat beye diyiverseydi. Bir k@s$ dag~l@k ko%ylerden han@m ic$in b@rak@lan petek ballar@ndan bir parc$ay@ dayanama- y@p yedig~ini. Kuru yufkaya dolam@s$t@. Ne tatt@ o ag~- z@ndaki, harl@ harl@ @s@tm@s$t@ ic$ini. Peygamber efendi- miz ne buyurmus$tu: Bu du%nyan@n mal@ tatl@ go%ru%nu%r ki dini-bu%tu%n kullar@na gu%nah is$letin.] Han@m masadan kalkt@. Nefti yu%n giyiminin ic$inde zay@f dimdik durdu. As$ag~@daki son toplanma seslerini dinledi bir su%re... -Sana du%ru%mlu%k yufkalardan b@rakt@m. Yaz@n ic$ine fesleg~en koyup o%yle mis gibi yediklerimizin tad@ bas$kayd@... Ag~a o%lu%nce fesleg~enleri de kuruttuk. Ne c$ok fesleg~en vard@, bir bas$a bir bas$a. Gelecek y@l da her s$eyi d@s$ar@dan almal@. Sen bana sor sorus$tur, hilesiz salc$a turs$u yapanlar@. Sana bir teneke de kavur- ma b@rak@yorum. Erik pestili de. Bilirsin Vedat bey co$k severdi. Sen be bizim bir insan@m@zs@n. Mirac$ c$ok s$as$t@, sevindi. Bir teneke kavurma nesi-

neydi onun, o%lu%su%nu% bile paklard@. S$o%yle tok karn@na kahveye ilis$iverirdi. D@sarda bir kar bir kar. Her an kasabaya inmeleri beklenen kurtlar@n korkusu. Bil- mek gerekti, kim kurt, kim ko%pek. Yeniyetmelere tu%m ayr@nt@lar@yle anlat@l@rd@ bu. Mirac$ bilirdi, art@k altm@s$ yas$@na varm@st@. Bu kus$ kurdun en kabaday@s@ ona v@z gelirdi; karn@ tok, s@rt@ pek. Tevekkeli dememisler. es$ik ol da, pas$a kap@s@nda es$ik ol... -Benim namaz seccademi de sen al. Dualar@nda Vedat'@m@ da eksik etme. Allah ona verdig~i derdi tez elden als@n. Han@m aray@ gec$ti. Olmal@ ag~@r tahta kap@y@ kapad@. Nisan 1970 ISKELE PARKLAR@NDA

Ag~ustos sonlar@yd@, hava en koyu s@cag~@yle dalga dalga titres$iyordu. -C$ok s@cak, dedi kad@n. Ama Istanbul'un s@ca- g~@na gu%venilmez, bir bakars@n k@s$lay@verir. Ne derler, ag~ustosun on bes$i yazsa on bes$i k@s$. Kad@n@n u%stu%nde koyu s$arap rengi bir etek ceket vard@. Gec$mis$ y@llar@n modas@na uygun dikilmis$ti. Giyiminin o zamanlar@n modas@na olan uygunlug~u, kad@n@ gu%lu%nc$les$tiriyordu. Otuz yas$lar@ndayd@. Elin- deki ku%c$u%k bir bavulu and@ran c$antas@n@n rengi, deri- nin kirinden belirsizles$mis$ti. C$antan@n kapanma yerin- de ku%c$u%k bir y@lan kafas@ vard@. Bu kafa, c$antan@n es- kiden, kemik rengi beyaz oldug~unu ac$@kl@yordu. Nas@l olmus$sa c$antan@n gerc$ek y@lan derisi oldug~una tan@k- l@k eden o y@lan kafas@, yapma boncuk go%zleriyle, ilk rengini yitirmemis$ti, belki biraz sar@ya do%nmu%s$tu% ama... -Bir de past@rma yaz@ olursa, taa kas@m sonuna kadar... Istanbul bu, hic$ belli olmaz... Iskelede aks$amu%stu% sat@c@lar@ belirmeye bas$lam@s$- t@. Simitc$i, gu%nes$ten kurtulmak ic$in girdig~i akasya ag~ac$lar@n@n dibinden, caml@ tezga*h@n@ s@rtlay@p vapu- run yolcular@n@ kars$@lamaya haz@rland@. Su satan adam, bardaklar@n@ c$abuk c$abuk ince pirinc$ muslug~un suyuna tuttu. Bardaklar @slan@nca @s$@d@. Temiz bir go%-

ru%nu%s$ ald@. S$ekercinin c@v@l c@v@l renklerle boyal@ ucuz s$ekerleri s@caktan gevs$emis$lerdi. Iki ayakkab@ boya- c@s@, yan yana, boyama is$lemlerine tutkuyla devam edi- yorlard@. Biri bir deniz erinin ayakkab@lar@n@ parlat@p duruyordu. Yenmis$, eg~rilmis$ ayakkab@lar@ o denli parlatm@s$t@ ki, derinin u%stu%ndeki eg~rilikler dalga dalga, inis$li c$@k@s$l@ belirmis$ti. Deniz eri, yu%zu%nde unuttug~u gu%lu%msemesiyle, sayg@l@ bekliyordu. Bu ag~ustos cumartesisi de dig~er yaz cumartesile- rindendi. Iskelenin kis$ileri hep ayn@yd@ as$ag@ yukar@. Kad@n, [Hep ayn@ insanlar,] diye du%s$u%ndu%. [Izinli askerler. Ihtiyar kad@nlar. Ku%c$u%k c$ocuklar. Ih- tiyar erkekler. Erkeklerin ihtiyar@ kad@na benziyor t@pk@. Kad@nlar gibi ku%c$u%k ad@mlar atarak yu%ru%yorlar, alc$ak sesle konus$uyorlar. Durmadan bir s$eyler kemi- riyorlar.] Ihtiyarlar, tourunlar@n@n yemedig~i, oyuna dal@p gidince [sonra yeriz] diye b@rakt@klar@ her s$eyi yi- yorlard@. Arada takma dis$erini yerinden oynat@p yi- yecek kal@nt@lar@n@ c$@kar@yorlard@. Belki iskeleye gelen- ler her gu%n ayn@ deg~ildi. Ama, mutlu dalg@nl@klar@yle, o%ylesine ayn@las$m@s$lard@ ki, onlar@ sadece hava kara- r@nca do%ndu%kleri yerlerinde ay@rt edebilirlerdi. Da- ralm@s$ omuzlar@ndan artan, kayan giyimleri, kal@nlas$- m@s$ derileri, bebeklerine yavas$ yavas$ mavi lekeler basm@s, go%zleriyle, uyumlu bir kalabal@kt@lar. Kad@n, [Sab@rl@ oluyor ihtiyarlar,] diye du%s$u%ndu%. [S$u sar@ sac$l@ veledin deminden beri c$ekis$tirdig~ine bak, hic$bir s$ey yapm@yor. Gu%lu%msu%yor yaln@z. Vursa tokad@ surat@na, go%ru%r kad@ncag~@z@n burnundan getir- meyi. Gelmis$ s$uraya, kemikleri @s@ns@n, diye. Gu%cu% kalmam@s$t@r ki, onunla didis$ecek. C$ocuklar ic$in her

seyimizi feda ediyoruz. Deg~se bari. Benimki usludur. Biraz inatc$@ ama, o da c$ocuk.] Yan@nda sessizce oturan ku%c$u%k k@za bakt@. Alt@ yedi yas$lar@nda c$ok zay@f bir k@zd@. Ayag~@nda lastik c$izmeler vard@. Giysisi iyice k@sa ve soluktu. S@ska bacaklar@n@ o%rtmu%yordu. Elleriyle dizlerini kapam@s$t@. Sac$lar@ k@sa kesilmis$ti. Ensesindeki kemikler berlirgindi. Kocaman, koyu renkli go%zlerini sucuya dikmis$ti. Su- cunun yapt@klar@n@ izliyordu. Olanlara kars$@ ilgili ve sevinc$liydi. Dudakalar@ aral@kt@. Bu ona aptal bir anlam veriyordu. C$orcug~un lastik c$izmelerinden bir ter ko- kusu yay@l@yordu. Ikisi de al@s$m@s$t@ bu ter kokusuna. Bu koku evlerinden c$@k@p buralara gelirken yu%ru%- yerek gec$tikleri caddeler boyunca vard@. C$ocuk ona kendince bir isim takm@s$t@. [Otomobil kokus] di- yordu. Otomobilleri c$ok severdi. Hic$ binmemis$- lerdi anne k@z. Belki annesi eskiden ama, c$ocuk bunu bilmiyordu. S@caklarda buraya yu%ru%yerek gel- mek en bu%yu%k eg~lenceydi. [Haydi hava alal@m bu- gu%n,] derdi kad@n. Hemen devinme bas$lard@. Bir arka avluya bakan odalar@ndan c$@karlard@. Annesi oda kap@s@n@ kilitlemeden aynaya bakard@. Bu aynay@, ye- mek yedikleri masaya dayam@s$lard@. Oday@ kiralayan Ermeni kad@n, [Hic$ bir yana c$vi c$akmayasiniz ha!...] demis$ti. Oda kap@s@n@ kilitleyip uzun demir anahtar@ annesi y@lan derisi c$antas@na yerles$tirince, merdiven- leri inerlerdi. Gu%n ortas@nda bile ayd@nl@k olmazd@ merdivenler. Ama onlar al@s$m@s$lard@. Bildik basamak- lar@ inip sokak kap@s@n@ ac$rlard@. Ayd@nl@k, gu%ru%ltu%, insanlar, al@verirdi onlar@. Kad@n, yu%ru%meye haz@r, so%yle her yan@ go%zden gec$irirdi. C$ocuk, annesinin eline elini verip lastik c$izmelerinin tabanindaki rutu-

bette kayan ad@mlar@n@, sevinc$le atard@. Kad@n ic$in de, c$ocuk ic$in de, yas$ama bas$lard@. Yu%ru%rken arada c$ocuk kad@na bakard@. Onu c$ok beg~enirdi. Kad@n al@s$@k bak@s$larla du%kka*nlar@, arac$lar@, insanlar@ izlerdi. [Bak anne,[ derdi, [go%rdu%n mu% subay@, minicik bir k@l@c@ vard@.] Ama c$og~unlukla, c$ocug~un go%rmesi ic$in uyard@g~@ s$eyleri go%rmemis$ olurdu. -Yu%ru% haydi!... Yu%ru%. Gec$ kalacag~@z. Nereye, nic$in gec$ kalacaklar@n@ bulup c$@kara- mam@s$t@. Onlar@ kimse beklemezdi. Gidip otururlard@ iskeledeki yerlerine. Belki orada yeteri kadar otur- malar@ gerekliydi. Annesi gec$ kalmamalar@n@ isti- yordu. K@s$ sonundan bu yana [hava almak, gezmek] iskeleye inmekti... Vapur yanas$m@s$t@. Arka bo%lu%mu%nden ko%pu%kler f@rdolay@ yay@l@p duruyordu denize. -Bu ko%pu%kler nereden c$@k@yor anne? Kad@n, c$ocug$a bak@s$lar@n@ c$virdi, go%zlerinin c$evresinde ilk c$izgiler yer etmis$ti. -Gemiciler c$amas$@r y@kay@p suyunu do%ku%yorlar... C$ocuk s$as$t@. Her gelen vapurun ard@ndaki, bu apak bitmez ko%pu%klerin gemicilerini dus$u%ndu%. Ne kadar c$ok c$amas$@rlar@ olmal@yd@ onlar@n. Sevindi ko%pu%klere. Simitc$i, dag~@lan yolculardan umudunu kesince, park@n kalabal@g~@na yo%neldi. Yanlar@nda oturan yas$l@ kad@n, [Og~lum,] dedi, [gevrek mi bari?] Simitc$i, en beg~endig~i simidi o%zenle parmak uc$- lar@nda tutarak kad@na verdi. Yas$l@ kad@n, kara c$anta- s@n@n dibinden bir bozuk para y@g~@n@ avuc$lad@, aras@n- dan gerekeni sec$ti. Bu%tu%n bunlar kad@n@ c$ok yormus$tu. Derin bir soluk ald@. O%tede, kum havuzunda, kovas@n@

durmadan doldurup bos$altan torununa seslendi. -Sitare!... C$ocug~um, gel bak, simit ald@m sana. Seversin... C$ocuk, ninesine s$o%yle bir bakt@, gene is$ine ko- yuldu. Yas$l@ kad@n do%nu%p, -Ne yapars@n@z, dedi. Torun c$ok seviliyor. So%ylerlerdi de inanmazd@m. -Yaa, hakl@s@n@z, dedi kad@n. Bu yan@tlama, yas$l@ kad@n@ sevindirdi. Kad@n@n c$antas@na ilgiyle bakarak: -Bir cumartesileri var onlar@n da. Yani k@z@mla damad@m@n. Damad@m bankada c$al@s$@r. Yani banka- c@. U%c$ y@l oldu k@z@mla evleneli. Ku%c$u%k evlendirdik. Eh, bu zamanda kocan@n iyisi az. Ben de onlarla oturuyorum. Cumartesileri, y@kan@p paklan@p s$o%yle hava almaya c$@ks@nlar diye, Sitare'yi al@p gezdiriyo- rum. Bu da babas@na bir du%s$ku%n ki, go%rseniz. Bas$ta erkek istiyordu Hayri. Hayri damad@md@r. Derler ya, k@z c$ocuk dog~unca, beni kirk gu%n atmas@nlar, son- ras@n@ ben bilirim, dermis$. S$imdi babas@ bunu koya- cak dallar bulam@yor. Bir cumartesileri var onlar@n da. Yani genc$ ikisi de, gezsinler, yu%ru%su%nler. Kad@n, y@lan derisi c$antas@n@ s@k@ca kucag~ina bast@r@p, bas$@n@ denize c$evirdi. [Bir cumartesileri var ha?] diye du%s$u%ndu%. [Be- nim her gu%nu%m var. Y@kans@nlar, u%c$ y@ll@k evliler. Ama o%nce y@kan@lmaz. Evde ya$sl@ kad@n@n dolasmalar@, ku%c$u%k k@z@n v@z@ldanmalar@ kesilmis$ken, utanc$ duyma- dan yatak odalar@n@ ac$abilirler. U%c$ senede iyice o%g~- renilmis$ tutmalar, sar@lmalar. S@cak basar insana. Yaz- lar@ daha da artar s@cak. Y@kanmak ic$in sobas@ yak@l- m@s$t@r hamam@n. Hic$ iz kalmaz m@ b@raz o%ncesinden.

Etler yumus$am@s$t@r ne de olsa. Sonra toparlan@r. Bol sabunla ovulmaktan k@zarm@s$ derinin yanmas@. Bir y@l var y@kanmad@m. Bu s$imdiki evde. Ev mi oras@? Tek oda. Boynumun kirli go%ru%nmesinden korkuyorum. Silinmekle yetiniyorum. Sac$lar@m@ eg~ip leg~ene s$o%yle- ce y@k@yorum. Hem bulas$@k sabunuyla. Ko%tu% kokuyor. Kal@n, ag~@r bir kokusu var. Arap sabunu belki de c$ok daha iyi olur. Denemeli. C$ocug~u hic$ y@kayamad@m. Ne kadar zay@f! S@ska denir bo%ylesine.] Kad@n do%ndu%. Yan@nda gene ilgiyle sucunun gidip gelmelerini izleyen c$ocug~a bakt@. Yanak kemik- lerindeki ince parlakl@k, onu oldug~undan daha ku%c$u%k ve zay@f go%steriyordu. Iskele yo%nu%ndeki kalabal@k artm@s$t@. Gezmek ic$in bu yana gec$mis$ olanlar, do%nu%- s$u%n kargas$al@g~@ ic$indeydiler. Kad@nlar o%zenli, ac$@k yazl@k giyimleriyle, kalabal@g~@ renklendiriyorlard@. Bilet gis$esinin orda, kolunun biri dal parc$alar@ gibi k@vr@l@p bu%ku%lmu%s$, g%zu%nu%n aklar@ k@rm@z@ dilenci, tu%m gayretine kars$@n, kimsenin ilgisini c$ekmiyordu. Arada, sandvic$ satan bu%fenin oraya dek gidip ac@nd@rma gayretini yine- liyordu. Oysa adam@n durumu olag~and@. Dilenmesi ic$in ic$ler ac@s@ sakatl@klar@ olmal@ dilencilerin diye du%s$u%nu%- yordu ordakiler. Gu%nes$ denizin u%stu%ne iniyordu. C$ev- reye yay@lan k@z@ll@k her s$eyi gu%zelles$tiriyordu. Denizde kay@p giden vapurlar, arkalar@nda dalgalanan bayrak- lar@yle, yaz@n son s@caklar@n@ nes$eyle dolduruyordu. C$ocuk, sucuya duydug~u ilgisi hic$ yitmeden an- nesine sordu: -Bu sucunun c$ok paras@ vard@r deg~il mi, anne? -Nerden c$@kard@n bunu? Paras@ olsa suculuk yapmaz.... -Nic$in, suculuk yapmak yoksulluk mudur?

Hem onun su koydug~u s$ey, o%yle sar@, o%yle parlak ki... Kad@n c$ocug~una kars$@ bir o%fke duydu birden. Onun bu kadar s$ey dururken, her gelis$lerinde sucuya go%sterdig~i bu as$@r@ tutum onca c$ok aptalcayd@. [Bu olmasa,] diye du%s$u%ndu%, [ag~aca c$@ksam pabucum yerde kalmazd@. Bir bog~az@n derdi ne olur ki? Art@k otuz yas$@nday@m. Yas$land@m say@l@r. Hem yedi yas$@nda c$ocuklu bir kad@nla kim evlenmek ister yeni- den? Zay@f@m da. Tahta gibi go%g~u%slerim var. Belki biraz yiyip ic$sem, adaam nerde koca. Zaten evlenmek iste- miyorum asl@nda. Ama para yok, pul yok. Baz@ s$eytan diyor, at kendini denize, bitsin s$u is. Bak adama sen, o%l git. Yap@lacak is$ mi bu? Hic$ bizi du%s$u%nmedi. Bil- miyor mu? Kimimiz kimsemiz yok. C$al@s$t@g~@ yerden tutus$turdular iki ayl@g~@n@ elime, satt@m gelinlik tak@m- lar@m@. Bir dolap, bir karyola. Elimde kald@ u%c$ bes$ kurus$ daha. Gelinlik tak@mlar@m@ al@rken Mahmutpas$a'dan ne demis$ti adam, 'Ablac@g~@m bunlar eg~rilmez, bu%ku%l- mez tak@mlar. Buran@n suyuna rutubetine bana m@- s@n dememis$. Bakma sen kapaklar@n c$at@rdamas@na.' Kocamla gu%lmu%s$tu%k. Evin en pahal@ es$yalar@ hep on- lar oldu. Kocam@ sevdim de kac$t@m. Ne demis$lerdi bana? Etme k@z@m, bak yazl@k sineman@n bu%fesini is$leten S$adi ag~abey sana go%ru%cu% go%nderecek. Kalk- ma kendi bas$@na is$lere. Kalkt@m kendi bas$@ma is$lere. Kac$t@m. Evlendim. Kocam@ unuttum gibi. Du%s$u%ndu%k- c$e pek bir s$ey c$@karam@yorum. Ic$imi bir kuruluk ald@. Geceleri yatag~@ma giren madam@n sanki yu%zu% yoktu. Vard@ can@m olmas@na. Ic$im kurudu, u%zu%ldu%m u%zu%l- du%m, bitti. Hep o Ermeni adam@n oda kiras@n@, hep yiyecek paras@n@ du%s$u%nu%yorum. Ama bazen de her s$e- ye bos$ veriyorum. 'At kendini denize' diyorum. Olsun

bitsin. Adama bak. Git sen kapt@r makinalara ken- dini. O%lu%su%nu% bile patronlar@ kald@rd@. Aaa, dog~rusu Tanr@ raz@ olsun iyi adamlar. Yan@nda c$al@s$an arkadas$@ gelip, 'Bas$@n sag~ olsun abla,' demis$ti. 'Kolunu kap- t@rd@ enis$te makineye. Aman ha!... demeden etraf- tan, giriverdi makinenin ic$ine. Bir insanda da ne c$ok kan olurmus$. U%zme kendini, u%zme. Her s$ey o%yle c$abuk oldu bitti ki, ac@ duymad@. Al, bu da u%stu%nden c$@kanlar. Askerlikte c$ektirttig~i Yozgatl@ onbas$@s@yle olan resmi, plastikten para cu%zdan@, bir ka*g~@t bes$ lira, bozuk yetmis$ bes$ kurus$, bir de yap@s$ yap@s$ mendil. Bu c$ocuk olmasa; du%nyan@n fark@nda deg~il; eg~leni- yor. Yoksulluk onca yok. Su satan adam@ zengin sand@ktan sonra. Ama bizden iyidir sucunun durumu. Gece olsun hic$ istemiyorum. Bununla nereye s@g~@n@- r@m. U%stu%m bas$@m da yok. On y@l o%ncesinin nika*hl@k elbisesi kald@ kala kala. Bir de bu c$anta. Nika*hl@k al@s$veris$e c$@kt@g~@m@zda, c$antac@ nas@l da satt@ bize. 'Iyi mald@r al@n,' demis$ti. 'Bir zamanlar bunu ancak bu%yu%k madamlar kullanabilirdi. Size bedavaya b@ra- k@yorum, du%g~u%n hediyesi.' C$ok severim bu c$antay@. Kim go%rse diker go%zu%nu% bakar. Etek ceketimin ku- mas$@ da yer yer ac$@l@yor. O zamanlar, ipek muare diye o%lu%rdu%k. Bu y@l herkes, bu%yu%k c$ic$ekli ipekliler giyiyor. Gece olsun hic$ istemiyorum. Uyku yok, du- rak yok. Bunun da okul zaman@ geliyor. Neler de ge- rek yazd@rmak ic$in okula.] Torunu Sitare'ye simit alan yas$l@ kad@n, onu uzun su%re c$ag~@rd@ktan sonra yorulmus$ olacak ki, vaz- gec$ti. Do%nu%p c$evresinde olup biteni su%zmeye koyul- du. Go%zleri genc$ kad@na ilis$ince bir iki konus$ma dav- ran@s$@nda bulundu.

-Han@m k@z@m, sizin ku%c$u%k, simit yemez mi acaba? -Yok, dedi genc$ kad@n. O kadar is$tahs@z ki... Zaten evden gelirken doyurdum karn@n@. -Ben yemesem diyorum, bu simit de elimde kald@: Yas$l@ kad@n, c$ocug~a, kad@na iyice bakt@ktan sonra, giyimlerindeki yoksullug~u ve uygunsuzlug~u go%rdu%. Simit k@r@nt@lar@n@ silker gibi yap@p bir o%tedeki bos$ yere gec$ti oturdu. Onlar@n yo%nu%ne go%z att@. Kalkmakta ne denli hakl@ oldug~unu kestirince oturdug~u yerde gev- s$edi. Simidi ufak ufak kopar@p yemeye bas$lad@. C$o- cuk gittikc$e kararan aks$am u%stu%nde ayn@ k@p@rt@s@zl@g~@ su%rdu%ru%yordu. C$evreye akasyalardan do%ku%len kuru yapraklar dolmus$tu. Yeni sulanm@s$ aslanag~@zlar@n@n renkleri, gu%nes$in do%nen renklerine kar@s$@yordu. Genc$ kad@n bir iki k@p@rdad@. Geldiklerinden bu yana ilk kez c$ocuk annesine bakt@. Ama kad@n yeniden eski durumunu ald@. -Biraz daha otururuz, bekleyenimiz yok ya, dedi. Hem hava c$ok gu%zel. Bu y@l bir de past@rma yaz@ olursa, taa kas@ma kadar. -Past@rma yaz@ ne demek anne? -Is$te so%z gelimi. Past@rma yaz@ demek, k@s$ az olacak, yaz c$ok olacak, demektir. [Hic$ bu%yu%mu%yor bu c$ocuk. Bu%yu%mesi durdu bunun. Evin arkas@ndaki okula yazd@rmal@. Bir o%nlu%k gerek. Gitmeli ablamlara, belki Mahinur`dan falan kalma bir o%nlu%k vard@r. Onun k@zlar@ bu%yu%du%. Kocam@n o%lu%mu%nde gitmis$tim, ne densizlik. Ama o o%ldu%g~u% gu%n bana her yan o%d ag~ac@ kokuyordu. Bir tav@rla kars$@lad@lard@. Kal@c@ m@ sand@lard@ ne? Aks$am yemeg~i haz@rl@g~@nday@lar. Mutfaktan gec$erken bir tabak

zeytinyag~l@ lahana dolmas@ go%rmu%s$tu%m teldolapta. Incecik, zar gibi, ak lahana yapraklar@na sar@lm@s$. Yemek haz@rl@g~@n@ durdurdular ben gidince. Kalkt@m. Yeminler antlar verdilerdi. Yemeg~e kal diye. Kalmad@m. Sanki art@k, abla, kardes$ deg~ildik. Bu%feci S$adi ag~abey- le evlen dedi ya, ben de evlenmedim. Tamam, onlar hakl@ oldular. Kocas@ tirenlerde biletc$i. Iki k@z@ da evlere dikis$e gidiyor. Ama is$te kalmad@md@. Giderden, kap@ aral@g~@ndan on lira s@k@s$t@rd@ elime ablam. `Vah benim canim kardes$im,` dedi. Kes$ke almasayd@m paray@. O parayla, u%zu%ntu%su%nu%, ablal@g~@n@ savd@. Yok gidemem onlara. Ama is$ bulup c$al@s$mak ic$in bunu okula yazd@rmal@. Nas@l? Bu%yu%mesi durdu bu c$ocu- g~un. Art@k u%zu%lmu%yorum bir s$eylere. Kocam@ sevdig~i- mi bile unuttum. Peki, ben nas@l is$ bulurum? Ne is$ vard@r ki bu s$ehirde? Kocam daha on ay oldu o%leli.] -Hadi, dedi k@z@na. C$ok karanl@g~a kalmayal@m. El ele tutus$tular. C$ic$ek o%beklerinin k@y@lar@nda, gu%z c$imenleri go%veriyordu. Yu%ru%meye bas$lad@lar. Kad@n@n genc$ ve du%zgu%n s@rt@ndaki giyiminin rengi go%lgelerden karaya do%nmu%s$tu%. C$ocuk lastik c$izmele- rinin ic$ine c$o%ken aks$am serinlig~ini duyarak ad@mlar@n@ at@yordu. Ihtiyarlar yavas$ yavas$ evlere do%nu%s$u%n haz@r- l@g~@na bas$lam@s$lard@. Gece uykular@ azalm@s$t@ art@k, karanl@k sokaklarda yu%ru%me c$evikliklerini yitirmis$- lerdi. Daha gec$ kalamazlard@. Sucu, aks$am serinlig~in- de, is$lerin kesatlas$t@g~@n@ bildig~inden o c$oktan gitmis$ti. Hava, ne de olsa serinliyordu gu%n batarken. Genc$ kad@n@n dedig~i gibi, ag~ustosun on bes$i yazsa on bes$i de k@s$t@. Haziran 1970 EDIRNE'NIN KO%PRU%LERI

Bu%yu%k amcam@n kar@s@ Naciye yengem az konu- s$an, hep gu%lu%mseyen -iki yanag~@nda k@rm@z iki yu- varlag~@yle- orta boylu bir kad@nd@. Tu%m yas$am@ bo- yunca boya, su%s nedir bilmemis$ti. Onlar@n geldikleri yerde san@r@m bo%yle s$eylere du%zgu%n deniyordu. O%yle- sine yumus$ak davran@s$lar@ vard@ ki, bu u%c, kat@ da ay- r@ ayr@ kirada olan evde, bir onun sesi duyulmazd@. Bi- rinci katta -buna kat demek uygun muydu bilmem- sokak kap@s@ndan girince, bir oda ve bir hela* vard@. Odan@n bitimindeki yere go%mu%lu% kocaman ku%pu%n u%s- tu%nu% tahtayla kapam@s$lard@. Bu ku%ple beni, Sabahat'@ korkuturdu ninem. Gu%ya ordan geceleri C$ars$amba Cinleri c$@k@yordu ve bizi al@p go%tu%ru%rlerdi gu%ru%ltu% eder- sek. C$ars$amba Cinlerinin hep [C$ars$ambad@r c$ar- s$amba] diye gece gezdiklerini, c$ocuklar@ hemen ku%pe soktuklar@n@ biliyorduk. Bu odada, iskelenin k@y@s@n- daki mavnalarda c$al@s$an, hic$ go%rmedig~imiz bir adamla kar@s@ Zehra teyze ve k@z@ oturuyordu. K@z@n@ bir kez go%rebilmis$tik topu topu. Cibali'de tu%tu%n fabrikas@nda is$c$iydi. Kocaman bal rengi go%zlerinin anlam@ bizi c$ok etkilemis$ti. Elleri pu%tu%r pu%tu%rdu%. Her gu%nku% yerimizde otururken yanag~@m@z@ oks$am@s$t@. O%ylesine hos$ bir ko- kusu vard@ ki ellerinin. Zehra teyzenin kocas@, eskiden macun yap@p satarm@s$. S$imdi biraz okumas@ yazmas@ oldug~undan, gidip dikiliyormus$ sabahtan aks$ama

dek, mavnaya tas$@nan kum ku%felerini yaz@yormus$. Zehra teyze tek penceresinin o%nu%nde oturup ka*- g~@tlara du%g~me dikerdi. Bu minik erkek mintan@ du%g- melerinden iki du%zinesine yirmi bes$ kurus$ al@yordu. Sessizce odas@na girip oturdug~umuzda, ben ve Sa- bahat, bize s$o%yle bakar, gene is$ini su%rdu%ru%rdu%. Oda- s@nda parc$alardan o%ru%lmu%s$ bir yayg@ seriliydi yere. Toplad@g~@ yataklar@, ko%s$eye du%zgu%n ku%melerdi. Ya- taklar@n u%stu%ne ak bir c$ars$af o%rterdi. Bu c$ars$af oday@ ayd@nlat@rd@ akl@g~@yle. Ac$@k mavi go%zleri vard@. K@ral- m@s$ sac$lar@n@, bir sar@ yemeniyle arkas@na toplard@. Boyu k@sa m@yd@, uzun muydu, bilmiyorduk. C$u%nku% hic$ kalkmazd@ yerinden. [Zehra teyze biz de du%g~me dizmeye geldik. Bize de dizdirsene.] - [Dizin dizin ama, hem s@k@ dikin hem s@ra s@ra olsun.] - [Peki Zehra teyze.] - [Yengeniz nas@l?] - [Yengemiz iyi.] Yengem Sabahat'@n annesiydi ama, ben gu%n boyu sokag~a c@k@p d@s$ardan, [Yenge! Yenge!] diye bag~@rd@g~@mdan, Sabahat annesine, [Yenge] der olmus$tu. Sabahat benden iki yas$ ku%c$u%ktu%. [Yengemiz iyi, c$amas$@r y@k@- yor.] - [Tam c$amas$@r havas@ bu%gu%n.] Bu hep yinelenen konus$madan sonra du%g~melere dalard@k. Tu%mu% cam du%g~melerdi. Ku%c$u%k do%rt delikliy- diler. Tek penceresinden @s$@k alan odada, dikdo%rt- gen kesilmis$ kartonlara du%g~me dikmek, az hu%ner is- teyen bir is$ deg~ildi. Hic$ ses olmazd@ aram@zda. D@s$ar- dan gec$en atl@ sebzecinin, [Ays$ekad@n fasulye, hani ya dolmal@k biber!] diye bag~@rmas@n@ is$itince, kalkar- d@k. Zehra teyze bize bakar, yerinden k@p@rdar gibi olurdu. [Benimle bir iki lokma bir s$ey yeseydiniz,] derdi. [Du%nyada ac$ mezar@ yokmus$ derler.] C$@kard@k Zehra teyzenin odas@ndan. Onunla

yemek yemeyi isterdik ama yengem b@rakmazd@ bizi. [Abe c$ocukcag~@zlar@m, vard@r elbet kad@n@n bir derdi ve du%s$u%ncesi. Gitmeyin hep orac@g~a. K@z@ derler olmus$ tango. Bir bilmezmis$ babas@. Zehra han@m kad@nc@k... K@z@n@n da almayal@m bir gu%nah@n@. 'Genc$tir, cahil- dir,' demek kolay her bir kis$iye oldu tango. Biz de olmayal@m herkes gibi cahil. Ister kim bilir bir herhangi bir s$ey. Bilmez ki, bir yalan du%nya...] Gu%nlerce go%rmedig~imiz olurdu Zehra teyzeyi. Pazar kuruldug~unda -haftada iki gu%n sal@ ve cuma gu%nleri- ninem bizi al@r, has@r zembili de birimizin eline tutus$tururdu. As$ag~@ kap@da durup, [Var m@ koms$um alay@m istedig~in bir herhangi s$ey,] derdi. Biz de, [Var m@ koms$um alay@m istedig~in bir herhangi s$ey,] derdik. Ninem o%fkeli bakard@ bize. [Siz oldunuz bir sokak c$ocug~u. Hem de gevs$ek ag~@zl@ c$ocuk. C$ocuk dedig~in tarlalar@n ve bahc$elerin yak@s$@g~@. Ah olmal@y- d@m ki, genc$lig~imde, durmamal@yd@m burda. Bura- larda kar bile kirlenir karar@r, bilmez misiniz?] Zehra teyze seslenirdi ic$erden. Sesi kendini hic$ ac$@klamazd@. [Teyzecig~im varol. Bulursan patates al@ver bana bir kilo.] - [Olur be k@z@m. Ne ki bir kilo patates. Yok mu bas$ka bir istedig~in?] - [Hadi be ni- ne,] derdik. [Istemiyor is$te, sorup durma.] Ninem bize gene uzun uzun bakard@. Seksen yas$@ndayd@. Iyice kamburlas$m@s$t@. Yan dis$lerinden bas$ka dis$i yoktu galiba ag~z@nda. Ag~z@, pembe, s@k@ s@k@ kapal@y- d@. Kara c$ars$af@n@n c$evreledig~i ince kemikli yu%zu%nde yas$@na yak@s$mayan kalk@k bir burnu vard@. Burnu yu%- zu%nden, ninem istedig~ince o%fkeli go%ru%nmezdi bize. -Abe oldunuz siz de bir tango. Elin f@karas@, hep is$ler o cam parc$ac@klar@n@. Belli ki, go%rmemis$ haya-

t@nda bir ag~ac$, bir dag~, hem de bir cos$kun su. Ne var tas$@sak kad@ncag~@za iki s$ey... Sokag~a atlama tas$@ gibi uydurma bir es$ikten iner- dik. Ev o kadar uzun su%re bak@lmam@s$t@ ki, yap@n@n asl@ olan her parc$a, giderek yerini birc$ok eklere b@rak- m@s$t@. Bunlar evin d@s$@na c$ak@lm@s$ gaz tenekeleri, sokak kap@s@n@n aral@klar@na tutturulmus$ tahta parc$a- lar@yd@. Pencerelerin d@s$@nda bulunan kafeslerin orta- lar@ yenmis$, do%ku%lmu%s$tu%. K@r@k camlar, kal@n unlu ka*g~@tlarla kapat@lm@s$t@. Sokak kap@s@n@n u%stu%ndeki ayd@nl@k ic$in yap@lm@s$ camlardan yaln@z koyu mavi renkte olan@ kalm@s$t@. Gu%nu%n c$ok k@sa bir an@nda giren gu%nes$te, o maviden uzun, s$as$@rt@c@ bir @s$@k du%s$erdi tas$l@g~a. Sabahat'la, o rengin ic$ine otururduk. Hic$ bakmazd@k birbirimize. U%zu%ntu% mu%, sevinc$ mi bile- medig~imiz ayk@r@ duygular ic$imizi ar@t@rd@. O cam, evin genc$lig~inden, yas$ant@s@ndan kalan tek s$eydi. Pazardaki al@s$veris$lerimiz, ninemin az bildig~i Tu%rkc$eye, hic$ bir s$eyi beg~enmemesi de kat@l@nca eg~- lence olurdu bize. Mevsimine go%re eline ald@g~@ sebze- leri s$o%ylece tartard@. [Buna siz p@rasa m@ dersiniz benim k@zlar@m. Asmakabag~@ gibi eg~rilmis$. Yetis$tig~i bostan belli ki gu%nes$ almam@s$ toprag~@ kat@lm@s$.] Dizi dizi p@rasalar@ ac$@p kendince en uygunlar@n@ sec$erdi. Pazar@n o bayram@ an@msatan gu%ru%ltu%su%, ka- labal@g~@ bizim yerimizde durmam@z@ zorlas$t@r@rd@. Sa- bahat incecik boynunda as@l@ muskas@n@ s@k s@k yoklar- d@. Dis$ardan go%ru%nsu%n hic$ istemezdi. Durup durup gu%lu%s$rdu%k. Ninem bu kez havuc$lar@ kar@s$t@rmaya bas$- lard@. -Herpten susuz buncag~@zlar. Bunlar@ kesmeye kasap sat@r@ ister.

Sat@c@, nineme gu%lerek bakard@. -Be anac@g~@m. Sen de gelirsin pazar@n bitimine. Sabahtan gelsen iyisini al@rs@n. Hem ucuz istersin hem de iyi. Ninem gereksiz bir acele ic$inde, -Nic$in ucuz ko%tu% olacak? derdi. Benim gu%l kokulu memleketimde herbir s$ey hem ucuz hem iyiy- di. Biz zaten yapard@k kendimiz bostanc@l@k. Yetis$tirir- dik her s$eyi elceg~izlerimizle. [Gelmeyeydin, anac@g~@m, buralara,] derdi adam arkam@zdan. Ninem c$abuk c$abuk yerles$tirirdi ald@k- lar@n@ zembile. P@rasa demetini de benim kollar@ma s@k@s$t@r@rd@. -Etmeyin gevezelik. Yu%ru%yu%n dog~ru hem de yolunuza... Parzara aks$am gelen al@c@lar, bizim oran@n insan- lar@ olurdu Cog~unluk. Tu%mu% dag~@n@k sebze, meyve sergilerinin o%nu%ne diz c$o%kerdi. Kalanlar@n aras@nda, en az c$u%ru%k, en az po%rsu%mu%s, olanlar@n@ aras$t@r@rlard@. Pazarc@lar bag~@rarak, [Haydi topluyoruz, aks$am paza- r@ bu. Do%rdu% yirmi bes$e limonlar, su ku%pu% bunlar su...] diye mallar@n@ o%verlerdi. Biz do%ner bolas$@r bibercinin o%nu%ne giderdik. Biberci bizim pazarda en beg~endig~i- miz sat@c@yd@. Ku%c$u%k tahta tablas@n@ es$it karelere ay@r- m@s$t@. Ic$erinde k@rm@z@ biber, karabiber, tarc$@n, c$o%re- otu, karanfil, kekik, daha bilmedig~imiz c$es$itli s$eyler bulunurdu. Terazisi p@r@l p@r@ld@. Ku%c$u%k kese ka*- g~@tlar@ndan birini, mu%s$teriyi go%ru%nce c$ekerdi. O bizce pazar@n en deg~erli s$eylerini satard@. Terazisine, akl@ almaz ku%c$u%klu%kteki ag~@rl@k o%c$u%lerini koyup, k@ymet- li s$eylerini o%zenle tartard@. Ninem onun biberlerini de beg~enmezdi.

- A be og~lum! hic$ ac@ vermez bu biberler. Nas@l yapars@n sen bunlar@. Alamaz yerini S$@pka biberinin bunlar. -Bunlar@ yapmam ben teyzecig~im, derdi sat@c@. Bunlar C$in'den Mac$in'den gelir. [C$in'den Mac$in'den gelir,] so%zu%, bizim solug~u- muzu keserdi. Uzakl@k kavram@m@z@n, mahalleden o%te- ye gec$is$i bu so%zle bas$lam@s$t@. Ellerimiz, kollar@m@z dolu, evin yolunu tutard@k. Karanl@k c$o%kmeye bas$lay@nca bir y@g~@n karga bag~r@s$arak yat@r@n oraya uc$ard@. Ko%se- de, c$es$mede s@ra bekleyenlerin renkleri sec$ilmezdi. C$es$me yalag~@ndan tas$an sular, yolu @slat@rd@. Yaz k@s$ oras@ hep @slak olurdu. Ninem yak@n@rd@ her zamanki gibi: -Abe k@zanlar@m, topraks@z yerde yas$anmaz. Her yer burda ev. Gu%nes$i go%rdu%g~u%mu%z yok. Derler ki, gelmeyeydin. Kim gelmek istedi, ben mi? Ah k@s$@n bile duvarlar@ s@cak olan evim. C$apaya c$@kt@g~@m@zda tarla kus$lar@ o%temezdi daha. K@s$@n kar@n alt@nda toprak din- lenir suyunu al@rd@. Toprag~@ kazard@k, yar@l@r gev- s$erdi. Bollug~u bereketi ancak toprak anlat@r. Genc$li- g~imde olsayd@, c$@k@p giderdim buralardan. Yas$l@l@k zor dert. C$@kmam@s$ kimse gurbetteki topraklar@m@za sahip. Almaz akl@m, bu erkeklerin c$abas@ niydir? Al@p bas$lar@n@ du%s$erler gurbetlere, viranlara. B@rak@rlar ata topraklar@n@. Doksan u%c$ savas$@nda gitmis$ onca kan onca kol bacak. Yig~itler elma ag~ac$lar@ndan yap- m@s$lar kendilerine bostan. Olmaz, anlamazlar hic$bir s$ey. Alamaz kimse topraklar@m@z@ derim. Ne var bu viranlarda! K@tl@k neymis$ go%rdu%ler is$te, daha da neler go%receg~iz durun durun... Ninemin bu yak@nmalar@ bildikti. Duymazd@k

bile onu. O kadar yas$l@yd@ ki, iki yu%z yas$@na varsa bundan daha c$ok ihtiyarlayamazd@. Evde bir is$ yapmadan duramazd@. Ya bizi o%nu%ne kat@p pazara go%tu%ru%r, ya da, [Mari Naciye!...] diye seslenirdi yengeme. [Yok mu herhangi bir yerde s$is$lerim? Kalm@s$t@r yar@m Hasan'@n c$oraplar@.] Naciye yengem on bes$ y@ll@k kaynanas@na, ilk gu%nku% sayg@ ve sevgiyle bakar c$ekinirdi. Y@llarca o%nce onu gelin sec$meye geldig~i gu%nu% hic$ unutmazd@. Bir haz@rlam@s$lard@ ki, evi avluyu. Nas@l da s@k@ s@k@ su%pu%rtmu%s$tu% annesi. Evin giris$indeki s@ra s@ra sar- dunyalar@, tek soluk yaprag~@ kalmamacas@na ay@kla m@s$lard@. Bahc$e kap@s@n@ ac$@p da, avluya kim girse, evin, bahc$enin tozunu sanki bir cam parlat@r gibi al@nm@s$ san@rd@. Annesi, -Naciye, demis$ti. Oldun bir gelinlik k@z. Hem gu%zel hem iyi. Bilirsin Hala Adile gelecek, bilirsin Hala Adile temizdir, sert bilinir. Bakma insan- lar@m@z@n sert demesine. O sertlik deg~il, ac$@k go%nu%l- lu%lu%ktu%r. Isterim beg~ensin seni ve als@n Hasan'a. Onun og~ullar@ kuvvetli ve merhametldirler... Ona ac$@kt@r her ev, o her eve kendi avlusuna girer gibi girer. Bunu da hak etmis$tir... Hala Adile o zamanlar elli bes$ yas$@nda, uzun boylu, bu%yu%k ad@mlar atarak yu%ru%yen bir kad@nd@. Bas$@na o%rttu%g~u% o%rtu%nu%n, evde ve d@s$arda, tek buru- s$ug~u$, tek lekesi olmazd@. S$o%yle, c$enesinin alt@nda c$evirip, yanag~@n@n kenar@na ucunu sokard@. Sihirli bir o%rtu%ydu% sanki bu. Her kez k@vr@lma yeri, s@rt@na do%ku%len yanlar@, es$ uzunluktayd@. Hep ak o%rtu%ler tak@nd@g~@ndan, deg~is$tig~i de sec$ilemezdi. Bir s$eyin du%zgu%nlu%g~u%nden, temizlig~inden mi so%z edilecek,

Hala Adile'nin bas$o%rtu%su% gibi, denirdi. Og~ullar@n@n tu%mu% onu sayarlard@. Onlar@n uygun bulmad@g~@ davran@s$lar@n@ go%ru%nce: [Olmus$sunuz siz de bir adam sanki,] derdi. [Olunsayd@ uzamakla adaml@k, olurdu en bu%yu%k adamlar C$ukurdere'nin kavaklar@.] Hic$ ses c$@kmazd@ odada. Kocas@ k@rk yas$@ndayken o%lmu%stu%. Kocas@n@ c$ok sevdig~i, c$ok k@skand@g~@ so%ylenirdi. Tarlaya, bahc$eye gittiklerinde ayn@ s@rada c$al@s$@rlard@. Bir gu%z dog~um yapt@g~@nda c$@kamam@s$t@ onunla toprag~a. Kocas@n@n sabah az@g~@n@ haz@r- larken, [Abe,] demis$ti, [Idris. Neyin nesi, bu hep hep t@ras$lanmak. Giymek kara s$ayak cekti, hem de c$izgili mintan@?] Kocas@ iri elleriyle, minik burnunu tutmus$tu, [Getireceg~im sana bir ortak koca k@z,] demis$ti. Hala Adile'nin bu s$akaya verdig~i kars$@l@k, raftan kalayl@ bak@r mas$rapay@ al@p onun yu%zu%ne f@rlatmak olmus$tu. Bu olay@, Naciye yengeye an- latt@g~@nda, [Idris vurmad@ bana bir fiske, hem de herhangi bir s$ey. O gu%zelim yanag~@ kald@ kan ic$inde. Kos$tum su%reyim diye merhem, c$@km@s$@m avlulara, do%nerim bostan beygiri gibi. Bulamam odan@n kap@s@n@. Sanki odan@n kap@s@ sokakta. Bir bakar@m ki, Idris durmus$ dis$arda$ gu%ler allah gu%ler. 'Ne gu%lersin?' derim, 'Sana gu%lerim,' der. 'Neyime gu%lersin, k@r@las@ ellerime mi?'-'Hay@@' der, 'sen bilmez misin? Ben hep t@ras$lan@r, hep bu s$ayaklar@ giyerim. Damatl@klar@m@, sen c$@karm@s$s@nd@r 'giy,' diye. 'Bunlar@ sand@k basacak,' diye. Abe dosdog~ru so%ylemis$tir adam@m. Ama do%nmu%s$u%r nas@l go%zu%m ki, bilmemis$imdir hic$bir s$ey. Biz olmus$tuk her yerde beraber. Evet k@skan@rd@m onu go%zu%mden bile. Kald@ o iz yanag~@nda, 'Bir de yak@s$t@ ki, Hala

Adile,' derdi, 'yapt@n bana bir iyilik, artt@ yig~itli- g~im.'] O bu%yu%k temizlikten sonra gelmis$ti Hala Adile. Bu%tu%n ko%y ona olan c$ekinme, sayg@ duygular@ndan o%tu%ru%, [Hala Adile,] derdi. Bu genel akrabal@k duygusunu onun her zorlug~a kars$@ go%sterdig~i di- renme, her olayda ortaya koydug~u s$as$maz taraf- s@zl@g~@ vermis$ti. [Hala Adile,] derlerdi, [kimsenin hakk@n@, kimseye u%st tan@maz.] Gerc$i ona duyduk- lar@ sevgi, kolay, @l@k, sar@c@ deg~ildi ama, deg~is$mez gu%venliydi. Onun gelini olman@n nas@l o%vu%nc$ verici bir s$ey oldug~unu annesi kendisine so%yledig~inde, Naciye yenge pek ac$@k sec$ik anlayamam@s$t@. O za- manlar on alt@ yas$@ndayd@. Her sabah yatag~@ndan bay- ramlara kalkarcas@na sevinc$li uyand@g~@ y@llar@ yas$@- yordu. [Olur,] demis$ti. [Isterim beni beg~ensin.] Hala Adile avludan gec$ip odaya girince, an- nesiyle o%pu%s$u%p sedirin ko%s$esine oturmus$tu. Ilk yaz@n o anlas$@lmaz gu%ru%ltu%lerle dolu gu%nlerinden biriydi. Taze otlar boy atm@s$t@. Camlar@ as$@p odalara doluyordu. [Bunlar@ k@z@m@z Naciye mi is$ledi Sa- liha?] diye sordug~unda, Naciye yengeyi bir ates$tir basm@s$t@. [Evet Hala Adile.] - [Renkleri de o mu du%s$u%rdu%?] - [Evet.] - [Sarma ve as$@rma yerlerini iyi doldurmus$. Eline sag~l@k.] U%ru%nler topland@g~@nda du%g~u%n yap@lm@s$t@. O yo%rede, onlar@n du%g~u%nu%ndeki kadar sila*h at@lan du%gu%n olmam@s$t@, derler. Gerdek gecesi camlar@ Hasan o%rtmu%s$tu% gidip. Camlar o%rtu%ldu%g~u%nde, d@- s$ar@daki gu%ru%ltu%ler kesilivermis$ti. Hasan'la ayn@ ol- dug~u o geceden bu yana Naciye yenge kocas@n@ suskun, gu%lu%mseyen sevgisiyle sevdi.

-Iyi ki, Hasan'la evlendim, dedi. Iyi ki!... Onlara go%reymis$im. Annem iyi bildi. Evlerinin dirlig~i inanca, yetinmeye dayan@yordu. Bu o verimli, eli ac$@k dog~an@n ic$indeki yetinmeydi. Buralara gelince yetinmenin ne oldug~unu o%g~rendiler. Kalanlar@n gerc$ekten do%nu%lmezlig~ini anlay@nca. Naciye yengem, [S$is$lerin nerde bilmem. Bun- lar evcilik oynarken alm@s$ olmas@nlar?] deyince, [Kalm@s$t@r Hasan'@n c$oraplar@ yar@m,] derdi ninem. [Donacakt@r mezbahada, o tas$lar@n u%stu%nde. Giyer tahta bir pabuc$ bilirim. Al@s$@k deg~ildir @slag~a hem de karanl@g~a.] -U%zme kendini anac@g~@m, derdi Naciye yen- gem. Sen gec$enlerde o%rmu%s$su%n ona bir c$ift, hic$ giymemis$tir daha. Sand@kta da var iki c$ift, memle- ketten getirmis$iz. Etmeyesin tela*s. Ninem sesine o%fke katard@. -Bak konus$ursun cahil cahil. Bilmez misin iki, u%c$ y@kanmada yu%n c$orb@n gider hav@, kec$eles$ir @s@tmaz... O%relim hep c$orap ona. Bakmak ic$in bize, gider sabah karanl@kta o @slak yerlere. Hic$ go%rmez gu%nes$ hem de bir ag~ac$. Naciye yengem u%zgu%n, yere bakard@. Ninem, ko%s$esinden onu s$o%ylece su%zdu%kten sonra, [Hadi bre Mari,] derdi. [Dalma fazla derinlere. Bul benim s$i$lerimi.] Bilirdik t@g~lar yu%klu%kteydi. Yengem on- lar@, kaynanas@n@n go%zleri yorulmas@n diye oraya saklard@. Ninemin sol go%zu%ne iki y@ld@r, bir ak leke oturmus$tu. Yengemin bir gu%n, alt kattaki Zehra han@ma dert yand@g~@n@ duymus$tuk. Zehra han@m ko%s$esinden, [Evet Naciyan@m,] diyordu. [C$ok yor- mas@n teyze go%zlerini. U%stten c$@kan c$arkc$@n@n an-

nesinin go%zu%ne perde geldi de, kad@ncag~@z go%su%nu% kaybetti. U%stelik teyze ondan c$ok yas$l@. Ah bu go%zlerin bozulmas@ olmasa. Tanr@ vergisi s$eyle- rimizi de kaybedersek ne olur bunun sonu.] Naciye yengem, bu konus$madan sonra, Zehra han@m@n go%zlerinin ne c$ok yoruldug~unu du%s$u%nu%p, yu%zu%nde derin bir suc$luluk anlam@yle geriye do%n- mu%s$tu%. Ne denli didinse, sonunda yataklar@n kon- dug~u yu%klu%kten, s$is$leri c$@kr@r nineme verirdi. Ninem, amcam@n yar@da kalm@s$ yu%n coraplar@n@ o%rmeye yeniden bas$lard@. Elleri y@llard@r al@s$t@g~@ bildig~i o%rgu%su%nu% u%retirdi. Oturdug~umuz kat@n iki odas@ vard@. Biri sokak yo%nu%nde, o%bu%ru% arka bahc$eye bakan, yemek ye- dig~imiz, oturdug~umuz, konuk kabul ettig~imiz, yengemle amcam@n yatt@g~@ odayd@. Bahc$enin c$ev- resi, bu%yu%k tas$larla o%ru%lmu%s$tu%. Hemen durvar@n bitiminde de, gene karanl@k eski evler ve uzay@p giden koca bir incir ag~ac@ vard@. Ag~ac@n u%stu%nde, yemis$ verme mevsiminde bile incir olmazd@. Ag~ac$ alabildig~ine bu%yu%mu%s$tu%. Koyu go%lgeli dallar@, gu%- nes$i aramaktan yukar@lara dog~ru al@p gitmis$ti bas$@n@. Gu%nes$ girmezdi ki bahc$eye... -Bu incir veremez bir yemis$, derdi ninem. Is@namaz go%vdesi, almaz bir dal@ gu%nes. Kalm@s$ yoksulcag~@z buralarda. Baharda go%kte, denizde, toprakta her s$ey k@p@rdar, uyan@r; buncag~@z kal@r hep bo%yle. O%ndeki odada Sabahat, ben, ninem yatard@k. Geceleri yer yataklar@ ac$@l@nca, kabart@lm@s$ yu%n ya- taklara ak c$o%zme c$ars$aflar serilirdi. Ninem uzun uzun o%rtu%su%nu% du%ru%p, bas$ ucundaki mor is$lemeli

bohc$as@na koyard@. Incelmis$ sac$ o%rgu%lerini, ya- tarken yumus$ak mavi bir yemeniyle toplard@. Yat- madan ellerimizi, ayaklar@m@z@, alt kattak@ tas$l@kta y@kamak zorundayd@k. Tas$l@g~@n idare lambas@yle ayd@nlanm@s$ hu%zu%nlu% yar@ karanl@g~@nda, Sabahat'la tulumbay@ c$ekerdik s@rayla. Su, c$ektikc$e daha sog~uk akard@. Ac@ suda kesilen, taneles$en sabunla y@kard@k elimizi yu%zu%mu%zu%. Sokak kap@s@n@n ordaki ku%pten, C$ars$amba Cinlerinin c$@kacaklar@ kus$kus$u, her gece bu temizlik saatlerinde, korkudan ic$imizi kat@lt@rd@. Sular@n donmas@n@ az m@ isterdik, y@kanmamak ic$in. Oysa, yandaki deniz assubay@n@n evinde, kar yag~@nca terkos borular@ donard@ da, bizim tulumba hep akard@. Suyu ellerimize yu%zu%mu%ze vurdukc$a, k@zaran buzlas$an derimiz, uykunun @s@tan, go%nen- diren beklemesine haz@rlanm@s$ olurdu. Yatakla- r@m@za girince, kal@n yu%n yorganlar@m@z@ iyice c$eker yok olurduk. Ninem bir s$eyler okurdu yatakta m@r@l m@r@l. Okumas@ bitince keyigliyse o gu%n (ni- nemin keyifli olmas@, amcam@n is$ do%nu%s$u% bizlerle bir iki kelime konus$mas@na bag~l@yd@). -Uyundunuz mu benim yavrular@m? derdi. Burunlar@m@z@ yorgandan c$@kar@p, [Ninecim,] derdik. [Isl@nd@k ama uyumad@k. Anlatsana bir s$eyler.] -Yok mari. Olmaz gecenin bu saatinde. Kalkar herbiri ezanda. Sabah giderler is$lerine. Hic$ durmadan c$al@s$@rlar hep. Geldik buralara ne oldu? C$@kmad@ bize kimse sahip. Vermediler herhangi bir is$. Ald@m og~luma Naciye'yi de, o da geldi oldu burda peris$an. Solacak gu%l gibi yanaklar@. Ama so%yleyemem kimseye. Og~lum k@zar bana, [Sus be ana! Tutturma 'Memleket memleket' diye.

Bilir ki, bu%yu%klerimiz c$ag~@rm@s$t@r bizi buralara. C$a- l@s$@r gec$iniriz.] Bir o c$al@s$@r. Mezbahada keser gu%zelim hayvanlar@. Hic$ konus$maz oldu. [Bas$ka is$ yok mu mari?] diye her go%rgu%g~u%me sordum. Fabrika var derler. Biz makine hic$ bilmeyiz. Top- rakt@r bildig~imiz. Ama toprag~@ iyi biliriz. Og~lumu da koruyamam yu%n c$orap o%rmekle o kanlardan, o karanl@ktan. Nerde tas$@ toprag~@ derler Istanbul'un, alt@nm@s$ diye. Zaten tas$tan olmaz alt@n. Toprak da burda yok... Oday@ bir yabanc@l@k sarard@. Sabahat'@n ag~- Iam@s$ olacag~@n@ du%s$u%nu%rdu%m. Amcam@n eklem yer- leri genis$lemis$ ellerini, parmaklar@ndaki derin ka- panm@s$ yara yerlerini du%s$u%nu%rdu%m. Bayramlarda, yengemin o%zenle hazprlay@p u%tu%ledig~i ipek mendilini bir tu%rlu% katlay@p cebine koyamazd@. Ipek, ag~ac$ kabuklar@ gibi sertles$mis$ ellerine tak@l@p ipliklenirdi. Amcam@ bayramlarda tertemiz yaparlard@ yengemle ninem. Onun sanki derisine gec$mis$ olan ag~@r et kokusunu yok etmek ic$in, tenekede @s@t@lan sular@ arka arkaya tas$@rlard@ gusulhaneye. Amcam o gu%nler baz@ s$eyleri unutmus$ gibi olurdu. Kara giymlerini giyer, ince yakal@ mintan@n@n akl@g~@ yorgunlug~unu ayd@nlat@rd@. Ille de o ipek mendil cebe konurdu. Bu bayram@n to%resiydi. O mendilse, Naciye yengemin damatl@k armag~anlar@ndan artakaland@, dig~erleri sa- t@lm@s$t@. Elini gidi@ o%@erdik Sabahat'la. O kat@, bozulmus$ elini o%ptu%g~u%mde, ic$imde bu%yu%yen gu%- venle, sevgiyi tas$@yamaz olurdum. Go%zlerime yas$lar dolard@. Babam o%lu%s$tu% u%c$ y@l o%nce ama, san@r@m babam@ da yas$asa amcamdan daha c$ok sevemezdim. Yengem, [Amca demek yar@ baba demktir,] derdi.

Geceleri, ninemin en yak@n@ bizler olurduk. Yas$l@l@g~@ c$evresinden sezilecek diye c$ok korkard@. Bu korku, o kadar ic$tendi ki, kus$ gibi sessizce uyur, sabahlar@ kalkt@g~@nda, bedeni kendine bir sakarl@k yapt@r@r diye, kimseyi uyand@rmazd@. Ufak devin- melerle yatakta dog~rulur, usul usul, suyu c$ekilmis$ oynak yerlerinin dayan@kl@l@g~@n@ denerdi. O, dag~- lardan buraya kopup gelmis$ Hala Adile'yi c$ok severdi. Onu yeterince dinc$, yeterince [muhtac$s@z] ayakta tutmak ic$in her c$abay@ go%sterir ve bas$ar@rd@ bunu. Biz uyur gibi yapar, onun gu%nu%ne bas$lamak ic$in bedenini buna al@s$t@rmas@n@ kir@piklerimizin ara- s@ndan izlerdik. Ak o%rtu%su%nu% bas$@na dolad@ktan sonra c$oraplar@n@ giyerdi. Ayaklar@n@ o denli temiz tutard@ ki, derisi saydamlas$m@s$t@. Sonra c$@kard@ odadan. O saatlerde evde kimse uyanmam@s$ olurdu. Amcam@n sabah haz@rl@g~@n@ geliniyle birlikte go%- ru%rdu% ninem. Biz yeniden uykuya dalard@k. Uyan- d@g~@m@zda, amcamdan ve Zehra han@m@n kocas@ndan daha sonra is$e gidenlerin ayak sesleri, sokaklar@ doldururdu. Bunlar, yedide c$alan tersane du%du%g~u%nu%n is$c$ileriydi. Yataktan kalk@nca, cama burnumuzu da- yay@p onlar@n gec$is$ine bakard@k. Giyimleri yag~dan kat@las$m@s$, yu%zleri es$ yorgunlukta adamlard@ bunlar. Baz@lar@n@n ellerinde bak@r yemek taslar@ olur- du. Bu, kad@nlar@n@n sevecenglig~ini belirtirdi. Biz- ce, yengem gibi ipek kad@nlar haz@rlard@ onlar@n az@klar@n@. Bu du%s$u%nce tersane is$c$ilerinin kat@ yu%z- lerindeki yoksullug~u silerdi. Yengem gibileriyle, yoksulluk c$ekilir olurdu c$u%nku%. Biz bilmezdik ki yoksul oldug~umuzu. Alttaki Zehra teyzeler varken, bilmemiz olanaks@zd@ da. Bizde kabart@lm@s$ yu%n

yataklar serilirdi geceleri. Ak c$ars$aflar@n, c$ivitte durulanm@s$ mavilig~inde en gu%venli c$ocuk uyku- lar@m@z@ uyurduk. Yoksulluk, horlanmak deg~il miydi? Bizi kimse horlamazd@ ki. En c$ok azar@ ninemden is$itirdik. O azarlar onun tu%rkc$esiyle eg~lendirici olurdu. Bu tersane is$c$ilerinin gu%lmezlig~i, umutsuzluk verirdi bize. Ama umutsuzlug~umuzu ayd@nlatan is$te o yemek taslar@yd@. Sabahat az konus$urdu. Hic$ bir ac$@klamada bulunmazd@ bu insanlar ic$in bana. Ikimizi de ayr@ bir s$eyde du%s$u%nemezdim. Ne yapacaksak [biz] derdik. Az gu%lerdi. Yu%zu%ndeki anlam, yengemi an@msat@rd@. Ka*ku%lu% go%zlerine dek uzard@. Sac$lar@ c$ok uzundu, buraya geldiklerinde kesmis$lerdi. Kesilmis$ sac$lar@ yald@zl@ kahverengiydi. Yu%klu%kteki karanfil is$lemeli bohc$ada, tu%lbente sar@l@ duran bu sac$lara arada bir bakard@k. [Ku%stu% mari sac$lar@,] derdi ninem. [Karard@ kald@.] Yengem yine gu%lu%mserdi. Gerc$ekten, Sabahat'@n o kesik sac$lar@ par@lt@lar@, bu%ku%lu%p kaymalar@yle canl@l@k- lar@n@ hic$ yitirmemis$lerdi. Buraya gelip yerles$tik- lerinde, Sabahat'@n sac$lar@n@ o%ru%p uc$lar@n@ boncuk- larla su%sleyen yengem, kesmis$ti k@z@n@n sac$lar@n@. Ufac@k c$ocug~unu, nerelerde bar@nd@racag~@n@ s$a- s$@rm@s$t@ ilk gu%nler. Bag~lar, bahc$eler yoktu art@k. Ku%c$u%k k@z, o%yle, sessiz, ko%s$ede kalakal@yordu gu%n boyu. Ag~lay@p bag~@rsa u%zu%lmezdi. Onun bitmemis$ bir yolculug~un sonucunu beklermis$c$esine susup oturmas@, yengemi yaral@yordu. Havalar@n @s@nd@g~@ bir ilkyaz gu%nu% kap@n@n o%nu%ne b@rakm@s$t@ c$ocug~unu. K@z@n@n iyi huyuyla, kendini o%bu%rlerine sevdirece- g~ine inan@yordu. Bir ara is$inden bas$ al@p, sevinc$li sesleri go%rmeye c$@kt@g~@nda, c$ocuklar@n, Sabahat'

sac$lar@ndan tutup at gibi kos$turduklar@n@ go%rdu%. Bir de tekerleme tutturmus$lard@: [Edirne c$ingenesi, ne de uzun yelesi...] Evde, o aks$am, Sabahat'@n sac$lar@n@n kesilip kesilmemesi ic$in c$@kan tart@s$mada, ninem sesini yu%kselttikc$e, yengem o suskunlug~unu hic$ yitir- mem@s$c$esine su%rdu%rdu%g~u% konus$mas@yle, [Bak@m@ zor oluyor, hem c$ocuk zay@f,] diyordu. Sabahat, [O%yle hos$ ki, nine,] demis$ti [beni at yapt@lar. Hem biz Edirne c$ingenesiymis$iz.] Ninem s$o%yle bir dolas$m@s$t@ oday@ c$epc$vre: -Nerden bilirmis$ onlar Edirne'yi. Bizi trenle b@rakm@s$lard@ oraya. Buran@n kavruk c$ocuklar@, Edir- ne'yi hem de c$ingeneleri ne bilir. Bir gu%zel s$ehirdi ki Edirne s$ehri. Naciye, [Edirne bo%yleyse anac@g~@m,] demis$ti, [Istanbul kimbilir nas@ld@r.] Apayd@nl@k ca- mileri vard@. Meric$ nehri derler o koca suyun sesi nerede olsak duyulurdu. Bahard@ biz Edirne'ye gir- dig~@m@zde. Meric$ nehri cos$tukc$a cos$ard@. Bir c$@nar ag~ac$lar@ vard@ orda, bakmakla bitmez. Vatan top- rag~@yd@ is$te, gelmis$ kuvus$mus$tuk. O Edirne s$ehrini go%rdu%g~u%mde, gitmem diye direnmelerimi unutmus$- tum. Orda her s$eye, ag~ac$lara, sulara, insanlara yer vard@. Hele Edirne'nin o tas$ ko%pru%su% yok muydu. Apak mermerden, orta yerinde padis$ah oturma yeri. S$as$m@s$t@k ona. Gu%nes$ her yanlardan girive- riyordu. [Ne cana can katarak yapm@s$lar bu Edirne s$ehrini,] demis$tim. Kapal@c$ars$@n@ gezdig~imizde, ya- banc@ yabanc@, el el, kimse bize demedi nerden siniz diye. Oralara yak@s$mis$t@k biz. Oran@n insan@yd@k sanki. Benim ak o%rtu%me de, onun uzun uzun s@r- t@ma du%s$mesine de tak@lan olmad@. O%g~leyin d@s$a

dog~ru uzan@p ag~a$ go%lgelerinde az@g~@m@z@ yedik. Ic$imizin ac@s@n@ azalt@r@z, diyordum. Al@s$@r@z buralara da. Istanbul'da da tutar@z burdaki evlerden. Su sesleri duyulur bir ev. Ovar@z onun tahtalar@n@, sereriz o%rtu%lerimizi serin, temiz. Tas$@r@z c$es$mele- rinden sular@m@z@. S@zar testilerden d@s$a serinlik. Toprag~@m@z olmasa da, toprag~@ ag~ac@ go%ru%ru%z. Is$ler Naciye en gu%zel o%rtu%leri, yast@k bas$lar@n@. Herkes s$as$ar, [Nas@l yapm@s$ Hala Adile'nin gelini Naciye han@m bu a*s$@k yolunu, hem de hic$ gecs$etmeden iplig~i.] Korkmazd@m o%lmekten gurbette. Beklerdim ne zaman gideceg~im Idris'in yan@na. Meltem bas$- lam@s$t@ esmeye. O%g~le az@g~@m@z@ yiyip do%nerken, bir s@g~@r su%ru%su% gec$mis$ti yan@m@zdan. Bo%g~u%rleri ak lekeli inekler ag~@r ag~@r bize bakm@s$lard@. S@rt- lar@nda hic$ karg@lan@p da delinmis$ tu%ysu%z bir yer yoktu. Memelerinden belliydi yeni dog~urduklar@. C$og~u buzag~@lar@n ayaklar@ su%ru%ye kat@lacak gibi gu%c$lenmedikc$e c$@kmazlar otlamaya. Memeleri dolup sanc@yan gu%rbu%z hayvanlar arada bo%g~u%ru%yorlard@. [Iyi bakarlar hayvanlara burda mari Hasan,] demis$tim. Hasan da gu%lu%yordu. Elleri olmam@s$t@ daha burdaki gibi. Tutup oks$am@s$t@ birinin s@rt@n@, [Naciye'nin sac$lar@ sanki, Hala Adile,] demis$ti. Naciye hemen al c$uha. Keyiglenince og~ullar@m [Hala Adile] der bana. Yeniden kuracag~@z diyordum iyi bir du%zen. Gelmis$tik kendi vatan@m@za. Belki kalmayacakt@k sabahlar@ avlulara c$ardaklara. Yazm@s$t@ gazeteler, o%yle derdi Hasan: [Irkdas$lar@m@za ac$t@k vatan top- raklar@n@. Hu%ku%met olarak, du%s$u%nu%ru%z herbir ihti- yac$lar@n@...]

[Edirne'nin ko%pru%lerini go%rmu%s$ mu% de bu yalak ag~@l@lar@n k@zanlar@, derler Sabahat'a Edirne c$in- genesi... Benim ak@ls@z gelinim de, keser onun alt@n sac$lar@n@. Bak! ben c$@karm@s$ m@y@m ak o%rtu%mu% ka- famban? Bag~@r@rlar bana sokak uc$lar@na kadar, 'Ga*vur nine! Ga*vur nine!' diye. Belli ki bunlar ga*vuru san@rlar bir bas$ka fenal@k. Cahil olmas@n kimse, bilmez o zaman bas$kalar@ da insand@r. Kesme Naciye sac$lar@n@ bu masumun.] Naciye yengemin deg~is$meyen yu%z anlam@ ic$inde ag~lad@g~@n@ zor anlam@s$t@k. Ninem sevgisini go%ster- meden sevme to%resine olan bag~l@l@g~@n@ unutup, sar@l@vermis$ti gelinine. Bu ilk kez oluuordu bunca y@ld@r. Bir de sayarsak du%gu%n gecesi o%pmu%s$tu% onu. Ama bu denli ic$ten bir sar@lma deg~ildi o. Kuracag~@ yetkiyi pekis$tirmek ic$in o%lc$u%lu%ydu%. [Ag~lama bre < P 107.> sineman@n yan@ndaki arsada, kos#maca, saklambac# oynard@k da, boynumuz karar@p kirlenmezdi. On- lar@n c#ocuk boyunlar@ zamanla yerles#mis# bir kir dalgas@yle kapl@yd@. Y@kan@yorlard@ arada kus#kusuz ama kirliydiler. Yengemin tek tutkusu burda da memleketlerinin to%relerini ayakta tutmakt@. Temizlik onlar@n geldikleri yere olan bag~l@l@klar@n@ kan@tlayan tek gu%c# olmus#tu. Aks#am bas@nca, sokaktan eve do%nerdik, yor- gunlug~u bilmez c#ocuklug~umuzun savruk nes#e- siyle. Ak patiskadan perdeler s@k@ca kapat@ld@ m@, mutluluk dolu eski du%zenleri yeniden kurulurdu. Amcam y@kan@p paklan@p giyinirdi. Onun ev giyimi, bir gece h@rkas@, uzun c#izgili bez bir pantalondu. Hirkas@n@n alt@nda, ele gu%ne giymek ic#in dikilip, iyice eskidig~inden eve ayr@lm@s# bir mintan olurdu. Bu mintanlar@n ustaca yap@lm@s# yamalar@n@ go%rmek gu%c#tu%. Yengem buralara gelince, is#leyip satmak istedig~i is#lerine al@c@ bulamad@g~@ndan, o u%stu%n ig~ne ustal@g~@n@ bizim dikis#lerimize vermis#ti. Ninem, [Alm@yorlar mari, Naciye'min is#lerini,] derdi. [Ev sahibimize so%yledim. Bir yas#l@ kad@n, hic# gu%lmez. B@rakm@s# kocas@ bu evi. O da kalm@s# tek bas#@na.] `Zaten hep kocas@zd@m' der Adile Ha- n@m. [C#u%nku%, kocas@ gidermis# denizlere. Eh! zor olmus# kad@n@n gu%nleri. `Al bak Bihter han@m bu is#lemeleri,' derim. Dik yast@k bas#cag~@zlar@na, mis gibi uykular uyu yap@p bana dualar'-`Yok der. Ben dikerim dantela.' Derim, `o%rsu%n Naciye sana t@g~la en gu%zel dantelalar@.'-`Istemem der, makine dantelas@ daha ucuz.' Ne yapacak onca paray@ bu kad@n! Oturur tek bas#@na, bir bas#ka can yan@nda < P 108.> yok. Bu evden ald@g~@ para da tek cana yeter artar. Verdi bir tersane ustas@na u%stteki yeri. Gelecek yeni gelin, s#enlenecek bizim ev. Ama inmedi bir kurus# kiradan. Bir gu%n c#ekerim tulumbadan su, c#al@n@r kap@ durmadan. Bu aittaki Zehra han@m ac#amaz kalks@n kap@y@. Almam gu%nah@n@, ay@plamam kad@n- c@g~@, is#ler o cam parc#alar@n@. Naciye lig~enin bas#@nda. Gidip ac#t@m kap@y@. Gelmis# bir delikanl@ adam. Kuruca bir adam. O sordu: `Kiral@k varm@s# burda. Yeni gelin getireceg~im.' Bir sevindek Naciye'yle, hem nas@l... Dedim ben: `Eh c#@kacak bize bir koms#u. Etmeliyiz ona hep yard@m.' Inmez bu Bihter kad@n kiradan. O u%st kat. Al@r belki daha c#ok gu%nes#. Makine danteli nerde, Naciye'min dantelleri nerde. O, hasat@ beklerken c#ardakta oturup is#lerdi. Gu%nes# al yanaklar@na gidip geldikc#e aks#am yelinin c#@k- t@g~@n@ anlard@m. Eh onlar da bir gu%nmu%s#...] Amcam@ rahat ettirmek c#abalar@n@ hic# yeterli bulmazlard@ ikisi de. Geceleri,b@rakt@klar@ evlerine yeniden do%mnmu%s# olma duygusu onlara bir sav- rukluk, bir gevezelik verirdi. Ninem o%rdu%g~u% ilmik- lerin say@s@n@ unuttug~unu, c#orap koncunun genis# olacag~@n@ so%yleyince, yengem oray@ so%kmesi ge- rektig~ini, yoksa c#orab@n boru c#ic#eg~ine do%neceg~ini so%yleyerek yan@tlard@ onu. Ninem, so%k demenin kolayl@g~@ndan, o%rmeyenin bunu umursamadan so%y- lemesinden yak@n@r@d@. Bu konus#ma tatl@ bir tart@s#ma gibi su%rerdi. Amcam onlara kat@lmazd@. Uzun kir- pikli go%zleriyle, durgunlug~unu su%rdu%ru%rdu%. Kirpik- lerinin bu as#@r@ uzunlug~u, ondaki bir erkeg~e yak@s#@r yu%z c#izgilerinde tek yan@lmayd@. Bazen durup du- rurken, [So%k demesi kolay, Naciye,] derdi, [Hala Adile hakl@.] Ninemle yengem, karmakkar@s$@k c$a- bucak yan@tlarlard@. [Ya bre Hasan bu kar@n oldu bir geveze. Hem bana unutkans@n der, hem kaybeder her gu%n, s$is$leri ve c$oraplar@.] Amcam yen- geme bakar, bizi s$as$@rtan sevgi yu%klu% sesiyle, [Olmal@s@n sen biritaatka*r gelin Naciye. Bak k@z- maya gelmez Hala Adile,] derdi. Bu, aralar@ndaki mutlulug~un doruk noktas@ olurdu. Ninemle yengem, onun yaralar@n@ yitirdig~ini, her s$eyi biraz da olsa azaltt@klar@n@ san@p mutlan@rlard@. Bu iki kad@n@ s$as$k@n, kayg@l@ yapan is$inden hic$ so%z etmezdi amcam. Ama onlar, o suskunluh~un tedirginlig~ini atamazlard@ ic$lerinden. Gu%ldu%g~u% zaman ayd@nlanan yu%zu%yle amcam@n onlar@ ne denli sevdig~i her tu- tumundan belli olurdu. Bizi de c$ok severdi. Bur- daki bayramlar@nda, onlar bizim sevincimizin d@- s$@nda mutlu deg~ildiler. Gene de ag~@rbas$l@, gerekeni yap@yorlard@. O s$as$@lacak bayramda ilk kez hems$erilerinden birilerinin geleceg~ini mu%jdeledi amcam. [Ishak] dedi, [kar@s@yle Eyu%p`e gitmis$. Bugu%n do%nu%s$te bana rastlad@lar vapurda. Diriler kavus$ur derler ya, dog~ru. Verdim buran@n tarifini. Gelecekler o%p- meye elini senin. Ve soracaklar herbirimizin hat@- r@n@.] Ninem gene gereksiz do%nmeye bas$lad@ odada. -Hangi Ishak mari, og~lum? Hay allah, bizim Ishak m@? Deme mari Naciye, deme mari Hasan, olmal@ bir hay@r bunda. Hay allah, olmal@ bir hay@r. Go%rmu%s$u%m du%n gece ru%yamda aln@ ak@tmal@ k@r- m@z@ taylar, sulam@s$@m onlar@ yes@il yalaklarda. Var bunda bir hay@r... < P 110.> Konuk beklemenin seninci, burda gec#irdikleri bayramlardan birine ilk kez anlam katm@s#t@. -- Bayram dedig~in, iyiliklerimiz pekis#tirmek deg~il midir, diyordu ninem. Bu da biz bize olmaz. Olmal@ bas#kalar@, bakmal@y@z ne kadar severiz on- lar@ ve seviniriz onlar ic#in. C#ok yas#as@n Ishak og~lan. O senden vard@r bes# yas# daha ku%c#u%k. Bir oyunda sizle bas# edeyim derken yar@lm@s#t@ aln@ tas#a c#arp@p. Anac@g~@ kos#mus#tu bana. [Tutmaz elim ayag~@m Bilmem ne yapay@m. Ishak'c#ag~@z kus#lar gibi c#@- g~@r@rd@. Y@kam@s#t@m duru suyla yaras@n@, kesme sar@ tu%tu%n bas@p sarm@s#t@m yumus#ak tu%lbentle. Hay bre Ishak hay. Demek onlar da go%c#men c#@km@s#. Eh nerde dururmus# anac@g~@? Iyi bir kad@nd@, dirlikli bir kad@nd@. Amcam, [O%lmu%s# anas@,] deyince ninem, [Nerde o%lmu%s#,] diye sormus#tu. [Memlekette. Bura yo- lunun haz@rl@klar@ yap@l@rken.] Ninem susup, ak o%rtu%su%nu% ac#@p yeniden bag~- lam@s#t@. Ishak amcayla kar@s@ gelene dek, evin her yan@ yeniden go%zden gec#irildi. -- Olmas@n bir yaramazl@k herhangi bir yerde, diyordu ninem. Ishak'@n anas@ titiz kad@nd@. S#eri- fe'yi dog~urdug~unda sabah yard@ma c#@km@s#t@k. Evini bir gelin evi gibi bulmus#tuk. Camlar ard@na kadar ac#@k, perdeler uc#us#up dururdu. Tahtalar@ yeni sil- mis#ti. S#erbeti cam su%rahiye doldurup u%stu%nu%, pembe bir bezle o%rtmu%s#tu%. S#erife'cik oyal@ bas#l@- g~@n@n ic#inde uyoyordu. [Ne yapt@n k@z, kalk@p ayak- lara lohusal@g~@n@ bilmeden] deyince gu%lu%vermis#ti. < P 111.> Bir de ikram ic#in davranmaz m@. Hay mari Ishak hay, nas@l da s#as#ar@m bu is#e. S#erife dog~dug~unda o daha bes# yas#@ndayd@. Kafas@nda sac#lar@ dik durur boz bir og~land@. Mari s#as#ar@m bunlara ben. Ishak amcalar@ kars#@lama haz@r@g~@na bizi de katm@s#lard@. Sabahat'la kos#turuyorduk. Y@kanmas@ gereken yes#illikleri birimiz tulumbadan su c#ekip, o%bu%ru%mu%z y@k@yorduk. Evdeki al@s#mad@g~@m@z bu canl@l@k, gu%lu%s#u%mu%zu% c#og~alt@yordu. Sabahat mus- kas@n@n boynundan go%ru%nmesine art@k ald@rm@yor# du. Tulumbay@ gu%cu%mu%zu%n yettig~ince ayn@ h@zla c#ekiyorduk. Suyun c#evreye s@c#rad@kc#a u%stu%mu%zu% @slatmasi gu%lmemizi kahkahalara c#eviriyordu. Ni- nem yukardan, [Oldunuz siz de bir tango, gelecek Ishak hem de gelini, siz bag~@r@rs@n@z gurk tavuklar gibi,] diye sesleniyordu. Yengem, nedense arad@klar@n@ bulam@yordu. Bi- linen s#eyler sanki yerlerinde deg~ildi. O%g~le yemeg~ini ilk kez c#abuk, bas#tan savma yedik. Amcam@n oldug~u gu%nler yemek ayr@ bir o%nem kazani@rd@. Tek c#es#it olan yemeg~imizi dizlerimize pes#kirlerimizi koymay@ bile unutarak yedik. Durmadan konus#up gu%lu%- yorduk yemekte. Amcam bize bak@p, [Bunlara oldu bir hal Hala Adile,] diyordu. [Bilmezsin sen onlar@, nedir onlar,] diyordu ninem. [Ne c#ekeriz onlardan biz.] So%ylediklerine yu%zlerinin anlam@ hic# uymuyordu. En bu%yu%k ilenc#leri bu anlamlarla so%y- lese, en bu%yu%k sevecenlikleri tas#@yacakt@ gene de. Kus#luk vakti kap@ c#al@nd@. Biz ac#mak ic#in se- g~irttik. [Yok,] dedi ninem, [Naciye ac#s@n.] Yengem as#ag~@ indi. Merdivenlerden konuklarla c#@karken, < P 112.> ninem ilk kez giydig~ini go%rdu%g~u%mu%z mor kadife ceketinin yenlerini du%zeltti o%zenle. Amcam oda kap@s@na dog~ruldu. @lk yengem girdi ic#eri, ard@ndan Ishak'@n gelini dedikleri uzun boylu, u%stu%nde yengemin yeldirmesi gibi bir giyim olan kad@n, sonra da kafas@n@ tas#la yarm@s# olan Ishak amca girdi. Biz Ishak amcay@ umdug~umuzdan yas#l@ bulduk. Odada k@sa bir susma oldu, amcam Ishak amcay@ omuzlar@ndan tutup yanaklar@ndan o%ptu%. [Hos# gelmis#siniz evimize Ishak,] dedi. Sonra Ishak amcam@n gelinine do%nu%p, [Sen de hos# gel- mis#sin gelin,] dedi. Ishak amca, amcam@nkine es# bir kara elbise giymis#ti. Giyimindeki tek eski s#ey kunduralar@yd@. O%ylesine u%stu%ste yamanm@s#t@ ki, tas#@nmas@ gu%c# bir go%ru%nu%m alm@s#lard@. Ninemin elini o%pmeye dog~ru giderken, [Kunduralar@m@ c#@karmay@ unut- mus#um,] dedi. Naciye gelin, [C#@k c#@k buras@ daha c#@karma yeri deg~il,] dedi. [Unutmus#um.] Ishak amcam@n gelini, [Bizde de o%g~renemedi hic#,] dedi, [nerde kundura c#@kar@l@r. Bir zaman b@rakt@ sokak kap@s@nda. Ya da girer odaya, is#te bo%yle. La*z@m ona bir avlulu ev.] Ninem, Ishak amcan@n gelinini beg~endig~ini belli eden bir tutumla, sedirden ayag~a kalkt@. Elini geline uzatt@. [Evet la*z@m hepimize bir avlu, Ishak'@n gelini,] dedi. [Hos# gelmis#siniz buralara.] Yeniden susuldu. Amcam, Ishak amcan@n kunduralar@n@ d@s#ar@ c#@karan yengeme bak@yordu. Yengem her bayram giydig~i sar@ ipekten giyimini giymis#ti. Bollas#an belini bir mavi kemerle s@km@s#t@. Onun giderek zay@flad@g~@n@ tu%mu%mu%z go%rdu%k. < P 113.> -- Ne dersin kardes#im Ishak, dedi amcam. Gec# s#o%yle, ko%s#eye otur... Ishak amca, kar@s@, ninem sedire s@rayla otur- dular. Ishak amcan@n gelini yeldirmesini c#@karma- m@s#t@. Ayag~@nda kal@n iplik c#oraplar vard@. S@rt@ndan as#@p gelen ayd@nl@k, c#evresini hareliyordu. Bas#@ndaki renkli parlak o%rtu%nu%n yanlar@ndan tas#m@s# sac#lar@, sar@, p@r@l p@r@ld@. Kuru, kemikli ellerinin birine k@r- m@z@ tas#l@ bir yu%zu%k takm@s#t@. Ishak amcan@n aya- g~@nda, ninemin amcama o%rdu%g~u% yu%n c#oraplar@n ayn@ vard@. Uzun boylu insanlar@n c#og~u gibi, Ishak amca da elleriyle genis# hareketler yaparak konus#u- yordu. Biz Sabahat'la hem Ishak amcay@ hem onun gelinini sevmis#tik. Ninem oturdug~u yerde, mor kadife ceketinin daha aklas#t@rd@g~@ bas#o%rtu%su%yle, mutlu, gu%lu%mser duruyordu. Onu ilk kez bo%yle, her s#eyle uyus#ma halinde go%ru%yorduk. Amcam, Ishak amcan@n anlatt@g~@n@ dostluk dolu bir ilgiyle dinliyordu. -- C#al@s#@r@m ben dericilik is#inde, diyordu Ishak amca. Burda, sereriz derileri kurusun, diye. Belki go%rmu%s#su%ndu%r o kale surlar@n@. Ordad@r bu deri yerle- ri. Bulamad@k bir bas#ka is#. O%g~renmemis#iz memlekette topraktan, hayvandan bas#ka s#ey. Bir go%z oda tutmus#uz Rami'de, ben giderim s#afakta is#e, gelirim ta yats@da. Anca yatmak, yemek ic#in kal@r bir vakit. Iyi oldu rastlad@m Hasan'a, yok bir konug~umuz, bir tan@s#@m@z, ag~@rlayal@m onlar@. Bu da yabanc@lar buralar@ hep. S#erife kald@ memlekette, gelmedi, diretti. Olmaz oralarda art@k tat tuz. Ama o der, [Giyemem gu%rbu%z bedenime dar cepken. Biz ancak oluruz dede toprag~@nda rahat...] Ishak amcan@n gelini utanc#la gu%lu%msu%yordu kocas@ konus#urken. Ninem c#abuk c#abuk, [Mari Ishak deg~ilsiniz art@k yaln@z,] dedi. [Gelsin, gelin hep buraya s@k@ld@kc#a, olsun bizle bir arada. Na- ciyem yapar ona ablal@k. Says@n beni de bir anne. Says@n c#ocuklar@ kardes#i. Olmad@ m@ daha bir c#ocug~unuz? Eh daha genc#siniz bre k@zanlar@m. Daha kurumad@ ilikleriniz. S#erife'cik olmal@ benim topraktan herhal. Bir c#ak@r k@zd@ o da, tuttu c#ak@r damar@ bildim. Oralar bizim yedi go%bek vatan@m@z. Olamaz bize yabanc@...] Ishak amca susmus#tu. Yengem gidip cam tabaktaki sak@zl@ s#ekerlerden getirdi. Ben arkadan su tutacakt@m. Sonra Sabahat kolonya serpecekti. Kolonya bitince de s#is#esi bizim olakt@. Bu is# bo%lu%mu% Ishak amcalar@n gelmesinin konus#uldug~u gece yap@lm@s#t@. Yengem s#ekerleri getirdig~inde biz de go%revlerimizi yapmak ic#in c#@kt@k. Sabahat, [Ishak amcan@n gelini ne gu%zel deg~il mi?] deyince, ben de, [Ishak amcan@n gelini ne gu%zel deg~il mi?] dedim. [Hele sac#lar@ alt@n gibi.]-[Ben de o%yle demek istemis#tim,] dedi Sabahat. Bize verilen go%revi bu%yu%k bir o%zenle yapt@k. Deminki konus#man@n odada bir s#eyler deg~is#tirdig~i anlas#@l@yordu. Ninem, [Bak Ishak,] dedi, [bu aks#am birlikte yemek yiyeceg~iz. Onun ic#in gelin c#@kars@n yeldirmesini.] Yengem de, sessizlig~i yok etme c#abas@yle, Ishak amcan@n gelininin soyunmas@n@ u%stelemeye bas#lad@. [Yok, olur mu ya?] filan de- diler o%nce. Sonra Ishak amca kara ceketini, gelin de yeldirmesini c#@kard@. Ic#inde, t@pk@ yandaki oturan astc#avus#un kar@s@n@n giyimine benzer su%slu% bir < P 115.> basma vard@. Kollar@na, yakas@na, kendi kumas#@ndan f@rf@rlar c#evirmis#ti. Minik minik du%g~melerle ilikle- dig~i yakas@, ince gu%zel boynunu bir c#ic#eg~i c#evreler gibi c#evreliyordu. Sabahat'la ben o%ylesine vurul- mus#tuk ki Ishak amcan@n gelinine, bir de bu gi- yimi go%ru%nce. Yengemin sedirin u%stu%ne b@rakt@g~@ s#ekerlikten arada uzan@p s#eker yiyorduk. Ninem, Ishak amcan@n sag~l@g~@n@n iyi go%ru%ndu%g~u%nden so%z ediyordu. Sesi inand@r@c@ deg~ildi. Biz onun sesini iyi tan@rd@k. [Siz,] diyordu, [Hasan'la sen, og~lum Ishak, ak tenli adamlarm@s#s@n@z. Bilmezdik biz bunu eskiden. Iyi ki, geldik de buralara o%g~rendik is#in dog~rusunu.] Bu s#akaya gu%lu%yorlard@ birlikte. Konus#malar s@klas#@yor, arada birbirlerine beklemeden anlatt@klar@ oluyordu baz@ s#eyleri. Yeni silinmis# kilimlerin, morlu yes#illi renkleri canl@ canl@ duruyordu odan@n ortas@nda. C#evremizdeki her s#eye bir bas#kal@k gelmis#ti. Biz Sabahat'la gidip Ishak'@n gelininin ya- n@na oturduk. Ninemi, yengemi, amcam@, bu hic# tan@mad@g~@m@z canl@l@klar@na, nes#elerine do%ndu%renin gelin oldug~u kan@s@na varm@s#t@k. Bir ara Zehra teyzeden, evin kiras@ndan so%z ac#@ld@. Verilen ki- ralar@n, kazan@lan paran@n yar@s@ oldug~unu yeniden beraberce s#as#t@lar. Ama as@l s#as#@lmas@ gerekenin yukar@ gelecek olan yeni gelin oldug~una karar verdiler. [C#ok yoksullar Istanbullular k@zanlar@m,] diyordu ninem. [Bu evlere gelin gelecek, olur mu bu kadar yoksulluk. Yeni bir tek s#eyleri olmayacak. Hasan'la Naciye'm yapm@s#lard@ bir du%g~u%n. Sen delikanl@yd@n marim Ishak. Ic#mis#tin erik rak@lar@n@ hora teperken, y@g~@lm@s#t@n kus# kirazlar@n@n dibine.] Burda, Ishak amcan@n gelini, eliyle ag~z@n@ o%rtu%p < P 116.> gu%lmesini azaltmaya c#al@s@yordu. Ishak amcaysa, delikanl@l@g~@n@n o eski utanc@n@ yeniden duyarcas@na, yere bak@yordu. Sabahat kalk@p kolonya serpti arada konuklar@m@z@n ellerine. Bu meneks#e kolon- yas@n@n s#is#esi, nedense c#am kozalag~@na benziyordu. Ishak amcan@n gelini, [Yeter Sabahat'c#im,] dedi. [Ishak amcana bos# yere koku serpiyorsun. Onun burnu koku alm@yor art@k.] Bunu so%ylerken sevgiyle kocas@na bak@yordu. Biz gelinin s#aka yapt@g~@n@ sanarak sesli gu%ldu%k. Onu, hic#bir c#abas@n@ bos# c#evirmeyecek denli be- g~enmis#tik. Yengem, [Oturun, s@kmay@n gelini,] de- yince; [Yok can@m,] diyordu gelin, [ben c#ocuklar@ c#ok severim.] Bu beklenmedik hatay@ yapmak ikisini de s#as#@rt@yordu. O%te yanda ninem, amcam, Ishak amca, geride b@rakt@klar@n@ o%ylesine ince ayr@nt@larla anlatmaya bas#lam@slard@ ki, amcam@n tu%m unutmus# go%ru%ndu%g~u% s#eylerine, ne denli canl@, s@cak, deg~is#memis# kald@g~@n@ duymak s#as#@rt@yordu yengemi. Ninemse bu duruma u%zu%lek aray@ bulamam@s#t@. Kendilerini iyice kapt@rm@s#lard@ ko- nus#maya. Buralardan ilk kez so%z ediyordu amcam. -- Istanbul'un yaz@ daha c#ok diyorlar bize, tozdan bas#ka ne go%ru%ru%z kardes#im Ishak? O da yap@s#@r kal@r. Bir ru%zga*r@ var, s@cak eser. Denizi ko- kar o%lmu%s# hayvan gibi. Derler, varm@s# o%telerde ac#@k denizler, koyu mavi, ak dalgal@. Biz go%rmedik, bil- meyiz. Bir de gu%ru%ltu%lu% kalabal@k, insanlar sec#ilmez, hepsi sanki ayn@. Ama c#@kacag~@z oralara da bir gu%n, biz olmasak da bunlar c#@kacak... Kendilerini, dertlerini, daha ac#@k sec#ik anlatmak istediklerinde geldikleri yerin dilini konus#uyorlard@. < P 117.> So%zcu%klerin kimisi bize gu%lu%nc# geliyordu. Yeniden Tu%rkc#eye bas#lad@klar@nda ilgiyle dinliyorduk. Yen- gem lambalar@ yak@nca, aks#am@ go%rdu%k. Konuklar@m@z ic#in bu gece iki lamba yakm@s#t@k. Oday@ saran sar@ ayd@nl@k, amcam@n, Ishak amcan@n go%lgelerini uza- t@yordu. Yemek haz@rl@g~@na giris#en yengemi gelin de izlemis#ti. Yengem o%nce bu davran@s#a kesinlikle kars#@ koyduysa da sonra beraber odadan c#@kt@lar. Ishak amca, ninem, amcam, onlar@ o%vu%nc#le izle- diler arkalar@ndan. O%ylesine rahatt@ ki, yu%zlerinin anlam@. -- Iyi bir k@z, dedi ninem, Ishak, kad@n bir k@z. Anan da olayd@ burda. O%lu%m beni almaz. Ne- yimi s@nar anlamad@m. Dayan@kl@l@g~@m@ m@? Amcam arada yapt@g~@ c#@k@s#malara benzemez bir tutumla kalk@p ninemin yan@na gitti. -- Bre ana. Ne c#ag~@r@rs@n o%lu%mu% ikide bir. Hani senin y@k@lmazl@g~@n. Ishak'@n anas@, bas#kalar@n@n anas@ seni @smarlad@ buralara. Buralarda tan@s#la- r@m@z@ bulacag~@z bir bir evelallah. Gelecekler ellerini o%pmeye. Hala Adile diyecekler, anlat to%relerimizi c#ocuklar@m@za. Anlat al@n terini, muhtac#s@zl@g~@. Ninem, go%zlerine biriken yas#lar@ toplayamad@ birden. Ak o%rtu%su%nu% c#ekip kurulayana dek, ak@verdi yas#lar yanaklar@ndan. Ishak amca o%ylece, perdenin ucundaki karanfil is#lemelerine bak@yordu. O s@ra yengem yemek tahtas@ elinde, arkas@nda da pes#kirle testiyi alm@s# gelin, girdiler ic#eri. Hic#bir s#ey anlama- m@s#c#as@na sofray@ kurmaya bas#lad@lar. [ilk minder daha la*z@m,] dedi yengem. [S#u ko%s#e yast@klar@n@ koysak olur mu? Bu iki geveze otursunlar.]-[On- lar m@ geveze?] dedi gelin. [Geldig~imizden bu yana < P 118.> dinlerler, hic# konus#tuklar@ yok.] Sonra yengem bas#@n@ kald@r@p dog~ru nineme bakt@. [Hala Adile,] dedi (bunu onun ag~z@ndan ilk kez duyuyorduk. Yengem sanki bunu so%ylemekle birkac# yas# yas#lan- m@s#t@) [gelin demin as#ag~@dayken, bizim oralardan bir tu%rku% m@r@ldand@. Sesi c#ok gu%zel. Belki so%yle- yecek yemekten sonra bize tu%rku%ler. Yapacag~@z ilk bayram@m@z@ burda, sag~l@kl@, muhtac#s@z.] Yemeg~e oturdug~umuzda sessizlik yeniden bas#- lam@s#t@. Ninem bo%rekten bir parc#ay@ kopard@ktan sonra bize bakt@. [Ben de oldum art@k bir ihtiyar. Hem de zevzek bir ihtiyar.] Onu yan@tlayan olmad@. Bunu Sabahat da, ben de c#ok u%zu%idu%k. Yemek ayn@ sessizlik ic#inde yendi. Bu%yu%kler birbirlerinden c#ekinircesine susmay@ su%rdu%rdu%ler. [Bu bo%reg~i hep yapsana bize, yenge,] dedig~imde, beni yaln@z Sa- bahat yan@tlad@: [Evet, hep yapsana, Yenge.] Yemekle ilgili s#eyler toplan@p kald@r@lana dek, Sabahat'@n annesine [yenge] demesine bile kim- senin gu%lmedig~ini go%ru%p, daha gereksiz bulduk kendimizi odada. Gelinle yengem do%nu%p ic#eri girince, dog~ru ninemin yan@na gittiler. [Bugu%nu%n bayram tela*s#@ndan,] dedi yengem, [elini o%pmeyi unuttum anac@g~@m. Ver elini o%peyim.] Ninemin yu%zu% ar@nd@ du%zeldi. Elini o%pen yengemi kucaklad@. Hepimiz, kac#@rd@g~@m@z bak@s#lar@m@z@ birbirimize c#e- virdik. Ishak amca geldig~inden bu yana o%ne dog~ru eg~ilerek oturdug~u sedirin arkas@na yasland@. Amcam, [Tu%tu%n ic#er misin, Ishak?] dedi. Ak madenden tabakas@n@ uzatt@ konug~una. Ninem de, [Ben de yaka- y@m bir sigara, mari Hasan,] dedi. U%c#u% de dumanlar@ havaya yayarak sigaralar@n@ ic#meye koyuldular. < P 119.> Is#te o s@ra Ishak amcan@n gelini bir tu%rku% so%y- lemeye bas#lad@. So%zleri onlar@n geldikleri yerlere dairdi. Biz anlayam@yorduk ama, ezginin yumus#ak, ic#li etkisi oday@ sar@vermis#ti. Ishak amcan@n gelininin sesi yeniyetme bir k@z sesi gibiyidi. Insan@n ta yu%- reg~ine deg~iyordu. Sonra tu%rku% so%yledig~i yeri ya- banc@laman@n utanc@n@ yenince, daha gu%r daha s@cak oldu. Odam@z@n ne denli gu%zel oldug~unu bunca sezmemis#tik s#imdiye dek. Bu odada olan insanlar@ o kadar dog~rulay@p gu%zelleyen bir tu%rku%ydu% ki bu, ninemin etiyle, kan@yla bag~l@ oldug~u o yerler@, bize yeterince anlatamay@s#@na s#as#mamak gerekiyordu. Tu%rku% onun anlatmak istedig~i her s#eyi tek tek ar@t@p diriltiyordu. Ninemin ormanlar@n@n dibinden ko- caman p@narlar ak@yordu. Onun her iki so%zu%nu%n biri olan gu%nes# en gu%c#lu% sar@s@yle dog~up dag~ ho%- yu%klerine dek giriyordu. Tu%rku%yu% su%rdu%rdu%kc#e Ishak amcan@n gelini, amcam@n, ninemin, yengemin, Is- hak amcan@n yu%zlerinde yeni anlamlar, yeni mutlu- luklar c#og~alt@yordu. Her so%zcu%g~u%nu%n getirdig~i iyiles#- tirici gu%c#, hu%znu% bilen ama ac@y@ bilmeyen bize bile ulas#@yordu. Birbirlerine hic# bakm@yorlard@. O%ylesine kapal@ olmaya al@s#m@s#lard@ ki, uzun su%redir, bir yanlar@nda durulup kalm@s# yas#amanin, birden zor- layarak, kaynayarak gelen bu al@s#@lmad@k bu%yu%mesini, kendilerine do%nu%k kars#@layabiliyorlard@ ancak. Ishak amcan@n gelini yeni bir tu%rku%ye gec#mis#ti. Ezginin h@z@ artm@s#t@. Birden yengem de tu%rku%ye bas#- lad@. Konus#ma sesinden daha ince, daha parlak bir sesi vard@ tu%rku% so%ylerken. Onu amcam izledi. Ishak amcan@n da kat@lmas@yle sesler gu%rles#ip sevinc# dolmus#tu. Biz de yavas#tan ellerimizi c#@rpmaya < P 120.> bas#lad@k. Deminki du%s#u%nme, anma tu%rku%su%nden sonra gelen, sevinc#, mutluluk tu%rku%su%ydu%. Herkes birbirine bakt@. Ninem, -- Mari k@zanlar@m, dedi, bu du%gu%n bayram tu%rku%- su%du%r. Bunun bir de hora tepmesi olur. Haydi davran@n. Bunlar@ so%ylerken ag~lad@g~@n@ bilmiyordu. Onun- kisi ag~lamak deg~ildi kus#kusuz. Birikmis# tortular, horlamalar des#ilmis#ti, ak@p gidiyordu. Amcam gelip ninemin elini o%ptu% yeniden. Ishak amca bas#ta, yan@nda Ishak amcan@n gelini, yengem, amcam ayakta s@ralan@p birbirlerinin omuzunu tuttular. Oyun- lar@n@ kutsarcas@na bir an dimdik durdular. Sonra, o%ne dog~ru s#o%ylece bir eg~ilip oyunlar@na bas#lad@lar. Biz Sabahat'la yer ac#mak ic#in geriye c#ekildik. Bas#larda ag~@r ag~@r, sonra gittikc#e uyumlu bir h@zla oynuyorlard@. Tu%mu% genc# k@z, tu%mu% delikanl@yd@ sanki. Ne gu%zel insanlard@ onlar. Biz de Sabahat'la s#as#@p kal@yorduk. Hic# tan@mad@g~@m@z, hic# bilmedi- g~imiz kis#ilerdi bu odam@zdaki oyunu su%rdu%renler. Gu%c#lu%, ince, sevecenlik doluydular. Ninemim, [O kald@ karanl@klarda, o yapamaz gu%nes#siz,] demesini dog~ruluyordu her yapt@klar@; tu%rku%yu% sevinc#le so%y- lerlerken. Oyunlar@ kaba ayr@nt@s@z yas#amam@z@ as#@p incelikleri, duyarl@klar@ inanc#lar@ yay@p c#og~alt@yor- du. Geldikleri yerlere olan tutkular@n@ hakl@las#t@r@yor- du. Go%klerin, gu%nes#lerin alabildig~ine uzan@p gittig~i bolluk yerlerinin tu%rku%leriydi bunlar. Bu danslar, kad@n-erkek her s#eyi paylas#mas@n@ bilenlerin, ala- bildig~ine su%ren yes#il alanlar@nd@. Ninemin o%nu%ne geldi birden Ishak ancan@n gelini, [Haydi Hala Adile,] dedi, [bas#@ sen tuta- caks@n.] Yas#l@l@g~@n@ as#an bir utanmayla direnen < P 121.> ninem, sonra kendisinden beklenmez bir dikdur- mayla, kararl@ ayag~a kalat@. Og~lunun hayli yukarda kalan omuzunu tuttu. Bu kez h@z@n@ azaltt@klar@ oyuna bas#ka uyumlar katan davran@s#larla do%nmeye bas#lad@lar. Tu%rku% gene deg~is#mis#ti. Arada hepsi susuyor, Ishak amcan@n gelini, tek bas#@na tu%rku%su%z so%zler so%yluyordu. Bu so%yleyis#teki ic#tenlik, bir s#eyi anlatma yu%ku% bize de anlamad@g~@m@z kan@s@n@ veriyordu. So%zler bitince, dig~erleri tu%rku%yle yan@tl@- yorlard@ konus#may@. Sabahat'la elele tutus#tuk. Her s#ey o denli deg~is#mis#ti ki, duygular@m@z, tepkilerimi yerlerini s#as#@rm@s#t@. Sabahat gereksiz yere tak@nd@g~@ ag~lamakl@ yu%zu%yle onlara dog~ru eg~ilmis#ti. Sonra nineme seslendik: -- Ninecig~im bu ne tu%rku%su%, ne oyunu? Ninem, biraz kaym@s# terli, k@r@s#@k yu%zu%yle, minik c#ocuk burnuyla, gu%lmeler ic#indeydi. -- Hasat tu%rku%su% k@zanlar@m, dedi. Her hasatta bollug~u, bereketi bayramlamak ic#in so%yleriz, oynar@z. Naciye yengem yanaklar@n@n parlayan k@z@ll@- g~@yle, canlanm@s#, tiril tirildi. Ninemin yan@t@na candan kat@lm@s#t@. U%stu%ne titredig~i belli olan biraradal@k- lar@n@ pekis#tirircesine, -- Hasattan sonra s#ukranlar@m@z@ anlatmak ic#in- dir bu tu%rku%ler toprag~a, dedi. Ag~ac#lar @s#k@n vernmez. Toprak u%ru%n vermez onlar@ unutursak. Ya, is#te bo%yle benim fidanlar@m, benim go%c#menlerim. Naciye yengenin o eski uc#ucu gu%lu%mseyis#inin hic#lig~ini kavray@verdik. S#imdi gu%lu%yordu. Gu%lmesi duyarl@g~@n@, gerc#eklig~ini kazanm@s#t@.

-sen c$@k@nca is$in bitip gene yu%ru%erek iner, M@s@r C$ar$s@si'ndaki beg-endig-imiz bo%rekc$i var ya, kanarya kus$lar@ olan,orda o%g-le yemeg~imzi yeriz. N'olacak k@rk y@lda bir ziyafet.Onun ic%in Cag%al- og~lu'na yu%ru%yerek gidip gelmekten yorulmay@z, deg~il mi benim k@z@m? Istersek tatl@ bile yeriz. ko%pru%'den de eglen gu%ledo%neriz. Anne k@z sabah kalabal@g~@n@n aras@nda, yabanc@, c$abuk yu%ru%yorlard@. Annesi durmandan konus$u- yordu. Boyle konuskanl@g~@n@n oldug~u gec$mis$teki gu%ndu%. C$ocuk o zamanlar u%cu%ncu% s@n@ftayd@.O%nlu%g~u% ag%arik bir kara olmustu. kis basm@st@. Bu, kosedeki ko%mu%rcuden ko%mu%r alma gu%lerinin bslams@yd@. Mangal yakmay@ o%g~renmisti. Kap@da ilk c$aryi ates- leyip ko%mu%rleri dikine onlar@n u%zerine yerlestiri- yordu. Boruyu koyunka c%@t@rtlar basl@yslyor, ku%s$u%k k@v@lc@@mlar c$evreye sac$r@l@yordu. ko%mu%rler kizarip ates$ olmaya do%nu%ce her seyi unutup-arka si- rada oturmaya- Kizilay kolu'ndan yemek yemeyi -uluulusal bayramlarda siir okumamay@-ilk yalaz- lar@n mivilig~i yitene dek bekliyordu sokak kap@- s@nda. Odajar@na mangal@ ald@g~@nda u%rktu% s$eyler yok oluyor, eski ceviz masalr@nda -annesinin

en onurland@g~@ es$yalar@yd@- c$al@s$maya oturuyordu. Mangal@n o harl@ halini c$ok seviyordu. Annesi koral@ ku%llemenin gerektig~ini c$u%nku% bunula ancak ertesi gu%ne @s@nacak ates$leri kalabilecong-ini so%ylerdi. kulleri gu%zel, parlak korlar@n u%stu%ne kapay@p birini -en k@z@l@n@, en mavi olan@n@ ac$@kta b@rak@r- d@-, derslerinden ara verip mangala bakt@g~@nda s@cac@k duran tek kor, odan@n ss@g~inma olanag~@n@ art@r@rd@. Iste o, [hastabak@c@ olursun] dedikleri gu%n annesi kap@y@ ac$@p girdig$inde bir s$ey deg$is- incindeyd@. Konusmas@yle, dis$annin ari havasiyle dolduruvermisti oday@. -Aliyorar beni, bir iki gu%ne kadar bas$l@- yorum. Bashems$rieye c$@kt@m,, iriyari bir kad@n. Bir bir sordu. [Daha o%nce c$alis$tin m@? Kocan ne zaman o%ldu? Bu is$ dur durak bilmez, fazla marifetli olmak la*z@m deg~il, c$alis$iskin olmak gerek, yatak du%zeltmeyi, tu%ku%ru%k hokkalarini do%kmeyi, o%rdekleri temiz tut- mayi becermek yeter. Belki zamania hastalarin ates$ini alacak kadar bas$arili olursun. haftada iki gu%n izinli c$@kars@n, gecesi do%nersin. C$ocug~un var m@? Birakacak kimsen yok ha? 'Kendindi yo%netir, uslu' diyorsun. Ama ku%cu%kmu%s. Hic s@n@fta kalma- d@ m@? Aferin ona Genc$gu%zel kad@ns@n. Burada sluru olmz@ bulunir. Ciddi ol. Bir sey denirse senden bilirim. Malum,kanc@k ko%pek kuruk sal- lamad@kc$a hika*yesi. Boya filan da istemez. Ken- dinden mi yanag~@n@n, dudag~@n@n rengi? Is$te bilmem Uykun hafif mi?[du%s$u%n, bir is$ bulduck artik. lik

paraylaparala bir c$eki ko%mu%ralacag~im. Sana da sinemaya bile c$izme. Belki izinli geldig~im gu%nler sinemaya bils gideriz. Hic$ belli olmaz is$imizi iyi yaptictan sonra kim ne diyebilir? C$ikip ev sahibine haber vermeliyiz. Artik aks$amlari yog~urt alirken sokak kapisini hizli c$arpmasin. Dedim ya biz c$alis$tiktan sonra... Uy- kum da hafif. Bo%lu%k po%rc$u%k uyumaya alis$tim yil- lardir... Annesi is$e bas$layinca onun ismi [bizim has- tanedeki is$imiz] oldu. lik evden ayrilacag~i gece tahin helvasi aldilar bakkaldan. peynirle tu%kenmez yaptilar, masalarina mavi c$ic$ekli mus$ambalarini serdiler. Bu mus$amba eve babas@n@n yas$adig~i gu%n- lerdeki du%zenden kalmis$, ferahlig%in, korkusuzlug~un anisiydi. Nic%in babasini hep yasaycak sanmis- lardi? O da o%lecek gibi go%ru%nmu%yordu. O%yle du%- ru%st o%yle kesin bir amamdi ki; o%lu%mu%n sinsilig~i ona hic$ go%lgedu%s$u%rmemis$ti. Evin her gece ekmek alip gelen bir erkeg~in loklug~o, sessizlik olup yer- les$mis$ti odalarina.[yas$li da deg~ildi,] demis$ti an- nesi. Hic$ sekiz yas$inda bir c$ocuk babasiz kalir mi? Musambalarini annesi gereksiz yere bir iki kez silmis$ti. tu%kenmez tabag~indaki peynirlerin cizirtisi dinmemis$ti. Tahin helvasinin s$ekeri gevs$emis$, pu%- ru%zleniyordu. -Ev sahibyle konus$tum. Hic$ korkma, geceleri oda kapisini kapa sikica, uyu. O sabah namaza kalktig~inda seni, kapiyi vurup uyandiracak. [Co- cktur,] dedim. [C$ocuk uykusu doyumsuz olur, kalkamaz kendi kendine.] Her sabah helhavyla ekmek yersin. C$ay zaten sevmiyorsun. Elim yani- yor, diyorsun. Okuldan gelince mangalimizi yakar

sicacik oturusun. Benhim aklimi evde birakma. Sen akillikizsin. Gecelerie hic$ korkma. Dedim ya ev yalniz deg~il. Sen korkak deg~ilsindir. Bak sana neler alacag~im. Ag~ir hastalara o%zel yemek c%ikarmis$, Sariveririm pakete, gizli deg~il ha, zaten do%ku%lu%- yormus$.ziyafet c$ekriz kenimize. -Ben o yemekleri istemem anne. Yalniz hani, [O%rdekleri termiz la*zim,] demis$ti ya, o kadini, o%rdeklerini anlatirsin bana. Annesi susmus$tu. Tam dudaklrinda duran bir s$eyleri so%ylemekten vazec%ivirip. Gece yatag~a girdiklerinde -beaber yatiyorlardi epeydir-- ya- rinki derslerden birinin bedin eg~itimi oldug~unu bile unutmus$tu. Oysa bedin eg~itimi dersine o katilmazdi. Onun gibi katilmayanlarla, kori- dorlarda, hep ac$ik kalmis$ alt kat musluklarinin sesini dinleyerek, go%lgeli isiksiz camlardan kisi, kentin yapilarini seyrederlerdi. --S$ort, lastik pabuc$, soket c$orap beyaz olacak. Beyaz fan@na bluz gerek. lki tane olursa daha iyi. Terleyince edg~is$mek ic$in. Yu%ru%yu%ste 23 Nisan, 29 Ekim herkes c%ic%ek gibi olmali, du%zenli, bakimli Ben, yapamadik anlamam. Istedikten sonra, istemek yeter. Yardim kolundaki c%ocuklarimiz ic%in de du%- s$u%ndu%klerimiz var tabii. Ama bunu daha elzem giyim esayalarina ayirmak kararindayiz. O%nlu%kle ka- tilacaklar. O%nlu%kler gicir gicir u%tu%lu%. Kizlarda tafta kordela. Temiz, tertmiz omali herkes. Her Tu%rk c$ocug~unun her gu%n ovulmali. Kulaklarda sari

topak kirler go%ru%rsem ag~r@d@, ak@nt@ yapt@ anlamam, yersiniz setveli. Alt kat musluklar@ hic$ kapanmazd@ nedense. Ders aras@nda o%g~renciler musluklar@n bas$@na dolu- s$urdu. Hepsi su ic$erlerdi. Susayan da susamayan da. Itis$mek, suyun avuc$tan su%zu%lu%p kol yenlerinden ic$eri girmesi, bahc$ede eg~lenmenin gereg~i olan bag~r@s$lar@n bas$lang@c@yd@. Ders zili c$al@ncaya dek duyulmayan su sesleri, s@n@flara girilince o%ne ge- c$erdi. Annesinin s@rt@na sarilm@s$t@. [Her dedig~ini ya- par@m anne, sen u%zu%lme. Zaten o%g~leleri okulda yemek yiyorum. Akl@n bende kalmisan.] Annesi hic$ k@p@rdamam@s$t@. Uyumad@g~@ belliydi. Bedeni rahat, gevs$emis deg~ildi. Annesinin @s@tan kokusunu duymak ic$in iyice sokulmus$tu s@rt@na. Geceyi din- lemis$ti uzun su%re. Uyumak istemiyordu. lik kez gecenin uzunlug~unu o%g~renmeye bas$lam@s$t@. Sabah kalkt@g~mda kap@ vuruluyordu. Annesi yoktu. Okul o%nlu%g~u%, kalin iplik c$oraplar@, yu%n h@r- kas@ du%zen iskemledeydi. Dis$ardan vurulan ka- p@n@n sesiyle uyand@g~@n@ anlay@nca kalkmis$, [Ha- lida'n@m teyze,] diye seslenmisti. Ev sahibi kad@n hela*ya --ayni hela*yi kullanirlardi-- kovayla su do%ku%yordu. Giyinip masan@n bas$@na oturmustu, K@s$ ayd@nl@g~@ patiska perdelerden gec$ip ko%s$eli, u%s$u%tu%cu% yay@lm@st@. Okul c$antas@n@ al@p odadan c$@karken --hic$bir s$ey yememis$ti o sabah-- gerisin geri do%nu%p iskemleye oturmus$tu. Sonra da sessiz ag~lamaya bas$lam@st@. --Sen pekiyiyle bitirdin okulu. l@kokulu yok- sul bir c$ocug~un pekiyiyle bitirmesi kolay is$ deg~il.

Parasiz yat@l@ aliyorlarmis$ sizleri. O%yle de- diler bana. Muhtarlikta fakirlik ilmu%haberi c$@kar@r- ken tanimad@g~@m bir kad@n, [Ben de og~lumu zabit okluna sokacag~im ama kefil isteddeklerini, bir mal@ rehin go%stermek la*z@m oldug~unu so%ylediler, c$aresiz- lendim han@mc@g~@m,] dedi. Mal kim? Biz kim? mal@m@z olsa yu%zsuyu do%ker miyiz el kapilar@nda? Bizim ic$in olmaz o%yle s$ey. O kad@n dog~ru bilmiyor. Halka*g@nd@n@ ald@g~@m gibi c$ikt@m. Kimselere de dan@s- madim hic$. Zabit okullari pahalidir. Yok sila*hti, yok zabit elbisesiydi di mi ya? Hem can@m sormad@m. Ge- rekmez de. Sen gir bugu%n imtahana, her sorduklar@n@ c$at@r c$at@r bileceksin. Gerc$i binlerce o%g~renci kat@l@yor- mus$, aralar@dan yu%z yu%z elli kis$iyi al@yorlarmis$. Gene de sen kazanacaks@n, go%r bak... Benim ak@ll@ uslu k@z@msin. Isterlerse o%yle mal mu%lk gibi bir s%ey, ben derim ki, ne gerek? Benim k@z@m kalmaz s@n@fta. Devlet masraf@na ziyan vermez. Bunlar@ okulun mu%- du%ru%ne, bo%yle bir bir anlat@r@m. Hemen anlar. Hem canim o da b@z@m gibi bir insan. [Benim kizim y@l- lar@dr yaln@z uyan@r sabahlar@,] derim. [Hic$ s$imard@g~@ olmam@s$t@r kimseye. Bir gu%n bile c$@t@r@s@ duyulmam@s- t@r,] derim [Sanki o cocuk olmas$tir,] derim. Yokustan yukar@ c$@karlarken s@rt hamallar@n@n yu%klendig~i ka*g~@t toplar@n u%tsu%ne dog~ru yag~mur c$ise- lemeye bas$lad@. Yumus$ak bir haziran yag~muruydu. Kizla annesi gerekmeden, kars@ya gec$mek ic$in po- lisin arabalari durdurmas@n@ bekliyorlardi. Yag~murun yag~@s$@ h@zlanm@s$ti. lIkisi de bu o%nemli gu%n ic$in su%slen- mis$lerdi. Anne boynuna ipek es$arp takmis$ti, c$ocuk sac$ini @slat@p tas$l@ tokas@yle toplam@s$t@. --Korkuyor musun? Hic$ konus$tug~un yok sabah-

tan beri. hadi Sal@pazari'ndan bu tas$l@ tokanin es$ini alacag~@m sana olunca, ben de c$al@s$mam hastanede. Beraber c$ikar gideriz. Koltuklar al@r@z. onlara c$ic$ekli basma o%rtu%ler dikerim ben. Bir de ka- bul gu%nu%mu%z olur. Konulklari ag~@rlamak ic%in, eg~er unutmadimsa, anasonlu galeta yapar@m. Masraf ka- p@s@ olmaz. Belki, bir de ku%c$u%k hal@ al@r@z. Hasta pislig~i do%kmeden, koridorlarda kos$us$turmaktan kurtulu- rum. Hele o lizol kokusu yok mu, ic$ini u%s$u%tu%yor in- san@n. Bir de hep o%lu%mu% du%s$u%nmek. S$o%yle bir dag~@n eteg~inde olur gideceg~imiz yer, benim k@z@m. Herkes istanbul'da kalal@m derm@s$. Hepsini sordum bilenlere, o%g~rendim iyicene. Hu%ku%met tabii seni al@r. Biz @stan- bul'u ne yapacag~@z? Bize bir ev, k@s$@n ko%mu%g~u%mu%zde odun-ko%mu%r gerek. Bir de mutfag~imiz olur deg~il mi? Eg~er kefil falan derlerse,demezler ya, o kad@n@n uy- darmasi, og~luna gu%venmemsi. Sormad@m ordan burdan o is$i. Sade sen o%g~retmen olunca n'olacak, onlari o%g~rendim. Bize nereye tayin c$@karsa oraya gideriz, di mi? --Bu okulu kazanacaklar@n hepsi de benim gibi yoksul c$ocuklari mi, anne? Onu da o%g~rendin mi? imtihan oluyorlar. --O%yle ya yoksul c$ocuklari ki, parasiz yatili ic$in imtahan oluyorlar. --O%yleyse ben buray@ kazad@rim. O%zu%lme. Si- navi pekiyiyle bit@r@m. Arktik burda, arkadas$larim olur. Haftada @k@ gu%n sen hasteneden, ben okuldan c$ikip eve do%neriz. Sana da konuk gu%nlerinde bakkal bis- ku%visi al@r@m. S@navlar@n yap@ld@g~i okul kars$@ yo%ne du%s$u%yordu. Yeniden gec$tiler caddeyi, u%rke u%rke. Ara sokaktan yu%-

ruduler. Yuksek bir duvar@n yan@ndaki kap@da durdu- lar. Okulun o%g~renci giris$ kap@s@yd@ bu. Icerden ug~ul- tular geliyordu. Yag~mur tas$ duvarlar@n aras@ndan c$i- kan aykiri yesillikleri parlatmis$ti. --Bizden de erken gelender olmus$, Gec$ mec$ kalmis$ olmayal@m? Hademe giyimli bir kadin onlara dog~ru yu%ru%du%, tas$l@ yoldan. Bezgin al@s$@k bak@s$lar@yle anne, k@z@n u%stu%nden dis%arda bir s$eye bak@yordu: Anne, sayg@l@ sordu: --Geciktik mi acaba? Cocuklar@n c$og~u gelmis$. Hademe kad@n ilgisiz, --Parasiz yatili imtihanlar@n c$ocuklari hep erken gelir. Hic$ geceikmezler. C$ocuk annes@nden ayr@ld@ kiyisi duvarli tas$ yolda yu%ru%meye bas$lad@. Hademe kad@n, g~ormedikleri otur- mus$, yu%n o%rmeye bas$lamis$ti bakti. Dis kapida annesi yakmurun altinda gu%lu%mseyerek duruyordu.

Yaz aylar@nda, ku%c$u%k iskelenin den@z kokusu ala- bildig~irlas$@rd@. Bu%yu%k kentin tu%m c$o%pu%nu% buraya do%kerlerdi. K@y@daki bak@miz, tahtalar@ kurumus$ san- dallar@n dibine karpuz kabuklar@, yumurta kabuklar@ ku%melenirdi. Denizde c$ok kalmaktan yumus$ay@p sek- lini yirtirmis$ birc$ok s$ey daha yeniden c$ekilir- di. Bu%yu%k kentin ic$ denizi bir c$amur batag~iolmus$tu. Ic$inde kimseler yokmus$c$as@na gidip gelen ku%c$u%k va- purlar, kalinlas$m@s$ suyu yarip iskeleye yanas$@rd@. Bu vapurlar@n yolkular@ sabah ve aks$am c$oktu. O%g~leye dog~ru inenlerse kara c$ars$aflar@ ic$inde yas$lari belersiz kad@nlar, giyimleri kend@ler@ne bu%yu%k gelen c$ocuklar, deniz erleriydi. Genc$ kadinlarin c$og~u kal@n mantolari- n@n kaba dik@mleri ic$inde, s$as$kin davran@s$larla c$ev- relerine bakmadan yu%ru%rlerdi. Yolcular c$@k$ta vere- cekleri biletlerin@ o$nceden hazirlamis$ olurladi. Onlar ic$in bir bu%yu%k seru%ven nitelig~inde olan bu [kars$iya gec$me] gu%nlerinde, rastlantiya birakilacak bir s$ey du%s$u%nu%lemezdi. Ta bir hafta o%ncesinden ayrilan bugu%n ic$in her durum o%lc$u%lu%p bic$ilmis$ti. Yanlarinda diama c$ocuklari olan bu kadin kalabalig~i vapur biletle- rinin deg~erini c$ok iyi bilir.lerdi. Onlarin kaybolabbime du%s$u%cesi, yola c$ikma saatiyle berlikte tu%m ag~irlig~iyle yer ededi kafalarinda. Sayilari beliriz c$ocuklarin biletlere olan du%s$ku%nlu%lu%g~u% ise ikal ilar gibi deg~ildi.

Gidis$-do%nu%s$ biletlerini uygun kesip ayirmak, par- c$alari yanilmadan vermek (hem vapurda, hem c$i- kis$ta) gerekirdi. Kocalarinin birlig~i olmadan c$iktiklari bu ender yo --ulu-uluukta c$es$itli u$rku$ntu$ler ic$inde gerekli alis$veris$leri yapip evlerine d%ndu%klerinde, [Oh bir daha mi?] derlerdi, [ayaklarimiza kara sular indi.] Bu%yu%k kentin o%te yanindaki kocaman, kuytu satim evlerinde onlar ic$in du%zenlenmis$ her s$ey vardi. U%stelik bunlar inan@lmaz ucuzluktayd@lar. Ottan yap@lm@s$ cunas$lar, mus$ambadan yapilmis$ ayakkabilar, plas- tikten oyuncaklar, c$ic$eklar, ince aluminyumdan bu%ku%- lu%veren tencereler, tabaklar, ter gec$irmiz naylonlar- dan c$amas$irlar, ko%tu% boyanmis$, raf,masa su%sleri, tenekeden c$akilmis$ sandiklar, ucuz boylara batiril- mis% makine kilimleri, yanik ipliklerden dokunmus$ pa- muklular, kusuru go%ru%nmez c%oraplar, bir icanis$ta dag~ilacak ipekliler, rengi birbirine do%nmeye hazir pazenlar, daha onlari renkleryle, go%ru%ntu%leryle cos$ku ic$inde birakan bir su%ru% s$ey... Kitc$a ayrilmis$ harcama paralarini gerekenlere yatirip do%nerlerken bir de bu bilet is$ini unutmamak gerekiyordu. Koskoca iskele go%levlisin de bundaki ig~ir kis$ilik payini biliyorlardi. Iskelenin kars$isindaki bu%yu%k kapinin bahc$e du- varina oturmus$ olan kiz c$ocug~u bu uslu o%g~le yolcu~ larini ilgiyle izliyordu. Bir iki is$siz kayikc$i onu go%rmeye alis$iktilar. Olararin bakimsizlig~ina, kirlilig~ine uygundu kizin varlig~i. Tek utgun olmayan c$evresine olan iyilik dolu ilgisiydi. O%lmek u%zere olan kedi yavurlari gelip duvarin dibinde bitmez uykularini uyurlardi. Kiz, elinde hic$ eksik olmayan kocaman ekmekten bir iki parc$a atard@ kedilere. Parcalarin irilig~i minik yavrula- rin sevinc$li saldiriarini yarida keserdi. Kiz bunu an-

layinca ekmekleri ku%c$u%k bo%lu%p yeniden uzatirdi kedilere. Kediler @yice susuz kalmis$ bog~azlarindan gec$i- rip ancak yutabildikleri ilk lokmadan sonra kalani bira- kir, yeniden gu%nes$in altinda gevs$eyip sssizles$irlerdi. Dokuz yas$larindaydi. Kirli, yapis$ik sac$larina bir mavi kordela takmis$ti. Duvardan sarkittig~i siska bacaklarini sallayip uruyordu. Ayaklarinda topuklu, eski kadin ayakkabilari vardi. Bir ara kalkti, iskelenin oraya dog~ru yu%ru%meye bas$lida. Yu%ru%s$u% gu%lu%c$ bir tikirtiydi. Yanindan gec$enler pislig~ine, zayiflig~ina deg-il, ayakkabilarina ilgi go%steriyorlardi. C$ocuk garip giyimi- nin cebinden c$ikardig~i rengi ag~armis$ bir zeytini, ag~zina atti. C$ikis$ta bilet to playen adamin yaninda durda. Adam ilkten onu go%rmedi. Son yolcu da c$ikip geride kim- se kalmayinca ko%ru%lu% demir kapiyi c$ekeren go%rdu%. --Bana bak partal, senin kimsen yok mu? Hirli misin, hirsizmisin belli deg~il. Kiz iri ak dis$lerini go%stererek, ancak bir c$ocg~un gu%lebileceg~i gibi gu%ldu%. --Vaaar... Ama ben burda c$ok eg~leniyorum. Adam s@k@nt@l@, yorgun, --Bas git burdan. Gec$enlerde go%rdu%m, kapiya asalip sallaniyrsun. Bir daha go%ru%rsem yersin tokadi benden. Kiz orali deg~ilcesine elindeki ekmekten bir parc$a koparip agzina atti.Cebinde yeniden zeytin aradi. Eline tozlanmis$ bir kuru u%zu%m gec$ti. Ekmeg~i cebine soktu. U%zu%mu%n u%stu%ndekileri temizlemeye c$alis$ti. Ama terli olan ellerine yapis$an tozlar yeniden u%zu%mu%n u%stu%nde kaliyordu. biredn ag~zina atti u%zu%mu%. Gidip duvardaki eski yerine oturdu. Bakimli yapidan c$ikan ak giyisili, kentin ace misi deniz erleri iskeleye yu%ru%

yorlandi. Yanlarindan gec$en kollari bilezikli bir iki k@za so%z yet@s$tirmeye c$alis$itlar. K@zlar onlar gec$ip gi- dince gu%lu%verdiler. Yeni vapur yanas$inca c$ocuk bu kez kalkmadi duvardan. Deminki azarlanma onu u%r- ku%tmu%s$tu%. Her gu%n burda oturacag~ina go%re o adami kizdirmamasi gerktig~ inaniyordu. Bu giyimleri ayri adamlarin karis$tig~i o kadar c$ok s$ey vardi ki, on- larin dediklerine uymaktan bas$ka c$ikar yol yoktu. Kedi yavrularindan birini eg~ilip kucag~ina aldi. Kedinin ag~irlig~i hic$ kalmamis$ti. Uzun tu%ylerinin arasindaki pireler bir go%ru%nu%p bir kayboluyordu. Pilerer o%yle besili ve iriydiler ki korktu. Kedinin verdig~i beraberlik duygusunu bile yendi bu korku. Onu yere birakti. Yeniden ekmeg~i koparip ufaladi. Az o%nce koyduklari, gu%nes$te durmaktan katilas$mis$lardi. Yenilerini yemesi ic$in kedinin burnunu dayadi ekmeklere. Kedi bir iki c$aba go%sterip uyumaya bas$ladi. [Bu da yarina o%lu%r,] diye u%s$u%ndu%. [Hem pireleri bu%yu%mu%s$, hem de uyu- yor. Yarin geldig~imde o%lu%su%nu% denizde bulurum. Bur- dakiler denize atiyorlar. Niye ama? Atamasalar. S$is$ip c$irkinles$iyorlar. s$u uzun kay@kc$@, ku%rekle du%rtu%yor on- lari, du%rtu%yor, du%rtu%or. Ic$kisinden ic$iyor. Ne gu%zel rengi var ic$kisinin, mavi mavi. Gu%es%in altinda uyuyup kizariyor. Bir de horlamasi var, korkmasam gu%lerim. Bu%yu%klerden korkulur. Her s$eye kizarlar. Bu adam gene bonun tekir tu%ylerini itis$tirirkiyi sopasiyle. Zavalli kedicig~m, beni hic$ go%rmu%yor. Yese bir lok- macik o%lmez. Ic$im ko%tu%lu%yor. Ama artik yaz geldi.] Kiz duvardan inip kendin uyudug~u yere, bul- dug~u bir gazete parc$as@ndan go%lgecik yapmaya bas ladi. Yanina yaklas$an og~lan c$ocug~unu go%rmedi. Cocuk ona yardim etmeye koyulunca bas$ini kaldirip

bakti. C$ocug~un bu%yu%k erkek pantalonundan kesilip uydurulmus$ pantolnunu tek aski tutuyordu. Bol pac$alarindan c$ikan bacaklari iki tahta gibiydi.Ayak larinda bag~siz asker postallari vardi. Iyice tiras$ edilmis$ kafasinda eski yara yerleri go%ru%nu%yordu. Yas$ina aykiri kiris$ikliklara doluydu alni. Go%z pinararli c$apakliydi. Gu%lec$ bir ag~zi vardi. Kiz bu beklenmedik duruma davranis$ini uyourmaya c$alis$arak, --Bu kedi benim ama. Sana n'oluyor? Og~lan c$ocuk kizla ayni yas$lardaydi. Bur yanit bula- may@s@n@n verdig~i s$as$k@nl@k yu%zu%nde durakalm@s$t@. --Bu kedi benim. Ona go%re yard@m et. Iki ka*g~@t bu%ktu%n diye onu oks$atmam sana. Kedi iyice go%lgeye ald@ k@z. Gene duvara t@r- mand@, oturdu. Og~lan k@z@n yapt@klar@ndaki yerliyerin- delig~e s$as$m@s$ gibiydi. Yeni yanas$an vapurdan c$@kan yolcular@ izlerlerken, bir su%re birbirlerini unuttular. Yolcular onlar@n bak@s$alr@n@ yenileyecek bir davran@s$ta bulunmadan dag~@l@p gittiler. K@z do%nu%p hemen yan@na oturmus$ olan c$ocug~a bakt@. --Sen nerden c$@kt@n? Seni ilk go%rdu%m burda. Beni burda herkes tan@r. Og~lan c$ocuk akmayan burnunu iyice c$ekti. --Bebam ko%mu%r deposunda hamal. Biz anamla yenilerde geldiydik buraya. Anam du%n gece bas$ca adama kac$t@. Kacarken de geyikli kadife duvar yaz- Babam gece iyice do%vdu% beni, duvarlara c$arpt@, kald@k elin yabanlar@nda diye. Ka*g~@tlardan yapt@klar@ go%kgekig~i kedi yavrusu b@- rak@p c$@km@s$t@. Gene alabildig~ine kurutan gu%nes$in al- t@na serilmis$ yat@yordu. K@z kus$kuyla indi duvar@n

u%stu%nden. Og~lan buldug~u bir dal parc$as@yle kendinin gerisindeki. K@z demin kediyi kucaklarken go%rmemis$ti bas$lad@. K@z demin kediyi kucaklarken go%rmemis$ti bu pislik kal@nt@lar@n@. Og~lan@n davran@s$@n@ uygun buldu o%nce ama, ses c$@karmamn@n ona sag~layacag~@ u%s- tu%nlu%g~u% sezerek, --B@rak o hayvan@ rahat, ne sopayla tartakl@yor- sun? Hem bini burdakiler, n'apal@m? Ben de hep gelirim, beni de toplad@ kim dedi. Gelirim gelirim, beni de tan@rlar. --O zor biraz. Bir kere o%nce beni tan@rlar. Sen ne yapsan olmaz. Annen niye yeni kocas@na seni go%tu%rmedi. --Yeni kocas@n@ bilmem ki ben. Babam, kahveci- nin c$@rag~@, diyor. Sac$@n@ @s$lat@p tarayan bir c$@rag~@ var as- mal@ kahvanin. Biz anamla ne zaman gec$sek aks$amlar@ ordan, benim kafam@ oks$ar, kesme s$ekeri verir. Anamsa bakmaz hic$ondan yana. Sen kesme s$eker yedin mi? --Kesme s$eker is$mi? Ben arkadaki dordurma ku%la*h@ yap@lan yer var ya, oraya giderim aks$am u%sterli, adamlar bana bir kese ka*g~@d@ ku%la*h k@t@r@ verirler. Ye babam ye, bitmez. Bak bu kedi o%lecek... Yavru daha, gene de o%lu%yor. Nineme inme geldig~inde, [Ben art@k o%lu%ru%m,] demis$ti. [Niye?] dedik. [Yetmis$ bes$ yas$@nda hasta olan o%lu%r,] dedi. --Ninen o%ldu% mu%? --Yok, her gu%n yatag~@nda oturkla yat@yor. Oturag~@ halam alt@na bag~lad@. Aks$amu%stleri, okul dag~@l@p temizlik is$leri bitince eve do%nu%p alt@ndan al@p g@s@n@ ald@. Bak@r tencereyle tahta kas$@klar@ da ald@

bos$altiyor oturag~ini ninemin. Halam okulda hade- medir. S$u tug~la duvarli okulda. Ama sen nerden bile- ceksin tug~la duvarli okulu? Buranin yabansisisin. __Ninene sormadin mi, niye o%medin, diye? __Sorsam bile bilemez. C$u%nku% artik kimseyi tani- miyor. Evde hep yalniz mi, ninen? Sen niyeonunla oturmuyorsun? __Yaz geldi. Sabah halam gidince, evde ekmek varsa aliyorum zeytinle. c$inkinca. Hep bir s$eyler oluyor. Yiyecek olamzsa evde, bu bahc$enin arksinda karavanalari bo- salttiklari yerler var Onlarin ic$inden c$ok iyi yiyecek- ler bulunur. Ama ben zeytinle ekmeg-e bayilirim. Yaz geldi artik, canim sikilmaz. Hem ben buralari bilirim. Ac$ kalmam. Sen yabancisin. O kadar kolay mi? Og-lan hic$bir yana bakmiyordu. Birden ag-lamaya bas$ladi. Kiz kendinden umulmaz bir acimayla tela*s$- landi. -- A deki, sen de. Ne ag-l@yorsun? Ne var bunda ag~layacak? Sen de her gu%n gelirsin buraya, seni de tanirlar. Og~lan bu hic$ beklemedig~i se$vgiyi go%ru%nce durak- sadi, sonra daha hizli, daha gu%ru%ltu%lu% ag~lamasini su%r- du%rdu%. Kiz ne yapmasi gerektig~ini o%nce kestiremedi. Sonra olgun karalilig~iyle duvardan inip c$ocug~un o%nu%nde durdu. -- Ag~lama canim. Amma da su: ugo%zmu%s$su%n. Ben hic$ ag~lamam. Bir kez ag~lamais$tim, nineme inme indig~i gu%n. Ko%s$ede parc$aciklarimi dizerken oda kapi- s@n@ ac$ip du%s$tu% yere. [Kurtar beni yavrum c$ek beni

burdan,] dedi. C$ektim c$ektim c$ektim, hic$ b@r k@rpirdata- mad@m. Hava karad@ncaya kadar, [Kurtar beni yavrum, c$ek beni burdan,] dedi. Sonra go%z go%zu% go%rmez oldu. Ko%s$e camide ezan akunmaya bas$lay@nca o%yle fena oldu ki ic$im, ag~aldim. O gu%nden bu yana ag~lamam. Ona da herkes ag~lar. Ninem akilliydi o zaman. S$imdi- ki gibi pis de kokmuyordu. Bana da masallar anlatirdi. Og~lanin ag~lamisi daha ic$li, daha yalniz olmus$tu. Yaslar tozlari c$amurlas$tirip iniyordu yanakrindan. Kiz bas$@n@ ona yaklas$tirip, --Hadi ag~lama. Istersen sana ak@ll@ ninemin ma- sallarrindan bir tanes@n@ anlatirim. Ama gene de bo%yle z@rlarsan, giderim ha. Kalirsin. Eh ben varken artik yabanci Og~lancik bas$ini kald@r@p dosdog~ru k@z@n yu%zu%ne bakti. kiz gene duvardaki eski yerini aldi. Elindeki azalm@s$ ekmeg~in k@y@s@ndan bir tutami og~lana etkilemis$ti ki, oturdug~u yere p@rt@ ceketiyle iyice yayilip kamag~i yemeye bas$lad@ --So%yle akallan. Sana ben buralari hep gezdiri- rim. Bizim eve de gel ama, halam beni bile sormuyor gec$ kaldig~imda artik. Gece basinca anca nineim oturag~ini altindan alip yara yerlerinin pac$av- ralarini deg~is$tiriyor. Ninem hep bag~irir, [Gec$kali yoruz, gec$ kaliyoruz. S$imdi konuklar gelecek. nerde? As$ag~i mer- divenleri silin. Benim dikis$ kukalarim nerde? Kahave teps@sinin sirlar@ do%ku%lecek. C$arpmayn oraya buraya. Oohh, her yan sabun kokuyor.] ninem her gece bun- lari so%yler. Halam duymaz. S$indi bana duymuyor gibi geliyor. Bazen beni c$ag~irir yardim ic$in. NInemi kal-

d@r@rken ona destek olurum. [C$ocuk oldu o art@k,] der halam. Ninem bos$almis$ etleri koka koka hic$ bizi bil- meden, tan@madan bag~irtisini su%rdu%ur. Dig~er odalar- da oturanlar, b@kt@lar onun konus$malarindan. Bize c$@k@s$iyorlar ne vakit go%rseler: [C$ikin gidin, rahatimiz kalmad@, susturun s$u bunag~@,] diyorlar. Susturam@y@z ki, bizi duymaz. Gece arada uykumun ic$ine karis$ir so%zleri. O so%zlere uygun du%s$ler go%ru%ru%m. Ama anlat des$eler, anlatmam. O%yle ic$im tirtrer kalir. Bu kediler o%lu%rmu%s$ gibi olur hep. Bu kediler o%lu%r ya durmadan. Ninemin kahve tepsisinin u%stu%nde deve remsi vard@. Kuplari c$@kt@ O bilmiyor. O%g~le sonu vapurlari yanilmadan ayni du%zende gi- dip geliyordu.Iki c$ocuk uzun su%re oturduklari duvar- da o%yleceydiler. Tekir kedi kimseyi kus$kuya du%s$u%r- meden o%lu%rmu% kars$ilmaya bas$mis$ti. Kavruk ba- caklarindaki katilma daha burnunun kurumaya do%n- mu%s$ duyarlig~ina varamamis$ti. Tek kipirti orasindaydi. bir soluma sec$iliyordu bakildig~inda ama, her s$ey o denli ku%c$u%ktu% ki go%vdesinde ta yanina eg~ilince iz- lenebilirdi o%lu%mu%n ag~@r ag~@r saris$i kediyi. Kit bildigg~i, o%g~rendig~i s$eyin geldig~ini sezmis$ti. --Beni u%zmek ic$in yap@yorlar bu kediler. Gu%nes$e c$ikip, kuruyup o%lu%yorlar. Kendinin bulundug~u yo%ne hic$ bacmadan hemen indi duvardan. Etelerini c$ekeledi. Go%zlerini s@k sik kirpmaya bas$lamis$t@. --Hadi seni bayram yerine go%tu%reyim. Eg~le- niriz. Burda yapacak s$ey kalmad@. Og~lan, kiz inmez onu izledi. Beraberce kal- dirimdan yu%ru%meye bas$lad@lar. Yu%ru%melerindeki u- yumsuzluk yoksulluklarini c$og~altiyordu. Yol boyunca

s@ranm@s$ du%kka*nlar aks$amu%stu% haz@rl@klar@na bas$- lam@s$lard@. Tu%m yokus$larin gu%zellig~i bura- da da vardi. derlitoplu olmak zorunda olan yokus$ evleri eskiliklerine kars$in kapi o%nleriindeki s$as$irtici oyuncak as$iklerieriyle, c$imenli sarmas$ikli duruyorlsrdi. Evlerden birinden bir kadin c$ikarak bir alt kat bak- kalina girdi. Ardinan, [Tuz da al] diye seslendiler. Alana c$iktiklarinda gu%nes$ batmis$ aydinlig~i ha*la* su%ru%yordu. Alanin tam orta yerinde, bu%yu%k bir eg~im ic$inde bag~lanmis$ renkli salincaklar vardi. Kalin sac$ go%vdelerine su%ru%lmu%s$ boyalarin c$og~u bozulmus$, yer yer paslari go%ru%nu%yordu. @Alanda tek bu salincaklar vardi. Onlari da her bayram yeniden buraya tas$iyip kurmanin zorlug~u biraktirmis$ti. Bu kayik salincaklrinin baramlardak@ biniciler@ yeniyetme kizlarla sari turunku go%mlekli, tam uykularini hic$bir zaman uyumamis$ pazarcilarin genc$ c$iraklar@yd@. Tersaneye yeni is$c$i girmis$ olanlarsa daha bir ag~irdan aliyorlardi kandilerini. Siralari gelip de kars$@l@kl@ bindiklerinde, sal@ncag~a kolan vururken@

ag~@rbas$l@kl@klar@ en bu%yu%k h@z@ sag~lama c$abalar@na es$ti. K@zlar parlak pembe, cennet yes$illi giyimlerinin u%stu%ne en s@cak bayramlarda bile, nedence, mor ya da k@rm@z@ bir h@rka al@rlard@. H@rkas@z pek ac$@k sac$@k go%ru%necek- leri kan@s@nday@lar. K@zarm@s$ utanc$ dolu yu%zlerindeki bitmemis$ c$ocukluklar@ serilirdi ortaya. Yukardaki is$yerlerinde c$al@s$an k@zlarsa (du%kka*nlarda, los$ is$yerle- rinde telefon kullanmaya al@s$m@s$ olabilenler) go%rgu%lu% davran@s$larla, o%zentili ac$@k giyimleriyle gezerlerdi. Bayram yerinin her kus$kudan ar@nm@s gu%ru%ltu%su%ne kar@s$an kara c$ars$afl@ anneler c$ocuklarinin ellerini s@k@ s@k@ tuterlard@. Arkada kurulmus$ c$ad@r tiyatrosunun o%nu%ndeki c$alg@c@lar grubunu herkes izlerdi. C$alg@c@- lar bir keman, bir zurna, bir ut'du. Keman c$alan c$inge- ne o denli duygulu sesler c$@kar@rd@ ki c$alg@s@ndan, bu sesler bas$@bos$ gu%ru%ltu%leri as$sa en etkili s$ey olabilirdi her bayramda. C$ingene kuru gu%zel parmaklar@ndaki sec$kin hu%neri bilir, kendi yaratt@g~@ seslere b@rak@rd@. Koyu, dingin yu%zu%ndeki bic$imli burnuyla sanki kimselerin duymad@g~@ ender kokular@ c$ekerdi havadan. Ut c$alansa s$is$manl@g~@n@n yuvarlak c$izgileri ic$inde iyi bir akraba go%ru%nu%mu%yle utunu go%beg~ine dayar, t@ng@rdat@rd@. O sec$ilsin istemezdi sanki c$alg@s@, Ta ki oyunun bas$layacag~@n@ belirten parc$ay@ c$almaya bas$lad@klar@nda (bu eski bir kantoydu) utunun go%vdesinde bir davulu c$alar gibi sesler c$@kar@rd@. C$ad@r@n d@s$@na morlarla c$izilmis$ kad@n resmi gu%lu%mserdi gelenlere. Berden bilet almak ic$in dolard@ herkes. C$og~u erkek olan bu kalabal@k son c$ag~r@ mu%zig~i du- yulmadan girmezdi ic$eri. Birkac$ bayram denemis$lerdi. Hep gec$ bas$lard@ oyunlar. Oysa c$@kacak kad@nlar@ bekleme sabr@ yoktu onlar@n. Bayram yerinde dola-

s$@rlarken arada kulaklar@na c$arpan o sesler bir cinsel uyar@ gibiydi. C$ok da genc$tiler. Beklemeye daha al@s$- mam@s$alard@. En son girip tahta s@ralarda yerlerini al@rlard@. C$a@r@n kumas$@ d@s$tan vuran gu%nes$te say- damlas$@r, ic$erdeki ayd@nl@k yumus$ak, sar@c@, ic$ten ac$@g~a vurulmas@na al@s$@k olmaman@n verdig~i davran@s$- larla bak@n@rlard@. Tiyatronun sahipleri geleneg~i boza- rak [varyeyi] sona alm@s$lard@. Daha o%nceleri [tem- sili] sona koumak kural@na olan sayg@l@ tutumariyle bas$ta [k@zlar@] c$@kar@yorlard@. Sona kimseler kalmay@n- ca vazgec$tiler. Bu kalabal@g~@n [temsili] niye bekle- medig~ini anlayamam@s$lard@. C$u%nku% her oynad@klarina o%ylesine gu%lu%yorlard@ ki, bas$ komikleri [Sami Ras$it olag~anus$tu% tepki alabiliyorlard@. [Sami Ras$it Bey] patronlar@yd@, [Anlam@yor andavall@lar,] demis$ti [biz de sona al@r@z.] Ve k@zlar c$@k@yorlard@ s$uruplar@n oks$a- y@c@ ayd@nl@g~@na b%ru%nmu%s c$ad@rda. Tu%mu%nu%m tenleri inan@lmaz incelikte go%ru%nu%yordu, Etlerinin as$@r@ t@- k@zl@g@ bile kusur olmaktan c$@k@p tutkulu bir al@p go%tu%r- meye do%nu%yordu. C$ad@rda ilk kez kar@s@yle girme densizlig~inde bulunmus$ bir ag~@r yu%k is$c$isi, kaslar@na dek is$leyen bri k@skanc$l@g~a tutulur, seyirirdi etleri. Kar@s@n@n dis$ilig~i sanki ac$@g~a c$@kard@ sahnede. C$ev- resindeki erkek go%zlerinde go%rdu%g~u% bildik anlam kendilerine yo%neldig~inde biriken at@lganl@g~@n@ nas@l b@rak@p koyvereceg~ini bilirdi. Temsil bas$lad@g~@nda kalabal@k gu%ru%ltu%lu% gu%lerle oyuna kat@l@rd@. Bi- rikimlerini bir bas$ka yo%ne c$evirmenin bilinc$siz si- nirlig~i ic$inde alabilig~ine gu%lerlerdi. Oyun bittig~inde du%zenli c$@karlard@. d@s$ar@. Yavas$ yavas$ gu%nu%n yoz ay- Bey] c$@kt@g~@ zamanlar onun [a*s$@k koca du%ettosu]na

d@nl@g~@na al@s$@lard@. Bayram alanr@da brkarc$@ topla- nip (genc$, yipranmamis$, ama yorgun) inanilmaz cos$kular@n@ anlat@rlard@. Oyuncu kad@nlar@n c$ip- lakl@klar@nda o%ylesne ayr@ntlar bulurard@ ki her so%z cos$kuyu yenilerdi. C$ocuklar macuncunun bas$@nda ustaca dolan@p verilecek macunlar@n@ beklerlerdi. Avuc$larinda, ter ic$inde kalmis$ bir iki bozuk parayi yitirme duygusu kivanc$lar@n@ yok ederdi. C$u%nku% bay- ramlarda el o%pmenin kars$@l@g~@n@ cog~u kez para olarak alam@yorlard@. Lavanta c$ic$eg-i kokan du%ru%lmu%s$ bir mendildi verilen. Nane s$ekeri satan, mani so%yleyen adam, yanidan gec$en kizla c$apkin davranis$larla seslenirdi. Ak o%nlu%g~u%, nane s$ekerlerini diz dig~io%zenli sepetiyle soylu go%ru%nu%mu% vard@. Kulag~@n@n ard@na ilis$tirdig~i sari hokka gu%lu%, so%yledig~i maniler adama bir yac@s$@rd@ ki. Alani@ c$evreleyen karanl@k tahta evler uyumsuz yoksulluklari@ni@, bayramin s$as$irtici unutkan- l@g~i@ndan korurlard@. Yukar@larda, derin bir yar@n u%s- tu%nde kentin bak@ml@ kesiminden bu%yu%k yap@lar go%- ru%nu%rdu%. Bunlar o%zenli, sag~lam, deg~is$mezdiler. Ge- celeri ug~ultusu daha artard@ oralar@n. Bu belki de erkenden uyuyan, gu%nlerine, c$abuk bas$laman@n ge- tirdig~i zorunlukla ortadan c$ekilen as$ag~@n@n sessizlig~in- dendi. As$ag~@da kalsa kalsa, bir iki kahve kal@rd@ ac$@k. Onlara da po%rsu%mu%s$ iskambil ka*g~@tlar@yle oynanan cans@z, o%fkesiz oyunlar olurdu. Radyoyu ac$an askerlik yoklamas@ gelmis$ c$@rak, gu%nlu%k yurt ve du%nya haber- lerini yeni bir ilgiyle dinlerdi. Askere c$ag~r@lman@n ona getirdig~i al@s$@lmad@k duruma yak@s$@r tav@rlar de- nerdi. Alacag~@ tahta bavula konacak s$eylerin der- dine du%s$mu%s$ anas@n@ yabanc@lard@. Ona art@k, <> diyeceg~i gu%nlerin yak@nl@g~@n@ kes-

tirdi. Gecenin on birinde ocag~a dog~ru [yap iki orta !] diyen ustasini bile duymamanin tadini iyice c$ikarirdi. Uykuya varmis$ sokaklarda Orta-Anadolu- lu bekc$iler gezerdi . Orada pek hirsizlik olmazdi ama yukardan inen yorgun, uykusuz hirsizlarin barinag~iy- di. Bekc$ilerin durumunu bu zorlas$tirirdi. Onlarsa hic$ kirag~isi olmayan yazlarina s$as$arlardi. Uyku- suz, cahil yu%zlerindeki korkutucu biyik:ariyle go%ev- lerini yaparlardi. Kiz, alandaki bag~ili kayik salincaklarin dibine oturdu. Cebinden bir basma parc$asi c$ikardi. Dizine yayip onu du%zeltmeye bas$ladi. Og~lan ayakta ne yap- masi gerektig~ini kestiremeden kalakald@. Sen bayramda buray@ go%receksin. O%yle iyi olur ki. Ben ta geceler n, ta geceler olancaya kadar ag~lenirim. Baz@ iyi insanlar macun paras@ filan da verirler bana. Ba- loncular bile gelir, inanmazsin ya... Salincaklar c$ok bu%yu%k, biz binemeyiz ki, bunlara. Yo, coculara da var. Tam bize go%re. Is parada. Karanlik bastiryordu. Kars$@ evlerin is$iklari yan- maya bas$lamis$ti. S$uno bunu almak ic$in bakkallara gidenler vard@. Bakkallarin sararmis$ gazeteler serili raflar@nda, tek renkti sat@lanlar. Kiz, sal@naklar@n go%- ru%nmesi bitinceye dek bez parc$asini du%zeltti. Og~lan ac$ik sec$ik kestiremedig~i anasinin kac$ma olayini yeni- den aks$am do%ndu%g~u% odalar@nda olamayacag~ina inan- mak c$ok zordu. Dog~dug~undan bu yana vard@. Ic$inde- ki kipartilar sevinc$ oldu. --Biz Sivas'@n ko%ylu%g~u%ndeniz,biliyor musun? Babamgil der ya, [hayvanimiz yok, toprag~imiz yok.

Sivas toprag~@nda n'edeceg~iz?] Anamsa anlat@r an- lat@r Tohma suyunu.[Kimlere yanay@m bac@lar@m,] der. [Buran@n s#ehri nice ola ki. Dilin bir,derdin bir. Gurbetl@k ates#ten yorgan,] der hep.Sivas'a vard@g~@- m@zda tren geldi.Tahtalarda uyuduk. Anam kac#ma- m@s#t@r. Odada s#imdi o oturur olacak, tahta kas#iklarla gey@kli duvar yazg@s@yle. K@z parc#ayi cebine koydu, kalkti. Karanlikti her yan. Yad@rganacak bir kurbag~a sesi duyulmaya bas#- lad@ birdin. Yokus#un yukarisindaki yapilardan gu%c#lu% elektr@k aydinlig~i yayilmisti go%g~e. Fabrika dumanlari s@s gibi birikirdi geceleri as#ag~ida _ Bak, yukar@yi bilmezsin sen... Ben bir gu%n c#@ kacag~@m oraya. Halam, [C#ikacan tabii,] diyor.[Ama daha var, daha b@rkac# yil var. Hele bu%yu%, bu%yu% de kalma buralarda,] d@yor. Halam, [Hayat@n@ rezil etme k@z@m,] diyor.[Bir namus derdine,] diyor. Og~lan, k@z@n go%terdig~i yo%ndeki aydinli@g~a, ug~ul- tuya bakti@. Kurbag~an@n sesi durmus#tu. U%stteki ses- ler@n canl@l@g~@ gittikc#e belirginles#iyordu. _ Han@ beni bayram olunca buraya getirecektin? Sen c#@karsan yukar@, beni buraya kimse getirmez. Ben@m yukar@ gitmeme c#ok var daha. O za- mana kadar kac# bayram gec#er Geldikleri yo%ne dog~ru yu%ru%du%ler. Yoks#un ba- s#ndak eskiden havagaz@ olan direg~e elektrik takil- m@s#t@. Ayd@nl@k, fenern camlar@ k@r@k su%slu% demir kafe- sinden tas#lara yay@l@yordu. C#ocular o%onlerinde uzayan go%geleryle yce yaln@zd@lar. Aks#amsafalar@n@n koku- su o%ylesine yog~unlas#m@s#t@ k, s@cak daha art@yordu gu%n geceye gec#erken.

sal@pazar@'na c#@ct@g~@mda lahanalar@n sergilere dzldg~n go%rdu%m. Pahal@. Ekm bas#@d@r. Sonralar@ en ucuz, en yiymlik sebze olur. Bol biberli kapuskay@ yapiverdim mi, sank c#ne yarim klo kus#bas#@ et kat@l- ms# gbi tad@na doyulmaz. Ah, eskisi gibi yemek tad@ m@ ald@g-@m var! Kimi zaman bugu%nu% unutur oluyo- rum. Pazar do%nu%s#lerimde, yokus#un bas#@nda t@knefes dinleniyorum. Bir dirhem et bin ay@p o%rter derler. Belki genc#likte. Yas# kendini belli etmeye bas#lad@ Bana ne oldu bilmem. Sanki bir elim yag~da, bir elim balda, ha babam kilo al@yorum. y@llard@r et yu%zu% go%r- du%g~u%mu%z yok. Kuvetti ekmeg~e, bibere, sog~ana ver- dik. kaptanpas#a F@r@n@ndan aks#am ekmeg~ini duman@ tu%terken ald@n m@, yemeg~in tad@ kurtuluyor. T@kan@yo- rum yokus#un bas#@nda gibi kaba etlerimdeki yag~lar@ da, her ad@m at@s#ta, sal- lana sallana tas#@yorum. Yas# kemale erdi. Birinci Cihan Harbi'yamis# beni Horhor'daki kona- g~a evla*tlik verdiklerinde. O zamanlar ya yedi ya da on yas#@ndaym@s#im. Beni b@rakan ,treni kac#@rmay@m diyip gitmis#. Hic# arayan soran olmad@yd@ bir daha. durmaz biriydi o adam? Bilmek istediklerim akl@mda durmaz oldu. Birinci Cihan Harbi'nde ya yedi ya da on yas#@n daym@s#@m. S#mdi ya altm@s# ya da altm@s# u%c#u%mdeyim.

Bu yeni y@llarla bir s#eyi toparlay@p c#@karam@yorum. Say@ saymas@n@ bilirim. Benim tarihlerim bin u%c# yu%z u%stu%ne. S#imdikiler bin dokuz yu%z. Arada kocam, og~- lum topland@g~@m@zda Horhor'dakilerden so%z ac#ay@m isterim. Yani dog~rulamak ic#in olan@ biteni. S#o%yle s#o%le bin u%c# yu%z otuz iki k@s#@ydi desem. Rusuhi bey ve refi- kas@ aynen bo%yle konus#urlard@. O adam b@rak@p da beni gittig~i gu%n konag~a, korkudan bu%yu%k tas#l@g~@n k@y@s@nda kalakalm@s#@m, sinmis#im.[Ben burda korkar@m, buras@ c#ok bu%yu%k,] demis#im. Hep onu demis#im, anlatmalar@ o%yle. C#erkez Gu%lendam gelip beni ald@g~@nda ordan, [Konag~@n geterine go%tu%ru%ne seni kos#tururuz. Burda yer ic#er, efendilerine sayg@l@, boynubu%ku%k olmay@ o%g~renir- sin. Bir de edep erka*n, di mi yavrum,di mi efem,] demis#. Efem demeyi de ondan o%g~rendim. Ha*la* da vazgec#emem. Om%ru%mu%n yar@s@n@ orda gec#irip kona- g~@n en kuytusu, en belinmezi benden sorulur olduktan sonra... Beni arayan soransa yok. Kimim kimsem yok muydu? Olamazcam@m! S#u son gu%nlerde ne oldug~unu pek kestiremedig~im, ama olmad@g~@na da inanama- d@g~@m s#eyler go%zu%mu%n o%nu% resim gibi c#iziliyor. Genis# bir toprak yolun k@y@s@nda dizili kavruk ag~ac#lar go%ru%yorum. Eprimis# o%rtu%ler o%rtu%nmu%s# kad@nlar, bak@r bakrac#lar tas#@yarak gec#iyorlar. Hava kararana dog~ru iki pencereli topraktan c#@kma evlere, as@k yu%zlu% adam- lar giriyor. Yog~urt mayas@ kokan los# mutfaklardan bi- rinde sac#@ o%rgu%lu% bir kad@n duruyor. Kadinin c#evresin- de irili ufakl@ c#ocuklar var, bez entariler giymis#. Ka- din ic#lerinden birini kucaklay@p emziriyor. Mavi damar- l@ memesi tas#k@n su%t dolu. Yu%zu% belli deg~il. Beni c#ag~@- r@yor, ama as@l ismimle deg~il, Servet demiyor. Benim gibi olan c#ocuk gidiyor yan@na, kucaklas#@yorlar.Yere < P 147> oturtup coc#ug~u, yani beni, bir bag~a tarakla sac#lar@n@ taramaya bas#l@yor. Tu%rku% so%yler gibi, [Ben k@z@m@ ver- mem. Ac# c#@plak olsa da. E@ kap@s@nda onacag~@na burda o%lsu%n. Nerden c#@kt@ Istanbul'a c#ocuk tas#@mak ? Paras@ da bats@n bunun,] diyor. Kucaklas#@yoruz s@k@ s@k@. O zaman yu%zu% beliriyor, @s#@kla c#izilmis# gibi. Aklar@ duru, gu%zel kara go%zlu% biri. Yeniyetme kad@nl@g~@ var. Bez giyimli c#ocuklar dolas#@yorlar yan@m@zda; biri elinde sac#lar@ at k@l@ndan tahta bir bebek tutuyor. Mutfag~@n los#lug~u kararmaya bas#l@yor. Ocakta odun- lar yan@yor. Odunlar@n yalaz@nda ayd@nlanan kad@n, memesini say@s@ hep deg~is#en c#ocuklardan birine veriyor. [Su%tu%m yok ama, oyalan@r. Daha ac#l@g~@n@ oyalamayla avutacak yas#ta bu,] diyor. Yumus#ak, apak elleri var. Her parmag~@na c#ok gu%zel yu%zu%kler takm@s#. Sac#lar@ kolonya kokuyor. Gene de her s#ey c#ok yoksul. Tam ona dayanm@s# dururken sokak kap@s@ vururluyor. Boz yolda yu%ru%yen, gu%lmez adamlarden biri giriyor ic#eri. Biz hep beraber ag~lamaya bas#l@yoruz. Hay@rd@r ins#allah, nedir bana musallat olan resim gibi seyret- tig~im s#ey ? O eller bizim Dizdar han@mefendinin olsa gerek. Han@mefendi o%leli on y@l@ gec#ti san@r@m. Kara toprak neleri al@yor. Ne bak@m, ne o%zendi onun kendi- sine go%sterdig~i ? Kolonya sular@yle ayaklar@n@ ovdurur- du. Tabanlar@ sertles#mesin diye, ipek kadife terlikler giyerdi. Sac#lar@n@ Alman papatyas@yle sarartt@g~@n@ so%ylerlerdi k@zlar. C#erkez Gu%lendam kalfa, [Duyma- y@m efem, duymay@m bu so%zleri, haddini bilmemek bu evde to%re deg~ildir,] diye sustururdu onlari. Bir beni severdi ic#lerinden. Ku%c#u%klu%g~u%mden so%z eden de tek Gu%lendam kalfayd@. [Bitini, sirkeni temizleye- memis#tik de sac#lar@n@ makineyele t@ras#lam@s#tik. Nevazil < P 148> olmaman ic#in kafana ben pazenden takke dikmis#tim. Konuklara seni c#@kar@rd@k, gu%lmekten bir hal olur- lardi. Yer cu%cesine do%nmu%s#tu%n ila*hi Servet,] derdi. Dizdar han@mefendi mahrem yerlerindeki k@llar@ hic# tutmazd@. Hamam yak@ld@g~@nda keselemem ic#in beni c#ag~@r@r, en a*la* otlardan kar@lm@s# ila*c#lar@ lar@na, kollar@na, her yerine su%rdu%ru%rdu%. Bu ila*c#lar@ aile doktorlar@ Naki bey yaparm@s#. Gevs#emeye yu%z- tutmus# ince ak teninin u%stu%ne ila*c@ u%rke, korka su%- rerdim. [Dikkat et Servet,] derdi, [doktor bey, "C#ok hafif, yayarak su%ru%n" diye tembihledi. Cildimin ipek incelig~i onu s#as#@rt@p, tela*s#a du%s#u%ru%yor. Her gelis#inde suallerini kars#@lamak gu%c#. En ufak bir c#izik, ila*c@ iyi yapamamak evham@ veriyor doktora.] U%stu%mde pes#te- mal@mla terleyerek, nak@s# dokurcas@na yayardi@m ila*c@. En s@k@l@g~@m is# buydu. Keselemek bir s#ey deg~ildi. Zaten yaln@z s@rt@n@ keseletirdi. O%rtu%su%nu% go%g~su%nden ay@rmazd@. K@zlar@n dedig~ine go%re memeleri beline inmis#. Biz go%relim istemezmis#. Sular@ do%ku%ndu%g~u%nde boncuk boncuk yuvarlan@rd@ teninden sular. Yu%zu%nu%n akl@g~@ ak@l almaz gibiydi. Sanki bir porselen u%stu%ne c#izilmis#ti kas@, go%zu%, ag~z@ . O%yle h@zl@ gu%ldu%g~u%nu% go%rmemis#, duymam@st@k. Ince ince gu%lerdi bak@p in- sana. Hamam yapt@g~@ geceler doktor Naki bey ziya- retine gelirdi . Kac# go%c# yoktu o evde . Beyefendi filan bir arada, sar@ kadifeli sofada otururlard@. Sonbahar@n nemli aks#amlar@nda p@r@l p@r@l altl@kl@ pirinc# mangallar doldurulur, sofaya tas#@n@rd@. [Kayd@rarak kesele Ser- vet,] derdi han@mefendi, [s#o%yle keseyi c#evire c#evire ov.] Kollar@n@n u%st k@sm@ yag~lanmaya bas#lam@s#t@. Kulak memeleri s@ras@ndan kesik sac$lari, samur sar@- s@yd@. < P149> E@ yatk@nl@g~@m denenmis#ti konakta, anlam@s#lard@ ki, pek ince is#ler bana go%re deg~ildir. C#amas#@r gu%nlerin- de kazanlar@n alt@n@ yakmak, suyun s@cakl@g~@n@ ayn@ tut- mak, kirlileri kaynamaya at@ld@g~@nda sopalarla c#evir- mek bana verilmis#ti. Bu%yu%mu%s#tu%m. Sac#@m uzam@s#T@, o%rgu%lu%ydu%. Yukar@ katlara c#@kt@g~@m yoktu. Gu%zel olmad@g~@m@, bunun ic#in de elegu%ne kars#@ c#@kakak inceliklerden yoksun oldu- g~umu Gu%lendam kalfa yu%zu%me so%yledig~inde on be- s#imdeydim san@r@m. [Efem, Tanr@n@n kullar@n@ bes# parmak gibi ayr@ yaratt@g~@n@ hepimiz biliriz. Gu%zellik gec#icidir. Kal@c@ olan c#al@s#kanl@k, iyi huy, du%ru%stlu%k- tu%r, di mi efem ? Sende bunlar olduktan sonra hic# duc#ar kalmazs@n, Servet k@z@m. Beyefendiyle han@me- fendi bizim velinimetlerimizdir. Sebeb-i hayat@m@zd@r. Onlara s#u%kran@n@her an go%ster.] Dediklerinden bir s#ey anlamam@s#t@m o zamanlar. Sonra Horhor'daki konak- tan baz@ c#al@s#anlar c#@kar@ld@. Han@mefendi sokag~a c#@- karken s@kma bas# yap@p, k@sa giyimler giyiyordu. Ara- ba haz@rlan@p kap@ya geldig~inde, c#ifte merdivenlerden inip c#evresine bay@lt@c@ kokular b@rakarak c#ekip gidi- yordu. Konakta asri olmaktan bas#ka so%zu%n edildig~i yoktu. Sormus#tun, [Asrilik daha rahat etmektir,] demis#ti Gu%lendam kalfa. C#@kar@lanlar@n yerine yeniler gelme- dig~inden, beni yukarda c#al@s#tirmaya bas#lam@s#lard@. Kola yapmay@, is#lemeli o%rtu%leri u%tu%lemeyi, patis car- s#aflari du%rmeyi o s@ralar o%g~reniyordum. Dizdar han@m- efendinin yatak tak@mlar@ ipektendi. Onlar@ gu%venip bana u%tu%letmiyorlard@. Bir gece hic# unutmam, o bu%yu%k sofada, oraya salon diyorlard@ epeydir, toplan- m@s#lard@. Doktor Naki bey, bir bahriye miralay@, ipek < P 150> c#orapl@, sac#lar@ kesik han@mlar. Gu%lendam kalfan@n tela*s#@ artm@s#t@. Etekleri donlan@p duruyordu. [Pek o%nem- li kis#iler yukardakiler efem, pek. Utanmamal@y@z yapt@g~@m@z hizmette hata ederek. Servet, evla*@m titremeden ikram edeceksin. Ben ancak liko%r, c#ikolat sen kahveleri t@pk@ han@mla beye verdig~in gibi elin haz@rl@g~@na yetis#irim. S#imdi eski kalabal@g~@m@z yok. Harp bitti, bir su%ru% dert bas#lad@. Gene de harp so%ylen- tileri var. Hem de tam tam@na harpm@s# bu defaki. O%yle C#anakkale'yle falan bitmeyecekmis#. O yukardaki bahriye miralay@ anlatm@s#.] Gu%lendam kalfa yas#lanm@s#t@ bir hayli. Incelig~i s@skal@g~a, kemiklenmeye do%nmu%s#tu%. Koyu s#arap rengi giyimlerinin u%stu%ne hep atlas bir yelek giyerdi. Burnu- nun ucu son y@llarda b@c#ak k@n@ gibi sivrilmis#ti. Eski ketumlug~undan iz kalmam@s#t@. Yerli yersiz konus#up duruyordu bizlerle. Belli ki s@k@ld@g~@ bir s#ey vard@. Ben, yemekleri yapan S#ehime han@m (eski Istanbullu bir ailenin yan@ndan yeni gelmis#ti konag~a, fazla para al@r@m sanm@s#.) Gu%lendam kalfaya gelir gelmez [Deli C#erkez] diye isim takm@s#t@. Her pis#irdig~inin u%stu%uden kas#@kla al@r,tad@na bakaard@. Birc#ok kere bu tad@na bakmay@ su%rdu%ru%rdu%. Mutfakta benden bas#ka kimse olmay@nca konaktakiler ic#in ag~z@na geleni so%ylemeye bas#lard@. [Ayol buran@n nesi konak. Hay o bohc#ac@ Rukiye kar@s@na uyup da yerimden c#@kmayayd@m, u%c# ayl@k alacag~@m ha*la* o%denmedi. Buraya ancak sokak ko%pekleri konak der. Araba, arabac@ kiral@k. Sordum o%g~rendim. Senin gibi ko%ylu% bir k@z, o deli C#erkez,bir de o k@r@tkan S#emsitap. Neye yarar o S#emsitap! Bir k@c#@ var, deg~irmen tas#@ gibi. C#alkalar durur. Go%zleri haktan su%rmeliymis#. Onu beyefendiye sand@k odas@n- < P 151> da yutturur. Ayol, ben bir s#ey yutmam. Bana k@rk y@ll@k U%sku%darl@ S#ehime demis#ler, Han@mefendiye gelince biz o han@mefendilerin daha a*la*ar@n@ biliriz. Ama na- mus dedig~in yaln@z bunlar@nnn eline verilmis#tir. Kimseye b@rakmazlar. Ellerinde fazlaz@ da olsa... Ka- r@n@n s#imde etekleri tutus#mus#. Zabitten dost ar@yor. Anlad@, gu%n zabitin. Bahriye miralay@ndan as#ag~@s@na da kurtarmaz, haspam. Para olacak, para. Bu du%nyada para her s#eyin bas#@. Senin o han@mefendin var ya, k@rk@ndan as#ag~@ deg~il. Nah yalan@m varsa yu%zu%me tu%- ku%r. Ama para kar@y@ genc# tutuyor. T@k@zl@g~@ artm@s# ger- c#i, gerdan@ da c#ift c#eneye yo%nelmis# ama, gene de yu%zu% lam lam yan@yor. Go%zleri desen k@zg@n kedi go%zu%. Ya k@r@tmalar@, sesini yayarak naz, eda yapmalar@... Ancak para bu keyfi verir adama. Beni kand@rd@lar vallahi. Yerimden k@p@rdamazd@m hic#, u&c# kurus# fazla alacag~@m, diye. Bunlar@nki etrafa go%steris#. Do%rt hizmetka*rla zenginlik mi do%nermis# ? Benim param@ da verici deg~il- ler. S#imdi memlekette harp k@tl@g~@ var. Izne gittig~imde o%g~rendim. Askeri otlatmaya go%tu%ru%p karn@n@ doyu- ruyorlarm@s#. S#ahande han@m@n gu%mru%k kolcusu ko- cas@ anlatt@. Siz burda, o deli C#erkez, o erkek azg@n@ S#emsitap, bir de sen oturup durun. Galata Ko%pru%su% nerde ? desem ap@s#@p kal@rs@n@z. Insanlar m@s@r koc#an@n@ o%g~u%tu%p yiyor. Yetmezmis# gibi bit hastal@g~@ k@ran@ ol- du. Du%nyadan haberiniz yok, avallar@m.] Buna benzer s#eyler so%ylerdi. Biz de gittikc#e c#ekinir olmus#tuk on- dan. Ayr@k kal@n bacaklar@ yu%zu%nden iki yana savrula- rak yu%ru%yu%s#u%, mutfag~@ doldurmas@na yeterdi. l@k konuklara c#@kmadan o%nce bana iyice c#ekidu%zen ver- mis#lerdi. Kurban bayram@ ic#in dikindig~im hareli tafta giyimimin u%stu%ne kanarya sar@s@ kemer takm@s#t@m. < P 152> Merdivenlerden c#@k@p kimselere bakmayarak kahve- leri verdig~imde sigara ve pudra kokusunu, bir de erkek- lerin rugan pabuc#lar@n@ ha*la* hat@rlar@m. Yu%reg~im go%g~- su%mden f@rlayacakm@s# gibi c#arpm@s#t@. Kad@nlar@n kol- lar@ c#@plakt@. Ne kadar da birbirine benziyordu bu kol- lar. Pembe ince tenli, tombul. Benim dirseklerimin yukar@s@na dog~ru pul pul, donuk sar@ sert kollar@m. Du%s#u%nmu%s#tu%m, dog~ruydu; c#irkindim, ko%ylu%ydu%m. Belki de ko%ylu%lu%g~u%mden c#irkindim. Peki, ko%y neydi? Ko%ylu% oldug~umu nerden bilmis#ti S#ehime han@m? O gece inip sormus#tum: [S#ehime han@m, siz benim ko%ylu% oldug~umu nerden bildiniz efem?]-[Ay, senin efem'ini yesinler k@z. Bu iri iri dirsekler, bu f@rlak diz kapaklar@, bu kol gibi kal@n telli sac#lar, bu her s#eye evet' ancak ko%ylu%lerde olur. O deli C#erkez de evet der ama, o c#@k@n@n@ tutma evetedir. Sar@ alt@nlar@ bir yerlere go%mmu%s#tu%r o. Bu evin kaymag~@n@ alm@s#t@r. Onun du%nyal@g~@ tamam. S#emsitap zati durucu deg~il. Fingirdemesi orospu fingirdemesi. Beni hic# hesaba alma. Ben ne eder eder parac@klar@m@ kurtar@r@m. As@l s#as#t@g~@m sensin. Sen su%ru%neceksin, a benim iki go%zu%m. Sen iyice dis#siz, t@rnaks@z@n,] demis#ti. Sap- s@z fincan@ndan ho%pu%rtu%yle kahvesini c#ekip yanag~@m@ oks#am@s#t@.[Ben sade kahve ic#mem. Sade kahve zen- ginlere vergidir. Yoksul k@sm@ buldu mu s#ekere kuv- vet vermeli ki, kan yaps@n diye...]-[Ben ko%ylu%lu%g~u%m- den habersizdim, s#ehime han@m, siz nas@l bildiniz?] demis#tim, [s#as#t@m.]-[Dedim ya, biz Istanbulluyuz, biliriz.] S#ehime han@m bir zaman sonra sar@g~@ burma, c#er- kez tavug~u, hu%nka*r kebab@ gibi yemekleri burun k@v@- rarak yapar oldu. [Bir gu%zel tavuk dolmas@ nelerine < P 153> yetmez,] demeye bas#lad@.[C#erkez tavug~unun biberiy- di, ceviziydi, K@vam@yd@... a ug~ras#amam, ug~ras#amam. Hafakanlar bas@yor.] Bunu so%ylemek is#i de dig~er aferinsiz is#ler gibi bana kalm@s#t@. Say@l@ u%st kata c#@k- malar@mdan biriydi. O gu%n nas@ld@ iyice biliyorum. K@s# gelmis#ti. Do%ner merdivenlerde koyu renk basa- mak hal@lar@ seriliydi. Merdivenler tekles#tig~inde iki yanda yuvarlak bitimli pencereler vard@ bahc#eye ba- kan. Sar@ pirinc# kornis#lere tak@l@ ipek pu%sku%llu% kal@n perdeler. Camlardan, duman rengine do%nen gu%n go%- ru%nu%yordu. Merdiveni c#@k@p Iran hal@lar@yle kapl@ so- fada durmus#tum. Hic# ses yoktu kapal@ odalarda. Han@mefendinin yatak odas@n@n kap@s@n@ c#alacakt@m. Vurdug~umda c#@t@rt@lar gelmis#ti ic#erden, sonra da yu- mus#ak ayak sesleri. Kap@y@ han@mefendi ac#m@s#t@. Kocaman bir aynan@n o%nu%ndeki camla o%rtu%lu% kumas# c#ic#eklerle bezeli saati go%rmu%s#tu%m ilk. Saat sessizce [t@k t@k]l@yordu. Sac#lar@ndan ipek kordelas@ kaym@s#t@ han@m@n, @l@kl@k doluydu oda. Mor atlas perdelerin kapad@g~@ kars#@ duvara bitis#ik parlak kumas#larla o%rtu%- lu% danteller y@g~@l@ bir karyola vard@. [Baz@ yemekleri yapman@n zor oldu%g~unu so%ylu%yor S#ehime han@m,] demis#tim. [C#erkez tavug~u yapamazm@s# bu gece ic#in...] Han@mefendi k@zmam@s#t@. Du%z kapan@k gu%l- mesiyle arkaya dog~ru seslenmis#ti: [Ah siz askerler yok musunuz? Bu adalet, musavat laflar@n@zla as#c#@- lar@m@z@ bile size kars#@ nezaketsiz ettiniz. Bak@n@z kendi evimde so%zu%m gec#miyor. Beyaz Ruslar'a do%n- memize ramak kald@ san@r@m] O zaman su%slu% omuzluk- lar@ olan beyi go%rmu%s#tu%m. Ince bacakl@, yald@zl@ bir iskemlede oturuyordu. Kara b@y@klar@ dikti. Sac#lar@ du%z taran@p ortadan ayr@lm@s#t@. [Yok ruhum, sizin o < p 154.> pervin ellerinize elbette ki, bir hizmet eden buluna- cak. Asalete, gu%zellig~e kim k@yabilir?]-[Peki yavrum,] demis#ti han@mefendi, [sen in is#lerinin bas#@na, bana S#emsitap'@ yolla. Elbiselerim u%tu%lenecek.] O zamanlar ben yorgunluk nedir bilmezdim. Sa- bah ezan@ndan yats@ya kos#tururdum. Servet kilere, Servet mutfag~a, Servet odun c#@kar, Servet ayakkab@la- r@n c#amurunu temizle, Servet camlar@ yard@mc@ kad@nla beraber sirkeyle sil, Servet tavanaras@n@n tozlar@n@ al, Servet, Servet, Servet... Bana gu%veniyorlard@. Herkesin her s#eyin elulag~@yd@m. S#emsitap kac#t@ bir gece. Onun is#lerini de bana verdiler. Dedim ya bana gu%veniyorlard@. S#emsitap kiralanan araban@n arabac@s@yle kac#m@s#t@. Ne zaman tan@s#m@s#, ne zaman sevdalanm@s#lard@, buna epey s#as#- m@s#t@k? C#u%nku% bizler, biz evin hizmetc#ileri, hic# soka- g~a c#@kmazd@k. Erzak, sebze, meyve, yakacak is#lerini emektar bir adam yo%netirdi. Paralar@n@ Gu%lendam kalfa o%derdi. Bense y@llard@r hic# ak@l etmemis#tim c#@k@p d@s#a- r@y@ go%rmeyi. S#imdi go%rdu%m de ne oldu sanki! Gece sabaha kars#@, hic#bir s#ey almadan, u%stu%ndekilerle kac#- m@s#t@ S#emsitap. Rusuhi beyin hizmetini o go%ru%rdu%, Han@mefendi gec# uyand@g~@ ic#in sabahlar@ ayr@yd@ ko- cas@ndan. Ara yok, ara yok. Gu%lendam kalfa [efem] diyor da, bas#ka bir s#ey demiyordu. [Efem, nas@l yapar bilmem? Beni demi du%s#u%nmedi bu? Ne derim yukar- dakilere?] S#ehime han@m oral@ deg~ildi. Sigara tabaka- s@ndan tu%tu%nleri c#@karm@s# ka*g~@da yerles#tirip duruyor- du. [Ne yapacaks@n a kardes#im, sizin gibi k@z kurusu olmazd@ ya. Gitti gider. Senin han@m da art@k bu kar- gas#al@kta kocas@n@ avutacak onun gibi birini zor bu- < p 155.> lur,] demis#ti. Kimseyi umursamaz olmus#tu evde. Yu- kardan ne haber c#@kacak diye bekles#irken kahvesini yudumlam@s#t@. [Kahveyi de nohuttan o%g~u%tu%yorlar. Nerde o eski kahveler? C#ok tela*s#lanma Servet k@z.  O koca ellerinle c#es#mibu%lbu%ller, kristaller, billu*rlar sana kalacak,] demis#ti. Aradan aylar gec#mis#ti. Bir gece yats@da kap@ ya- banc@ yabanc@ c#al@nca ilk ben ac#m@s#t@m kap@y@. Kolla- r@m c#ok mu uzundu ne o zamanlar, koyacak yer bula- mazd@m. Ag~@r kap@ kolunu kald@r@p ac#t@g~@mda, koca bir @hlamur ag~ac@ go%rmu%s#tu%m sokag~@n ko%s#esinde. T@pk@ bahc#edekinin es#iydi. C#c#ek ac#m@s#t@. Sokak konag~@n bahc#esine benziyordu. Demek ki bahard@ S#emsitap'@n arabac@ kocas@ gelip c#eyizlerini iste- dig~inde. Han@m@n yan@na c#@km@s#t@k u%c#u%mu%z. Ben, Gu%lendam kalfa, S#emsitap'@n arabac@ kocas@. Ha- n@mefendinin elini o%pmeye uzand@g~@nda adam, elini bir uzat@p bir c#ekmis#i han@mefendi,. Sonra gidip kana- peye oturmus#tu. S#emsitap'@n arabac@ kocas@ iriydi. Ah@r ah@r kokuyordu. Gu%lendam kalfa o%yle so%ylemis#ti, kokuyor diye. Ben duymam@s#t@m Allah ic#in. Arabac@ kocas@ iki elini kavus#turmus# konus#muyordu. [Eee,] deyince han@mefendi, konus#maya bas#lam@st@. [Biz bir cahillik ettik, siz hos#go%ru%n. S#emsitap, "Han@m@- m@n ayag~@n@n turab@ olay@m," diyor. "Onlar beni hos#- go%ru%r. Aylar gec#ti, han@mefendinin aff@na s@g~@n@r@m. Onlar benim annem babam say@l@rlar. Ben go%zu%mu% konakta ac#t@m. Edep erka*n ordan o%g~rendim," diyor.] Susmus#tu. Hepimiz S#emsitap'@n arabac@ kocas@na bak@yorduk. C#akmak c#akmak kara go%zleri vard@. Gu%l- endam kalfa so%ylemis#ti bunu da. Han@mefendi elin- deki p@rlantal@ saatini c#eviriyordu bir o yana, bir bu < P 156.> yana. [Eee,] demis#ti gene, [seni bu acayip, lu%zumsuz laflar@ m@ so%ylemeye yollad@?]-[Yok.]-[Ya,neye?] -[Sizin ona, evlendig~inde vermek ic#in haz@ilad@g~@n@z c#eyizler varm@s#. Onlar@...] dedi. Han@mefendi birden ayag~a kalk@p sivri topuklar@n@ vura vura do%nmeye bas#- lam@s#-t@ sofada. [Ne c#eyizi? Benim istedig~me varm@s# m@ da, c#eyiz istiyor? Beni bu%yu%k say@p, elimi o%pu%p izin alm@s# m@ da c#eyiz istiyor?] Bizi bir korku alm@s#t@. S#emsitap'@n arabac@ kocas@ kamburlas#m@s#, yere bak@- yordu. [C#eyiz meyiz yok. Sana yolu go%stersinler. Hadi bakay@m. U%stelik bas#ka biri olsa seni kabul edip konus#mazd@.] Hepimiz merdivene yo%nelmis#ik. Ara- bac@ birden do%nu%p konus#mus#tu: [Alt@ yas#@ndan yirmi yas#@na kadar yan@n@zda bog~az toklug~una durmus#. "C#eyizler bunun kars#@l@g~@yd@," diyor.]-[Nee, bana kafa m@ tutuluyor? Kac#t@g~@n@z gece s@rt@na gec#irdig~i man- tomun deg~erini biliyor mu o? C#ikin evimden!] C#a- bucak merdivenlerden inmis#tik. S#emsitap'@n araba- c@ kocas@, nedense bizi kendinden sayarak tas#l@kta durup, [Ben ona demis#tim, "Vermezler bir s#ey," diye. "Bunlar haraca al@s#@k," diye.] demis#ti. Kap@y@ yine ben kapam@s#t@m. @hlamur ag~ac@ buram buram duruyordu kars#@da. Ben S#emsitap'la arabac@ kocas@n@n sevdalar@- n@ beg~enmis#tim. Bana sormad@klar@ndan so%yleyeme- mis#tim. Niye sorsunlard@! O zamanlar yorgunluk nedir bilmezdim. Gece yatag~a uzand@g~@mda, deliksiz, bir solukta uyurdum. S#imdi o%yle mi ya? Kemiklerim do%ku%lu%yor. Yatag~a giri- yorum, bunca yorgunluk yetmezmis# gibi, hic# uyku durak yok. Niye bo%yle oldum? @htiyarlad@m tabi@. Bi- rinci Cihan Harbi'nde yedi ya da on yas#@nda oldug~u- ma go%re var@m benim parmak hesab@mla bir altm@s#tan < P 157.> o%te. C#u%nku% say@ saymas@n@ bilirim. Demek ki, han@me- fendiyi de kara topraklar ald@. Kus# su%tleriyle besle- nen, atlaslar@n, samur ku%rklerin, ballarin, bo%reklerin han@mefendisini... Komsu#um Meserret, Nis#antas#@'n- da ev temizlig~ine gider. Laf laf@ ac#ar ya, o demis#ti; c#al@s#t@g~@ evin bu%yu%k han@m@na her y@l mevlu%t okutur- larm@s#. Mu%slu%man insanlarm@s#. Eskilerini, art@klar@n@ ona verirlermis#. Derken Horhor'daki konaklar@ndan so%z ac#@lm@s#. Erkek as#c#@lar@ varm@s# da o anlatm@s# bi- zim Meserret'e; bunlar padis#ahl@k zaman@n@n soylusu- dur, zenginider diye. O gu%zlim konaklar@n@n yerini s#imdi apartmanlar alm@s#. Dizdar han@m sonradan bir Cumhuriyet pas#as@yle evlenmis#. Laf laf@ ac#@nca bizim Rusuhi beyi sordum. Horhor'don Nis#antas#@'na tas#@n- d@ktan sonra ayr@lm@s#lar. Su%slu% miralaydan bir k@z@ olmus#. C#ocuk olmamakta kabahatl@ demek Rusuhi beymis#. O%yle ya, dog~rusu da bu. Uykular@m yok. Bu da ihtiyarl@ktan. Ihtiyarl@k uyumamas@. Bana gidince S#emsitap'@n odas@n@ ver- mis#lerdi: bahc#eye bakan, ikinci kattaki oda onundu. Yerde eskice bir hal@, duvarda boydan boya yu%klu%k, ko%s#ede iki ceviz sand@k vard@. Odalar@n kap@ kollar@ camdand@. Sand@klardan biri kilitli, biri ac#@kt@. Ac#@k olan S#emsitap'@nd@. Han@mefendi yan@ma gelip, [Bak Servet k@z@m,] demis#ti, [sen nanko%r olma. Bu c#eyiz- ler art@k senindir. S#emsitap'@ d@s#kardaki ufak hukuk is#lerimizi yapan davavekilimiz Fatin beye verecektim. Kendinden otuz yas# bu%yu%k adam@ istemezmis#. Gu%l- endam'a sorarsan kac#ma sebebi buymus#. Bir de gu%zellig~ine gu%venmesi. Hata etti. Verilmis# so%zu%mu% tutmayarak beni de mahcup b@rakt@. Senin s#@maracak bir yan@n yok. Bunu unutma ki S#emsitap, < P 158.> burdaki gu%nlere al@s#@p da arabac@ kar@s@ olmakla yetinemez. Elbet ko%tu% yollara du%s#u%p namusunu he- la*k edecektir. Benim ne kadar hakl@ oldug~umu da ac@ ac@ anlayacakt@r.] O gece ilk o%rtu%ndu%g~u%m ipek yorgan@n verdig~i rahatl@g~@ unutamam. Alt kattakilerin yorgan yu%zleri basmayd@. Odam@n sedirini de k@rm@z@ damasko ku- mas#la kaplam@s#lard@. Yukar@n@n ince is#leri bana ka- l@nca ellerimi kollar@m@ savurmamay@ o%g~renmek ic#in az c#abalamam@s#t@m. As#ag~@ya da yetis#iyordum tabii. @lk katta S#ehime Han@m kalm@s#t@. Pek memnundu s#imdi. Tek olmak keyfini artt@r@yordu. Sigaradan ka- l@nlas#m@s# sesiyle s#ark@lar@n@ so%ylu%yordu. [Servet k@- z@m, bak, ayr@ bo%lu%k oldu buras@. Keka*... Yani o%yle Ruhi beymis#, han@m@ym@s#, du%nya umurum deg~il, yapar@m yemekleri, kaparim kahve fallar@m@... Ancak deli C#erkez kos#tursun. Anlad@m ki, o yaln@z para ic#in kos#turmuyor. Bunlar onu dehlerse da*r-i du%nyada bir yerlerde bar@namaz. Merdiveni c#ift olmayan bir ev- deyse hic# yapamaz. Ancak topuzunu du%ru%p bes# yu%z defa inip c#@kmaya gelmis# bu du%nyaya. Du%zayak yere koysan, inme gelir deli C#erkez'e. Amaan sen de, her koyun kendi bacag~@ndan as@l@r. Gec# efendim, geeec#...] Bir gece uyurken Ruhi beyin koynuma girmesi de han@mefendinin geceleri gezmeye c#@kmaya bas#- lad@g~@ s@ralard@. Uzun su%redir eve konuk gelmiyordu. Buna tek u%zu%len Gu%lendam kalfayd@. Benim is#lerim- de bir eksilme olmam@s#t@. Yap@lanlar@ sunman@n d@- s#inda, bu%tu%n is#ler art@k benimdi. Tek, on bes#te bir, bu%yu%k c#amas#@ra kad@n geliyordu. Cam temizlig~i bana kalm@s#t@, k@rk pencere. < P 159.> Ellerimle her s#eyi kavr@yor, c#ekip c#eviriyordum. C#ok da bog~azl@yd@m. S#ehime arada tak@lma- dan edemezdi. [K@z Servet, senin bu gu%cu%ne erkek yetiremeycek konak. S#emsitap'@n fingirdemesi gu%- zellig~indendi. Seninkisi kan@ndan can@ndan o%tu%ru% olacak.] Rahmet olsun pek severdi ac#@k sac#@k konus#- may@. Acaba o%lmu%s#? Can@m ben ihtiyarla- d@m. O, ta o zamanlar sac#@n@ k@nalar, belini s@kard@. Fakfon sigara tabakas@n@ go%g~su%nden c#@karma c#al@- m@ysa tam genc# is#iydi gene de. Rusuhi beyin koynuma girdig~i, beni kad@n yap- t@g~@ geceye gelince hic# du%s#u%nmek istemem, hep du%s#u%- nu%ru%m. Yar@ ic#im gec#mis#ti; as#ag~@ katta Gu%lendam kalfa pantuflar@yle gezerek bir s#eyleri yerlerine koyuyor, kap@lar@ kap@yordu. O her gece odadan odaya dolan@p dururdu. Atlas kus#ag~@nda tak@l@ anahtarlar nerelerinse oralara go%zkulak olurdu. Ben odam@ sevmis#tim o za- manlar. Art@k kibar s#eylere yaklas#man@n getirdig~i heveslerle doluyordum. Elimi yorgan@m@n ipeg~ine su%ru%- yor, deg~is#meler, gu%zelles#meler bekliyordum. @c#imi o%nleyemedig~im s#eyler sar@yordu gittikc#e. Niye ama Rusuhi bey gibi beyefendi, benim sodal@, c#ivitli sularda genis#lemis# ellerimi oks#as@nd@. Ha*la* du%s#u%nu%ru%m de bulamam. S#emsitap'@ beg~enmesi yerindeydi de... O gu%zeldi, edas@, su%zgu%n bak@s#lar@, sesini titreterek ko- nus#mas@... Hele ayaklar@m iyice bu%yu%ktu%r. Bir gu%n konuklara kahve verdig~imde Dizdar han@mefendi, [@nan@r m@s@n@z,] demis#ti, [Servet'in ayag~@na Rusuhi cig~imin rugan terlikleri bile ku%c#u%k geliyor.] Ertesi gu%n odas@nda, ayaklar@n@ kokularla ovarken han@mefendi, [O%p k@z ayaklar@m@,] deyince, sevgiyle, kayg@yle o%p- mu%stu%m. Bir serc#eydi sanki ayaklar@... Konuklar@n u- < P 160.> zak bak@s#lar@ alt@nda konus#malar kad@n@ kad@n yapan s#eyleri anlatmaya do%nmu%s#tu%. Hic# du%s#u%nmek istemem o Rusuhi bey gecesini. Ne zaman du%s#u%nsem ihtiyarl@g~@m, her s#eyim, kat kat ag~@rlas#m@s# oluyor. Burnumun dibindekileri unutay@m da bo%yle s#urdan burdan c#@k@veren gec#mis#imi ac#@k ayan bileyim. Uyduruyor muyum ne? Tanr@n@n cezas@ olsa gerek. Bana, bunad@n, diyor evdekiler. Hic#bir s#eyi akl@mda tutam@yormus#um. Eldeki bes# on lirayla haf- tal@k yemek yetis#tirip de surat asmalar@ndan kurtulu- rum, diye du%s#u%nmektendir bunamam. So%lemis#im- dir de bunu evdekilere. Nas@l arada bo%yle ters, ko%tu% kars#@l@klar buluyorum kendi insalar@ma. Yas#land@kc#a huyu deg~is#iyor kis#inin. Benim ic#in demezler miydi, [Servet'in s@rt@na vur, ekmeg~ini ag~z@ndan al,] diye. Dinlerim her so%yleneni. Huyum bu. Sormay@ hic# bilmedim... O gece de sormam@s#t@m, [Rusuhi bey nic#in bana bacaklar@n@z@ su%rtu%yorsunz?] diye. Yatag~a girip yorgani tepemize c#ekivermis#ti. Hay@r m@ deseydim? Hay@r demenin gereklilig~ini bilmezdim ki! Hay@r de- sem de kimse beni dinlemezdi ki. Ben herkesi dinle- meyi biliyordum. Yedi ya da on yas#@ndan beri. [Neden su%ru%yorsunuz bacaklar@n@z@?]-[K@z@m evla*d@m, ca*n@- m@n ca*n@, ca*n@m@n ruhu...] Sac#lar@m ag~z@ma dolu- yordu. Beni s@k@ s@k@ sarm@s#t@. Amma da gu%cu% vard@ sessiz yu%ru%yu%s#lu% Rusuhi beyin! Solug~u duyulur diye korkmaya bas#lam@s#t@m. Oda @s@n@p duruyordu. Gu%len- dam kalfa uyumazd@ kimseden o%nce. Yorgunluk c#o%ku%- yordu ic#ime. Yorgunluk neydi demis#tim ya,bas#l@yordu is#te. O is# oldug~unda sabaha kars#@ m@yd@? Bir horoz o%t- mu%s#tu%. Acemi bir horoz muydu, o%ten? Ha*la* bilemem. < P 161.> Bir keder gelmis#ti. Ag~lam@s#t@m yatakta. Sac#lar@m@n dibindeki ter sog~umus#tu. [Korkma, c#ocuk olmaz,] demis#ti. Odadan gittig~ini sec#ene dek ag~lam@s#t@m. Ag~lamamdan ona neydi! Gu%n ag~ard@g~@nda han@m- efendinin ayak sesler@n@ duymus#tum. Yeni do%nu%yordu d@s#ardan. O geceden sonra, eski koyu, du%s#su%z uykular@m gitti. O geceden sonra hic#bir s#ey dan@s#amad@m kimse- lere. Tu%rku% bilmedig~imden (onca y@ld@r gene de bil- mem) bir uzun is# tuttum mu, nameler uydururdum. Sonra bundan vazgec#mis#tim. Ben deg~il de, vazgec#- tig~imi, S#ehime han@m fark etmis#ti ilk. [K@z Servet, iyice bir hos# oldun sen. T@s@n c#@km@yor. Karadeniz'de gemilerin mi batt@?]-[Karadeniz neresi S#ehime tey- ze?]-[Zavall@ k@z@m, sen, oturdug~un Istanbul ne- re, onu bilir misin?] Is#te bu yokus#u c#@karken dura dinlene, kendimi avutarak, hic# unutmaya gelmeyen o geceden sonra- kiler kac# y@lda oldu bitti toparlayam@yorum. Son gu%n- lerde bir de u%s#u%me peydahlad@m. Evde ne buldumsa u%s#tu%me gec#iriyorum. S@g~@n@yorum giyimlere, o%rtu%n- melere. Ilig~im kemig~im u%s#u%yor. Her giydig~imin ku- mas#@ yumus#ad@, pamukland@, ondan m@ @s@nan@yorum? C#ars#@ pazar aran@p dururken eteklerimin alt@ndan renk renk parc#alar sark@yor. Bu illet iki y@ld@r ug~rad@ bana. Og~ulcug~um Almanya'ya gitmeye kalkt@g~@nda is#c#i olaraktan, bir t@kanma, bir soluk alamama gu%nu%m olmus#tu. Ecel gelip gitmis#ti. Tek evla*d@m kolay m@? Herbir s#eyimdi benim. Is#c#iydi Havuzlar'da. Bununla yetinseydi ya! Yok yok, ille uzak diyarlara gidecek. O gu%n bayg@nl@k gibi bir hal gec#irdig~imde, utanc@mdan belli olmas@n diye kap@n@n pervaz@na

daynm@s#t@m. Du%nyamda oldug~umdan beri hic# hasta olup yatmam@s#imder. [Anne sen c#@kma kars#ma. Kimse c#@kmas@n. Gideceg~im Almanya'a. Babam da tek so%z etmesin. Burdaki hayat@m@z su%ru%nmek. Sabah@n koru%nden aks#am@n karanl@g~@na c#al@s#, ald@g~@n parayla ekmeg~ine kat@k edeme. Yas#@tlar@n Bayog~lu'na c#@k@p iki biria ic#eme...] Her o%fkelendig~inde bunlar@ s#o%ylerdi. [Efem, og~lum, bira o kadar la*z@m m@ k@? Ic#ki gu%nahtir. Mu%slu%manl@kta yoktur.]- [Mu%slu%man- l@kta ac# oturmak gu%nah deg~il mi, anac@g~@m?]-[To%vbe tou%be pas#am benim, bo%yle deme. Bas#@m@z@ sokacak bir yerimiz var. Ac# deg~iliz, c#@plak deg~iliz. Eller eline gitmekte ne favda umars@n, pas#am.]-[Sana anlata- mam anne. Anlamazs@n, sen du%nyay@ bilmiyorsun. Bu du%nya her koyunun kendi bacag~@ndan as@lma du%n- yas@. Kimsenin kimseyi go%rdu%g~u% yok. Sen ha*la* Hor- hor'daki konaktas@n]- [Yok be evala*d@m. Horhor'daki konak neresi, buras@ neresi. Baz@ s#eyleri o%g~reniyorum, biliyorum. Yine de Allah bes# parmag~@ bir yaratmam@s#.] Pencerenin k@y@s@nda oturan kocam ayak deg~is#tirerek o%ksu%rmu%s#tu%. [Yalvarma `pas#am pas#am' diye bu og~- lana kad@n! C#u%ru%klu%k'ten pas#a c#@kt@g~@n@ kim go%rmu%s#.] iki erkek diretince bana susmak kal@rd@. Og~lumun gideceg~i gu%nler yaklas#@nca bir bunalmad@r sarm@s#t@ can@m@. Oraya buraya c#arpmaya bas#lam@s#t@m kendimi. Yeniden kimseleri beklemeden kalacakt@m evde. Ko- cam vard@ ama o her zaman yemeg~i yer, kahveye gider. Bense dalar@m. Gene bir bir du%s#u%nmeye bas#lar@m: Konak, Rusuhi-Bey, camurlu sokaklar. Pazar yerlerin- deki art@k-ezik sebzeler. Og~lum da evde durmazd@ ya. Gene de onun giyimlerini y@kamak, c#evresinde neyi eksik diye dolanmak, arada Horhor'dan bir iki misal < P 163.> getirmek, beni pek sevindirirdi. Gelgelelim gitti.Iki y@l o%nce. Ic# c#amas#@rlar@ elek gibi olmus#tu o s@ralar. Ona yol c#amas#@r@ du%zelim dedim. Bir kuru ko%fte, bir bo%rekle ug~urlamak olmaz. Fatin bey tam o s@ra u%c# ayl@klar@n@ alm@s#t@ (do%rt yu%z elli lira). [Servet han@m, bu paralar nafakam@zd@r. Birtak@m c#amas#@ra anca c#@kabiliriz. Hem o, c#amas#@r@n s#ah@ olan yerlere gidi- yor.] Inanmad@yd@m dedig~ine. Onca gec# evla*t sahibi olduk, bu adam gene de muhabbetsizdir og~luna. Kapal@ C#ars#@'ya c#@karken benle geldi og~lum. Ta c#ars#@ya deg~il tabii. Bir kag~@t al@yorlarm@s# Almanya'ya gidenler. Onun verildig~i binan@n o%nu%nde biz de dur- duk. [Go%reyim sana ka*g~@t verilen yeri,] demis#tim. Ana-baba gu%nu%. Tazeler, erkekler, bas#@na atk@ atm@s# ko%ylu% kad@nlar dolmus#lard@. Benim og~lum hic# olmaz- sa Istanbullu. Bir c#ocuk savrularak, [C#ay, c#ay,] diye geziyordu. [Anne c#ay @smarlayay@m sana,] demis#ti. Ah benim can@m evla*d@m. Neyi sevdig~imi bilen tek kis#iydi. C#ay@ pek severim. Nas@l da bunu bildig~ini go%sterip go%nlu%mu% hos# etmis#ti. [U%zu%lme anac@g~@m. Gidip, yemeyip ic#meyip param@ t@k@r t@k@r biriktireceg~im. Anlatt@klar@na benzer kadifeli koltuk alacag~@m sana, bir de radyo. Son gu%nlerinde dinlendireceg~im seni.] Aks#amu%stu% bu yokus#tan do%nerken, [Bu dedikleri- ni unuttu mu?] diye sorar@m kendi kendime. Bo%yle du%s#u%nmem, kus#kulanmam ne bu%yu%k fesatl@k. S#ark@la- r@ severim, evet. Radyolar@n c#al@nd@g~@ evlerin kald@r@m- lar@ndan gec#erim. Bu saatlerde fas@l olur radyolarda. Hos#lan@r@m fas@l dinlemekten. Bir evden dig~er evin o%nu%nu% tutana dek bilmeden h@zlan@r@m. Eksik olmas@n mahalleli ac#ar radyolar@n@ iyice. S#ehime han@m@m s#ark@- lar@d@r c#al@nanlar sanki. Go%zu%mu%n o%nu%ne, elinde < P 164.> kalpuz kahve fincan@yle geliverir. Insan o%mru% bir ru%ya, go%z ac#@p kapay#ncaya bitiveriyor. Horhor'daki konag~@n da s#ark@lar@d@r bunlar. O zamanlar radyo yok- tu. Gene de bu s#ark@lar oran@nd@r, madem bana iyice oray@ c#izip resmederler. Peki, ya tozlu yoldaki ku%c#u%k c#ocuk, karago%zlu% kad@n, toprak ev? Onlar@n s#ark@la- r@, tu%rku%leri yoktur. Gene de resmolunurlar. Kocam@s#, ihtiyar bir kad@n@n oturup da kendini bes# yas#@nda san@p, gencecik; yeniyetme bir anadan su%t emerken du%s#u%nmesi ne densizlik, ne bunam@s#l@k. Merak edi- yorum kimdim? Nerden Rusuhi beylere getirilmis#- tim? Bu du%nyada bir kul yok mudur, ku%c#u%klu%g~u%mden kalan? Yok ki, beni hic# aramad@lar. Bir ana c#ocug~unu sorar. Yaln@z beni getirip b@rakan, ona demis#se b@rak- t@g~@n@. Dizdar han@mfendi beni hor mu kulland@? Yok can@m. O han@md@, ben hizmetc#iydim. Hepsi bu. S#emsitap'@n c#eyiz sand@g~@n@ korkumdan ac#ama- m@s#t@m ilk zamanlar. Oysa sand@g~a bakt@kc#a sevinir- dim. Denildig~ine go%re ic#inde, deg~erli, o%zenli s#eyler vard@. Gu%lendam kalfa, [Servet bu c#eyizleri sen hak ettin.] Konakta herkes bana sen derdi, ben herkese siz demeyi o%g~renmis#tim. [Bu c#eyizleri hak etmek bu ka- darla bitmez. Ic#inde k@y@lar@ dantelli k@rlentlerden tut, ig~ne oyalar@na, pes#tamal@, havlusu, tas@yle hamam tak@m@na gelinceye her s#ey var. Bohc#ac@dan al@nm@s# yar@m du%zine S#ile c#ars#af@, Sile bezinden gecelikler de bulacaks@n. Sen sen ol, nanko%r olma. O arabac@ par- c#as@ giderken, "Bunlar harac# al@rlar," dedi ya, istedig~i neyin pay@yd@? Harac# nedir bilir misin? Bir insan@n dig~erinden hakk@ olmayan@ almas@na harac# denir. S#em- sitap'@n bu evde ne hakk@ var? Karn@n@ doyurmus#, @s@n- < P 165.> m@s#, bar@nm@s#. Bir de han@mefendiye haber yollar, elin ah@r kokular@na kac#@p.] Gu%lendam kalfa eliyle s@rt@m@ s@vazlam@s#t@. Bundan o%tu%ru% ona yak@nl@k duyup dig~er kilitli sand@g~@ sormus#tum. [O sand@kta han@me- fendinin ku%rkleri vard@r, annesinden kalma. Eskiden samurlar go%zdeymis#. Bic#imleri pek bas#ka. S#imdikileri tutmuyor, ondan naftalinli tu%lbentlere sar@l@ durur, deg~erlidirler. Kilitsiz b@rak@lmaya gelmez.] Sonra Rusuhi bey koynuma girmis#ti. O y@llar- dan bu yana erkekten, insalar@n birles#melerinden bir s#ey anlamad@m neye yarar? Ne zaman o is# olacak olsa, bir tela*s#t@r al@r beni. [C#ocuk olmaz, korkma,] demis#ti ya ilk gece. Gene de ben s@cak bulunca s@cak, sog~uk bulunca sog~uk suyla y@kanmaktan bacak arala- r@m@ yara etmis#tim. Bir de kas@k ag~r@s@d@r tutmus#tu. Hep dua ederdim. [Tanr@m bu gece gelmese. Bir so- lukta uyuyuversem. O is# olmasa,] diye. Sonralar@ du%s#u%nu%p duadan vazgec#mis#tim. O is# ic#in dua etmek gu%nah@ yapman@n o%tesindeydi. Peki, bu gu%nahtan nas@l kurtulacakt@m? S#ehime han@mdan bas#kas@na dan@s#amazd@m. Gelen giden azald@g~@ndan o da hafta izinlerini iki gu%ne c#@karm@s#t@. Bir cumartesi gecesi izin do%nu%s#u% kayg@yle beklemis#tim onu. S@rt@na bas#@ndan dog~ru indirdig~i genis#, kahverengili yes#illi atk@s@n@ alm@s#t@m elinden. [Ne o Servet'cig~im?] demis#ti, [Yukar@ c#@kal@ Istanbul terbiyelerin pek arrt@. Nur ol, benim k@z@m. Nerelerde o deli C#erkez?]-[Yukarda.] -[Kimbilir,k@sa gu%nu%n ka*r@n@ hesaplamaktad@r san@- r@m.]-[Bilmem.]-[Sen bilmezsin yavrum. Sen insan k@l@g~@na girmis# mela*ikesin. Sana pek yaz@k olacak. Ne yapal@m ki ben, elden tutacak gu%cu% olan deg~ilim. Ko%rle topal meseli. Ikimizden bir adam zor c#@kar.] Mutfag~a girip oturmus$tuk. [Yemekler yetti mi bari?] diye sormus$tu. [Evet.] - [Yeter a, yeter. Evde oturan yok ki. Onlar burdan gidici a Servet. O C$erkez de, o Dizdar kar@s@ da...] - [Estag~furullah.] - [Hadi senin boy- nu bu%ku%k hat@r@n ic$in han@m diyelim. Adam art@g~@ ida- re meclisi azas@ kocas@ da gidicilerden. Eh bos$lalcak konak, birden bos$al@r. Duymad@n y@l@n padis$ah gu%nu% go%rmu%s$, t@kl@m t@kl@m doldurulmus$ konag~@, azar azar, yavas$ yavas$ bos$al@r. Duymad@n,bilmezsin. Istanbul kayn@yor. Anadolu'da ko%ylu%ere k@ran girmis$. Sila*h alt@nda sap@r sap@r o%lmektevmisler. Bir Yunan laf@dar gidiyor. Millet bacmis$ ki arkas@ ates$, o%nu% ates$, sopa balta do%vu%s$u% yormus$. O%lmenin iyisini sec$mek de in- sana yak@s@r bir istir' diyor, gu%mru%k kolcusu. Pek bilir bo%yle laflar@. Eh, adam@n h@rs@z@ parlak so%z edecek ki inand@r@c@ olsun. Gu%mru%kc$u% demek baz@ s$eyleri cebellezi yapacak demektir.] Anadolu'daki ko%ylu%ler k@r@l@yormus$, demis$ti ya. O zaman, [Ben ko%ylu%ysem kimsem kalmad@ ha, S$ehime han@m,] demis$tim. Pek s$as$mis$t@. [Unuttunuz mu? Siz bana 'ko%ylu%su%n sen Servet' dememis$ miydiniz?] - [Nesin ya be k@z@m? Onlar ac$l@ktan, ac$@kl@ktan getirip Istanbul'a c%ocuklar@n@ satarlar. Ben bunca y@l@n gu%n go%rmu%s$, o%- mu%r yas$am@s$, IIstanbul'un bu%yu%k kap@lar@nda as$c$@l@k etmis$ insan@y@m. Bu hep bo%yle olmus$tur.] - [Peki, ora- lar c$ok mu uzak ki?] - [Di mi ya? Kim araya, kim sora?] Mutfakta s$imda s@k s@k ocak yak@lmad@g-@ndan, malta tas$lar@n@n k@y@s@ndaki ku%herc$ilereler bitiyordu. Epeydir badana go%rmeyen dumanl@g~@n u%stu%nde uzun benzetmeler yapt@g~@m bic$imler olmus$tu. S$ehime han@m torbayla c$anta aras@ deri s$eyini elinden b@rak@p soluk- lanm@s$ti. [De bekel@m Servet kiz, giderlerse c$@k@p, ne yapar, kime yanars@n?] - [Niye bo%yle diyorsunuz S$ehime han@m? Bunca y@ldan sonra, benim gibi ko%k- su%z birini ac$ta ac$@kta b@rakmazlar.] - [Tabii tabii, bu- lurlar sana da erkek art@g~@ bir adam, evlendirirler.] So%yleyememis$tim Rusuhi bey is$ini. O geceden son- ra her izin do%nu%s$u% S$ehime han@m@n soyunmas@na yard@m@m da bo%yle bas$lam@st@. Bilmedig~im, go%rmedi- g~im yerlerde su%ren ko%ylu%lerin k@ran@ olan do%g~u%s$meyi de anlamamis$tim. Ha*la* da bilmem ya. O zaman bil- memem hic$ ay@p deg~ilmis$ demek ki! O y@llarda d@s$ar@ diye bildig~im s$ey sokak kap@s@n@n es$ig~iyle kars$@ya du%s$en as$@ boyal@ konakti. $imdi o%yle mi ya? Kapal@- c$ars$@'y@, Kas@mpas$a'y@, Eyupsultan'@... Bir Ramazan Bayram@'nda gitmis$tim Eyu%psultan'a. Adak yapmaya, c$ocuk olsun diye. Ama Fatin bey bunu bilmez. Ona so%lyememis$tim. [Ille Eyupsultan Hazretlerine gideceg~im. Bak, koms$um, tan@s@m hep gidiyor. Bir ben var@m duas@n@ etmeyen.] C$u%ru%klu%k'e geiin gelip de oda ac$tiktan sonra, konum koms$um olmus$tu. Evlere gu%ndelig~e giden Meserret han@m. hademe Sakine han@m, Zeynep han@m... [Bag~la ba- s$@n@ du%s$ o%nu%me,] demisti. Daha bircok mahalleyi ve semti biliyorum art@k. Kap@ d@s$@na ayak atmamis$ Servet deg~ilim. Gene de deg~is$en ne var. Evlerin d@s$@ yabanc@ yabanc@. Ag~@zlar@ dilleri yok ki olanlar@ bi- tenler@ tek tek ac$@nlar, o%g~retsinler. Olmaz o%yle s$ey. Anadolu'da ko%ylu%ler k@rana tutulup gittig~ine go%re, demis$tim o gu%n, art@k c$@k@p diyar arayacak bir h@s@m@m, biryak@n@m olamaz. Kendim de bilmilyorum ama, demek ki, yollarac$ikmay@ kurmus$um, Horhor' dayken. Hey gidi gu%nler, hey... O is$e de al@s$maya bas$lam@s$t@m. Bu%yu%k temizlik

gu%nu% gibi bir ag~@r is$ti yap@lmas@ gereken. k@s$ orta- lar@nda sobalar yak@ld@g~@nda Gu%lendam kalfa, beni han@mefendinin c$ag~@rd@g~@n@ so%ylemis$ti. O%g~le u%stleri c$ag~r@ld@g~@m olmazd@. Eskisi gibi degildim. Bek- lenmedik s$eyler, en ku%c$u%kleri bile bende c$arp@n- tplar yap@yordu. Sanki arkamdan biri geliyor gibiydi. Do%nu%p baksam go%receg~imi san@yordum. Her s$eyi ko%tu%ye yorar olmus$tum. Bu c$ag~r@lmadan ne c$ika- cag~@n@ bilerek (ko%tu% bir s$ey) odaya girmis$tim. Ilk gu%nku% @l@kl@k kaybolmus$tu. U%stu% camla o%rtu%lu%, yapma c$ic$eklerle bezeli saat yoktu yerinde. K@y- melti perdelikler c$ic$eklere c$@kar@lmis$, sade gu%nes$likler kal- m@s$t@. Han@m@n su%s masas@ndaki billu*r s$is$eler, ta- vandaki cam avize yoktu. Ona cam denmezdi. S$imdi ismini unuttum. Ilk silme izni verdikleri gu%n hayranl@ktan saatler su%rmu%s$tu% temizlemem. Cam- lardan yanar do%ner renkler gec$iveriyordu. Birbirine su%tu%nu%nce c$@kard@klar@ sesler senindirirdi beni. In- ceciktiler. Insan genc$lig~inde, daha dog~rusu, yata- g~@na istemedig~i erkek girmeden o%nce bunlar@ fark ediyor, go%ru%yor. evet, daha kad@n deg~ildim onlar@n tozunu ald@g~@m s@rkarda. S$imdilerde c$ic$ekleri bile unuttum. Ag~r@lar@ma ila*c$ so%yleyen (evlere is$e giden Meserret koms$um var ya) [Hatmi c$ic$eg~i,] demis$ti de, [O ne ki, aktarda olur m?] deyivermis$tim. [K@rk y@l@n hatmisi, ayol bilmiyor musun?] Hadi c$ic$ek benim gibisine neyse, yaz@ k@s$@ bile ay@rdede- mez oldum. Tanr@n@n cezaland@rmas@d@r bana bu titremeler, t@kanmalar. Ne cahil olsam girmesindi gene de koynuma Rusuho bey. Bir s$eyler yap- mal@ym@s$@m. Pek bu%yu%ktu%r benim gu%nahlar@m, Pek... Kime kimseye de so%yleyemem. Gu%leri, mevsimleri

unutmus$umdur. Bir titremedir gider baharda da k@s$ta da. Han@mefendi parl@yordu. Son gu%nlerde giyim- leri daha go%steris$li, daha go%zal@c@ olmus$tu. Ger- dan@n@ ac$ikta b@rakan kadifeleri, ipekleri vad@. S@ra s@ra inciler tak@n@yordu. Kas$lar@ incelmis$, hemen hemen hic$ kalmam@s$t@. [Servet, k@z@m,] demis$ti, [sen marifetli ve dirayetlisindir is$inde. Odadaki es$yalar@ topla. Onlar@ ben ay@rd@m. Sil, pakla. bir iki gu%n Nis$antas$@'Ada kuzinimde olacag~im. Cum- huriyet bayram@n@ orada gec$ireceg~im. Yak@nda da tas$@nacag~iz. Kuzinime deg~il tabii. Muhakkak ki, bir apartman kat@ tedarik edeceg~iz. S$imdiden to- parlamayabas$larasak ancak bahar bas$@na yatis$iriz. Biurdanc$@kana kadar bu%yu%k c$mams$@ra, bu%yu%k te- mizlig~e yard@mc@ tutmamay@ uygun buldum.] - [Ben de gelecek miyim siziynle?] Mis gibi kokan eldi- venini burnuma dokundurmus$tu. [Tabii, Servet. Biz nerde sen orda.] O gece ilk, ben Gu%lendam kalfa, Sehime ha- n@m yaln@z kald@k. Ben de esintilere, c$arp@nt@lara tutu- larak geceyi gec$irmezdim. Du%s$nu%p du%s$u%nu%p se- vinmis$tim. Mutfakta birarda yemek kurduk. Unut- mam o geceki yemeg~in tad@n@. Siniye tabaklar@ dizip de bas$@na s@raland@g~@m@zda, [K@zlar, bir de uttu muttu c$alan@m@z olayd@,] demis$ti Sehime han@m. Lezzetine doyulmaz bir cevizli kabak tatl@s@ yemis$tik. Usta as$c$@yd@. [Alesta bekleme zoru yok,] diyordui S$ehime han@m. [Yar@m yar@m lokma yutmak yok. S$o%yle biz bize emir verelim.] Ilkkahveyi de o gece ic$mis$tim. [Eee anlatsana S$ehime han@m,

sen bilirsin. Bu Cumhuriyet Bayram@ hangi bayram? S$eker Bayram@n@, Kurban bayram@n@ bilirdik ya, bu nesi?] - [Sana ne be C$erkez k@z@ Cumhuriyet baybram@'ndan? Benim bildig~im bayramlar@n hepsi han@mlara beyleredir. Ne be Servet k@za, ne nafaka du%s$er bize. Cehaletimizi as$ar bu bayram@ anlamak. Bayram@n ko%tu%su%olmaz. Bildig~ime go%re bayram bayramd@r.] Ben, S$eker ve Kurban bayramlar@nda han@mla beyin elini o%per, hay@r dualar@n@ al@rd@m. Bir de mendildi, giyimlik kumas$t@, ic$ c$amas$@r@yd@ al@n@rd@ bizlere. S$ehime han@m para isterdi. Hatta kurbanlarda bekc$iye semtin yoksullar@na dag~@t@lan fitre ve zeka*tlar@ bile istemis$ti. Gu%lendam kalfa so%ylemis$ti, han@mefendi c$ok sinirlenmis$, [Bu ka- d@n@n para du%s$u%nlu%g~u% pek s$as$@lacak hallere gel- mis$tir,] demis$. Yine de kurban@n en iyi parc$alar@n@ ne eder eder, izinde yu%klenip giderdi. O is$ olduktan sonra, el o%ldktan sonra, el o%pmek ayri bir dert olmus$tu bana. Rusuhi bey, t@pk@ eski el uzatmas@yle kars$@lard@ beni. Elini dudag~@ma go%tu%ru%rken karanl@k su%rtu%nmeler ac$@kta yeniden oluyormus$ gibiydi. Evet, hic$ bag~@s$lanmaz benim kabul etmem o is$i. Bil- memek de, c$aresiz olmak da, kimsesiz olmak da yapt@g~@m@ kars$@ koymal@yd@m? Bunca y@ld@r onu bile bulamad@m. Han@mefendi bile o%mus$ gitmis$, avunmal@y@m. Han@mfendei bile o%lmu%s o%lmu%s$, O apak etleri kurtlara, bo%ceklere yem olmus$tur. Incik kas$lar@, suya deg~mez elleri erimis$tir. Onlar neyi tutsalar, neyi yapsalar alt@n oluyor. Bizo%yle miyiz

ya! Kahve fallar@ bile bakmis$tik. S$ehime han@m Gu%lendam kalfaya, [Kismet var sana, Cerkez k@z@. S$emsitap'@n aslan arabac@ kocas@na benzer. Arabac@ sas@ sas@ kokuyordu ya. O is$ de mis gibi kokmaz yap@l@rken,] diye s$aka etmis$ti. Yats@ sonuna, belki de gece yar@s@na kadar oturup eg~lenmis$tik. Ko- nag~@n deg~is$mez insanlar@ oldug~umuzu so%ylemis$tim onlara. S@g~@nt@ deg~ildik. Bir ara s$ark@ bile so%yle- Ben de edeceg~im dualar@mla gu%nhlar@m@ affetti- rirdim belki yu%ce Yaradana. Uykumun en koyu yerinde, [Yarabbi Yarabbi, ne kadar s$anss@z@m, so%zlerimi, sana kars@ gelme diye alma. O y@llardan bu yana kimseye kars$@ c$@kmad@m. Kaderima raz@ oldum. O is$ beni hep u%zdu%. Hep ag~latt@.] Su%rtu%nme, kirlilik gene bas$lamis$t@. Bir o gece zifiri karanl@kta dayanamay@p sormus$tum. [Siz Nis$antas$@'na git- medeniz mi Rusuhi beyefendi?] Yu%zu%ne kars$@ bey denemezdi. [Bana davet yap@lmad@. Hadi can@m do%k sac$larini.] Yu%zu%mu% yast@g~a go%mmu%s$tu%m. Go%zyas$- lar@m durmadan ki is$ bas$lad@g~@ndan bu yana ag~@zdan o%pu%s$- Neyse ki is$ bas$lad@g~@ndan bu yanaag~@zdan o%pu%s$- memis$tik hic$. Bu da la*zim deg~ildi kus$kusuz. O bir beydi. Yatag~@ma girmesinden ag~lamakl@ oldu- g~umu bilse, kimbilir, kovarlard@ belki beni S$ehime han@m@n dedig~ine go%re, eskiden S$emsitap sabaha

kadar s@rt@na binermis$ Rusuhi beyin, anadan dog~ma c$@plak, gu%lmek k@yametmis$ yukarda... U%c ay es$yalar@ toplad@k. Ne c$ok hal@, ne c$ok yorgan varm@s$ bilmezdik, o%g~rendik. Sard@k, sild@k, naftalinledik. S@ra har@@menfendinin annesinin samur sand@g~@na gelmis$ti. Sqmurlar@n ic$i s$am ipekleriyle kapl@ym@s$. Buni Gu%lendam kalfa so%yleis$ti. Ben zaten birc$ok incelikleri ondan o%g~renmis$imdir. El- leyince u%rpermis$tim yumus$akkl@g~@ndan ku%rklerin. O sar@lar@n kahverengiye do%nu%s$u% nerde go%ru%lu%rdu% bas$ka? Tek tek eski cibinliklere sard@k o%zanle. Dizdar han@m@n annesi, bahar aylra@nda camlaric$ik ac$@k yatarm@s$, bu cibinlikleri gu%lag~ac@ karyolas@na c$ektirip. O kadar s$is$manm@s$ ki, yetmis$ yas$@dayken yu%zu% bir bebeg~in gibi gergin, tombulmus$. [Ne han@md@ go%sen,] demis$ti Gu%lendam kalfa. [Pas$a, Hu%nka*r yaveri oldug~undan el etek o%pmeye gelenleri ag~@ramaya adamyetis$tiremezdik. Giderlerken gaz bo- yamas@ ku%c$u%k keslerde ihsanlarda bulunurduk. Eee onlar da bir gu%ndu%. O devran bas$ca bir devran- d@. Artik buralar@n sefa su%ru%lecek hali kalmad@. Ni- s$antas$@'na gec$mek zaman@yd@ dog~rusu, efem.] En ufaklara varana her s$eyi toparlam@s$t@k. O kadar ki, art@k ha deyince gidivermek kal@yordu. Gene c$arp@nt@lar@m artm@st@. Her an yani so%zlar, yeni korkular bekliyordu. Dizdar han@mefendi, baz@ perdeler kals@n demis$ti. [Bunlar@n modas@ Konakla beraber las@nlar. Bay@larak al@rlar da. Kim- seler pas$alarda, beylerden kalma es$yaya s@rt c$e- viremez. Kac$ y@l@n perdeli, eriyip giderler c$@kar@rsak.] Konag~@n sat@lacag~@n@ ac$@kc$a o gu%n duymus$tum.

Ezilmis$tim u%zu%ntu%den. Go%zu%me arada c$izilen resim- deki c$evresi c$ocuklu kad@ndan beni al@p buraya getirenin izimi kaybedeceeg~ini du%s$u%nmu%s$tu%m. Belki de y@llar sonra geldiler aramaya. Bulamay@p gittiler. geldiler mi acaba? Bir ana c$ocug~unu otuz y@l aramaz m@? Otuz y@l sonra bulsa da artik ana c$ukurda. Niye gencecik bir anan@n sar@lmas@n@ du%s$u%nu%ru%m ken- dime? Bunamak, bu olsa gerek. Dizdar han@mefendi- nin anas@ bunam@s$ da bu%yu%k aptestini ka*g~@tlar@n ic$ine yap@p behc$edeki @hlamur ag~ac@na f@rlat@rm@s$. Sonra Gu%lendam kalfay@ c$ag~@r@p, [Kiz Gu%lendam, gel k@c$@m@ temizle,] dermis$. [Ben de bir gu%zeldim,] derdi gu%lendam kalfa. [Bir belim vard@, o darl@kta gu%mu%s$ kemer bulamazd@k takmaya. Yanaklar@m penc$e penc$e al. Pas$a babam@z, 'Bu Gu%lendam aks$amlar@ s$oylr sela*ml@g~a gec$ip eliyle kahvemi getirmeli,' derdi. Oysa konakta o zaman yirmi bes$ kis$i dururdu. Bu%yu%k han@mefendi pislik dolu ka*g~@tlar@, t@kana t@slaya, ille de @hlamur ag~ac@na f@rlat@rd@. Yas$l@l@g~@n bilinmez hastal@klar@ vard@r. Eh haz@kdoktorlar onun bu illetine c$are bulamam@s$lard@.O%lu%nce, o%lu% yatag~@n@ toplad@g~@m@zda alt@ndan kurtlanm@s$ et parc$alar@, erimis$ akide s$ekerleri c$@km@s$t@.] Nisan bas$lar@nda bu%yu%k arabalar kap@ya da- yanm@s$t@. Arabac@lar, yard@mc@lar@, hamallar mer- divenlerden koca kunduralar@yle inip c$@k@p es$ya tas$@yorlard@. Ben hep bir s$eylerin kenar@ndan yar- d@m ic$in tutuyorken elimden al@veriyorlerd@ onlar@. Sonunda merdiven hal@lar@n@ so%ktu%ler. Bunlar@ so%k- meyi ne Gu%lendam kalfa, ne ben du%s$u%nememis$tik nedense? Go%rmemis$ miydik? Han@mefensi c$ok < P 174.> k@zm@s#, bag~@rm@s#t@. [Ne demek, bu bos# konakta merdiven hal@s@ kime gerekir. Servet'in odas@nsinda- kiler, bir de ona yetecek kadar mutfakta kapkacak b@rak@ls@n, olur biter. Dig~erlerini mezatta paraya c#evireceg~iz. Her s#eyi paraya c#evirmek s#art.Bas#ka bir s#ey kalmas@n.] Hal@lar@ acele so%ku%p, sodal@ sular@ @s@t@p, bol sabun katarak ben silivermis#tim. Ne yapt@g~@m@n olmadan, silip silip dur mus#tum. O kadar ovmus#um ki ellerim ac#@l@p c@lk yara olmus#tu. Benim ellerim ki yedi veya on ya s#@ndan bu yana sular@n ic#indeydi. Anlam@s#t@m. Ben Nis#antas#@'na gitmeyecektim. Aks#amu%stu% c#@ng@rakl@ yog~urtc#u gec#erken konag~@n tas#@nmas@ bitmis#ti. Baz@ oymal@ bu%yu%k dolaplar b@rakm@s#lard@. Onlar@ da bir antikac@ gelip kendi alacakt@. [Aman han@m_ efendicig~im, dolaplar@n herbiri bir servet. K@llar@na zarar gelsin istemem,] demis#. Han@mefendi bana, [Git, S#ehime han@m@ c#ag~@r,] deyince mutfag~a zor atm@s#t@m kendimi. Dokunsalar ag~layacaktim. S#e_ hime han@m sokak gitimlerini giymis#, bir de ufak denk yapm@s#t@. Konag~a geldig~inde bo%yle bir s#eysi oldug~unu bilmezdim. Bana hic# bakmadan yukar@ c#@k@p inmisti. [Bu%tu%n hesab@m@ bir bir aldim, Servet,] dedi. [Bunlar is#lerini uydurmus#. Parala s#ingir_ d@yor evde. Hadi bana allaha@smarlad@k. S#u yu%ku%mu% de d@s#arda bir araba filan bulup iskeleye at@veririm, Oradan da ver elini U%sku%dar. Bizlere art@k bura_ lardan ekmek gelmez. Alafranga yemek o%g~renmeli ya, o yas#@ da gec#irdik biz. Sana gelince, sen ne yapacaks@n bakal@m ko%ylu% k@z@?]_ [Bilmem, ben burda durac#ag~@m galiba.]_[Desene bos# konak sat@lana kadar seni bedava bekc#i dikecekler. Bana < P 175.> kalsa c#@k, u%c# bes# hakk@n@ al. Sonra bekc#ilig~ini yap. buraya s@@f bog~az toklug~una m@ kap@land@n? Hadi diyeliem ki o%yle. Buras@ kapan@yor. Bog~az toklug~un da gu%venlikte deg~il. Hem be evla*d@m, s@rf yemeyi hayvanlar du%s#u%nu%r. Senin de bu du%nyada go%recek gu%nu%n, su%recek sefan olmal@, kar@nca karar@nca.] _[Bir s#ey diyemem bunca y@ll@k han@m@ma. Burda beni b@rakmazlar. Konak sat@l@nca al@rlar Nis#antas#@'na,] demis#tim. Sar@l@p o%pu%s#mu%s#tu%k. Kap@dan ug~urlarken ard@ndan bakm@s#t@m. Bu ilk go%rdu%g~u%m ayr@l@kt@. Ag~r@s@n@ ic#imde duymus#tum. Ac#@k alayc@ konu_ s#urdu ya, gene de onu sevmis#tim. Hal@lar da c#@k@nca merdivenlerden, tas#l@k bu%_ yu%mu%s#, karanl@k artm@s#t@. Gu%n_bat@m@nds han@m@ alacak araba gelmis#ti. Bu arada hal@mla Gu%lendam kalfa hic# inmemis#lerdi as#ag~iya. Ben yukar@ c#@kt@_ g~@mda han@m@n saatli odasindayd@lar. Art@k ne gu%llerle bezeli yumus#ak sesli saat, ne bas#ka s#ey vard@. Perdes@z pencereler alabildig~ine karanl@g~a ac#@l@yordu. [Araba geld,] demis#tim. [Peki k@z@m, iniyorduz.] Gu%lendam kalfay@ sokak giyimiyleilk go%ru%yordum. Ayak bileklerine uzanan yakasi tilki ku%rklu% bir manto giymis#ti. Sac#lar@n@ hic# go%ru%nme_ yecek gibi bag~lam@s#t@. Ayaklar@nda u%stten atk@l@ ayakkab@lar vard@. Daha yas#l@ go%ru%nu%yordu bo%yle. Han@mefendiyse bir zamand@r bas#@n@ saran parlak s#apkalardan giymis#ti. Go%zlerini koyuca su%rmele_ dig~inden c#ok yak@#@yordu bu al@s#amad@g~@m@z sac#lar, s#apkalar ona. Ben, Gu%lendam kalfan@n elindeki ag~@r mu%cevher c#ekmecesini al@s#t@m. Cevizden yap@lm@s# gu%mu%s# kakmal@ bir c#ekmeceydi bu. Ko_ nus#madan merdivenleri inmis#tik. kap@y@ ac#m@s#t@m. < P 176.> Han@mefendi, [Sen gir arabaya Gu%lendam,] de_ mis#ti. [Benim, k@z@m Servet'e so%yleyeceklerim var.] Gu%lendam kalfa bas#@ndaki o%rtu%yu% bir kere daha du%zeltmis#, c#ekmeceyi al@p arkas: go%ru%nen yes#il arabaya binmis#ti. Bana allaha@smarlad@k bile de_ memis#ti, niye acaba! Araban@n parlat@lm@s# pirinc# fenerleri vard@. Han@mefendi tertemiz kokarak bana yaklas#m@s#t@. [Servet, k@z@m buras@ sat@lana kadar sana emanet. Biliyorsun ha deyince sat@lmaz. Deg~eri verilmedikc#e biz elden c#@karmak istemeyiz. Paraya ihtiyac@m@z yok. Yaln@z b@raksak bak@ms@z_ l@ktan harap olacak. Bes alt@ ay, bilemedin bir y@l ic#inde sat@lacakt@r. Harp yeni bitti. Millet paras@n@ birden ortaya c#@karmata korkar. Her s#ey durulsun. Kurulan kuruldu nas@l olsa. Alacaklard@r. Benim senden istedig~im, s#imdilik burada kalman. Benim go%ndereceklerime konag~@ gezdirip go%stermen. Toza, yabanc@ya kars#@ koruman. H@rs@z falan girmez, korkma. Zaten biz seni kimsiz kimsesiz b@rakacak deg~iliz. Davavekili Fatin bey arada ug~rayacak. Erzag~@n@ filan termin edecek. Gel seni bir o%peyim Servet.] Oraya kadar dayanm@s#t@m da, han@mefendi sar@nca benis@rt@mdan dog~ru, ag~lamam@ tutama_ m@s#t@m. [Peki efendim, bir Gu%lendam kalfa sizin hizmetinize yetis#ecek mi?]_[U%zu%lme k@z@m. Bir de Rum hizmetc#i tuttuk. Tabil Gu%lendam'la olacak is# deg~il. Gu%lendam da san@r@m yak@nda bir mu%te_ kaitle evlenecek, bizden ayr@lacak. Erkek as#c#@m@z da var. Kimbilir belki ona da seni al@r@z. (Gu%lmu%s#tu% bunu so%ylerken.) Hadi, u%zu%lme. Gelenler benim ya da Rusuhi beyin ismini vermezlerse konag~@ gezdirme. U%c# kurus# ic#in pazarl@g~a oturacak_ < P 177.> lar@n pas#a konag~@ nelerine? Benim yollad@klar@ma ac# kap@y@.] Ag~lamam inatm@s gibi durmam@s#t@, ne kadar ay@p ettig~imi bile bile. Sokak kap@s@n@ ka_ pay@p kol demirini koydug~umda, ard@ma do%ne_ memis#tim. Do%du%g~u%mde go%rmedig~im gibi bu%yu%_ mu%s#tu% her yan. C#ift merdivenlerin bitimindeki pencerelerden gece go%ru%nu%yordu. Lambay@ yak_ mam@s#t@m. Bir titremedir alm@s#t@ ic#imi. S#imdiki u%s#u%_ mem onun yan@nda hic# kal@r. Nisan ay@ndayd@k. Havalar birden @l@klas#m@s#t@. Titremenin o%nu%nu% ala_ m@yordum ki... K@s# c#ok olunca bahar da yaz da c#ok olur. Baharl@g~@n@n, yazl@g~@n@n hakk@n@ ver@r. Kavruldum, kurudum. Yaln@zl@k ilk gu%nler can@ma tak etmis#ti, c#o%kmu%s#tu% iyiden. Al@s#amam@s#t@m ko_ nag~@n bu haline. Koca konak, konakl@ktan c#@km@s#, kaybolmus#, tan@nmaz bir hale du%s#mu%s#tu%. C#evremi go%lgeler, t@k@rt@lar doldurmus#tu. Gu%n ayd@nl@g~@ cam_ lara dayan@yor, ic#eri girmiyordu. Perdesiz calar@ as#am@yordu nedense. Odalarda kalm@s# tek tu%k korn@s# parc#alar@, gittikc#e sararan ka*g~@tlar, duvar_ lardan c#kar@lan resimlerin yerleri, kopuk perde pu%sku%lleri durup duruyordu. Ilk gu%nler ellememis#tim hic# birini. Nas@l ellerdim. Gittikleri gece yatag~a girip yatt@g~@mda tu%lu% hayallerie sabahlam@s#t@m San@r@m o geceydi ilk elleri p@rlantal@, elmasl@ c#ok c#ocuklu anne resmini bulup c#@karmam. Gene de kar@s#t@rm@s# olabilirim. Ben bulmam@s#t@m can@m. Ben ki, hayat@m@n o gu%nu%ne gelinceye dek Horhor'daki konag~@n d@s#@na ad@m@m@ atmam@s#t@m. Ilk ayr@l@k ac@m S#ehime han@md@. Ondan gerisi, baskalar@n@n anlatt@g~@ bir ayr@l@kti. Ama nas@l olur da o kuru ag~ac#l@ tek katl@, tek pencereli evleri, bez giyimli, k@t@k sac#l@ c#ocuklu anne resmini bulup c#@karmam. Gene de kar@s#t@rm@s# olabilirim. Ben bulmam@s#t@m. Ilk ayr@l@k < P 178.> c#ocuklar@ uydurup bulurum. Sabaha kars#@ dalm@s#@m. Bir terle uyanm@s#t@m. Her yan@m z@r@l z@r@l @slanm@s#t@. Yoran@ ac#am@yordum. Bahc#eden kus# sesleri geli_ yordu. Peki ben niye evvellerde bu kus# seslerini duymam@s#t@m? Yemeden, ic#meden kac# gu%n ya_ takta kalm@s#@m bilmem? Ates#, u%s#u%me no%betleri gec#iriyordum. S#imdiye kadar da bir daha o%yle ates#_ lenmedim. Art@k yaln@z u%s#u%orum. Hayatta hasta olup da yatt@g~@m gu%nler bir o gu%nlerdir. Ne zamand@, mutfag~a inmis#tim. Mutfaktaki yemek kokular@ bug~ular bitmis#ti. Bir yere sinmis# s#as#@rt@c@ tek s#ey yoktu mutfakta. Oysa bizim orda, birlikte gu%ldu%_ g~u%mu%z gu%zel gu%nlarimiz olmus#tu. Bir tasa sirke koyup yukan c#@km@s#t@m. Hava c#ok ayd@nl@kt@. Kus#lar yine hic# durmadan o%tu%yorlard@. Sirkeli tu%lbenti aln@ma bast@r@yordum. Hava c#ok ayd@n@l@kt@. Sabah m@yd@, o%g~len miydi bilmiyordun.Ya sabaht@, ya o%g~le. Camlara dayali duran ayd@nl@g~@ sevmiyordum... Bir gu%n kalkm@s#t@m. Konag~@n her yan@n@ toz bu%ru%mu%s#tu%. Nerden gelip o s#is# kar@nl@ o%ru%mcekler ko%s#eleri tutmus#lard@? O gu%nden bilirim, insan oturmayan yerler daha c#abuk eskiyor. Yu%n entarimle is# yapamam@s#t@m. Hasta hasta kokuyordu. Aylar m@ gec#mis#ti, gu%nler mi? Deg~is#ip bas#ka bir s#ey giymis#tim. Giyimim u%stu%de do%nu%yordu. Demek gu%nlerce terlemek, @slanmak yu%nu% c#ekip daraltm@s#t@. Hemen c#kidu%zen vermis#tim her yana. Ya biri gelip de bu bak@ms@z@g~@, tozu toprag~@ go%reydi? S#imdi bile du%s#u%nu%ru%m de, ne densizlikti? Bes# yas#@nda c#ocuk gibi, beni b@rakt@lar diye hastalan@p yataklara du%s#meler. K@rklara kar@s#ms#t@m demek, hu%znu%mden, kederimden. Insan nelere al@s#maz. < P 179.> Koca konakta tek bas#@ma, her an gelen olur gibi, is#imde gu%cu%mde gec#iriyordum gu%nlerimi. Yine de c#arp@nt@m vard@. Yerles#mis#ti ic#ime demek. Bir gu%n bahc#eye c#ikmay@ ak@l etmis#tim. Ben geldig~imden bu yana (ne zaman gelmis#tim acaba, belki on, belki yedi yas#@nda), hic# bahc#eye c#@k@lmazd@. Niye bilmem? C#amas#@rlar tahtabos#ta kurutulurdu. Kap@y@ binbir gu%c#lu%kle ac#m@s#t@m. Kap@n@n rezeleri y@llard@r ac#@lmamaktan pas bag~lam@s#t@. Bahc#eyi ilk go%ro%du%_ g~u%mde u%rkmu%s#tu%m.Otlar, ag~ac#lar, yaban gu%lleri birbirine dolanm@s#t@. Hic# ismini bilmedig~im yu%z_ lerce c#ic#ek, yaprak, ot deg~is#ik renkte, deg~is#ik bi_ c#imde uzay@p kar@s#@yorlard@. Ag~ac#lar azman olmus#tu. Tan@d@g@m tek c#ic#ek olan gu%llerin go%veleri ag~ac#_ las#m@s#t@. Ac#@s#lard@, gu%l mevsimiydi, demek ma_ y@st@. Bahc#ede insan ayag~@n@n deg~eceg~i bos# bir toprak parc#as@ go%ru%nmu%yordu. Otlar@n ag~ac#lar@n los#lug~u bahc#e duvar@n@n bitimine dek su%ru%p her yan@ doldurmus#u. Dizdar han@mefendinin anne_ sinin bunay@nca pisliklerini ka*g~@da doldurup u%stu%ne att@g~@ @hlamur ag~ac@ da, bilmedig~im dig~erlerinin aras@nda c#ic#ek ac#m@s#t@. Gu%nes#in giremedig~i bu bahc#e kuyu yosunu reng~indeydi. Gezinecek toprak bulamad@g~@mdan kap@n@n k@y@s@nda kalakalm@s#t@m Gene de bahc#ede birileri var gibiydi. H@s#t@rt@lar, canl@l@klar duyuyordum. Korkmus#tum. Kimbilir, k@rk_ ayaklar m@yd@ su%ru%nenler, yes#illikte toprak aras@nda? Yoksa y@lanlar, c#@yanlar m@yd@? Kap@y@ bir iyice o%rttu%kten bas#ka es#igini de s@k@ s@k@ bezlerle t@kam@s#_ t@m. Hakl@yd@lar bahc#eyi Kapamakta. Tekin deg~ildi bahc#e. O kadar yaln@zd@m da yine de sokag~a c#@_ kamazd@m. Zaten kim c#@kard@ eskiden? Ne S#em_ Gene de bahc#ede birileri var gibiydi. Kimbilir, k@rk_ bilmem? C#amas#@rlar tahtabos#a kurutulurdu. Kap@y@ sitap ne Gu%lendam kalfa, ne de ben. S#ehime ha_ n@msa bizden deg~ildi. Konag~@n to%elerine uymazd@. Onun gidip kalacag~@ bir yeri, tan@s#lar@ vard@. S#imdi sokaklara c#@k@yorum da ne oluyor! Go%ru%yorum is#te. Benim gibi kayg@l@ insanlarla dolu her yan. Insanlar, bence s#anslar@yle dog~arlar. S#ans@m olsa, hic# deg~il, Kimin nesi oldug~umu bilirdim. Og~ulcu_ g~um beni b@rak@p Almanya'lara gitmezdi. Gidip de o parlak kartlar@ atmazd@. Gene iki so%z edecek in_ san@m yok. Meserret han@msa, onun anlatt@klar@ndan biri kalmaz benim akl@mda. Tek Dizdar han@m_ efendin@n o%lu%m haberini unutamam, eg~er dog~ruysa. Gerc#i Dizdar han@mefendi beni davavekili Fatin beyle bas#go%z ettikten sonra, ben hic# gitmedim onlara. Ha*s#a* hic# gitmedim. Arada Fatin bey go%r_ meye gitmis#ti. Bayram el o%pmesine. Sonralar@ apartman katlar@ndan c#@karak -konak sat@l@nca- bir bu%tu%n apartman alm@s#lar. O koca han@mefendi nas@l kat kat bas#kalar@na k@ralad@g~@ yerlere s@g~@nd@ bilmem? Fatin beyle de is#leri kalmam@s#t@ san@r@m. Bizi aramad@lar. Fatin bey, [Yeni kanunlar@, yeni avukatlar biliyor, her s#eyi yenilere b@rakt@k,] de_ mis#ti. Kime niyet, kime k@smet! S#emsitap'@ verecekti han@mefendi Fatin beye ya, konak sat@l@nca beni verdi. Ben de Nis#antas#@'n@ go%remedim bu yu%zden. Oray@ go%rsem ne olacakt@ sank@? Go%ren ben ol_ duktan sonra Fatin beye hay@r demedim. Gerc#i hic# tan@maz deg~ildim onu. Konakta bir ben kal@nca ayda, on bes#te ug~rar olmus#tu. S@rt@ kamburca, yakalar@ boynuna bol gelen yas#l@ bir adam. Erzakt@, s#uydu toplay@p getiren. Hic# bekmazd@ yu%_ zu%me. Ben onu eskiden de go%rmu%s# olmal@yd@m ama, Fatin beye dikkatli bak@lmay@nca go%ru%lmu%yor. Gene de o%yledir. Ben aks#am pazar@ndan gec# do%_ nerim. C#u%nku% kalanlar@ yok pahas@na verirler. Kap@ o%nu%nde kayd@rak oynayan c#ocuklara sorar@m, [Ev_ la*d@m, Fatin beyamcan@z@ go%rdu%nu%z mu%, efem?] [Yok, Sarayl@ teyze, go%rmedik.] Ic#eri girerim ki ne go%reyim, bizimki ko%s#ede oturup durur. Gene bir bayramd@, son gittig~inde Nis#antas#'na Fatin bey. Ayakkab@lar@n@ d@s# kap@da c#kart@p arada s#eker tut_ mus#, el o%ptu%rmu%s#ler. Hem de han@mla bey c#@kmam@s#. Elini o%ptu%kleri kimdi? Konak ag~@rlamas@n@ yapan da hizmetc#i. Durmus# durmus# aral@kta, bakm@s# gelen giden yok; kap@y@ c#ekip gelmis#ti. [Hu%srev bey pas#a oldu' diyeydi gitmem,] demisti. [Yine ileri gelenler_ den onlar. Bir derdimiz olursa diyeydi.] Gazeteden okumus#. O hem eski harfleri, hem yeni harfleri bilir. Yenileri biraz zor so%ku%yor ama gene de iyi. Ben hic# bilmem okuma yazmay@. Okuma yazma ne gerekmis# bana. Demek ki Hu%srev bey, pas#a olmus#tu. S#imdi onlara general diyorlarm@s#, og~lum so%ylemis#ti, s#a_ kalas#@p benimle. [Bana pas#a pas#a deme, anne. General de diyeceksen.] Benimle s#akalas#madan edemezdi. Rusuhi bey ne yapm@s#t@ acaba? Hu%srev bey de gu%zel adamd@. Hele endam@. Belki S#em_ sitap'@n arabac@ kocas@ kadar endaml@ deg~ildi ama. Aman onunki de ah@r kokuyordu sas@ sas@. Kokuyor muydu sahi? O%yle demis#ti o zaman Gu%lendam kalfa. Demek kokuyordu. Fatin beye, konak sa_ t@l@nca hemen verdiler beni. Ben de, peki dedim. Ya ne demeliydim? Yas#l@yd@ yas#l@ olmaya. Bende de genc# denecek hal kalmam@s#t@. O yapayal@n@z

konakta illetli olmus$tum u%c$ y@l ic$inde. U%c$ y@l du%nya kadar bu%yu%mu%s$, es$yas@z odalarda, dayan@lmaz gu%n ayd@nl@g~@nda, kus$ eselerinin, gittic$e bu%yu%yen bah- c$enin gelis$i ic$inde do%ndolas$. Arada bakmaya gelenler vard@. Han@mefendinin is$mini verip giri- yorlard@ ic$eri. Bana tek so%z etmeden bas$lar@n@ sal- lay@p gidiyorlard@. Hic$konus$muyorlard@, hic$. Tek so%zleri, [Bizi bayan Dizdar go%nderdi.] Is$te hepsi bu. Karalar yag~@yor, yag~@yor, tekinsiz bahc$enin yapraklarp@ du%s$u%p c$al@ y@g~@n@ oluyordu. Sonra gene ag~ac$lar p@traklan@yordu. Genis$leyerek konag~@n u$stu%ne dog~ru aban@yorlard@. Merdiven- lerden c$@k@p inerken pencerlerden yana bakm@- yordum. C$ok ayd@nl@kt@. Korksam bile yukardan as$ag~@lara inip yatmam@s$t@m. Merdivevden inip c$@k- mak bir deg~is$iklikti benim Ic$in. C$u%nku% bos$ odalar@ timizlemek tuhaf olmaya bas$lam@s$t@ y@llar gec$tikc$e. Gu%nlerden bir gu%n, bunak bu%yu%k han@mefen- dinin odas@n@n tozlar@n@ al@rken, (her hafta gene de bu%yu%k temizlik yap@ordum) go%mme dolab@n k@y@s@nda, go%zu%mden nas@sla kac$m@s$ bir s$ey go%r- mu%s$tu%m. Bu deri kapl@ bir defterdi. Elime ald@g~@mda sevinemimis$tim. Okumam yazmam yoktu. Ac$@nda renkli resimler go%rmu%s$tu%m. Ellerim kar@s$@vermis$ti, az daha du%s$u%verecekim sevinc$ten. Ne yapaca- g~@m@ s$as$@rm@s$t@m. Resimle dolu her sayfa. C$ok gu%zel kad@nlara c$ok gu%zel erkeler birbirlerine ba- k@yor, gu%l veriyor, bahc$e azman@ yerlerde oturyordu. Mehtab@n alt@nda alleri yu%reklerindeydi. Suyun k@y@s@na eg~ilmis$ olanlar, ellerini suya deg~- diriyorlard@. O%yle ayaku%stu% bakmaya k@yamam@s$t@m.

Bo%ylesine hos$ bir s$eye ancak is$lerim bitince, bakma- c$@k@p pencereleri, perdeleri s@k@ca kapay@p bakma- l@y@m demis$tim. Kis$ sesleri de, yaz ve k@s$ yaln@z u%s$u%orum. l@y@mdemis$tim. Kis$ sesleri de, yaz sesleri de beni u%rku%tu%yordu ya. S$imdi ise yaz ve k@s$ yaln@z u%s$u%yorum. Sineklerin en c$og~ald@g@ gu%nlerde bile... Odama c$@k@p, kap@y@ kapay@p kendime c$ekidu%zen vermis$tim. Resimli defterimi alm@s$t@m. O benim olmus$tu iyice. Teker teker bakm@s$t@m. kad@nlar@n gu%zellig~i go%z- erlimi alm@s$t@. Lu%le sac$lar@, boyal@ hokka ag~@zlar@, karpuz kollu giyimleri, her s$eyleri p@r@l p@r@ld@. Er- kekler rugan pabuc$lar@, du%ku%k b@y@klar@yle tebessu%m ederek, kad@nlara eris$ilmez, kavus$ulmaz bir s$eye bakar gibi bak@yorlard@. Kimini Hu%srev beye, ki- mini baz@ konuk beylere benzetmis$tim. S$emsitap'@n arabac@ kocas@na benzeyense yakas@na gonca gu%l tak@l@ oland@. Kad@nlar@n erkeklerin omzuna bas$@n@ dayam@s$t@. Gerdanlar@ apak ayd@nlan@yordu. Bir teki bile Rusuhi beye benzemiyordu. Her gece bu resimli deftere bakmak avuntum olmus$tu benim du%nyada. Ne gu%zel yerler, ne gu%zel insanlar, ne gu%zel durus$lar vard@. C$evremde renkler kalmad@- g~@ndan renkleri de unutmus$tum demek o zamanlar. Resimlerle yeniden bulmus$tum. S$imdi sanki pek mi hat@rl@yorum. Gene de en sevdig~im renk, yaz go%g~u% rengi olmus$tur. Bir resimdeydi. o yaz go%g~u%nu%n rengi. Defteri s$imdi de sakl@yorum. En deg~er ver- dig~im mu%lku%mdu%r. Benim kadar kimse beg~enmedi. kocama go%sterdig~imde bakmam@s$t@ bile. Og~ulcu- g~um ku%c$u%kken oyalard@m go%sterip. Go%zlerini iri- les$tirip bakard@. Kumru gibi dem cekerdi. Bu%yu%- du%kc$e unuttu defterimizi. Y@llarla daha sarard@ re- simler. Gene de her bir s$ey ac$ik sec$ik go%ru%nu%yor.

O resimlerden birindeki kara go%zlu% ak al@nl@ kad@n@n kime bnezedig~ini buluvermis$tim bir gece. Bu, benim uykumda ve uyan@kkan es$iydi. Ince boyunlu, elleri p@rlanta yu%zu%klu%. Ama o eller san@r@m dizdar han@mefendinindir. Resim t@pk@ oydu can@m. Annemdi demeye uta- n@yorum. Bir ihtiyar ve h@rpn@ kad@na o%yle yeni- yetme bir anne?... O y@llar konakta beni arayan soran olmam@s$t@ gene de. Yokus$ bitti. S$imdi iki ad@m da du%zde yolum var. Og~ulcug~um, [Gereg~i ve is$lemi yap@lm@s$] diye alin- deki ka*g~@tla geldig~i gu%nden bu yana iki y@l gec$ti. Hep bo%yle iki y@l, u%c$ y@l, bes$ y@l gec$iyor, ben say@yorum. Art@k ya altm@s$ ya alt@m@s$ u%c$ yas$@nday@m. Nu%fu%s ka*g~@md@ sonra is$letti Fatin bey. O%nce imam Nika*h@ yapm@s$t@k. Sonradan medeni la*z@mm@s$> [Hacer Servet Tu%kdog~an.] Fatin beyin soyad@ Turkdog~an' d@r. Ana ad@ Hatc$e baba ad@ Ibrahim, dog~um yeri Erzincan. Bunlar@ her o%nu%me gelene okuttum. Fatin beye dayanamay@p sordm, [Hacer ismi de benim ismim mi?] diyerek. Konus$mam@z u%c$u% bes$i gec$memis$tir. Ben yirmi bes$indeydim her halde, ya da yirmi sekizimde. O ellisinde vard@ llk evlen- dig~imizde. Otus u%c$ y@ld@r evliyiz. O seksen u%c$. Bana demis$lerdi ki, ya yedi ya on yas$@nday@n Horhor'daki konag~a getirildig~inde. Nerden c@- kard@n bu nu%fus tezkeresini Fatin bey?] dedimdi. Han@mefendi vermis$ benim ka*g~@d@m@ ona. Peki bana neden go%stermemis$ti? O kadar sormus$tum hepsine. Beni Erzincan'a m@ giderim sand@lard@?

Beni ha? Kad@n oldug~umu k@z@l@g~@m@ kaybettig~imi anlamayan beni. Onu da Fatin beyin demesinden anlam@s$t@m. [Sen k@z deg~ilsin rezil. Seni bana yut- turdular.] Ic$im k@y@m k@y@lm@s$t@. Ne utanc$ vericiydi halim. Gu%nahlar@m@n kefaretini o%du%yorum. Demek ki o ac@ veren s$ey yaln@z evlenilecek arkeg~e saklanmal@ym@s$. Bense erkekle yatmam@n gu%nah oldug~unu san@yordum. C$u%nku% konag~@n en parlak gu%nu%den sat@s$a c$@kan al@p. Bir S$ehime han@m, [Her koyun kendi bacag~@ndan as@lacak,] demis$ti. Bir de, [Erkeg~in ic$i gec$mis$i du%s$man bas$@na,] de- mis$ti. Ben Erzican'a giderim diye mi korktular? Hic$ olmazsa giderim, bakayd@m. O%yle bir yol, o%yle bir ev, o%yle bir c$ocuk var m@yd@? Anam babam varmis$ ki yazd@lar nu%fus ka*g~@md@ma. Yoksa bunlar da m@ yalan? O kadar yas$land@m, o kadar s$ey oldu bitti ki, art@k gitsem Erzincan da yerinde yoktur. Gencecik bir kad@na, ihtiyar, s$is$man, titreyen Servet gidip de, anac@g~@m der mi? Yak@s@k al@r m@? Ben anas@ olur sarar@m onu. Evla*t ac@s@n@ bilirim derim. Gu%zel kara go%zlerini o%per, ince fidan bedeini ok- s$ar@m. Anahtar@ hep zembillerin dibinde unutuyorum. S$imdi her s$eyi bos$altacag~@m. Yan@mdaki sanc@ art@yor. Eg~ilince bas$@ma kan iniyor. Kap@y@ biri s@k@ itse ac$@lacak hale gelmis$. Bu ev bir gu%n bas$@m@za y@k@lacak. Tahtalar@ tozlas$@p eriyor, kiremitleri yu- mus$ay@p c$amurlas$@yor. Sokag~@m@zda zaten yeni, sag~lam s$ey yoktur. Neyse buna da s$ua%ku%r. Tas$lar og~ulmamaktan karad@. Fatin bey de iyice ihtiyarlad@. Genc$ hahini bilmem ya. Donua Kac$@r@yor geceleri.

[Yatag~@m@z@ ay@ral@m,] dedim, [ben sedirde uyurum.] - [Benden mi ig~reniyorsun? Senin gibi h@rpaniyi koynuma al@yorum ya!] deyip, kesti att@. Gene beraber ayt@yoruz. Donlar@ azd@. Sabun pahal@. Kirleri ar@tmak yara oluyor. Bulas$@k tas$@ c$atlad@. Yap- t@ramad@k. Sular tas$l@g~a s@z@p koyulas$@yor. Yo- sun bag~lad@ mutfak. Bos$alm@s$ sarn@ca do%ndu% bu ev. Hayat bana zulu%m oldu. Bir og~lum vard@, o da uzak diyarlara gitti beni yanaklar@mdan o%pu%p, [U%zu%lme anac@m, gelince sana bir redyo getire- ceg~im,] diyerek. Bilir, ben fas@llar@ dinlmeyi se- verim. Aks$am pazarlar@ndan do%nu%s$, gun o%nu%nde S$eyhime han@m c$iz@l@r. K@nalar@ tazelenmak isteyen sac$lar@yle, deg~irmi k@r@s$@k yu%zu%yle, canl@ canl@ durur. Bir s$eyler m@r@ldan@r, [Iyi ko%tu% insan@n yas$ayacak bir gu%nu% olmal@,] der. O da o%lmu%s$ mu%du%r? Bu mus- lug~n tenekesi gene bos$alm@s$. Kus$ gozu gibi delindi. T@kan@yorum su c$ekerken kuyudan. Bahc$edeki kara sarmas$@k ypk mu, sanki insan@ ic$ine c$ekecek. Kuyu- nun dibine mantarlar dolus$mus$. Canl@, etli etli hepsi. U%rku%yorum. Ag~ic$lar@ filan sevmem. Yes$illik de- dig~in saks@da uysal durmal@. Sonbaharda ilkba- harda evlerin ic$i sog~uk oluyor. Kimden duymus$tum, yas$l@lara tehlikeli mevsimmis$ bunlar. Al@p go%tu%ru%r- mu%s$ adam@. Demek ki, yas$lanmak mevsimleri bile yu%klenememek oluy. Fatin bey de, ben de haba- bam yas$amaktay@z. Acaba niye? Yirmi yas$ sular@nda m@yd@m, ka*nuisinin en koyup kopard@g~@ gu%n- lerde? Yanaklar@m al al, s`rt@mda bir pazen giyim

fir fir do%nerdim koca konakta. S$imdi nelere bu%ru%nsem bana m@s@n demiyor. Genc$lig~im hancand@, bitti. Bana, gu%zel olmak, gerek, demis$lerdi. C$irkinin genc$- lig~i tuzsuz yemektir. Anca ac$ olanlar el atar. Rusuhi bey ac$ m@yd@? Teldolapta du%nden kalan yag~, sog~aml@ patates bu geceye yeter. Fatin bey, [Bunca s$eyi pis$irme kad@n, biz iki bog~aza ne c$ok,] diyor. Evet yiyen kalmad@. Bug~u%n fazladan ellerim uyus$uyor. Bir uzansam s$o%yle. Sonra kalk@p is$e dursam. Yar@m saatc$ik yat@versem, fazla deg~il. S$is$eyi silmeyi gene unutmus$um. Lambay@ yakmayay@m, gu%n daha do%n- medi. Sedir o%rtu%su%nu%n artas@ yamanmak ister. Evde tek yeni s$eyimiz yok. Olsa da her s$ey o%ylesine solmus$ birbirine do%nmu%s$ ki, yeniyi koyabilsek o da askir. Oh s$o%yle k@vr@lmad@kc$a yatt@g~@m yerde sanc@m@ daha c$ok duyuyorum. Go%k k@zard@ iyice. Lodos lodos, Istanbul'un lodosu hic$ bitmez. Ekim lodosu dersen k@z@l k@z@l tozuyor k@y@da bucakta. S$u battaniyeyi de o%rtu%neyim, sar@may@m. konakta bo%yle olmus$yu. tab@@. Bu ay badana yapacag~@m, kirec$ al@p. Dinlemem ne ag~r@lar@m@, ne Fatin beyi. K@s$@ temi duvarlara kars$@layacag~iz. Kirece tuz at@nca u%ste c$@kmaz ak ak. Sirke zeytinyag~ da kat@lmal@m@s. Amma hos$, yamak kivami sanki. Konakta yat yat kar@s$m@s$t@ gu%nler geceler. Elden ayaktan ke- silip yatak do%s$ek kal@rsam Fatin beye kim bakar? Kim paklar onu, evi? Og~ulcug~um gitmemeliydi. Kendi yurduna bar@nmal@yd@. Ben onca y@l son- ra uydurma da olsa, [Erzincan dog~um yeri] diye okudum da ic#ime hasreti c#o%kyu%. Erzincan nas@ld@, neydi bilsem, gene neyse... Yan yana odalar du%s#u%ndu%m ve go%rdu%m. O ben olan c#ocuk c#amurla yeni s@vanm@s# sundurmada palar@n@ al@p, tahtadan bebeklerine giyim kesip ev yap@yordu. Onu du%s#u%du%m bir ak yer c#uhas@n@ kuyu k@y@s@nda @slatan, suya basan karago%zlu% anam@ du%s#u%du%m. Sundurman@n duvar@na as@l@ sog~an he_ venklerini du%s#u%ndu%m. Yok muydu bunlar? Vard@ ya, vard@ ya... Anas@z babas@z insan olur mu ki? Ben bunlar@ ihtiyar yas#@mda du%s#u%ndu%m de og~ulcug~um niye bar@nmad@ benim yan@mda, kendi yurdunda? Fatin beyle ikisi iyi deg~illerdi bir arada. Kad@n hastl@g~@na tutuldug~umdan c#ocug~umun olmamas@ onu hic# u%zmemis#ti. [Ben bak@m isterim,] demis#ti hep. [Ben bak@m isterim. Benokumus# adam@m. Senin gibi elifi go%rse mertek sanacak birini kar@l@g~@ma almam bu yoldan olmus#tur.] Kendimi y@llarca s@cak tutup yak@lar yakm@s#t@m. Horhor'daki konag~@n sog~uk al_ malar@ gidip ana olmam geri gelsin diye. Bana yak@n birileri olsun diye. Beni sevecek, hos# tutacak... Gerc#i pek ko%tu%lu%k etmemis#lerdi, gene de ko%tu% bir s#ey vard@ benim anlayamad@g~@m. Bir s#eyler du%s#u%nu%r olmus#tum o s@ra. Ads@z sans@z du%s#u%n_ melerdir benim du%s#u%nmelerim. Daha c#ok renge benzerler. Ic# karart@c@larla ic# ac@c@lar yan yanad@r. Baz@ bir kanarya sar@s@d@r geliverirdi. Ic#im h@zlan@r uc#ard@m ordan oraya. Iyiye benzettig~im her s#eyin olmas@ ic#in c#ocuk istedim. Og~ulcug~umu Almanya'ya gideceg~i gu%n ge_ c#irmek ic#in diretmis#tim. [Bos# ver anne, bildig~in gibi trene binip savus#acag~@m. Gelip de ne olacak.] Yok, diretmis#tim. Beni bo%yle go%rmeye al@s#mad@k_ lar@ndan anlam@s#lard@ gideceg~imi. Ne kalabal@kt@! Bir su%ru% kucag~@ c#ocuklu kad@n, Sirkeci'de trenin orda sac#@lm@s# duruyordu. Ayaklar@ yu%n patikli, bu%yu%k kulakl@ bebeler arada bir ag~la_ mad@r tutturuyorlard@. Yazd@. Kad@nlar@n c#og~u genc#ti, bas#o%rtu%lu%ydu%ler. Erkekler vagonlar@n pencerasinden la*civert giyimleriyle bsk@yor, ayn@ s#eyleri so%ylu%_ yorlard@. [Mektup yazar@z. Merak etmeyin. B@rak_ t@g~@m paralar@ idareli harca.] Kad@n hic# ses et_ miyor, yu%zlerindeki sarar@p k@zarmalarla duruyor_ lard@. Tas#@maktan yorulanlar arada c#ocuklar@n@ dig~er kollar@na al@yorlard@. Beride yas#l@ kad@nlar gizli gizli ag~lay@p o%tu%lerinin yenlerine go%zyas#lar@n@ sili_ yorlard@. Bir s#ey dag~@tm@s#t@ sanki onlar@. K@yamet gu%nu% mu%ydu% ne? Inleyerek dalgalan@yor, c#o%zu%lu%yor, yeniden toplan@yorlard@. Is#c# gidenlerin aras@ndski bir genc# kad@n, pembe mantolu, sac#lar@ ondu%leli, istasyonun giris#ini go%rmek ic#in sarkm@s#t@ iyice. Gene de bir geleniolmam@s#t@. Tren kalkt@g~@nda ona elimli sallam@s#t@m. Anlam@s m@yd@ arada? Hem og~ul_ cug~uma, hem onayd@ sallad@g~@m el. Hic# gu%lu%mseyen yoktu. Gu%lu%yor gibi yap@yorlard@. Bu bana ne kadar dokunmus#tu. Dag~@n@kl@k,gizli ag~lalar og~ulcu_ g~umun gideceg~i yeri go%zu%den iyice du%s#u%rmu%s#tu%. Tren kalk@nca ard@ndan bakakalm@s#t@k. Rahatc#a ag~l@yordu geridekiler art@k. Kocalar@n@n azar@ndan korkan genc# kad@nlar, yas#l@ olanlara sar@l@n@s#, go%z_ yas#lar@n@ o%nleyemiyorlard@. Oradakiler o%g~retilmis# gibi ayn@ s#eyleri yapm@s#, ayn@ so%zleri so%ylemis#lerdi. Istasyondan c#@karken ben de ag~am@s#t@m. Say@ylad@r ag~lamalar@m. Belki bu u%c#u%ncu% ag~lamamd@r o%m_ ru%mde. Fatin bey koluma girmis#ti. Bastonla yu%ru%_ du%g~u%nden ben yan@nda olursam bana verir ag~@r_ l@g~@n@n yar@s@n@. Ona da yeniden ac@m@s#t@m. Ana-baba gu%nu%ydu% o Almanya gu%nu%. C#@k@s#t@k. Fatin bey, [Gitti ha!] demis#ti. Demek u%zu%lmu%s#tu%. Ne de olsa babas@. S#u kars#@mdaki sand@g~@ go%rmek beni ac@t@r hep. C#eyizlik diye S#emsitap'a so%zlenen, sonra da bana verilen sand@kt@r. Icindekilerden iki bu%yu%k c#ars#af@ krfenlik diye ay@r@d@m kendime. Fatin beyle evlen_ dig~imde, ilk gece is#lemeli geceliklerimden birini giymis#tim. Hic# benden yana bakmam@s#t@ gene de. O k@zl@k kad@nl@k so%zleri de so%ylenince bir daha su%slenmekten utand@m. S#emsitap'in yak@s#@g~@yd@ ic#in_ dekiler. Gec#ende bakt@m, hepsi sand@k lekesi olmus#. Meserret han@m, [Lekelerin u%stu%ne limon sur y@ka, c#@kar,] diyor. Denemedim. Hele s#imdi ne yak@s#mis# bana is#lemeli gecelik. Bugu%n aks#am pazar@ndan do%nerken bir taze yan@ma gelip avcuma para koydu. Pek s#as#t@m. Demek ki, art@k dilenci filan gibi duruyorum. Fatin bey de so%yler ya, [Seni kim go%rse, 'Is#te bu bir s@g~@nt@,' der,] diye. Hakl@ c#@kt@ sonunda. Eh deli alacas@, ne bulursam u%st u%ste kat kat giyersem; ona, [Us#uyorum k@z@m,] deme_ liydim. [Epey var ki, her gu%n daha c#ok u%s#u%yorum,] deseydim anlard@. Og~lum beni bo%yle bir duysa, bir go%rse ne kadar utan@r. Iyi ki burda yok. Gitti_ g~inden bu yana Almanya'dan Eyu%sultan oyun_ caklar@ rengine boyal@ ora resimlerini yolluyor. Mektup yazmaya gu%nu% yok demek. Resimleri kahve do%nu%s#u% Fatin beye okutuyorum. So%zler deg~is#miyor.

[Ben iyiyim. Buralarda herkes sar@ sac#l@ mavi go%zlu%. Nereye c#@ksam yes#illik. F@sk@yeli havuzlu yerler. Insanlar@ su%slu%, gu%ler yu%zlu%. C#at pat dillerini so%ku%- yorum s#imdi. Beni merak etmeyin. Buras@ Tu%rk dolu. C#ok iyiyim, ellerinizden o%perim.] Go%nderdig~i kart- larda, ko%pekli ihtiyar han@mlar var. Gu%zel yerlerde oturmus# gu%nes#leniyorlar. Fatin bey, do%nu%s#u%nde gecikirse daha o%nce gelenleri c#@kar@p yaz@lar@ ben- zetmeye c#al@s@yorum. Go%lerimin ferinin bittig~ini bu kartlar geldig~inden beri anlad@m. Bir s#ey iste deselerdi, hani var ya o masallardaki gibi, periler cinler c#@k@p, okumay@ yazmay@ so%keyim isterdim. Og~luma iki sat@rc@k yollamak ic#in. Fatin beye, [Hadi hadi,] deyince, [Servet han@m nedir bu acelen? Ayda, iki ayda mektup yeter Almanya'ya,] diyor. [Og~lan s#imdi kendi havas@nda, bizi hat@rlad sanma.] Yan@l@yor. O bo%yle konus#tu mu ic#im k@y@l@r. Hic# insan anas@n@ unutur mu? Ben bilmedig~im anam@ unutmayay@m da y@llar@n y@l@... Bu Fatin beyin s#eyi is#ti. [Ne istiyorsun ?] deseydiler... Ben bu du%nyaya geldig~imden beri istemeyi hic# du%s#u%n- medim. S#imdi buna yerinmekse, gec# gibi. Dayanamay@p uyuacag~@m. Dog~rulup duvardan s#u mushaf@ alabilsem. Urperiyorum. Can suyum c#ekiliyor, tu%keniyorum. Fatin beyi beklemeyip kahve do%nu%s#u% kap@y@ ac#mazsam k@zar. Bunca y@l al@s#m@s# pencere dibindeki bana. Dirseg~imi dayad@g~@m tahta belki de oyuldu. Yemeg~i go%mu%lu% ates#te @l@k tut- mazsam o%fkelenir. C#ok s@cak damag~@n@ yak@yormus#. S#imdiye kadar bo%yle bir s#ey olmad@ysa da. Ic#im k@y@l@yor, uyku kafamda katmerles#iyor. [Hastay@m Fatin bey,] derim, [c#ok hastay@m. Y@llad@r, deg~ilim diye kendimi aldatmalar@m bos#mus#. Nefayda s#im_ dilerde k@krdanacak can@m yok. Hos#go%r, bu da gec#er.] Horhor'daki konag~@n merdivenleri ceviz ag~ac@ndand@. Bilebildig~im c#ocuk yas#lar@mda on_ lardan kaymay@ isterdim. Trabzanlar@n bas#lar@ oymali oymal@yd@. Rahat oturur genis#likteydi. Fatin bey de bilir ya! Bakm@s#sa go%rmu%s#tu%r. Duvarlar@nda alt@n suyuna bat@r@lm@s# c#erc#evelere as@l@ kurs#uni insan resimleri vard@. Ayn@ renk sakall@ erkeklerle boynu pantantifli kad@nlar. C#ocukken k@s#@n ellerim kabuk tutard@. Yemek yerken iyi lokmay@ en sona ay@r@rd@m. Ag~z@m tatlans@n diye. C#ocukluk gene de eg~enmekmis#. Orda yazlar@ bile sinek olmazd@. C#u%ru%klu%k'de ks#@n da yas#ar sinekler. D@s#arda lodos dindi. Ag~@rlas#@yorum yatt@g~@m yerde. Ben yorgun_ luklar@m@ kimseye go%stermedim. Gu%nahs@z@m. Ereg~i hic# bilmedim. Tanr@m tan@kt@r, bu bo%yle. Yatag~a girdim onlarla. Nas@l kars#@ c#@ksayd@m... Tanr@ is_ ledig~in iyi is#ler... Hep keder mi? Hep keder mi... Vah yaz@k... Vah yaz@k... Lodos dindi... Mitfag~in kap@s@ c#arpm@yor... Ne yaz@k... Go%kte lodosun k@z@ll@klar@ iyice yitmis#ti. Yaln@z tersane yo%nu%nde belirsiz bir iki k@z@ll@k kalm@s#t@. Aks#amu%stu% oyunlar@n@ oynayan c#ocuklar@ anneleri, eski es#ikli evlerinden c#@k@p c#ag~@r@yorlard@. Yokus#un alt@ndan dog~ru gelen ihtiyar adam soluk almak ic#in durdu. Dag~@n@k giyiminin ic#inde yok olmus#tu.

Solukland@kc#a a*demelmas#@ c#@k@k boynuna takt@g~@ kravat oynuyordu. Yu%zlerce k@r@s@g~@n doldurdug~u yu%zu%nde go%leri c#ukurlar@na go%mu%ktu%. Yak@ndan bak@lmad@kc#a iki koyu go%lgeydi go%z yerleri. Soluk almas@ bitince, budakl@ basonunu yeniden kavr@yor, c#@kmaya bas#l@yordu yokus#u. Dudaklar@ oynuyordu durmadan. Fatin beyin y@llard@r su%rdu%rdu%g~u% sessiz konus#mas@n@ C#u%ru%klu%k semtinde bilmeyen yoktu. Bir su%re mahallenin s@ska bacakl@, kocaman bak@s#l@ c#ocuklar@na eg~lence konusu olmus#tu. Ard@ndan kos#up o%nu%ne gec#ip, [Sessiz film Fatin bey! Sessiz film Fatin bey!] diye bag~@rm@slard@. Fatin bey o%y_ lesine ilgisizdi ki, yapt@klar@ndan vazgec#tiler sonunda. Bir oyunun tekli oynanmas@ onlar@n c#ocukluklar@na ayk@r@ du%s#tu%... Fatin bey, viran, bu%ku%lmu%s# tahta evine vard@_ g~@nda hic# @s@ks@z go%ru%nce pencereyi, s#as#@rd@. S#a_ s@rma duygusu onu tedirgin etti. S#as#@rmayacak denli ihtiyarlam@s#t@. Bastonuyle kap@ya bir iki vurdu, bekledi. Kap@ ac#@lmad@. [Al@p bas#@n@ gitti mi, bu deli Sarayl@?] O da mahalleli gibi k@zd@g~@nda kar@s@na [sarayl@] der olmus#tu. [Sarayl@l@k ondan ne uzak! Ellerine cam bardak yak@s#mayan birinden sarayl@ m@ olurmus#!] Yeniden arka arkaya bastonuyle vurmaya bas#lad@. Gu%ru%ltu% c#og~ald@g~@ndan bir iki evin penceresinden c#@k@p bakt@lar. Kap@n@n ac#@lma_ mas#@ Fatin beyi cos#turmus#tu. Bir eliyle duvara dayan@p (c#u%nku% bir yere dayanmadan iki baca_ g~@n@n u%stu%nde duracak gu%cu% yoktu epeydir) dig~er eliyle de kap@ya aral@ks@z bastonuyle vuruyordu. [Bu kad@n@ benim bas#@ma b@rakt@ gitti og~lu. Ne konus#ur, ne gu%ler. Anca hayvan gibi c#al@s@r do%nenir

evin ic$inde. Gu%nu%mu%z olmus$ mudur kars$@l@kl@ s$aka edip so%z so%ylemeye? Y@kar yamar, y@kar yamar. Tek bildig~i bu. Insan oldug~u s$u%pheli. Kad@nsa hic$. S$imdi bana kap@y@do%vdu%rerek mahallede gu%lu%nc$ olmama sebiyet vermekte.] Bir su%re durdu. Ic$ cebinden anahtar@n@ c$@kard@, sayamayacag~@ denli uzun, y@llard@r o%ksu%rmesiyle kap@- n@n ac$@lmas@n@ al@s$@kt@ Fatin bey, anahtar@n kap@da ne yo%ne c$evrildig~ini bile unutmus$tu. [Nerde bu kad@n, nerde? Onu azar@m@zdan eksik b@rakt@k. Bu cahil tak@m@na ikide bir go%ru%nmedikc$e olmaz. Bunu ihmal ettik. Bir yere mi gitti? Du%nyada bu- radan bas$ka gidecek yeriyok. Og~lumuzsa onun cahillig~inin ulasacag~@ uzakl@kta. Bas$ka ne is$in var? Bekle cam bas$@nda. Bir de 'Alt@n@za ka- c$@rmay@n!' diye bana laf c$@kar@yor. Korkuyor, ta- mamen elden ayaktan go%sterecek kendine... Dedikleri biraz taharetsizlik o%tesi yok.] Kap@y@ ac$@p ic$eri giren Fatin bey, even karan- l@g~@ndan yolunu kestiremedi. Oda kap@s@n@n ne yo%nde oldug~unu bilmeden tas$l@kta do%nendi. Ic$erinin eski kokusu, sessizlig~in gittkc$e d@s$ seslerden ar@n@p yog~unlas$mas@ onu u%rku%tmeye bas$lam@s$t@. Go%zleri al@s$@p da el yordam@yle yolunu bulana dek dikildi tas$l@g@n ortas@nda. D@s$arda kesilen sesler yeniden belirmeye bas$lam@s$t@ Lambay@ kibritle yakt@. Oda kederli sar@ @s$@kla ayd@nland@.Ilk is$i ac$@k olan tek pencernin perdesini o%rtmek oldu. Bir sedir, bir ikselle, bir and@k, bir aynadan bas$ka es$ya yoktu odada. Gece yere ac$@p yatt@klar@ do%s$ek ko%s$ede du%rdu%lu% duruyordu. Duvara as@l@ yald@zlar@ do%ku%k c$il basm@s$

aynan@n k@y@s@na, Servet han@m@n ilis$tirdig~i iki resim vard@. Biri og~ullar@n@n Arap s$eyi giyimiyle c$ektirdig~i resimdi. O%bu%ru%yse bir kartpostaldaki elleri yu%zu%klu% ak tenli, kocaman kara go%zlu% genc$ bir kad@nd@. Kad@n@n ard@nda iki f@s@t@k ag~ac@n@n uzand@g~@ duru bir yaz go%g~u%. O mermer bir c$es$meye dayanm@s$t@. Fatin beysedirin u%stu%ne k@vr@lm@s$ yatan Servet han@m@ go%rdu%. Unuttug~u o%fkenin yeniden s@cak s@cak sakaklar@na yay@ld@g~@n@ duydu. Bir su%ru% pa- cavraya bu%ru%lu% yatan bu kad@ndan ig~rendi. Sanki karlara doluydu oda. Giyimlerle, pac$avralarla sa- r@nd@g~@ yetmiyormus$ gibi, u%stu%ne tozlu denk c$uval- lar@n@ da o%rtmu%s$tu%. Yan@na yaklas$t@. Sadece burnuyle bir tutam kara sac$@ ac$@tayd@. [Ihtiyarlard@ da s$u sac$lar@ ne azald@, ne akland@. Bu ne uykusu? Has- bas$lad@. Yar@m saattir olanlar onu gu%c$ten du%s$u%rmu%s$tu%. Ilk sarasmalar@n yetmedig~ini go%ru%nce, itekledi yatan kad@n@. Gene bir k@p@rt@ yoktu. O%rtundu%g~u% s$eyleri teker teker al@p yere atmak gerektig~ini du%s$u%ndu% ve atmaya bas$lad@. Bir battaniye kald@ us$tunde. Onu da Servet han@m eliyle s@k@ s@k@ tutmus$tu. Dirseg~inin altinda Kur'an vard@. Fatin Bey u%rku%nutu%yle yere c$o%ktu%. Arka ezber yaparm@s$ gibi tek- du%ze, [Servet, Servet, Servet, Servet...]diye ses- lenmeye bas$alrd@. Sesini belli bir yu%kseklig~in o%tesine vard@rmamaya c$al@s$@yordu. Arada, yu%ksec$e c$ikarsa [Servet]leden biri, korkuyla c$evresine bak@yordu. Ne kadar gec$ti~ini bilmeden bunu bir su%re denedi. Servet han@m aln@na yap@s$m@s$ kara gu%r sac$lar@, birden durulmus$ yu%zu%, elinde ipliklenmis$ yu%n bat- taniye, yat@yordu hic$ deg~is$meden.

Fatin bey siustu. U%rku%ntu%su%. onu terletmeye bas$lam@s$t@. Odaya yeniden bakt@. Belki o c$eyiz sand@g~@nda ila*c filan bir s$ey bulunur diye, sad@g~@ ac$t@. U%stte go%rdu%g~u% albu%m ve og~ullar@n@n Almanya' dan yollad@g~@ c@rlak renkli kartpostallar. oldu. Al- bu%mu% gormek Fatin beyin u%rku%nu%su%nu% o%fkeye elinde gezdirirdi. Ben o%g~rettim albu%m oldug~unu. Be kad@n madem hastas@n so%yle. Yo, anca, 'Bir sanc@ gelir yoklar.] beni'den bas$ka so%zu% yoktu. Sanc@ herkesi yolkar.] Albu%mu% kald@rd@, eline is$li, yanlar@ y@rtmac$l@ iki gecelik gec$ti. Birinin yaka c$evresi f@rdolay@ fistoydu. Alttakilere bakmad@ Fatin bey. Elinde fistolu gecelik do%ndu%. --Servet Han@m o%ldu%n mu%? Servet Han@m o%ldu%n mu%? diye bag~@rmaya bas$lad@. Iyice bag~@r@- yordu. Kendini koyuvermus$, yas$@n@n yatan ithiyar kad@na dog~ru... Lodos ince bir yele do%nmu%s$tu% d@s$arda.